|
- The rapporteur has, in my view, written a good report, but has at times passed over these wise lessons.
- Bana göre raportör iyi bir rapor yazmış, ancak zaman zaman bu bilgece dersleri es geçmiştir.
- There are lessons to be learnt regarding the second British and Dutch way.
- İkinci İngiliz ve Hollanda yöntemi ile ilgili olarak çıkarılması gereken dersler var.
- Why, then, are we incapable of learning the lessons of history?
- O halde neden tarihten ders almaktan aciziz?
- The lessons learnt about the SAPARD programme are also cause for concern.
- SAPARD programından çıkarılan dersler de endişe kaynağıdır.
- The lessons of the outbreak of last year are virtually identical to those of similar outbreaks in the past.
- Geçen yılki salgından çıkarılan dersler, geçmişte yaşanan benzer salgınlardan çıkarılan derslerle hemen hemen aynıdır.
- No effective lessons seem to have been learnt, even after enduring five oil spills.
- Beş petrol sızıntısından sonra bile etkili dersler alınmamış gibi görünüyor.
- There are great lessons there for us in the Convention and in the IGC.
- Sözleşme'de ve Hükûmetlerarası Konferans'da bizim için büyük dersler var.
- Briefly, there are four lessons to be learned.
- Kısaca çıkarılması gereken dört ders vardır.
- However, there are certain lessons we can draw from our experience.
- Bununla birlikte, deneyimlerimizden çıkarabileceğimiz bazı dersler vardır.
- I hope the lessons that we have learnt will be properly applied.
- Umarım çıkardığımız dersler gerektiği gibi uygulanır.
- There are many lessons to be learnt from the experiences of the outbreak.
- Salgın deneyiminden çıkarılacak pek çok ders vardır.
- Lessons over the radio have always been a way of life in the Australian outback.
- Radyo üzerinden yapılan dersler Avustralya taşrasında her zaman bir yaşam biçimi olmuştur.
- There are lessons to be learnt and measures to be taken.
- Çıkarılması gereken dersler ve alınması gereken tedbirler var.
- Nevertheless, this first attempt at building a policy has also taught us a few lessons.
- Bununla birlikte bir politika oluşturmaya yönelik bu ilk girişim bize birkaç ders de verdi.
- The lessons we have learned under these actions must be built on.
- Bu eylemler kapsamında öğrendiğimiz dersler üzerine inşa edilmelidir.
- We must take on board the lessons of the past.
- Geçmişten aldığımız dersleri dikkate almalıyız.
- There are lessons to be learnt from all this.
- Bütün bunlardan çıkarılması gereken dersler var.
- There are lessons to be learnt regarding the second British and Dutch way.
- İkinci İngiliz ve Hollanda yöntemiyle ilgili çıkarılması gereken dersler var.
- There are lessons to be learnt and measures to be taken.
- Alınması gereken dersler ve alınması gereken önlemler var.
- There are many lessons to be learned from the events of last year, but they are not necessarily new.
- Geçen yıl yaşananlardan çıkarılması gereken pek çok ders var ancak bunlar yeni şeyler değil.
- So many questions that lead to political certainties, if not lessons.
- Ders değilse bile siyasi kesinliklere yol açan pek çok soru.
- That it failed to do so was a sad reflection on its failure to learn the lessons of history.
- Bunu yapamamış olması, tarihten ders almadaki başarısızlığının üzücü bir yansımasıdır.
- The challenge is to act on these lessons.
- Asıl zorluk bu dersler ışığında hareket etmektir.
- So many questions that lead to political certainties, if not lessons.
- Ders olmasa da siyasi kesinliklere yol açan pek çok soru.
- I need not tell you that your work has lessons for the world.
- Çalışmanızın dünya için dersler içerdiğini söylememe gerek yok.
- There are many lessons to be learned from the events of last year, but they are not necessarily new.
- Geçen yıl yaşanan olaylardan çıkarılması gereken pek çok ders var, ancak bunların yeni olması gerekmiyor.
- As with all outbreaks of this kind, lessons must be learned.
- Bu türden tüm salgınlarda olduğu gibi, dersler çıkarılmalıdır.
- Which brings me to the recommendation to Member States on reading and writing lessons and access to basic skills.
- Bu da beni okuma yazma dersleri ve temel becerilere erişim konusunda Üye Devletlere yönelik tavsiyeye getiriyor.
- We learned a lot at this conference, lessons I hope may also be taken on board by Parliament.
- Bu konferansta çok şey öğrendik, umarım bu dersler Parlamento tarafından da dikkate alınır.
- However, there are certain lessons we can draw from our experience.
- Bununla birlikte, deneyimlerimizden çıkarabileceğimiz bazı dersler var.
- Then her teacher had to stop the lessons for a while.
- Sonra öğretmeni derslere bir süreliğine ara vermek zorunda kaldı.
- And hopefully, these lessons will make me a better photographer.
- Bu derslerin beni daha iyi bir fotoğrafçı yapacağını umuyorum.
- She began lessons in piano at age 6.
- O, 6 yaşında piyano derslerine başladı.
- Having done the lessons, he immediately went to bed.
- Dersleri yaptıktan sonra o hemen yatmaya gitti.
- Tomorrow lessons start.
- Yarın dersler başlıyor.
- He seems to be preparing for tomorrow's lessons.
- Yarınki derslere hazırlanıyor galiba.
- You should prepare your lessons.
- Senin, derslerine hazırlaman gerekir.
- The lessons are getting more and more difficult.
- Dersler gittikçe zorlaşıyor.
- Tom didn't need lessons.
- Tom'un derse ihtiyacı yoktu.
- I have learned many lessons.
- Birçok ders aldım.
- He prepared his lessons.
- Derslerini hazırladı.
- I followed my lessons diligently.
- Derslerimi özenle takip ettim.
- We have six lessons a day.
- Bir günde altı dersimiz var.
- There won't be any more lessons.
- Artık ders olmayacak.
- He did not enjoy his lessons.
- Derslerinden zevk almadı.
- You should learn your lessons.
- Derslerinizi öğrenmeniz gerekir.
- I missed the last two lessons.
- Son iki dersi kaçırdım.
- I think some lessons have definitely been learned.
- Bence bazı dersler kesinlikle alındı.
- Tom is taking figure skating lessons.
- Tom artistik patinaj dersleri alıyor.
- He seems to be preparing for tomorrow's lessons.
- Yarınki derslere hazırlanıyor gibi görünüyor.
- I think some lessons have definitely been learned.
- Bence bazı dersler kesinlikle öğrenildi.
- What do you charge for lessons?
- Dersler için ne kadar ücret istiyorsun?
- Tom paid for Mary's French lessons.
- Mary'nin Fransızca derslerinin parasını Tom ödedi.
- Every student deserves personalized lessons.
- Her öğrenci kişiselleştirilmiş dersleri hak eder.
- How are you coming along with your French lessons?
- Fransızca dersleriyle aran nasıl?
- Tom began trombone lessons when he was twelve years old.
- Tom on iki yaşındayken trombon derslerine başladı.
- Tomorrow lessons start.
- Yarın dersler başlar.
- Have you ever taken singing lessons?
- Hiç şarkı söyleme dersleri aldın mı?
- I'm the one who paid for Tom's French lessons.
- Tom'un Fransızca dersleri için ödeme yapan kişi bendim.
- He should revise his lessons!
- Onun senin derslerini gözden geçirmesi gerekir!
- I was late because I was sure that the lessons started later.
- Geç kaldım çünkü derslerin daha sonra başlayacağından emindim.
- He knows how to revise his lessons.
- O derslerini nasıl gözden geçireceğini biliyor.
- Every student deserves personalized lessons.
- Her öğrenci kişiselleştirilmiş dersleri hak ediyor.
- Having done the lessons, he immediately went to bed.
- Derslerini yaptıktan sonra hemen yattı.
- You should prepare your lessons.
- Derslerini hazırlamalısın.
- I'll sign up for baglama lessons.
- Bağlama dersleri için kaydolacağım.
- He knows how to revise his lessons.
- Derslerini nasıl gözden geçireceğini biliyor.
- I was excited for the tango lessons.
- Tango dersleri için heyecanlıydım.
- Tom is doing well in his lessons at school.
- Tom, okulda derslerinde iyi gidiyor.
- Tom began trombone lessons when he was twelve years old.
- Tom on iki yaşında iken trombon derslerine başladı.
- He should revise his lessons!
- Derslerini gözden geçirmeli!
- Tom is doing well in his lessons at school.
- Tom okulda derslerinde çok başarılı.
- When do lessons start at your school?
- Okulunuzda dersler ne zaman başlar?
- She began lessons in piano at age 6.
- Piyano derslerine 6 yaşında başladı.
- Tom seems to be preparing for tomorrow's lessons.
- Tom yarınki derslere hazırlanıyor gibi görünüyor.
- We spent a lot of time on our lessons.
- Derslerimize çok zaman harcadık.
- Tom started taking boxing lessons when he turned twelve.
- Tom on iki yaşına girdiğinde boks dersleri almaya başladı.
- He took judo lessons.
- Judo dersleri aldı.
- Tom started taking boxing lessons when he turned twelve.
- Tom on iki yaşına geldiğinde boks dersleri almaya başladı.
- How are you coming along with your French lessons?
- Fransızca derslerin nasıl gidiyor?
- You should learn your lessons.
- Dersini almalısın.
- What do you charge for lessons?
- Dersler için ne kadar alıyorsun?
- The children were busy preparing their lessons.
- Çocuklar derslerine hazırlanmakla meşguldü.
- He spent a little time on his lessons.
- Derslerine biraz zaman ayırdı.
- He took judo lessons.
- Judo dersi aldı.
- We have six lessons a day.
- Günde altı dersimiz var.
- I was late because I was sure that the lessons started later.
- Geç kaldım çünkü derslerin geç başlayacağından emindim.
- When do lessons start at your school?
- Senin okulunda dersler ne zaman başlıyor?
- He spent a little time on his lessons.
- Derslerine çok az bir zaman harcadı.
- Lessons begin at 9 and end at 4.
- Dersler 9'da başlayıp 4'te bitiyor.
- How much does Tom charge you for French lessons?
- Tom Fransızca dersleri için sizden ne kadar ücret alıyor?
- We spent a lot of time on our lessons.
- Derslerimiz için çok zaman harcadık.
- The children were busy preparing their lessons.
- Çocuklar derslerini hazırlamakla meşguldü.
- We've learned some lessons, right?
- Bazı dersler aldık, değil mi?
- We have two lessons in the afternoon.
- Öğleden sonra iki dersimiz var.
- I followed my lessons diligently.
- Derslerimi düzenli bir şekilde takip ettim.
- I have learned to draw by following his lessons.
- Onun derslerini takip ederek resim yapmayı öğrendim.
- Lessons begin at 9 and end at 4.
- Dersler saat 9'da başlar ve saat 4'te biter.
- Have you ever reviewed your lessons in a park?
- Hiç bir parkta derslerinizi gözden geçirdiniz mi?
- I've learned many lessons.
- Birçok ders aldım.
- I am revising my Chinese lessons.
- Çince derslerimi gözden geçiriyorum.
- Tom paid for Mary's French lessons.
- Tom Mary'nin Fransızca derslerini ödedi.
- I'm the one who paid for Tom's French lessons.
- Tom'un Fransızca derslerinin parasını ödeyen benim.
- Tom seems to be preparing for tomorrow's lessons.
- Tom, yarınki dersler için hazırlanıyor gibi görünüyor.
Show More (101)
|
