1 |
leaf |
yaprak |
n. |
|
- The leaves started to fall with the autumn.
- Sonbaharla birlikte yapraklar dökülmeye başladı.
- Many a Member State, but also the European Parliament, could take a leaf out of its book.
- Birçok Üye Devletin yanı sıra Avrupa Parlamentosu da bu kitaptan bir yaprak alabilir.
- We might be advised to take a leaf out of Canada's book.
- Kanada'nın kitabından bir yaprak almamız tavsiye edilebilir.
- Portugal should not take a leaf out its predecessor's book.
- Portekiz, selefinin kitabından bir yaprak almamalıdır.
- Like a leaf in the autumn wind.
- Sonbahar rüzgarındaki bir yaprak gibi.
- Tom is shaking like a leaf.
- Tom bir yaprak gibi titriyor.
- What's on the leaf?
- Yaprağın üzerindeki nedir?
- When the last leaf falls, I must go, too.
- Son yaprak düştüğünde, ben de gitmeliyim.
- He danced like a leaf in the autumn wind.
- Sonbahar rüzgarında bir yaprak gibi dans etti.
- I was shaking like a leaf.
- Yaprak gibi titriyordum.
- Fold the leaf in half.
- Yaprağı ortadan ikiye katlayın.
- What type of tree is this leaf from?
- Bu yaprak hangi ağaç türüne aittir?
- A dead leaf fell to the ground.
- Kuru bir yaprak yere düştü.
- A leaf is falling.
- Bir yaprak düşüyor.
- What's on that leaf?
- O yaprakta ne var?
- What type of tree is this leaf from?
- Bu yaprak hangi ağaç türünden?
- A dead leaf fell to the ground.
- Yere ölü bir yaprak düştü.
- I was shaking like a leaf.
- Ben bir yaprak gibi titriyordum.
- Tom was shaking like a leaf.
- Tom yaprak gibi titriyordu.
- The last leaf of this book is missing.
- Bu kitabın son yaprağı eksik.
- The leaf is falling.
- Yaprak düşüyor.
- Tom trembled like a leaf.
- Tom bir yaprak gibi titredi.
- Wrap the pastry with a banana leaf.
- Böreği muz yaprağıyla sar.
- Wrap the pastry with a banana leaf.
- Bir muz yaprağı ile pastayı sarın.
- She trembled like a leaf.
- Bir yaprak gibi titriyordu.
- She trembled like a leaf.
- Bir yaprak gibi titredi.
- Fold the leaf in half.
- Yaprağı ikiye katla.
- Take a leaf out of his book.
- Onun kitabından bir yaprak alın.
- What's on the leaf?
- Yaprakta ne var?
- What's on that leaf?
- O yaprağın üzerindeki nedir?
Show More (27)
|
2 |
leaf |
sayfa |
n. |
|
- The man tore a leaf from the book and put it into his pocket.
- Adam kitaptan bir sayfa kopardı ve cebine koydu.
- My son doesn't talk back these days; he must have turned over a new leaf.
- Oğlum bugünlerde cevap vermiyor; yeni bir sayfa açmış olmalı.
- You must turn over a new leaf and work as hard as possible.
- Yeni bir sayfa açmalısın ve mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın.
- I'll turn over a new leaf and study English very hard.
- Yeni bir sayfa açacağım ve çok sıkı İngilizce çalışacağım.
- Tom wanted to turn over a new leaf.
- Tom yeni bir sayfa açmak istedi.
- He turned over a new leaf in life.
- Hayatında yeni bir sayfa açtı.
- He turned over a new leaf in life.
- Hayatında beyaz bir sayfa açtı.
- Tom wants to turn over a new leaf.
- Tom yeni bir sayfa açmak istiyor.
- Tom turned over a new leaf when he met Mary.
- Tom, Mary ile tanışınca yeni bir sayfa açtı.
- Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf.
- Tom Mary'ye yeni bir sayfa açacağına söz verdi.
- Tom turned over a new leaf when he met Mary.
- Tom, Mary ile tanıştığında yeni bir sayfa açtı.
- I've turned over a new leaf.
- Yeni bir sayfa açtım.
- You must turn over a new leaf and work as hard as possible.
- Yeni bir sayfa açmalı ve mümkün olduğunca çok çalışmalısın.
- My son doesn't talk back these days; he must have turned over a new leaf.
- Oğlum bugünlerde karşılık vermiyor, o yeni bir sayfa açmış olmalı.
Show More (11)
|
3 |
leaf |
kanat |
n. |
|
- We usually use the desk with the leaves folded.
- Masayı genellikle kanatları katlanmış şekilde kullanıyoruz.
Show More (-2)
|