|
- German-made furniture is very trendy.
- Alman yapımı mobilyalar çok moda.
- The role of the EIB has been of topical interest in the debate in recent years, and criticisms have been made.
- AYB'nin rolü son yıllarda güncel bir tartışma konusu olmuş ve eleştiriler yapılmıştır.
- However, they were made during the performance of his duties and are part of his political activity.
- Ancak bu açıklamalar görevlerini yerine getirirken yapılmıştır ve siyasi faaliyetlerinin bir parçasıdır.
- There are no such contracts being made in the markets.
- Piyasalarda bu tür anlaşmalar yapılmıyor.
- Mistakes have been made, and reform has not always been as forthcoming.
- Hatalar yapılmış ve reformlar her zaman bu kadar açık olmamıştır.
- In this way, preparation has been made for taking over the policing mission in Bosnia-Herzegovina.
- Bu şekilde Bosna-Hersek'te polislik görevinin devralınması için hazırlık yapılmıştır.
- It was made in March 1999, just a few months before the launch of the supplier of Trisystem.
- Bu değişiklik Mart 1999'da, Trisystem tedarikçisinin piyasaya sürülmesinden sadece birkaç ay önce yapılmıştı.
- The observation was made that, in many developing countries, the European Union is killing the farmers.
- Birçok gelişmekte olan ülkede Avrupa Birliği'nin çiftçileri öldürdüğü gözlemi yapılmıştır.
- It is made on the basis of Article 25 of the Interinstitutional Agreement.
- Kurumlar Arası Anlaşma'nın 25. Maddesi temelinde yapılmıştır.
- The proposal has been made in detailed form.
- Teklif ayrıntılı bir şekilde yapılmıştır.
- Our contribution to it has now been made.
- Bizim bu konudaki katkımız şimdi yapılmıştır.
- Some complaints have been made about this.
- Bu konuda bazı şikayetler yapılmıştır.
- Having a tortoise made of jade was felicitous.
- Yeşim taşından yapılmış bir kaplumbağaya sahip olmak isabetliydi.
- Perhaps a mistake has been made.
- Belki de bir hata yapılmıştır.
- A mistake has been made.
- Bir hata yapılmıştır.
- A similar transfer was made the previous year.
- Benzer bir transfer önceki yıl da yapılmıştı.
- These observations were made in mid-June, when the report was being completed.
- Bu gözlemler Haziran ayı ortasında, rapor tamamlanırken yapılmıştır.
- Various comments have been made on the Structural Funds.
- Yapısal Fonlar konusunda çeşitli yorumlar yapılmıştır.
- Our contribution to it has now been made.
- Bizim katkımız da artık yapılmıştır.
- The last updates were made in 2000 and 2001.
- Son güncellemeler 2000 ve 2001 yıllarında yapılmıştır.
- Only a vague reference was made to Africa.
- Afrika'ya yalnızca belli belirsiz bir gönderme yapılmıştır.
- It was made in March 1999, just a few months before the launch of the supplier of Trisystem.
- Bu değişiklik Mart 1999'da Trisystem tedarikçisinin piyasaya sürülmesinden sadece birkaç ay önce yapılmıştı.
- Concerning the right of asylum, some positive changes have been made in January 1999 to the existing legislation.
- İltica hakkıyla ilgili olarak, var olan mevzuatta Ocak 1999'da bazı olumlu değişiklikler yapılmıştır.
- Needless to say, comments have been made on the Commission's report.
- Söylemeye gerek yok, Komisyon'un raporu üzerine yorumlar yapılmıştır.
- Admittedly, an exception is made, but then this exception accommodates further exceptions.
- Kuşkusuz, bir istisna yapılmıştır ancak daha sonra bu istisna başka istisnaları da barındırmaktadır.
- Perhaps a mistake has been made!
- Belki de bir hata yapılmıştır!
- These observations were made in mid-June, when the report was being completed.
- Bu gözlemler, raporun tamamlanmakta olduğu Haziran ayı ortalarında yapılmıştır.
- The observation was made that, in many developing countries, the European Union is killing the farmers.
- Gelişmekte olan birçok ülkede Avrupa Birliği'nin çiftçileri yok ettiği gözlemi yapılmıştır.
- More sacrifices have been made by that fleet than any other fleet in the European Union.
- Bu filo tarafından Avrupa Birliği'ndeki diğer tüm filolardan daha fazla fedakarlık yapılmıştır.
- These observations were made in mid-June, when the report was being completed.
- Bu gözlemler Haziran ayı ortasında rapor tamamlanırken yapılmıştır.
- This observation is made repeatedly and Iraq is further proof of it.
- Bu gözlem defalarca yapılmıştır ve Irak da bunun bir başka kanıtıdır.
- Many mistakes have been made, and there is a lack of measurable indicators.
- Pek çok hata yapılmıştır ve ölçülebilir göstergelerin eksikliği söz konusudur.
- Various proposals were subsequently made, however, which I did not originate.
- Ancak daha sonra benim ortaya atmadığım çeşitli öneriler de yapılmıştır.
- This underestimate is made deliberately.
- Bu azımsama kasıtlı olarak yapılmıştır.
- A start has been made, however.
- Bununla birlikte bir başlangıç yapılmıştır.
- Promises were made, but attempts were made to evade them.
- Sözler verilmiş, ancak bunlardan kaçınmak için çeşitli hamleler yapılmıştır.
- They were made in sets of two, husband and wife.
- Karı-koca olmak üzere ikişerli setler halinde yapılmışlardı.
- Firefox Reality is a web browser made specifically for virtual reality.
- Firefox Reality, özellikle sanal gerçeklik için yapılmış bir tarayıcıdır.
- Is that bag made of calfskin?
- Bu çanta dana derisinden mi yapılmış?
- It's so wonderful to smell freshly made coffee!
- Taze yapılmış kahve kokusu çok güzel!
- This camera was made in Germany.
- Bu kamera Almanya'da yapılmıştı.
- The horse is the noblest conquest ever made by man.
- At şimdiye kadar insan tarafından yapılmış en asil fetihtir.
- Mary's wedding ring is made of pure gold.
- Mary'nin alyansı saf altından yapılmış.
- That's a beaver made out of Play-Doh.
- O, oyun hamurundan yapılmış bir kunduz.
- Her clothes were made of very cheap material.
- Onun elbiseleri çok ucuz malzemeden yapılmıştır.
- This sink is made of stainless steel.
- Bu lavabo paslanmaz çelikten yapılmış.
- The cyclists are wearing cyclist shorts made of spandex.
- Bisikletçiler, spandexten yapılmış bisikletçi şortları giyiyorlar.
- This smoking pipe is made from briar root.
- Bu pipo briar kökünden yapılmış.
- Her clothes were made of very cheap material.
- Kıyafetleri çok ucuz malzemeden yapılmış.
- Those two shirts are made from the same material.
- Bu iki gömlek aynı malzemeden yapılmış.
- Is that bag made of calfskin?
- O çanta dana derisinden mi yapılmış?
- Bedrooms were made to sleep in.
- Yatak odaları uyumak için yapılmıştır.
- Tom and Mary were a match made in heaven.
- Tom ve Mary cennette yapılmış bir eşti.
- My father's car is made in Italy.
- Babamın arabası İtalya'da yapılmıştır.
- What is it made of?
- Bu neyden yapılmış?
- Is this ring made of pure gold?
- Bu yüzük saf altından mı yapılmış?
- The chairs are made of a synthetic material.
- Sandalyeler sentetik bir malzemeden yapılmış.
- The dress is made of a thin fabric.
- Elbise ince bir kumaştan yapılmış.
- His castle was made of broken glass.
- Onun kalesi kırık camdan yapılmıştı.
- The suit's made of very rough material.
- Takım çok kaba bir malzemeden yapılmış.
- This box was made by Tony.
- Bu kutu Tony tarafından yapılmıştır.
- It's so wonderful to smell freshly made coffee!
- Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!
- What is it made of?
- O neyden yapılmıştır?
- Hummus is a dip or spread made from chickpeas.
- Humus nohuttan yapılmış bir daldırma veya yaymadır.
- What's this made from?
- Bu neyden yapılmıştır?
- These boxes are made out of plastic.
- Bu kutular plastikten yapılmış.
- The suit's made of very rough material.
- Takım elbise çok kaba bir malzemeden yapılmıştır.
- What is that made of?
- Bu neyden yapılmış?
- Tom loves watching Japanese cartoons made for little girls.
- Tom kız çocukları için yapılmış Japon çizgi filmlerini izlemeyi seviyor.
- Mary's wedding ring is made of pure gold.
- Mary'nin alyansı saf altından yapılmıştır.
- It's simple, but made with love.
- Basit ama aşkla yapılmış.
- Mars has a very thin atmosphere made of carbon dioxide, nitrogen, and argon.
- Mars'ın karbondioksit, azot ve argondan yapılmış çok ince bir atmosferi vardır.
- Tom bought a camera that was made in Japan.
- Tom Japonya'da yapılmış bir kamera satın aldı.
- His castle was made of metal.
- Şatosu metalden yapılmıştı.
- What are your earrings made of?
- Küpelerin neyden yapılmış?
- Made in Italy, these jeans were very expensive.
- İtalya'da yapılmış bu kot pantolon oldukça pahalıydı.
- What's it made from?
- Neyden yapılmış?
- This chair is made from recycled materials.
- Bu sandalye geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış.
- These two shirts are made from the same material.
- Bu iki gömlek aynı malzemeden yapılmış.
- What are they made of?
- Neyden yapılmışlar?
- The wall around the hut was made of human bones and on its top were skulls.
- Kulübenin etrafındaki duvar insan kemiklerinden yapılmıştı ve tepesinde kafatasları vardı.
- What are your earrings made of?
- Senin küpelerin neyden yapılmış?
- Those two shirts are made from the same material.
- O iki gömlek aynı malzemeden yapılmış.
- Is that ring made of real gold?
- Bu yüzük gerçek altından mı yapılmış?
- That cloth is made from cotton.
- Bu kumaş pamuktan yapılmış.
- We buy toilet paper made from recycled paper.
- Geri dönüştürülmüş kağıttan yapılmış tuvalet kağıdı alıyoruz.
- What stuff is this jacket made of?
- Bu ceket hangi malzemeden yapılmış?
- Don't buy products made in sweatshops.
- Çalışma şartları kötü olan işyerlerinde yapılmış ürünleri satın almayın.
- This statue is made of solid gold.
- Bu heykel som altından yapılmış.
- This box is made of cardboard.
- Bu kutu kartondan yapılmış.
- What's it made of?
- Neyden yapılmış?
- What's this made of?
- Bu neyden yapılmış?
- What's it made of?
- Bu neyden yapılmış?
- At that point the mistake will have already been made.
- O noktada hata çoktan yapılmış olacak.
- This watch is made in Japan.
- Bu saat Japonya'da yapılmıştır.
- I prefer blouses made from cotton.
- Pamuktan yapılmış bluzları tercih ediyorum.
- Love is a pill made from a great many people's sufferings.
- Aşk pek çok kişinin acılarından yapılmış bir haptır.
- The cyclists are wearing cyclist shorts made of spandex.
- Bisikletçiler tayttan yapılmış bisikletçi şortu giyiyor.
- These socks are made from bamboo fibre.
- Bu çoraplar bambu lifinden yapılmış.
- Look at the car made in Japan.
- Japonya'da yapılmış arabaya bakın.
- This curtain is made of fine material.
- Bu perde iyi bir malzemeden yapılmıştır.
- They say that water tanks made from asbestos can pose a health risk.
- Asbestten yapılmış su tanklarının sağlık riski oluşturabileceğini söylüyorlar.
- The wall was made of rough stones.
- Duvar kaba taşlardan yapılmıştı.
- The walls are made from drywall.
- Duvarlar alçıpandan yapılmış.
- This lamp stand is made from driftwood.
- Bu lamba standı dalgaların karaya attığı odundan yapılmış.
- What is the jacket made of?
- Ceket neyden yapılmış?
- This wine is made from grapes.
- Bu şarap üzümlerden yapılmıştır.
- The shoes were made of some soft stuff that looked like leather.
- Ayakkabılar deriye benzeyen yumuşak bir şeyden yapılmıştı.
- A plastic glass is better than one made of real glass.
- Bir plastik bardak, gerçek camdan yapılmış olanından daha iyidir.
- What's it made from?
- O, neyden yapılmıştır?
- This cake is made of the finest ingredients.
- Bu kek en iyi malzemelerden yapılmıştır.
- This is a coffee cup made in England.
- Bu, İngiltere'de yapılmış bir kahve fincanı.
- Glaciers, land ice and icebergs are made of fresh water.
- Buzullar, kara buzları ve buzul dağları tatlı sudan yapılmıştır.
- His castle was made of metal.
- Onun kalesi metalden yapılmıştı.
- These warm socks are made from alpaca fiber.
- Bu sıcak çoraplar alpaka lifinden yapılmıştır.
- Is it made of wood or metal?
- Tahtadan mı yoksa metalden mi yapılmış?
- The wall was made of rough stones.
- Duvar kaba taşlardan yapılmış.
- Love is a pill made from a great many people's sufferings.
- Aşk, pek çok insanın acılarından yapılmış bir haptır.
- Although this city is made of concrete, it's still a jungle.
- Bu şehir betondan yapılmış olsa da, hala bir orman.
- What is that made of?
- O neyden yapılmış?
- The life preserver must be made of high quality materials.
- Can yeleği yüksek kaliteli malzemeden yapılmış olmalı.
- Mistakes have obviously been made.
- Belli ki hatalar yapılmış.
- These tire tracks were made by a mid-size vehicle.
- Bu lastik izleri orta büyüklükte bir araç tarafından yapılmış.
- These two pairs of pants are made from different materials.
- Bu iki pantolon farklı malzemelerden yapılmış.
- Rules were made to be broken.
- Kurallar çiğnenmek için yapılmıştır.
- How is it made?
- Nasıl yapılmış?
- What's this made from?
- Bu neyden yapılmış?
- The box was made of sandalwood.
- Kutu sandal ağacından yapılmış.
- Are the flasks made of glass or plastic?
- Şişeler camdan mı yoksa plastikten mi yapılmış?
- This brush is made from camel hair.
- Bu fırça deve kılından yapılmış.
- That's a beaver made out of Play-Doh.
- Bu oyun hamurundan yapılmış bir kunduz.
- Is that ring made of real gold?
- O yüzük gerçek altından mı yapılmıştır?
- Tom loves watching Japanese cartoons made for little girls.
- Tom, küçük kızlar için yapılmış Japon çizgi filmlerini izlemekten hoşlanıyor.
- I only buy toilet paper made from recycled paper.
- Ben sadece geri dönüştürülmüş kağıttan yapılmış tuvalet kağıdı alırım.
- Most utensils, such as can openers and scissors, are made for right-handers.
- Teneke açacakları ve makaslar gibi çoğu eşyalar sağ elini kullananlar için yapılmıştır.
- These shoes were made in Italy.
- Bu ayakkabılar İtalya'da yapılmıştır.
- Why do you buy things made in sweatshops?
- Neden derme çatma atölyelerde yapılmış şeyleri alıyorsun?
- I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
- Why are so many pincushions made to like a tomato?
- Neden bu kadar çok iğnedenlik domates gibi yapılmış?
- Tom has been made a supervisor.
- Tom bir gözetmen yapılmıştır.
- It's beautifully made.
- Çok güzel yapılmış.
- These boots were made in Italy.
- Bu çizmeler İtalya'da yapılmış.
- From what material is the jacket made?
- Ceket hangi malzemeden yapılmış?
- It's simple, but made with love.
- Bu basit ama sevgiyle yapılmış.
- The dress is made of a thin fabric.
- Elbise ince bir kumaştan yapılmıştır.
- Tom has a guitar that was made in Korea.
- Tom'un Kore'de yapılmış bir gitarı var.
- It's beautifully made.
- O güzel biçimde yapılmış.
- What is this vase made of?
- Bu vazo neyden yapılmış?
- This necklace is made of jade.
- Bu kolye yeşim taşından yapılmış.
- Graphene is a substance made from pure carbon.
- Grafen saf karbondan yapılmış bir maddedir.
- I'm following the plans made by Congress.
- Kongre tarafından yapılmış planları izliyorum.
- This ticket is made out of paper.
- Bu bilet kâğıttan yapılmış.
- Magnificent sweaters are made from the wool of French sheep.
- Muhteşem kazaklar, Fransız koyunlarının yününden yapılmış.
- At that point the mistake will have already been made.
- O noktada hata zaten yapılmış olacak.
- Is this made in Switzerland?
- Bu İsviçre'de mi yapılmış?
Show More (152)
|