integrated - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
integrated entegre adj.
  • The country lacks an integrated transport policy.
  • Ülkede entegre bir ulaştırma politikası bulunmamaktadır.
  • We want stable, transparent, integrated and efficient European markets for every consumer and investor.
  • Her tüketici ve yatırımcı için istikrarlı, şeffaf, entegre ve etkin Avrupa piyasaları istiyoruz.
  • Public participation has to become a fully integrated part of environmental decision-taking.
  • Halkın katılımı, çevresel karar alma sürecinin tamamen entegre bir parçası haline gelmelidir.
Show More (40)
integrated bütünleşmiş adj.
  • They want far more than an economically integrated continent, which we have already largely achieved.
  • Ekonomik olarak bütünleşmiş bir kıtadan çok daha fazlasını istiyorlar ki biz bunu zaten büyük ölçüde başardık.
  • In the integrated European economy the solution must be more coherent than ever.
  • Bütünleşmiş Avrupa ekonomisinde çözüm her zamankinden daha tutarlı olmalıdır.
  • I, ladies and gentlemen, believe in an integrated and diverse Europe.
  • Ben, bayanlar ve baylar, bütünleşmiş ve çeşitlilik içeren bir Avrupa'ya inanıyorum.
Show More (0)
integrated bütüncül adj.
  • Terrorism is a threat that requires an integrated and supranational response.
  • Terörizm, bütüncül ve uluslar üstü bir yanıt gerektiren bir tehdittir.
  • This issue is part of a broad, comprehensive approach to immigration that is balanced and integrated.
  • Bu konu, göç konusunda dengeli ve bütüncül, geniş ve kapsamlı bir yaklaşımın parçasıdır.
Show More (-1)
integrated bütünleşik adj.
  • Return to the global and integrated vision laid down at Tampere.
  • Tampere'de ortaya konan küresel ve bütünleşik vizyona geri dönün.
  • The idea of a more integrated European diplomatic service has been mentioned.
  • Daha bütünleşik bir Avrupa diplomatik servisi fikrinden bahsedilmiştir.
Show More (-1)