|
- They made a motion to ban hunting.
- Avlanmanın yasaklanması için önerge verdiler.
- This motion is positive and we will vote for it.
- Bu önerge olumludur ve biz de bunun lehinde oy vereceğiz.
- I support the rapporteur's motion.
- Raportörün önergesini destekliyorum.
- Why then did I abstain on the motion as a whole?
- O zaman neden önergenin tamamında çekimser kaldım?
- We support the motion for a resolution, but we find it all very optimistic and hard to believe.
- Çözüm önergesini destekliyoruz ancak tüm bunları çok iyimser ve inanması zor buluyoruz.
- I therefore voted for the motion and I hope that there will soon be Polish representatives with us in this Chamber.
- Bu nedenle önergeye oy verdim ve yakında bu Mecliste Polonyalı temsilcilerin de aramızda olacağını umuyorum.
- That is why I voted for the motion.
- Bu nedenle önergeye oy verdim.
- The motion for a resolution that we will be approving today shows that the European Parliament has not forgotten Angola.
- Bugün onaylayacağımız karar önergesi Avrupa Parlamentosu'nun Angola'yı unutmadığını göstermektedir.
- The vote on the motions for resolutions relating to the Commission's statement will take place on Thursday at 12 noon.
- Komisyon'un açıklamasına ilişkin karar önergelerinin oylaması Perşembe günü öğlen 12'de yapılacaktır.
- Vote for the motion, therefore, and you will see how many fish Europe catches!
- Bu nedenle önergeye oy verin ve Avrupa'nın ne kadar çok balık yakaladığını görün!
- The next item is the debate on the following six motions for a resolution.
- Bir sonraki madde aşağıdaki altı karar önergesinin görüşülmesidir.
- The chairman of the Committee on Agriculture has tabled a procedural motion.
- Tarım Komitesi Başkanı usule ilişkin bir önerge vermiştir.
- They are, moreover, reflected in the motions for resolutions tabled before this House.
- Ayrıca bu hususlar, bu Meclise sunulan karar önergelerine de yansıtılmıştır.
- I therefore ask you to support this motion for a resolution.
- Bu nedenle sizden bu karar önergesini desteklemenizi rica ediyorum.
- I would like to mention three points contained in our motion for a resolution.
- Karar önergemizde yer alan üç noktadan bahsetmek istiyorum.
- Now to the present motion for a resolution on own resources.
- Şimdi öz kaynaklarla ilgili karar için mevcut önergeye gelelim.
- Now, in order to conclude this process, Parliament is due to decide on a motion for a resolution on 5 December.
- Şimdi, bu sürecin sonuçlandırılması için Parlamento'nun 5 Aralık'ta bir karar önergesi üzerinde uzlaşması gerekiyor.
- This is why we have voted against this motion for a resolution.
- Bu nedenle bu karar önergesine karşı oy kullandık.
- One of the statements in the motion is inadequate, in my view.
- Önergede yer alan ifadelerden biri bana göre yetersizdir.
- Mr Dimitrakopoulos has the floor for a procedural motion.
- Usule ilişkin bir önerge için söz sırası Sayın Dimitrakopoulos'ta.
- We are voting against the motion for a resolution.
- Karar önergesine karşı oy kullanacağız.
- I now put the motion that the text should be referred back to committee to the vote.
- Şimdi metnin komiteye geri gönderilmesi yönündeki önergeyi oylamaya sunuyorum.
- The next item is the debate on the following seven motions for resolutions on human rights in Zimbabwe.
- Bir sonraki madde, Zimbabve'deki insan haklarına ilişkin aşağıdaki yedi karar önergesinin görüşülmesidir.
- I take that as read and that is the subject of all the motions for a resolution that are here on the table.
- Bunu okunmuş olarak kabul ediyorum ve burada masada bulunan tüm karar önergelerinin konusu da budur.
- I would like to turn to another point of the motion for a resolution which caught my attention.
- Önergede dikkatimi çeken bir başka noktaya değinmek istiyorum.
- I would also like to express my support for the motion for a resolution.
- Ben de karar önergesini desteklediğimi ifade etmek isterim.
- One of the statements in the motion is inadequate in my view.
- Bana göre önergede yer alan ifadelerden biri yetersizdir.
- In the hope that this will happen, we voted for the motion.
- Bunun gerçekleşeceği umuduyla önergeye oy verdik.
- My humble report, and the motion for a resolution, will certainly not inspire a similar debate.
- Benim naçizane raporum ve karar önergem kesinlikle benzer bir tartışmaya ilham vermeyecektir.
- As rapporteur for Iran, I support the joint motion for a resolution.
- İran raportörü olarak, ortak karar önergesini destekliyorum.
- In accordance with the Rules of Procedure, can I have a speaker for the motion and one against?
- İçtüzüğe uygun olarak, önergenin lehinde ve aleyhinde birer konuşmacı alabilir miyim?
- This is why I feel that the motion falls short and I did not vote for it.
- Bu nedenle önergenin yetersiz olduğunu düşünüyorum ve lehinde oy vermedim.
- This is the sixth and most sharply worded motion since the crisis broke in Zimbabwe.
- Bu, Zimbabve'deki krizin patlak vermesinden bu yana verilen altıncı ve en keskin ifadeli önergedir.
- This motion proposes something along similar lines and we should ardently support it.
- Bu önerge de benzer doğrultuda bir şey öneriyor ve bunu hararetle desteklemeliyiz.
- Why then did I abstain on the motion as a whole?
- O halde neden önergenin tamamında çekimser kaldım?
- I commend this motion to the House.
- Bu önergeyi Meclis'e sunuyorum.
- That is why we voted against the joint motion for a resolution.
- Bu nedenle ortak karar önergesine karşı oy kullandık.
- What is more, I also believe we have the obligation to present such a motion.
- Dahası, böyle bir önerge sunma yükümlülüğümüz olduğuna da inanıyorum.
- However, I would highlight not only paragraph 9 of the motion, but also paragraph 10.
- Bununla birlikte, önergenin sadece 9. paragrafının değil, 10. paragrafının da altını çizmek isterim.
- The bottle of rum is essential, and so I voted for the motion.
- Bir şişe rom çok önemlidir ve bu nedenle önergeye olumlu oy verdim.
- In the hope that this would happen, we voted for the motion.
- Bunun gerçekleşeceği umuduyla önergeye oy verdik.
- The motion contains worthwhile comments and proposals.
- Önerge kayda değer yorum ve teklifler içeriyor.
- The vote on the motions for resolutions will take place tomorrow at 10 a.m.
- Karar önergelerinin oylaması ise yarın saat 10.00'da yapılacaktır.
- These are the reasons why we will be voting against the motion.
- Önergeye karşı oy kullanacak olmamızın nedenleri bunlardır.
- We shall proceed to the vote on the whole of the motion for a resolution thus modified.
- Bu şekilde değiştirilen karar önergesinin tümünün oylanmasına geçiyoruz.
- A motion to this effect will be presented again today in extended form.
- Bu yönde bir önerge genişletilmiş haliyle bugün tekrar sunulacak.
- That is why I voted for the motion.
- Bu yüzden önerge lehinde oy kullandım.
- In accordance with the Rules of Procedure, can I have a speaker for the motion and one against?
- İçtüzük uyarınca, önergenin lehinde ve aleyhinde birer konuşmacı alabilir miyim?
- As I suspected, it was not exactly a procedural motion, but more a closing of the debate.
- Tahmin ettiğim gibi, bu tam olarak usule ilişkin bir önerge değil, daha ziyade tartışmanın kapatılmasıydı.
- On the other hand, the motion deplores the continuing division of the island.
- Öte yandan önergede adanın bölünmeye devam etmesinden üzüntü duyulduğu belirtilmektedir.
- This motion is about three points.
- Bu önerge üç noktayla ilgilidir.
- There was disappointment at the adoption of a no-action motion on China.
- Çin'e ilişkin eylemsizlik önergesinin kabul edilmesi hayal kırıklığı yarattı.
- The motion for a resolution is restricted to certain essential issues.
- Karar önergesi belli temel konularla sınırlandırılmıştır.
- The Liberals wanted to submit an urgent motion on this matter, but this was unfortunately overtaken by other priorities.
- Liberaller bu konuda acil bir önerge sunmak istemiş, ancak ne yazık ki diğer öncelikler bu önergenin önüne geçmiştir.
- I would like to support the rapporteur's motion.
- Raportörün önergesini desteklemek istiyorum.
- The room for action set out in compromise motion No 1 on the Scheele report is desirable.
- Scheele raporuna ilişkin 1 No.lu uzlaşma önergesinde belirtilen eylem alanı arzu edilen bir durumdur.
- We have heard one speech for the motion and one against.
- Önergenin lehinde ve aleyhinde birer konuşma duyduk.
- I hope we will carry the motion for a resolution and make that point.
- Umarım karar önergesini kabul eder ve bu noktaya değiniriz.
- It also calls on plenary to accept our motion for a resolution.
- Ayrıca genel kurula karar önergemizi kabul etmesi çağrısında bulunuyor.
- A motion reflecting the report's conclusions was adopted almost unanimously by Parliament.
- Raporun sonuçlarını yansıtan bir önerge Parlamento tarafından neredeyse oybirliğiyle kabul edildi.
- Consequently if this motion is passed, we will have notched up a victory.
- Sonuç olarak bu önerge kabul edilirse bir zafer kazanmış olacağız.
- I have received the motion for a resolution corresponding to this oral question on the cod crisis.
- Morina krizine ilişkin bu sözlü soru önergesine karşılık gelen karar önergesini aldım.
- The parliamentary delegation was surprised that this motion was not submitted for its consideration.
- Parlamento heyeti bu önergenin değerlendirilmek üzere sunulmamasına şaşırmıştır.
- This and this alone is the reason why I have voted against this motion for a resolution.
- Bu ve sadece bu bile, bu karar önergesine karşı oy kullanmamın nedenidir.
- Members have already lost the right to table individual amendments, motions and proposals to plenary.
- Üyeler genel kurula bireysel değişiklik önergeleri, önergeler ve teklifler sunma hakkını zaten kaybetmiş durumdalar.
- No one appears to wish to argue in favour of the motion.
- Önergenin lehinde konuşmak isteyen kimse yok gibi görünüyor.
- However, we did not set a deadline for tabling motions for resolutions.
- Ancak, karar önergelerinin sunulması için bir son tarih belirlemedik.
- In view of the political dispute, I will, as I said before, vote for the motion.
- Siyasi anlaşmazlık göz önüne alındığında, daha önce de söylediğim gibi, önergeye oy vereceğim.
- As a result, I voted for the motion.
- Sonuç olarak, önergenin lehinde oy kullandım.
- The next item is the debate on the following 5 motions for resolutions.
- Bir sonraki madde aşağıdaki 5 karar önergesinin görüşülmesidir.
- We have adopted the Sixth Framework Programme on the Environment and I voted for the motion.
- Çevre konulu Altıncı Çerçeve Programını kabul ettik ve ben de önergeye oy verdim.
- We call for a vote on our motion.
- Önergemizin oylanması için çağrıda bulunuyoruz.
- The room for action set out in compromise motion No 1 on the Scheele report is desirable.
- Scheele raporuna ilişkin 1 No'lu uzlaşma önergesinde belirtilen eylem alanı arzu edilen bir durumdur.
- The vote on the motion for a resolution will take place tomorrow at 12 noon.
- Karar önergesine ilişkin oylama yarın öğlen 12'de yapılacak.
- Mr Purvis has the floor for a procedural motion.
- Usule ilişkin bir önerge için söz hakkı Sayın Purvis'te.
- Secondly, the motion does not say that we want a solely European initiative.
- İkinci olarak, önergede sadece Avrupa'ya özgü bir girişim istediğimiz belirtilmemektedir.
- The concerns that we have in this motion for a resolution need to be tabled.
- Bu karar önergesinde dile getirdiğimiz kaygıların masaya yatırılması gerekmektedir.
- The Commission therefore agrees to the motions for resolutions on several points.
- Bu nedenle Komisyon, çeşitli noktalarda karar önergelerini kabul eder.
- Despite this, the authors of this motion have been peddling shameful and unfounded accusations in their speeches.
- Buna rağmen bu önergenin yazarları konuşmalarında utanç verici ve asılsız suçlamalarda bulunmaktadır.
- I voted for the motion because I feel that relations should be closer.
- Önergeye oy verdim çünkü ilişkilerin daha yakın olması gerektiğini düşünüyorum.
- We therefore voted against the motion.
- Bu nedenle önergeye karşı oy kullandık.
- Our motion will give you a great deal of food for thought, but there is one point that I would just like to go into now.
- Önergemiz size düşünecek çok şey sağlayacaktır, ancak şimdi değinmek istediğim bir nokta var.
- I urge the honourable members to support this motion for a resolution.
- Sayın üyeleri bu karar önergesini desteklemeye çağırıyorum.
- We therefore oppose the Socialist Group's motion.
- Bu nedenle Sosyalist Grup'un önergesine karşı çıkıyoruz.
- Members have already lost the right to table individual amendments, motions and proposals to plenary.
- Üyeler, genel kurula bireysel değişiklik önergeleri, önergeler ve teklifler sunma hakkını çoktan kaybetmiştir.
- I wholeheartedly support this motion for a resolution which will act as a considerable deterrent to racist offenders.
- Irkçı suçlular için önemli ölçüde caydırıcı olacak bu karar önergesini tüm kalbimle destekliyorum.
- For all these reasons, we will vote against the joint motion.
- Tüm bu nedenlerden dolayı, ortak önergeye karşı oy kullanacağız.
- The motion calls for justice and reparations for the Muslim and Tamil communities being persecuted in Sri Lanka.
- Önergede Sri Lanka'da zulüm gören Müslüman ve Tamil toplumları için adalet ve tazminat çağrısında bulunulmaktadır.
- I therefore voted for the motion.
- Bu nedenle önerge lehinde oy kullandım.
- Now to the present, motion for a resolution on own resources.
- Şimdi de öz kaynaklara ilişkin önergeye gelelim.
- The motion contains worthwhile comments and proposals.
- Önerge değerli yorum ve teklifler içermektedir.
- The motions for resolutions on these items will be voted on in Brussels on 5 December 2002.
- Bu konulara ilişkin karar önergeleri 5 Aralık 2002 tarihinde Brüksel'de oylanacaktır.
- It also calls on plenary to accept our motion for a resolution.
- Aynı zamanda genel kurulu bizim karar önergemizi kabul etmeye çağırıyor.
- The joint motion for a resolution also calls for a moratorium.
- Ortak karar önergesinde ayrıca bir moratoryum çağrısında bulunulmaktadır.
- That is why we move this motion today, asking them to listen.
- İşte bu nedenle bugün bu önergeyi veriyor ve onları dinlemelerini istiyoruz.
- They assured me that I should vote for the motion, and I have therefore done so with pleasure.
- Önergeye oy vermem gerektiği konusunda beni temin ettiler ve ben de memnuniyetle oyumu kullandım.
- I would like to ask the Commission to support our motion that these amounts be augmented.
- Komisyondan bu miktarların artırılması yönündeki önergemizi desteklemesini rica ediyorum.
- The second vote is on whether to hold the vote on the motions in question on Wednesday or Thursday.
- İkinci oylama ise söz konusu önergelerin oylamasının Çarşamba ya da Perşembe günü yapılıp yapılmayacağına ilişkindir.
- I should like to speak in support of this motion.
- Bu önergeyi desteklemek üzere söz almak istiyorum.
- You have a joint motion before you today which includes such charges.
- Bugün önünüzde bu tür suçlamaları içeren ortak bir önerge var.
- To some extent, the tabling of this motion has already brought some answers.
- Bu önergenin görüşülmesi bir dereceye kadar bazı cevapları da beraberinde getirmiştir.
- Otherwise, I have no choice but to vote against this motion.
- Aksi takdirde bu önergeye karşı oy kullanmaktan başka seçeneğim yok.
- Parliament's present joint motion for a resolution, however, is proving to be of little use in this context.
- Bununla birlikte Parlamentonun mevcut ortak karar önergesinin bu bağlamda pek bir faydası olmadığı kanıtlanmıştır.
- This motion concerns the Court of Auditors' report on the application of the Socrates and Youth programmes (1995-1999).
- Bu önerge, Sayıştay'ın Socrates ve Gençlik programlarının (1995-1999) uygulanmasına ilişkin raporuyla ilgilidir.
- We call for a vote on our motion.
- Önergemizin oylanmasını talep ediyoruz.
- In terms of the European Union's enlargement process in general, I have to say that I voted for the motion.
- Genel olarak Avrupa Birliği'nin genişleme süreci açısından önergeye oy verdiğimi söylemeliyim.
- I should like to express my gratitude to honourable Members for tabling this motion for a resolution.
- Bu önergeyi karara bağladıkları için Sayın Üyelere şükranlarımı sunuyorum.
- I am pleased, therefore, that this idea is expressed in the motion for a resolution.
- Bu nedenle, bu fikrin bir karar önergesinde ifade edilmesinden memnuniyet duyuyorum.
- Now, in order to conclude this process, Parliament is due to decide on a motion for a resolution on 5 December.
- Şimdi, bu süreci sonuçlandırmak üzere Parlamento 5 Aralık'ta bir karar önergesini karara bağlayacak.
- I am pleased to see that we have today arrived at a compromise motion.
- Bugün bir uzlaşma önergesine vardığımızı görmekten memnuniyet duyuyorum.
- In its motion for a resolution, the European Union rejects any attempt to defend or justify terrorism.
- Avrupa Birliği, karar önergesinde terörizmi savunmaya ya da haklı göstermeye yönelik her türlü girişimi reddetmektedir.
- I find that the motion for a resolution placed before us for our vote is not sufficiently clear.
- Oylamamız için önümüze konulan karar önergesinin yeterince açık olmadığını düşünüyorum.
- These are the reasons why we will be voting against the motion.
- İşte bu nedenlerle önergeye karşı oy kullanacağız.
- This motion of implicit mistrust deserved to be rejected.
- Bu üstü kapalı güvensizlik önergesi reddedilmeyi hak etmiştir.
- The non-binding motion for a resolution accepts for now the voluntary agreement by the European car industry.
- Bağlayıcı olmayan karar önergesinde, Avrupa otomobil endüstrisinin gönüllü anlaşması şimdilik kabul edildi.
- The suspicion persisted, but still I had to vote for the motion.
- Şüphe devam etti ama yine de önergeye oy vermek zorunda kaldım.
- I find that the motion for a resolution placed before us for our vote is not sufficiently clear.
- Oylamamız için önümüze konulan karar önergesinin yeterince açık olmadığını görüyorum.
- The motion is to refer this text back to committee.
- Önerge, bu metnin komiteye geri gönderilmesi yönündedir.
- Therefore I find myself unable to support the motion before us, if it remains unchanged.
- Bu nedenle, eğer değişmeden kalırsa, önümüzde duran önergeyi desteklemem mümkün değil.
- I entirely agree with the motion for a resolution.
- Karar önergesine tamamen katılıyorum.
- That is why I ask my fellow Members to vote for this motion for a resolution.
- Bu nedenle Üye arkadaşlarımdan bu karar önergesine oy vermelerini rica ediyorum.
- Similarly, the Danish referendum can be taken as a motion of no-confidence.
- Benzer şekilde, Danimarka referandumu da bir güvensizlik önergesi olarak değerlendirilebilir.
- The motion before us will sink our work without trace.
- Önümüzdeki önerge, çalışmalarımızı iz bırakmadan batıracak.
- We support the motion for a resolution adopted by the Committee on Economic and Monetary Affairs.
- Ekonomik ve Parasal İşler Komitesi tarafından kabul edilen karar önergesini destekliyoruz.
- There are two points in the motions on which I should like to comment briefly.
- Önergelerde üzerinde kısaca yorum yapmak istediğim iki nokta var.
- We shall hear one speaker for the motion and one against.
- Önergenin lehinde ve aleyhinde birer konuşmacı dinleyeceğiz.
- The Czech Republic has asked to accede to the European Union and I have voted for the motion.
- Çek Cumhuriyeti Avrupa Birliği'ne katılmayı talep etti ve ben de bu önergeye oy verdim.
- We have not yet moved on to the joint motion for a resolution, so you are jumping ahead.
- Henüz ortak karar önergesine geçmedik, bu yüzden ileriye atlıyorsunuz.
- Well then, having listened to all this with great pleasure, I did, of course, vote for the motion.
- Tüm bunları büyük bir zevkle dinledikten sonra elbette önergeye oy verdim.
- There is some passing reference to these matters in the motion for a resolution which contains many useful elements.
- Pek çok faydalı unsur içeren karar önergesinde bu konulara atıfta bulunulmaktadır.
- This is why we will vote for the motion for a resolution.
- Bu nedenle karar önergesine oy vereceğiz.
- I do not want to talk about the whole motion for a resolution today, however.
- Ancak bugün karar önergesinin tamamı hakkında konuşmak istemiyorum.
- I do not wish to add anything to this, either in terms of the report's analysis, or of the motion.
- Buna ne raporun analizi ne de önerge açısından bir şey eklemek istemiyorum.
- I believe her and so I voted for the motion.
- Ben ona inanıyorum ve bu yüzden önergeye oy verdim.
- As the motion for a resolution clearly states, international cooperation is essential to the GALILEO programme.
- Karar önergesinde de açıkça belirtildiği gibi GALILEO programı için uluslararası iş birliği şarttır.
- That is why we move this motion today, asking them to listen.
- Bu nedenle bugün bu önergeyi vererek onları dinlemelerini istiyoruz.
- I am pleased, therefore, that this idea is expressed in the motion for a resolution.
- Dolayısıyla bu fikrin karar önergesinde ifade edilmiş olmasından memnuniyet duyuyorum.
- I have received a motion for a resolution.
- Bir karar önergesi aldım.
- Paragraph 17 of our motion for a resolution explicitly calls for this.
- Karar önergemizin 17. Paragrafı bunu açıkça talep etmektedir.
- I have received one motion for a resolution.
- Bir karar önergesi aldım.
- The councilor tabled a number of controversial motions.
- Meclis üyesi bir dizi tartışmalı önerge sundu.
- No one supported his motion.
- Kimse önergesini desteklemedi.
- Are you in favor of this motion?
- Bu önergeyi destekliyor musunuz?
- The motion was carried by a show of hands.
- Önerge açık oylamayla kabul edildi.
- Dominic Grieve has tabled a motion for a second referendum.
- Dominic Grieve ikinci bir referandum için önerge verdi.
- The motion was carried by a show of hands.
- Önerge el kaldırılarak kabul edildi.
- There were 215 votes for the motion and 15 votes against it.
- Önerge için 215 oy kullanılırken 15 karşı oy çıktı.
- Tom seconded the motion.
- Tom önergeyi destekledi.
- Tom didn't vote on the motion.
- Tom önergeye oy vermedi.
Show More (146)
|
