mine - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
mine benim pron.
  • Indeed, many of the amendments I have tabled have been co-signed by her group and mine.
  • Nitekim verdiğim değişiklik önergelerinin birçoğu onun grubu ve benim grubum tarafından ortaklaşa imzalandı.
  • I have also always maintained in the committee that this 50% is not a fetish of mine.
  • Ayrıca komitede her zaman bu %50'nin benim için bir fetiş olmadığını belirttim.
  • They deserve our support and they certainly have mine.
  • Desteğimizi hak ediyorlar ve kesinlikle benim de desteğimi aldılar.
Show More (467)
mine benimki pron.
  • Is this her coat?' 'No, it is mine.'
  • "Bu onun ceketi mi?" "Hayır, o benimki."
  • The speech we just heard was in fact an excellent bridge to mine.
  • Az önce dinlediğimiz konuşma aslında benimkine mükemmel bir köprü oldu.
  • I know your political view on this issue, and you know mine.
  • Bu konudaki siyasi görüşünüzü biliyorum, siz de benimkini biliyorsunuz.
Show More (445)
mine maden n.
  • Nazis used the workforce from concentration camps in the coal mines during WW II.
  • Naziler İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarındaki işgücünü kömür madenlerinde kullandı.
  • The economy must be developed, and the mines must be cleared in order to restore the countryside to its former state.
  • Kırsal kesimin eski haline dönmesi için ekonomi geliştirilmeli ve madenler temizlenmelidir.
  • I refer in particular to the question of the mines in Trebca.
  • Özellikle Trebca'daki madenler konusuna değiniyorum.
Show More (26)
mine bana ait pron.
  • What else they carried, by way of opinion, was not mine.
  • Fikir olarak taşıdıkları başka şeyler bana ait değildi.
  • The pleasure was mine.
  • O zevk bana ait.
  • I have to get something of mine.
  • Bana ait olan bir şeyi almam gerekiyor.
Show More (23)
mine mayın n.
  • The soldiers used mines to protect the right side of the battlefield.
  • Askerler savaş alanının sağ tarafını korumak için mayınları kullandılar.
  • He drove over a land mine and his jeep blew up.
  • Bir mayının üzerinden geçti ve cipi havaya uçtu.
Show More (-1)
mine kazıp çıkarmak v.
  • I think we have mined all the gold in this area.
  • Sanırım bu bölgedeki tüm altını çıkardık.
  • I think we have mined all the gold in this area.
  • Sanırım bu bölgedeki bütün altınları kazıp çıkardık.
Show More (-1)
mine maden olarak çıkarmak v.
  • Bronze has been mined by humanity since the beginning of the bronze age.
  • Bronz çağının başlangıcından beri bronz, insanlar tarafından maden olarak çıkarılmaktadır.
Show More (-2)
mine mayın döşemek v.
  • All of the Bosporus was mined to prevent enemy battleships from passing.
  • Düşman savaş gemilerinin geçişini engellemek için Boğaz'ın tüm açıklarına mayın döşendi.
Show More (-2)