1 |
inherit |
miras kalmak |
v. |
|
- We call inherited property what in fact is an elective administration.
- Miras kalan mülk dediğimiz şey aslında seçimli bir yönetimdir.
- A world ready for the righteous and the pure to inherit.
- Erdemli ve saf olanlara miras kalmaya hazır bir dünya.
- Tom inherited the family business.
- Aile işi Tom'a miras kaldı.
- Tom inherited a considerable amount of money.
- Tom'a hatırı sayılır miktarda para miras kaldı.
- I inherited it from my parents.
- Bu bana ailemden miras kaldı.
- Tom inherited his uncle's property.
- Tom'a amcasının mülkü miras kaldı.
- Tom hopes to inherit a lot of money when his mother dies.
- Tom, annesi öldüğünde çok para miras kalmasını umuyor.
- Tom inherited a large fortune.
- Tom'a büyük bir servet miras kaldı.
- Tom inherited his uncle's estate.
- Tom'a amcasından miras kaldı.
- He inherited some hectares of land from his grandfather.
- Büyükbabasından birkaç hektar arazi miras kaldı.
- My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.
- Altmış yaşındaki teyzeme büyük bir miras kaldı.
- Tom inherited a lot of money.
- Tom'a çok para miras kaldı.
- John inherited a large fortune.
- John'a büyük bir servet miras kaldı.
- Edward inherited his uncle's property.
- Edward'a amcasının mülkü miras kaldı.
- Tom inherited all of his father's property.
- Tom'a babasının tüm mal varlığı miras kaldı.
- Edward inherited his uncle's estate.
- Edward'a amcasının mülkü miras kaldı.
- He inherited an old wooden chest.
- Ona eski bir tahta sandık miras kaldı.
- He inherited the business from his father.
- İş babasından ona miras kaldı.
- He inherited the house.
- Ev ona miras kaldı.
- It's very unlikely that Tom's children inherited anything from him.
- Tom'un çocuklarına ondan bir şey miras kalmış olması pek olası değil.
- Tom inherited his uncle's estate.
- Tom'a amcasının mirası kaldı.
- Tom agreed to marry that man's daughter with the promise that he'd inherit the man's business.
- Tom, adamın işinin kendisine miras kalacağı sözüyle adamın kızıyla evlenmeyi kabul etti.
- He inherited the castle.
- Şato ona miras kaldı.
Show More (20)
|
2 |
inherit |
miras almak |
v. |
|
- We have to address a situation we have inherited and that is not of our making.
- Miras aldığımız ve bizim yaratmadığımız bir durumu ele almak zorundayız.
- She inherited her mother's blue eyes.
- Annesinin mavi gözlerini miras almıştı.
- Tom inherited a lot of money.
- Tom bir sürü parayı miras aldı.
- I inherited it from my parents.
- Onu anne ve babamdan miras aldım.
- Tom inherited a large fortune.
- Tom büyük bir servet miras aldı.
- Tom certainly didn't expect to inherit the house from his uncle.
- Tom kesinlikle amcasından evi miras alacağını ummuyordu.
- Tom certainly didn't expect to inherit the house from his uncle.
- Tom kesinlikle evi amcasından miras almayı beklemiyordu.
- According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
- Tom'un vasiyetine göre, Mary tüm mirası alacaktı.
- The entire colony will inherit the mutant DNA.
- Tüm koloni mutant DNA'yı miras alacak.
- Teacher, what shall I do to inherit eternal life?
- Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras almak için ne yapmalıyım?
- Tom inherited his uncle's property.
- Tom amcasının mülkünü miras aldı.
- Tom inherited the business from his father.
- Tom işletmeyi babasından miras aldı.
- Tom wishes for his son to inherit his estate.
- Tom, mal varlığını oğlunun miras almasını istemektedir.
- Tom's dying wish was that his son should inherit everything.
- Tom'un son arzusu, oğlunun her şeyi miras almasıydı.
- Tom inherited his wealth.
- Tom servetini miras aldı.
- Tom hopes to inherit a lot of money when his mother passes away.
- Annesi öldüğü zaman Tom, bir sürü para miras almayı umuyor.
- We inherit our genes from our parents.
- Genlerimizi ebeveynlerimizden miras alırız.
- He inherited the business from his father.
- Babasından işi miras aldı.
- The entire colony will inherit the mutant DNA.
- Tüm koloni mutant DNA'yı miras alacaktır.
Show More (16)
|
3 |
inherit |
miras olarak almak |
v. |
|
- He inherited the castle.
- O, kaleyi miras olarak aldı.
- Tom inherited all of his father's property.
- Tom babasının tüm varlığını miras olarak aldı.
- Tom inherited the family business.
- Tom aile şirketini miras olarak aldı.
- According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
- Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.
- Sami wanted to inherit everything.
- Sami her şeyi miras olarak almak istiyordu.
- Edward inherited his uncle's estate.
- Edward amcasının menkulünü miras olarak aldı.
- Tom hopes to inherit a lot of money when his mother dies.
- Tom annesi öldüğünde bir sürü parayı miras olarak almayı umuyor.
- Tom inherited his wealth.
- Tom servetini miras olarak aldı.
- John inherited a large fortune.
- John, büyük bir serveti miras olarak aldı.
- She inherited her mother's blue eyes.
- O, annesinin mavi gözlerini miras olarak aldı.
- Edward inherited his uncle's property.
- Edward amcasının servetini miras olarak aldı.
- Tom's dying wish was that his son should inherit everything.
- Tom'un son arzusu oğlunun her şeyi miras olarak almasıydı.
Show More (9)
|
4 |
inherit |
devral |
expr. |
|
- We inherit our genes from our parents.
- Genlerimizi ebeveynlerimizden devralırız.
Show More (-2)
|
5 |
inherit |
almak |
v. |
|
- Tom hopes to inherit a lot of money when his mother passes away.
- Tom, annesi öldüğünde mirastan çok para almayı umuyor.
Show More (-2)
|