neck - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
neck boyun n.
  • I love that scarf around your neck!
  • Boynundaki eşarba bayıldım!
  • Put this scarf around your neck.
  • Bu atkıyı boynuna koy.
  • I have a rash on my neck.
  • Boynumda bir kızarıklık var.
Show More (145)
neck boğaz n.
  • Tom is up to his neck in debt.
  • Tom boğazına kadar borca batmış durumda.
  • I'm up to my neck in it.
  • Boğazıma kadar onun içindeyim.
  • I'm up to my neck in it.
  • Boğazıma kadar batmış durumdayım.
Show More (1)
neck yaka (elbisede) n.
  • I sewed the neck part beautifully, as I had already cut it to size.
  • Boyun kısmını güzelce diktim, çünkü zaten ölçüsüne göre kesmiştim.
  • The police seized the robber by the neck.
  • Polis, hırsızı yakasından yakaladı.
Show More (-1)
neck sap (telli çalgılarda) n.
  • There is a crack in the neck of your guitar.
  • Gitarınızın sapında bir çatlak var.
Show More (-2)
neck küstahlık n.
  • The fact that you have the neck to treat me like this disgusts me.
  • Bana bu şekilde davranma küstahlığını göstermeniz beni iğrendiriyor.
Show More (-2)
neck dar toprak parçası n.
  • That neck between Belgium and France belongs to Luxembourg.
  • Belçika ve Fransa arasındaki bu dar toprak parçası Lüksemburg'a aittir.
Show More (-2)
neck bölge n.
  • We are fully aware of Turkey's concerns, especially, as regards, possible action in its neck of the woods.
  • Türkiye'nin özellikle de kendi bölgesindeki olası eylemlere ilişkin endişelerinin tamamen farkındayız.
Show More (-2)