| 1 |
liable |
sorumlu |
adj. |
|
- Anyone smoking in this area is liable to a fine of 200 pounds.
- Bu bölgede sigara içen herkes 200 pound para cezasından sorumlu tutulacaktır.
- If the industry has an environmental permit, it can never be liable.
- Eğer sanayinin çevre izni varsa, hiçbir zaman sorumlu tutulamaz.
- The States are guilty of such offences and should be held liable.
- Devletler bu tür suçlardan suçludur ve sorumlu tutulmalıdır.
- If industry has an environmental permit, it can never be liable.
- Eğer endüstri çevre iznine sahipse, asla sorumlu tutulamaz.
- We must make the perpetrators liable for all manner of damage done to our environment.
- Çevremize verilen her türlü zarardan failleri sorumlu tutmalıyız.
- How can we hold individuals personally liable for a mushroom picked in a forest or for a fish caught from a river?
- Ormandan toplanan bir mantar ya da nehirden tutulan bir balık için bireyleri nasıl kişisel olarak sorumlu tutabiliriz?
- When we have a crisis we have to clearly identify in advance that if there is a problem, those responsible are liable.
- Bir kriz yaşadığımızda, bir sorun olması halinde sorumluların sorumlu olacağını önceden açıkça belirlemeliyiz.
- Unless we require that the owners of the cargo be held liable, we will never, in my opinion, resolve these problems.
- Kargo sahiplerinin sorumlu tutulmasını talep etmedikçe, bence bu sorunları asla çözemeyeceğiz.
- We are liable for the damage.
- Zarardan biz sorumluyuz.
- I'm liable to do that.
- Onu yapmaktan sorumluyum.
- You are liable for the debt.
- Borçtan sen sorumlusun.
- You are liable for the debt.
- Borçtan sorumlusun.
- We are liable for the damage.
- Biz hasardan sorumluyuz.
Show More (10)
|
| 2 |
liable |
yükümlü |
adj. |
|
- Every year approximately 2 500 people exercise this right, which is 7% of those liable.
- Her yıl yaklaşık 2 500 kişi bu hakkı kullanmaktadır ki bu da yükümlülerin %7'sine tekabül etmektedir.
- I'm liable to do that.
- Bunu yapmakla yükümlüyüm.
- Tom is liable to leave.
- Tom ayrılmakla yükümlüdür.
- We're all liable to make mistakes.
- Hepimiz hata yapmaya karşı yükümlüyüz.
- Tom is liable to do that.
- Tom onu yapmakla yükümlüdür.
Show More (2)
|
| 3 |
liable |
eğilimli |
adj. |
|
- I am always liable to flu because of my weak immunity.
- Bağışıklığım zayıf olduğu için her zaman grip olmaya eğilimli biriyim.
- My wife is liable to catch a cold.
- Karım üşütmeye eğilimli.
- If you disagree with him, he is liable to get angry.
- Ona katılmazsan, kızmaya eğilimlidir.
- A newborn baby is liable to fall ill.
- Yeni doğmuş bir bebek hasta olmaya eğilimlidir.
Show More (1)
|
| 4 |
liable |
mükellef |
adj. |
|
- He isn't liable for income tax as he is under 18.
- 18 yaşından küçük olduğu için gelir vergisi mükellefi değil.
Show More (-2)
|
