|
- We started to take dancing lessons.
- Dans dersleri almaya başladık.
- I only have four lessons this semester.
- Bu dönem sadece dört ders alıyorum.
- James never learns the lessons from his mistakes.
- James hiçbir zaman hatalarından ders almaz.
- We will start reading lesson 5.
- 5. dersi okumaya başlayacağız.
- Let us learn the lesson of what happened in Jenin.
- Cenin'de yaşananlardan ders alalım.
- The Irish lesson does not seem to have been understood.
- İrlanda dersi anlaşılmış gibi görünmüyor.
- The first lesson should be that of the European Union's cohesion.
- İlk ders Avrupa Birliği'nin uyumu olmalıdır.
- Iraq has to be taught a lesson and disarmed.
- Irak'a bir ders verilmeli ve silahsızlandırılmalıdır.
- That is one lesson the Commission should learn.
- Komisyonun alması gereken derslerden biri de budur.
- This could serve as a lesson for other strongly nationalist regions.
- Bu durum, milliyetçiliğin güçlü olduğu diğer bölgeler için de bir ders olabilir.
- That is the main lesson to be learnt from the TSE business.
- TSE işinden çıkarılması gereken ana ders budur.
- This lesson must, therefore, be technically rigorous, scientifically precise and politically unbiased and dispassionate.
- Dolayısıyla bu ders teknik açıdan titiz, bilimsel açıdan kesin ve siyasi açıdan tarafsız ve yansız olmalıdır.
- We must also at any rate learn the political lesson.
- Her halükarda siyasi bir ders de çıkarmalıyız.
- There is one basic lesson I would like us to learn from this.
- Bundan çıkarmamızı istediğim temel bir ders var.
- That is the lesson of the 20th Century!
- İşte 20. Yüzyılın dersi budur!
- It is a common responsibility and common lesson for us all.
- Bu hepimiz için ortak bir sorumluluk ve ortak bir derstir.
- The logic behind Europol is a lesson in EU integration.
- Europol'ün arkasındaki mantık AB entegrasyonunda bir ders niteliğindedir.
- That is a tragic lesson for other European countries to take into account.
- Bu, diğer Avrupa ülkelerinin dikkate alması gereken trajik bir derstir.
- We must also at any rate learn the political lesson.
- Her halükarda siyasi dersi de öğrenmeliyiz.
- We would all gain from learning, point by point, from this terrible lesson.
- Hepimiz bu korkunç dersten madde madde öğrenerek kazançlı çıkabiliriz.
- The lesson we can all learn from the recent debate during the Irish referendum campaign should not be taken lightly.
- İrlanda referandumu kampanyası sırasında yaşanan son tartışmalardan hepimizin çıkarabileceği ders hafife alınmamalıdır.
- I believe that this is an important political lesson.
- Bunun önemli bir siyasi ders olduğuna inanıyorum.
- I think that a certain lesson can be drawn from this.
- Bundan belli bir ders çıkarılabileceğini düşünüyorum.
- This is an enormous disaster and it is to be welcomed that Europe has, for once, learnt its lesson.
- Bu çok büyük bir felakettir ve Avrupa'nın bir kez olsun dersini almış olması memnuniyetle karşılanmalıdır.
- We all have a clear lesson to learn from the disastrous attacks of 11 September.
- Hepimizin 11 Eylül'deki feci saldırılardan çıkarması gereken açık bir ders var.
- I hope and believe that this time the European Union has learnt its lesson.
- Umarım ve inanırım ki Avrupa Birliği bu kez dersini almıştır.
- The European Commission has learnt its lesson.
- Avrupa Komisyonu dersini almıştır.
- That is the lesson to be learned from Göteborg.
- Göteborg'dan çıkarılması gereken ders budur.
- I hope we learn the lesson of Nice.
- Umarım Nice'den ders alırız.
- That is the lesson to be learnt from today's failure to find an acceptable common resolution.
- Bugün kabul edilebilir ortak bir çözüm bulunamamasından çıkarılması gereken ders budur.
- Iraq has to be taught a lesson and disarmed!
- Irak'a bir ders verilmeli ve silahsızlandırılmalıdır!
- And that is a lesson that we have to take to heart.
- Ve bu, yürekten almamız gereken bir derstir.
- This is surely a lesson for the Commission.
- Bu kesinlikle Komisyon için bir derstir.
- That is the lesson of the 20th Century.
- Bu 20. Yüzyılın bize verdiği derstir.
- This is a key lesson for the future.
- Bu gelecek için önemli bir derstir.
- The BSE crisis should be a lesson and a reminder to us.
- BSE krizi bize bir ders ve hatırlatma olmalıdır.
- I learned a very hard lesson that day.
- O gün çok acı bir ders aldım.
- This is a pretty hard lesson for him.
- Bu ona acı bir ders olmuştur.
- I learned a very hard lesson that day.
- O gün çok acı bir ders almıştım.
- This is a pretty hard lesson for him.
- Bu onun için oldukça acı bir ders.
- Thanks for the lesson on your climate.
- Klimanızla ilgili verdiğiniz ders için teşekkürler.
- This is a pretty hard lesson for him.
- Bu ona fena bir ders oldu.
- Thanks for the lesson on your climate.
- İklimlendirmenizle ilgili verdiğiniz ders için teşekkürler.
- Let's review Lesson 5.
- Ders 5'i gözden geçirelim.
- His failure taught me a good lesson.
- Onun başarısızlığı bana iyi bir ders öğretti.
- Today, we're going to do Lesson 3.
- Bugün 3. dersi yapacağız.
- I learned a valuable lesson.
- Değerli bir ders aldım.
- I need a lesson from you guys.
- Sizden bir ders almam lazım.
- I'm going to teach you a lesson.
- Sana bir ders öğreteceğim.
- I want to prove to you I've learned my lesson.
- Dersimi öğrendiğimi sana kanıtlamak istiyorum.
- I've learned my lesson.
- Dersimi öğrendim.
- I need a lesson from you guys.
- Sizden bir derse ihtiyacım var çocuklar.
- Tom certainly seems to have learned his lesson.
- Tom kesinlikle dersini almış görünüyor.
- Today there is no lesson.
- Bugün hiç ders yok.
- Today, we're going to do Lesson 3.
- Bugün, Ders 3'ü yapacağız.
- Let's start with Lesson Ten.
- Ders On ile başlayalım.
- Have you learned your lesson?
- Sen dersini aldın mı?
- You should've learned your lesson.
- Dersini öğrenmen gerekirdi.
- Sami didn't learn his lesson.
- Sami dersini almadı.
- I learned my lesson.
- Ben dersimi aldım.
- As often happens, he slept right through the lesson.
- Çoğu zaman olduğu gibi, ders boyunca uyudu.
- 10 minutes remained until the end of the lesson.
- Dersin bitmesine 10 dakika kaldı.
- I learned a valuable lesson tonight.
- Bu gece değerli bir ders aldım.
- She got full marks by memorizing the whole lesson.
- Bütün dersi ezberleyerek tam not aldı.
- Our chemistry lesson yesterday was about dilution of acids and bases.
- Bizim dünkü kimya dersimiz asitler ve bazların seyreltilmesi hakkındaydı.
- I went to sleep during the math lesson.
- Matematik dersi sırasında uyuyakalmışım.
- Please be quiet for mercy's sake during the lesson.
- Ders sırasında, Tanrı aşkına, lütfen sessiz olun.
- Learn this lesson by heart.
- Bu dersi ezberleyin.
- This lesson is boring.
- Bu ders çok sıkıcı.
- Let's read Lesson 3.
- Ders 3'ü okuyalım.
- This is the first time I've ever attended a lesson.
- İlk defa bir derse katılıyorum.
- I hope you found this lesson useful.
- Umarım bu dersi faydalı bulmuşsundur.
- The first lesson in democracy is to abide by the will of the people.
- Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.
- Please be quiet for mercy's sake during the lesson.
- Allah rızası için ders sırasında sessiz olun lütfen.
- What's the lesson here?
- Buradaki ders nedir?
- We're going to begin with lesson ten.
- Onuncu dersle başlayacağız.
- The lesson is science.
- Dersimiz fen.
- During the entire lesson, he counted flies.
- Bütün ders boyunca sinekleri saydı.
- I learned a valuable lesson today.
- Bugün değerli bir ders öğrendim.
- The first lesson in democracy is to abide by the will of the people.
- Demokrasinin ilk dersi halkın iradesine uymaktır.
- Resignation is the first lesson of life.
- Teslimiyet hayatın ilk dersidir.
- Tom has learned a valuable lesson.
- Tom değerli bir ders aldı.
- We're going to begin with lesson ten.
- Ders on ile başlayacağız.
- It taught me a lesson.
- Bu bana bir ders oldu.
- The first lesson is easy.
- İlk ders kolaydı.
- Let's start from lesson 10.
- 10. dersten başlayalım.
- We will learn the Abjad in this lesson.
- Bu derste Ebced hesabını öğreneceğiz.
- Let's begin with Lesson 3.
- 3. ders ile başlayalım.
- I learned a valuable lesson today.
- Bugün değerli bir ders aldım.
- He was asleep during the lesson.
- Ders sırasında uyuyordu.
- We learned our lesson.
- Dersimizi öğrendik.
- Use your own words to retell the content of the lesson.
- Dersin içeriğini yeniden anlatmak için kendi sözlerini kullan.
- Tom is explaining the lesson.
- Tom dersi açıklıyor.
- You should have prepared for the lesson.
- Derse hazırlanmalıydınız.
- The lesson is science.
- Dersimiz fen bilgisi.
- He approached me after the lesson.
- Dersten sonra yanıma yanaştı.
- Let's turn back to the third lesson.
- Üçüncü derse geri dönelim.
- What's the most important lesson life has taught you?
- Hayatın sana öğrettiği en önemli ders nedir?
- I want to prove to you I've learned my lesson.
- Sana dersimi aldığımı kanıtlamak istiyorum.
- Today there is no lesson.
- Bugün ders yok.
- Our first lesson is math.
- Bizim ilk dersimiz matematik.
- If the student had known his lesson better, the teacher would not have punished him.
- Eğer öğrenci dersini daha iyi bilseydi, öğretmen onu cezalandırmazdı.
- You should've learned your lesson.
- Dersini almalıydın.
- Today's lesson was boring.
- Bugünkü ders sıkıcıydı.
- Our first lesson today is English.
- Bugünkü ilk dersimiz İngilizce.
- If students don't come, the lesson doesn't start.
- Öğrenciler gelmezse ders başlamaz.
- She got full marks by memorizing the whole lesson.
- O, bütün dersi ezberleyerek tam not aldı.
- The second lesson is very simple.
- İkinci ders çok basittir.
- Resignation is the first lesson of life.
- Çekilmek hayatın ilk dersidir.
- Let's start with Lesson Ten.
- Onuncu dersle başlayalım.
- Please place all articles not related to the lesson inside your bag.
- Lütfen dersle ilgili olmayan tüm eşyaları çantanıza koyun.
- We've learned our lesson.
- Dersimizi aldık.
- Read Lesson 10 from the beginning.
- Ders 10'u baştan okuyun.
- I learned a valuable lesson tonight.
- Bu gece değerli bir ders öğrendim.
- Tom learned that lesson the hard way.
- Tom bu dersi zor yoldan öğrendi.
- The lesson will begin on Monday.
- Ders pazartesi günü başlayacak.
- Have you gone over the lesson?
- Dersi gözden geçirdin mi?
- What astonishes me is that he never learns his lesson.
- Beni hayrete düşüren onun asla dersini almamasıdır.
- I'm done with that lesson.
- O dersle işim bitti.
- You should've prepared for the lesson.
- Derse hazırlanmalıydın.
- Lesson Two is easy.
- İkinci ders kolay.
- I hope Tom learned his lesson.
- Umarım Tom dersini almıştır.
- The lesson will start.
- Ders başlayacak.
- I've learned my lesson.
- Dersimi aldım.
- Today's lesson was longer than usual.
- Bugünkü ders normalden uzundu.
- Our chemistry lesson yesterday was about dilution of acids and bases.
- Dünkü kimya dersimiz asit ve bazların seyreltilmesiyle ilgiliydi.
- The second lesson is very easy.
- İkinci ders çok kolaydır.
- Do you have any questions about this lesson?
- Bu dersle ilgili herhangi bir sorunuz var mı?
- Use your own words to retell the content of the lesson.
- Dersin içeriğini anlatmak için kendi kelimelerinizi kullanın.
- Thanks a lot for this funny and interesting lesson, my teacher!
- Bu komik ve ilginç ders için çok teşekkürler öğretmenim!
- Come on, let's repeat lesson 5.
- Hadi, 5. dersi tekrar edelim.
- The lesson is science.
- Ders bilim.
- He approached me after the lesson.
- Dersten sonra yanıma geldi.
- Keep this lesson in mind.
- Bu dersi aklınızdan çıkarmayın.
- I hope you've learned your lesson.
- Umarım dersini almışsındır.
- What's the most important lesson life has taught you?
- Hayatın size öğrettiği en önemli ders nedir?
- We will end today's lesson here.
- Bugünkü dersimizi burada bitireceğiz.
- The lesson will begin on Monday.
- Ders pazartesi başlayacak.
- You should have prepared for the lesson.
- Derse çalışmalıydın.
- Remember to put the chairs onto the tables after the lesson.
- Dersten sonra sandalyeleri masalara koymayı unutma.
- The lesson is science.
- Ders fen bilimleri.
- I've already paid for the first lesson.
- İlk ders için zaten ödeme yaptım.
- Once you skip a lesson, it's hard to catch up with your classmates.
- Bir dersi atladığınızda, sınıf arkadaşlarınıza yetişmek zordur.
- I've already paid for the first lesson.
- İlk dersin parasını ödedim bile.
- This is our first lesson.
- Bu bizim ilk dersimiz.
- This lesson is boring.
- Bu ders sıkıcı.
- I think you've learned a valuable lesson.
- Değerli bir ders öğrendiğini düşünüyorum.
- Let's start from lesson 10.
- Ders 10'dan başlayalım.
- After the lesson, we clean our classroom.
- Dersten sonra sınıfımızı temizliyoruz.
- That's a lesson I learned.
- Bu öğrendiğim bir ders.
- Tom hasn't learned his lesson.
- Tom dersini almamış.
- I think you've learned your lesson.
- Sanırım dersini aldın.
- Today's lesson was longer than usual.
- Bugünkü ders her zamankinden daha uzundu.
- I hope you've learned your lesson.
- Dersini öğrendiğini umuyorum.
- This is a lesson for me.
- Bu benim için bir ders.
- The first lesson is easy.
- İlk ders kolay.
- What astonishes me is that he never learns his lesson.
- Beni hayrete düşüren şey, onun asla dersini almaması.
- Today's lesson was longer than usual.
- Bugünün dersi her zamankinden daha uzundu.
- This story is short enough to read in one lesson.
- Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- Read Lesson 10 from the beginning.
- Ders 10'u baştan itibaren oku.
- Fadil learned a bitter lesson.
- Fadıl acı bir ders aldı.
- Thanks for the lesson!
- Ders için teşekkürler!
- Today's lesson was longer than usual.
- Bugünün dersi normalden daha uzundu.
- Tom learned that lesson the hard way.
- Tom o dersi zor yoldan öğrendi.
- You are interrupting the lesson.
- Dersi bölüyorsun.
- The lesson is English.
- Dersimiz İngilizce.
- When does your lesson end?
- Dersin ne zaman bitiyor?
- In Soviet Russia, lesson teaches teacher!
- Sovyet Rusya'da, ders öğretmeni öğretir!
- Tom has learned a lesson.
- Tom bir ders öğrendi.
- My wife passed out in the Muay Thai lesson.
- Karım Muay Thai dersinde bayıldı.
- We learned our lesson.
- Dersimizi aldık.
- Keep this lesson in mind.
- Bu dersi unutma.
- Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
- As far as I know, there is a lesson this evening.
- Bildiğim kadarıyla, bu akşam bir ders var.
- I learned many things in this lesson.
- Bu derste pek çok şey öğrendim.
- 10 minutes remained until the end of the lesson.
- Dersin bitimine 10 dakika kaldı.
- As far as I know, there is a lesson this evening.
- Bildiğim kadarıyla bu akşam ders var.
- The first lesson is easy.
- İlk ders kolaydır.
- If students don't come, the lesson doesn't start.
- Öğrenciler gelmezse, ders başlamaz.
- If the student had known his lesson better, the teacher would not have punished him.
- Öğrenci dersini daha iyi bilseydi öğretmen onu cezalandırmazdı.
- The lesson on reflexive verbs is always difficult for the students.
- Dönüşlü fiiller dersi öğrenciler için her zaman zordur.
- Tom is explaining the lesson.
- Tom dersi anlatıyor.
- I think you've learned a valuable lesson.
- Bence değerli bir ders aldın.
- You will find this lesson easy.
- Bu dersi kolay bulacaksınız.
- Tom has learned a valuable lesson.
- Tom değerli bir ders öğrendi.
- In Soviet Russia, lesson teaches teacher!
- Sovyet Rusya'da ders öğretmene öğretir!
- It sounds like you learned a valuable lesson.
- Değerli bir ders almışsın gibi görünüyor.
- You explained the lesson.
- Dersi açıkladın.
- Please place all articles not related to the lesson inside your bag.
- Lütfen dersle ilgisi olmayan her şeyi çantana koy.
- The second part of the lesson is harder than the first one, but the third one is the most difficult.
- Dersin ikinci kısmı birincisinden daha zor ama üçüncüsü en zor olanı.
- We'll learn the alphabet in this lesson.
- Bu derste alfabeyi öğreneceğiz.
- This is a lesson for me.
- Bu benim için bir derstir.
- What's the lesson here?
- Buradaki ders ne?
- Dan learnt a lesson the hard way.
- Dan bir dersi yaşayarak öğrendim.
- Today I've learned a valuable lesson.
- Bugün değerli bir ders aldım.
- I injured myself during the physical education lesson.
- Beden dersinde sakatlandım.
- Our first lesson is math.
- İlk dersimiz matematik.
- The second part of the lesson is easier than the third, but the first is the easiest.
- Dersin ikinci kısmı üçüncüsünden daha kolay ama birincisi en kolayı.
- We will deal with that question in the next lesson.
- Bu soruyu, bir sonraki derste ele alacağız.
- Today we are going to have a French lesson.
- Bugün Fransızca dersi alacağız.
- After the lesson, we clean our classroom.
- Dersten sonra, sınıfımızı temizleriz.
- This lesson is endless!
- Bu dersin sonu yok!
- Let's start at the third lesson.
- Üçüncü dersten başlayalım.
- Lesson Three is hard.
- Üçüncü Ders zordur.
- Haven't you learned your lesson?
- Dersini almadın mı?
- There is nothing in the world that doesn't teach us a good lesson.
- Dünyada bize iyi bir ders öğretmeyen hiçbir şey yok.
- Once you skip a lesson, it's hard to catch up with your classmates.
- Bir kez bir dersi atladığınızda, sınıf arkadaşlarınıza yetişmek zor.
- There are only 10 minutes left until the end of the lesson.
- Dersin bitmesine sadece 10 dakika kaldı.
- The first part of the lesson is easier than the second.
- Dersin ilk bölümü ikincisinden daha kolay.
- If you're so smart, then why don't you take over my lesson and I'll just sit here and giggle!
- Madem o kadar zekisin, neden dersimi sen almıyorsun, ben de burada oturup kıkırdayayım!
- The second lesson is very simple.
- İkinci ders çok basit.
- I hope you found this lesson useful.
- Umarım bu dersi faydalı bulmuşsunuzdur.
- Thank you for the lesson.
- Ders için teşekkür ederim.
- Remember to put the chairs onto the tables after the lesson.
- Dersten sonra sandalyeleri masaların üstüne koymayı unutmayın.
- He was asleep during the lesson.
- O, ders sırasında uyuyordu.
- Let's begin with Lesson 3.
- Ders 3 ile başlayalım.
- Tom needed to be taught a lesson.
- Tom'a bir ders verilmesi gerekiyordu.
- 10 minutes remained until the end of the lesson.
- Dersin sonuna kadar on dakika kaldı.
- Come on, let's repeat lesson 5.
- Hadi, 5. dersi tekrarlayalım.
- I went to sleep during the math lesson.
- Matematik dersinde uyudum.
- Tom certainly seems to have learned his lesson.
- Tom kesinlikle dersini almış gibi görünüyor.
- The second part of the lesson is more difficult than the first, but the third is the most difficult.
- Dersin ikinci bölümü birincisinden daha zordur ama üçüncüsü en zorudur.
- The second lesson is very easy.
- İkinci ders çok kolay.
- The lesson is English.
- Ders İngilizce.
- The lesson has ended.
- Ders sona erdi.
- I learned my lesson.
- Dersimi aldım.
- You will find this lesson easy.
- Bu dersi kolay bulacaksın.
- I injured myself during the physical education lesson.
- Beden dersi esnasında kendimi yaraladım.
- I hope you learned your lesson.
- Umarım dersini almışsındır.
- This story is short enough to read in one lesson.
- Bu hikaye bir derste okunabilecek kadar kısa.
- I learned many things in this lesson.
- Bu derste çok şey öğrendim.
Show More (228)
|
