|
- We will be very happy to give you that number.
- Size bu numarayı vermekten büyük mutluluk duyacağız.
- Provided that the holding number is on the tag, that is all that is needed.
- Holding numarasının etiket üzerinde olması şartıyla gereken tek şey budur.
- Mr Rübig, we will be very happy to give you that number.
- Sayın Rübig, size bu numarayı vermekten mutluluk duyacağız.
- Secondly, to create a European bank number, like the IBAN, for example.
- İkincisi, örneğin IBAN gibi bir Avrupa banka numarası oluşturmak.
- I shall list them with their numbers and explain why.
- Bunları numaralarıyla birlikte listeleyeceğim ve nedenini açıklayacağım.
- The Commission still insists that they should have the same individual number.
- Komisyon hala aynı bireysel numaraya sahip olmaları gerektiği konusunda ısrar etmektedir.
- The Commission proposed that the invoice should have a single number.
- Komisyon, faturanın tek bir numaraya sahip olmasını önerdi.
- I have taken a number, but many more colleagues wish to speak.
- Bir numara aldım, ancak daha birçok meslektaşım konuşmak istiyor.
- Provided that the holding number is on the tag, that is all that is needed.
- Holding numarasının etiket üzerinde olması şartıyla, gereken tek şey budur.
- You cannot take your account number with you and I think these are artificial barriers.
- Hesap numaranızı yanınızda götüremezsiniz ve bunların yapay engeller olduğunu düşünüyorum.
- Bart, I need some lucky numbers fast.
- Bart, hemen şanslı numaralara ihtiyacım var.
- Bart, I need some lucky numbers fast.
- Bart, acilen şanslı numaralara ihtiyacım var.
- Each entry begins with a bus, device and function number.
- Her giriş bir veri yolu, cihaz ve fonksiyon numarasıyla başlıyor.
- Each entry begins with a bus, device and function number.
- Her girdi bir veri yolu, cihaz ve fonksiyon numarasıyla başlar.
- If those numbers are used, we may not have a problem.
- Eğer o numaralar eskiyse, belki de bir problem olmaz.
- The following two people who got that number died strange deaths.
- Bu numarayı alan sonraki iki kişi garip bir şekilde öldü.
- Bart, I need some lucky numbers fast.
- Bart, bana hemen şanslı numaralar lazım.
- Hey, I should get your number.
- Hey, numaranı almalıyım.
- Sami gave Layla Farid's number.
- Sami, Leyla'ya Ferit'in numarasını verdi.
- That's a huge number.
- Bu çok büyük bir numara.
- Whose number is this?
- Bu kimin numarası?
- You reach him by calling this number.
- Bu numarayı arayarak ona ulaşabilirsin.
- It was a wrong number.
- O, yanlış bir numaraydı.
- What is the access number to open this gate to the beach?
- Bu kapıyı sahile açmak için erişim numarası nedir?
- I don't have Tom's number.
- Tom'un numarası bende yok.
- Could you give me your cell phone number?
- Bana cep telefonu numaranı verir misin?
- The number is not available now, try to call back later.
- Numaraya şu anda ulaşılamıyor, daha sonra tekrar aramayı deneyin.
- What's the number of the fax machine in this hotel?
- Bu oteldeki faks makinesinin numarası nedir?
- It's a magic number.
- Bu sihirli bir numara.
- Don't give Tom your number.
- Tom'a numaranı verme.
- Would you give me your work number, please?
- Lütfen bana iş numaranı verir misin?
- Can you try this number again?
- Bu numarayı tekrar deneyebilir misiniz?
- The number is unfortunately busy.
- Numara maalesef meşgul.
- Sami gave Layla his number.
- Sami, Layla'ya numarasını verdi.
- The number is unfortunately busy.
- Numara ne yazık ki meşgul.
- I'll get Tom's number for you.
- Sana Tom'un numarasını veririm.
- Take a number.
- Bir numara al.
- Sami found Layla's number in the phone book.
- Sami, telefon rehberinde Leyla'nın numarasını buldu.
- I've already given Tom your number.
- Tom'a numaranı çoktan verdim.
- Here's my account number.
- İşte benim hesap numaram.
- I've lost her number.
- Onun numarasını kaybettim.
- Tom's numbers are incorrect.
- Tom'un numaraları yanlış.
- How many digits does that number have?
- Bu numaranın kaç hanesi var?
- Are you sure this is the right number?
- Bunun doğru numara olduğundan emin misin?
- Can I have your number?
- Numaranı alabilir miyim?
- Whose number is this?
- Kimin numarası bu?
- I don't have Tom's number.
- Bende Tom'un numarası yok.
- Don't give her your number.
- Ona numaranı verme.
- Pick a number.
- Bir numara seç.
- I asked Tom for his number.
- Tom'dan numarasını istedim.
- What is the number?
- Numara kaç?
- Sami never gave Layla his number.
- Sami numarasını Leyla'ya asla vermedi.
- He really did a number on me.
- O gerçekten bana bir numara yaptı.
- I don't like the number on this bus.
- Bu otobüsteki numarayı sevmedim.
- I forgot your number.
- Senin numaranı unuttum.
- I've memorized the model number of the charger.
- Şarj aletinin model numarasını ezberledim.
- Tom asked me for Mary's number.
- Tom benden Mary'nin numarasını istedi.
- My business acquaintances know this number.
- Benim iş arkadaşlarım bu numarayı bilir.
- Sami tried to call that number back but it didn't work.
- Sami o numarayı geri aramaya çalıştı ama işe yaramadı.
- Tom was the one who gave Mary my number.
- Mary'ye numaramı veren Tom'du.
- Do you still have the same number?
- Numaran hala aynı mı?
- What's the number?
- Numara neydi?
- Tom wrote down the license plate number.
- Tom plaka numarasını not aldı.
- Why don't you give me your number and I'll call you?
- Neden bana numaranı vermiyorsun, ben de seni aramıyorum?
- Please sit according to your number.
- Lütfen numarana göre otur.
- Did you write down the license plate number?
- Plaka numarasını yazdın mı?
- Tom dialed the number again.
- Tom numarayı tekrar çevirdi.
- I can't remember my PIN number.
- PIN numaramı hatırlayamıyorum.
- I called Tom, but his number's been disconnected.
- Tom'u aradım ama numarası kapatılmış.
- What are those numbers?
- Şu numaralar ne?
- Sami doesn't like answering numbers he doesn't know.
- Sami bilmediği numaraları cevaplamaktan hoşlanmaz.
- Can I have your cellphone number?
- Cep telefonu numaranı alabilir miyim?
- What's the number of the fax machine in this hotel?
- Bu otelde faks makinesinin numarası nedir?
- Can I have your number, please?
- Sizin numaranızı alabilir miyim, lütfen?
- Don't give him your number.
- Ona numaranı verme.
- Sami doesn't like answering numbers he doesn't know.
- Sami bilmediği numaralara cevap vermeyi sevmiyor.
- That number is just perfect.
- Bu numara mükemmel.
- Sentence Number 888,888 will bring its owner years of happiness.
- Cümle Numarası 888,888 sahibine yıllarca mutluluk getirecek.
- Call this number.
- Bu numarayı ara.
- Tom gave Mary his number.
- Tom Mary'ye numarasını verdi.
- Do you have a number where we can contact you?
- Size ulaşabileceğimiz bir numaranız var mı?
- I already gave them your number.
- Ben zaten senin numaranı onlara verdim.
- I already gave them your number.
- Onlara numaranı çoktan verdim.
- Tom gave Mary John's number.
- Tom Mary'ye John'un numarasını verdi.
- If anybody calls, get his number.
- Biri ararsa, numarasını al.
- I'm sorry, but the number you have dialled is incorrect.
- Üzgünüm, fakat aradığınız numara yanlış.
- Don't give them my number.
- Onlara numaramı verme.
- Sami should give Layla his number.
- Sami, Layla'ya numarasını vermeli.
- I already gave Tom your number.
- Tom'a numaranı verdim bile.
- In case of an emergency, what number should I call?
- Acil bir durumda, hangi numarayı aramalıyım?
- Don't lose my number.
- Numaramı kaybetme.
- Tom asked me for my number.
- Tom benden numaramı istedi.
- I want to make a local call, number 20-36-48.
- Yerel bir arama yapmak istiyorum, numara 20-36-48.
- Can I have your cellphone number?
- Cep telefonu numaranızı alabilir miyim?
- Can I get your number?
- Numaranı alabilir miyim?
- I want to change the PIN number.
- PIN numarasını değiştirmek istiyorum.
- Tom didn't recognize the number.
- Tom numarayı tanımadı.
- Do you know your license plate number?
- Plaka numaranı biliyor musun?
- Tom and Mary exchanged numbers.
- Tom ve Mary numaralarını birbirlerine verdiler.
- I dialed Tom's number.
- Tom'un numarasını aradım.
- Here's Tom's number.
- İşte Tom'un numarası.
- I lost your number.
- Numaranı kaybettim.
- Who gave you my number?
- Numaramı kim verdi?
- What's the number for the Tokyo Dome?
- Tokyo Dome'un numarası kaç?
- This is my cell number.
- Bu benim cep numaram.
- What is the number?
- Numara ne?
- Three is my lucky number.
- Üç benim şanslı numaram.
- She knew the number.
- Numarayı biliyordu.
- How did you get my number?
- Numaramı nasıl aldın?
- Don't give them your number.
- Onlara numaranı verme.
- Please tell me the bank's number.
- Lütfen bana bankanın numarasını söyle.
- If you're interested, let me know and I'll give you his number.
- Eğer ilgilenirsen bana haber ver, sana numarasını vereyim.
- Can you try this number again?
- Bu numarayı tekrar dener misin?
- Sami doesn't answer numbers he doesn't know.
- Sami bilmediği numaralara cevap vermiyor.
- What's your number?
- Senin numaran ne?
- He wrote down the number lest he should forget it.
- Numarayı unutmamak için yazdı.
- Would you give me your work number, please?
- Bana iş numaranızı verir misiniz, lütfen?
- Sami didn't remember the number.
- Sami numarayı hatırlamıyordu.
- After Tom had entered four wrong PIN numbers, the ATM swallowed his card.
- Tom dört yanlış PIN numarasını girdikten sonra ATM onun kartını yuttu.
- Why did you delete my number?
- Neden numaramı sildin?
- Layla deleted Sami's number.
- Layla Sami'nin numarasını sildi.
- I don't recognize the number.
- Numarayı tanımıyorum.
- Sami didn't give Layla his new number.
- Sami yeni numarasını Leyla'ya vermedi.
- Sami gave Layla his number.
- Sami, Leyla'ya kendi numarasını verdi.
- My room is number five.
- Benim odam beş numara.
- Sami found Layla's number in the phone book.
- Sami telefon rehberinde Layla'nın numarasını buldu.
- Give them my number.
- Onlara numaramı ver.
- Tom and Mary exchanged numbers.
- Tom ve Mary numaraları değiş tokuş etti.
- I don't know if I have the courage to ask for her number.
- Onun numarasını istemek için cesaretim olup olmadığını bilmiyorum.
- What's the number of the party you are trying to reach?
- Ulaşmaya çalıştığınız tarafın numarası nedir?
- I've forgotten your number.
- Numaranı unuttum.
- You've got my number.
- Numaram sende var.
- Tom gave Mary his home number.
- Tom, Mary'ye ev numarasını verdi.
- I don't recognize the number.
- Ben numarayı tanımıyorum.
- I've memorized the model number of the charger.
- Şarj cihazının model numarasını ezberledim.
- I need your number.
- Numarana ihtiyacım var.
- Do you have Tom's number?
- Tom'un numarası sende var mı?
- Could you please tell me what your cell phone number is?
- Lütfen cep telefonu numaranın ne olduğunu bana söyler misin?
- Did you ask him his number?
- Ona numarasını sordun mu?
- Sami has given me his number.
- Sami bana numarasını verdi.
- I don't have your number.
- Numaran bende yok.
- The car and seat number are written on the ticket.
- Biletin üzerinde araba ve koltuk numarası yazıyor.
- I forgot my order number.
- Sipariş numaramı unuttum.
- I don't like the number on this bus.
- Bu otobüsteki numarayı sevmiyorum.
- Tom really did a number on me.
- Tom bana gerçekten bir numara yaptı.
- Why did you want my number?
- Neden numaramı istedin?
- If anybody calls, get his number.
- Biri ararsa, onun numarasını alın.
- Tom was the one who gave Mary my number.
- Mary'ye numaramı veren kişi Tom'du.
- Have you memorized his number?
- Onun numarasını ezberledin mi?
- What is your number?
- Senin numaran ne?
- Sami never gave Layla his number.
- Sami Layla'ya numarasını hiç vermedi.
- Look at these numbers.
- Bu numaralara bak.
- What number is the downtown train?
- Şehir merkezi treninin numarası kaç?
- I'll leave my number in case you want to call me.
- Beni aramak istersen diye numaramı bırakıyorum.
- Tom knows my number.
- Tom numaramı biliyor.
- What's your license plate number?
- Plaka numaran nedir?
- Sami found Layla's number in the phone book.
- Sami telefon rehberinden Layla'nın numarasını buldu.
- Please tell me the bank's number.
- Lütfen bana bankanın numarasını söyleyin.
- Do you still have my number?
- Numaram hala sende mi?
- Don't give anyone else this number.
- Bu numarayı başka kimseye verme.
- What is the access number to open this gate to the beach?
- Bu kapıyı plaja açmak için erişim numarası nedir?
- Who gave you my number?
- Sana numaramı kim verdi?
- I forgot the PIN number.
- PIN numarasını unuttum.
- What's your number?
- Numaranız nedir?
- What number should I call in case of an emergency?
- Acil durumda hangi numarayı aramalıyım?
- What's your license plate number?
- Plaka numaranız nedir?
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
- Ev numaranızı, semtinizi, posta kodunuzu ve sokağınızı ayrı ayrı girmelisiniz.
- Please take a number and wait.
- Lütfen bir numara alın ve bekleyin.
- Sami didn't remember the number.
- Sami numarayı hatırlamadı.
- Fadil used another number to call Layla.
- Fadıl, Leyla'yı aramak için başka bir numara kullandı.
- It's a long queue so you must take a number.
- Uzun bir kuyruk var, bu yüzden bir numara almalısınız.
- I'm sure I have the right number.
- Doğru numarayı bildiğime eminim.
- Sami didn't give Layla his new number.
- Sami, Layla'ya yeni numarasını vermedi.
- Did you write down the number?
- Numarayı yazdın mı?
- What's Tom's office number?
- Tom'un ofis numarası nedir?
- I have your number.
- Bende numaran var.
- Please sit according to your number.
- Lütfen numaranıza göre oturun.
- I already gave her your number.
- Ben zaten ona senin numaranı verdim.
- Can I have your mobile number?
- Cep telefonu numaranı alabilir miyim?
- Do you have a number where we can contact you?
- Sizinle irtibat kurabileceğimiz bir numaranız var mı?
- Here's my account number.
- İşte hesap numaram.
- We picked the number at random.
- Numarayı rastgele seçtik.
- I forgot my account number.
- Hesap numaramı unuttum.
- What's the number?
- Numara kaç?
- What is the number?
- Numara nedir?
- Tom wrote his number on a piece of paper and handed it to Mary.
- Tom bir kağıda numarasını yazdı ve Mary'ye uzattı.
- Give me the number.
- Numarayı ver.
- I'd like to know how you got my number.
- Numaramı nasıl bulduğunu bilmek istiyorum.
- Tom asked for my number.
- Tom numaramı istedi.
- She knew the number.
- O, numarayı biliyordu.
- Tom gave Mary his number.
- Tom Mary'e numarasını verdi.
- After Tom had entered four wrong PIN numbers, the ATM swallowed his card.
- Tom dört yanlış PIN numarası girdikten sonra ATM kartını yuttu.
- I removed her number after severing our friendship.
- Arkadaşlığımızı bitirdikten sonra numarasını sildim.
- Sami called that number.
- Sami o numarayı aradı.
- She asked for my number.
- O benim numaramı istedi.
- If you want to talk to Tom about this, let me know and I'll give you his number.
- Tom'la bu konuda konuşmak istersen bana haber ver, sana numarasını vereyim.
- Tom gave me his number.
- Tom bana numarasını verdi.
- It's a long queue so you must take a number.
- Uzun bir kuyruk, bu yüzden bir numara almalısın.
- I forgot your number.
- Numaranı unuttum.
- Fadil used another number to call Layla.
- Fadıl, Layla'yı aramak için bir diğer numarayı kullandı.
- Could you please tell me what your cell phone number is?
- Lütfen bana cep telefonu numaranızı söyler misiniz?
- I already gave him your number.
- Ona zaten numaranı verdim.
- I don't know Tom's number.
- Tom'un numarasını bilmiyorum.
- Why did you delete my number?
- Numaramı neden sildiniz?
- He really did a number on me.
- Bana gerçekten bir numara yaptı.
- Mary wrote her number on a piece of paper and handed it to Tom.
- Mary numarasını bir parça kağıda yazdı ve Tom'a verdi.
- I think Tom's number is unlisted.
- Sanırım Tom'un numarası listede yok.
- Their number is great.
- Numaraları çok iyi.
- The number is 932-8647, but I don't know the area code.
- Numara 932-8647, ama alan kodunu bilmiyorum.
- What's the number?
- Numara nedir?
- Do you know his number?
- Numarasını biliyor musun?
- Would you give me your number?
- Bana numaranı verir misin?
- Are you sure this is the right number?
- Bunun doğru numara olduğuna emin misin?
- Sami found Layla's number in the phone book.
- Sami Leyla'nın numarasını telefon defterinde buldu.
- Layla deleted Sami's number.
- Leyla, Sami'nin numarasını sildi.
- Sami should give Layla his number.
- Sami'nin Leyla'ya numarasını vermesi gerek.
- Why don't you give me your number?
- Neden bana numaranı vermiyorsun?
- What's your number?
- Numaran kaç?
- Please input your PIN number.
- Lütfen PIN numaranızı girin.
- Do you remember your license plate number?
- Plaka numaranızı hatırlıyor musunuz?
- Can I have your number, please?
- Numaranızı alabilir miyim, lütfen?
- I have your number.
- Numaran bende var.
- In case of an emergency, what number should I call?
- Acil bir durumda hangi numarayı aramam gerekir?
- What is the emergency number?
- Acil durum numarası nedir?
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
- Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- Just take a number.
- Sadece bir numara al.
- What's that number?
- O numara ne?
- Tom and Mary exchanged numbers at the party.
- Tom ve Mary partide birbirlerine numaralarını verdiler.
- Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
- Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
- My room is number fourteen on the third floor.
- Odam üçüncü katta on dört numara.
- Tom wrote down the license plate number.
- Tom plaka numarasını yazdı.
- Don't give anyone else this number.
- Bu numarayı başka birine verme.
- Every citizen has a security number.
- Her vatandaşın bir güvenlik numarası vardır.
- Tom has my number.
- Tom'da numaram var.
- What's your home number?
- Ev numaran kaç?
- Tom gave Mary John's number.
- Tom, Mary John'un numarasını verdi.
- Tom gave me your number.
- Tom bana numaranı verdi.
- Fadil and Dania exchanged their numbers that same night.
- Fadıl ve Dania aynı gece numaralarını değiş tokuş ettiler.
- Could you tell me how to call this number?
- Bu numarayı nasıl arayacağımı söyleyebilir misiniz?
- Sami gave Layla Farid's number.
- Sami, Layla Farid'in numarasını verdi.
- What's your home number?
- Ev numaranız nedir?
- I already gave him your number.
- Ona senin numaranı zaten verdim.
- My room is number fourteen on the third floor.
- Odam üçüncü katta on dört numarada.
- Do you remember your license plate number?
- Plaka numaranı hatırlıyor musun?
- Don't give Tom my number.
- Tom'a numaramı verme.
- Sami asked Layla to give him her number.
- Sami, Layla'dan ona numarasını vermesini istedi.
- Someone gave me Tom's number.
- Biri bana Tom'un numarasını verdi.
- Please tell me your ticket number.
- Lütfen bana bilet numaranızı söyleyin.
- Do you have this number memorized?
- Bu numarayı ezberledin mi?
- What is your registration number?
- Kayıt numaran nedir?
- Tom knows my number.
- Tom benim numaramı biliyor.
- What's your number?
- Senin numaran nedir?
- The car and seat number are written on the ticket.
- Vagon ve koltuk numarası biletin üzerinde yazılı.
- Tom deleted Mary's number from his phone.
- Tom, Mary'nin numarasını telefonundan sildi.
- I'd like to know how you got my number.
- Numaramı nasıl aldığını bilmek istiyorum.
- Look up the number in the telephone book.
- Numaraya telefon rehberinden bak.
- My mother prefers the arbitrary selection of the lottery machines over my lucky numbers.
- Annem benim şanslı numaralarımdansa loto makinesinin keyfi seçimini tercih eder.
- Did you ask him his number?
- Onun numarasını sordun mu?
- I have your number.
- Numaranız bende var.
- Did you write down Tom's number?
- Tom'un numarasını yazdın mı?
- I've already given Tom your number.
- Tom'a senin numaranı zaten verdim.
- This number has won a prize.
- Bu numara bir ödül kazandı.
- The number 2015 is represented as 11111011111 in binary.
- 2015 numarası ikili olarak 11111011111 olarak gösterilir.
- What gate number does the bus leave from?
- Otobüs hangi kapı numarasından kalkıyor?
- Have you memorized his number?
- Numarasını ezberledin mi?
- How did you get this number?
- Bu numarayı nasıl aldın?
- I know your numbers.
- Senin numaralarını biliyorum.
- Can I have your mobile number?
- Cep telefonu numaranızı alabilir miyim?
- Could you give me your cell phone number?
- Bana cep telefonu numaranı verebilir misin?
- Why don't you give me your number and I'll call you?
- Neden bana numaranı vermiyorsun ve ben seni ararım?
- I already gave her your number.
- Ona numaranı çoktan verdim.
- What's Tom's office number?
- Tom'un ofis numarası ne?
- If you want to talk to Tom about this, let me know and I'll give you his number.
- Bununla ilgili olarak Tom'la konuşmak istersen bana haber et de sana numarasını vereyim.
- Sami doesn't answer numbers he doesn't know.
- Sami bilmediği numaralara cevap vermez.
- I forgot my PIN number!
- PIN numaramı unuttum!
- Please input your PIN number.
- Lütfen PIN numaranı gir.
- Mary wrote her number on a piece of paper and handed it to Tom.
- Mary bir kağıt parçasının üzerine numarasını yazdı ve onu Tom'a uzattı.
- Tom changed his number after breaking up with Mary.
- Tom, Mary'den ayrıldıktan sonra numarasını değiştirdi.
- Call the number I gave you.
- Sana verdiğim numarayı ara.
- The number is 932-8647, but I don't know the area code.
- Numara 932-8647 ama alan kodunu bilmiyorum.
- She asked for my number.
- Numaramı istedi.
- Hey, I should get your number.
- Hey, senin numaranı almalıyım.
- What is your number?
- Numaranız nedir?
- What's that number?
- Bu numara ne?
- I'll look up the number for you.
- Senin için numaraya bakacağım.
- Did he note down Tom's number?
- Tom'un numarasını not etti mi?
- Do you know his number?
- Onun numarasını biliyor musun?
- The numbers are on the doors or next to the doors.
- Numaralar kapılarda ya da kapıların yanında.
- Please take a number and wait.
- Numara alıp bekleyin lütfen.
- Give me the number.
- Bana numarayı ver.
- Sami asked Layla to give him her number.
- Sami, Leyla'dan ona numarasını vermesini istedi.
- Look up the number in the phone book.
- Telefon rehberindeki numaraya bak.
- I don't know if I have the courage to ask for her number.
- Numarasını isteyecek cesaretim var mı bilmiyorum.
- I'm sorry, but the number you have dialled is incorrect.
- Üzgünüm ama aradığınız numara yanlış.
- Sami doesn't answer random numbers.
- Sami rastgele numaralara cevap vermiyor.
- What is the emergency telephone number?
- Acil telefon numarası nedir?
- What's that number?
- Ne numarası bu?
- Tom asked Mary for her number.
- Tom Mary'den numarasını istedi.
Show More (295)
|
|
- We have therefore tabled amendments deleting the maximum number.
- Bu nedenle, azami sayıyı kaldıran değişiklik önergeleri sunduk.
- Following a new wave of recruitment in March 2000, this number should be further raised to 10,347.
- Mart 2000'deki yeni işe alım dalgasının ardından bu sayının 10,347'ye çıkarılması gerekmektedir.
- My second point concerns the agencies, of which we are acquiring an ever-greater number.
- İkinci husus, sayıları her geçen gün artan ajanslarla ilgilidir.
- As far as enlargement is concerned, the number of services linked up will not actually be increased immediately now.
- Genişleme ile ilgili olarak, bağlantılı hizmetlerin sayısı aslında hemen şimdi arttırılmayacaktır.
- There are now over 3.5 million motor boats in the European Union and the number is rising.
- Şu anda Avrupa Birliği'nde 3,5 milyondan fazla motorlu tekne bulunmaktadır ve bu sayı giderek artmaktadır.
- It is not clear what constitutes a large number.
- Neyin büyük bir sayı teşkil ettiği açık değildir.
- Their number has decreased by 500 000 in the last 15 years.
- Son 15 yılda sayıları 500.000 azalmıştır.
- Demographic and economic changes mean, though, that the family members who provide care are becoming fewer in number.
- Ancak demografik ve ekonomik değişimler, bakım sağlayan aile üyelerinin sayısının giderek azaldığı anlamına gelmektedir.
- In recent years, the number and activities of Turkish NGOs have increased significantly.
- Son yıllarda, Türk sivil toplum kuruluşlarının sayısı ve faaliyetleri önemli ölçüde artmıştır.
- The number killed since the conflict broke out six years ago has risen to 3 500.
- Altı yıl önce çatışmaların başlamasından bu yana ölenlerin sayısı 3 500'e yükseldi.
- By 11 April, 66 countries had ratified it and, in little more than two months, the number has now risen to 76.
- 11 Nisan itibariyle 66 ülke sözleşmeyi onaylamıştı ve iki aydan biraz daha uzun bir süre içinde bu sayı 76'ya yükseldi.
- The same number will represent the national parliaments.
- Ulusal parlamentoları aynı sayı temsil edecektir.
- That would seem to be a large number.
- Bu çok büyük bir sayı gibi görünmektedir.
- The dead number over one hundred Palestinians and thirty-five Israelis.
- Ölü sayısı yüzden fazla Filistinli ve otuz beş İsrailli.
- That is not an insignificant number.
- Bu azımsanacak bir sayı değildir.
- That is not an insignificant number.
- Bu önemsiz bir sayı değildir.
- Turkey's Alawi Muslims are estimated to number at least 12 million.
- Türkiye'deki Alevi Müslümanların sayısının en az 12 milyon olduğu tahmin edilmektedir.
- A large number in my group will give it their support.
- Grubumdaki çok sayıda kişi buna destek verecektir.
- If possible, the guidelines should be reduced in number.
- Mümkünse kılavuzların sayısı azaltılmalıdır.
- As regards mergers, the number and complexity of cases which reach second phase investigations has increased rapidly.
- Birleşmelerle ilgili olarak, ikinci aşama soruşturmalara ulaşan davaların sayısı ve karmaşıklığı hızla artmıştır.
- The minimum necessary number has been proposed.
- Gerekli asgari sayı önerildi.
- Turkey has given undertakings in the WTO to scale down the number and value of export refunds.
- Türkiye, ihracat iadelerinin sayısını ve değerini azaltmak için DTÖ bünyesinde taahhütlerde bulunmuştur.
- We were among the small number who denounced the communist dictatorship.
- Komünist diktatörlüğü kınayan az sayıda kişi arasındaydık.
- We have a relatively small number in the European Union.
- Avrupa Birliği'nde nispeten küçük bir sayıya sahibiz.
- I have taken a number, but many more colleagues wish to speak.
- Ben bir sayı aldım ama daha pek çok meslektaşım konuşmak istiyor.
- The answer to these questions is always a positive whole number.
- Bu soruların cevabı her zaman pozitif bir tam sayıdır.
- Which of the following is an irrational number?
- Aşağıdakilerden hangisi irrasyonel bir sayıdır?
- A new black market developed as only a limited number existed, and they were in high demand.
- Sadece sınırlı sayıda olduğu ve yüksek talep gördükleri için yeni bir karaborsa gelişti.
- The number x is not an irrational number.
- X sayısı irrasyonel bir sayı değildir.
- The answer to these questions is always a positive whole number.
- Bu soruların cevapları her zaman pozitif bir tam sayıdır.
- Some people say thirteen is an unlucky number.
- Bazı insanlar, on üçün uğursuz bir sayı olduğunu söyler.
- The number 4 is considered an unlucky number in Japan.
- 4 sayısı Japonya'da şanssız bir sayı olarak kabul edilir.
- Seven is a lucky number.
- Yedi şanslı bir sayıdır.
- For them, it has to be a larger number.
- Onlar için daha büyük bir sayı olmak zorunda.
- Seven is said to be a lucky number.
- Yedinin şanslı bir sayı olduğu söylenir.
- What is your favourite number?
- En sevdiğin sayı nedir?
- 2539 is a prime number.
- 2539 asal bir sayıdır.
- Seven is believed to be a lucky number.
- Yedinin şanslı bir sayı olduğuna inanılır.
- Some people believe that seven is a lucky number.
- Bazı insanlar yedinin şanslı bir sayı olduğuna inanır.
- Have you committed this number to memory?
- Bu sayıyı hafızana kaydettin mi?
- The number 4 is considered an unlucky number in Japan.
- 4 sayısı Japonya'da uğursuz bir sayı olarak kabul edilir.
- 4219 is an extremely unlucky number.
- 4219 son derece şanssız bir sayıdır.
- We picked the number at random.
- Biz rastgele bir sayı seçtik.
- We dreamed of five thousand subscribers but instead succeeded with a mere tenth of this number.
- Biz beş bin üye hayalini kurduk ama bunu yerine bu sayının sadece onda birini başardık.
- Is this a natural number?
- Bu doğal bir sayı mı?
- Some people believe that the number 13 brings bad luck.
- Bazı insanlar on üç sayısının uğursuzluk getirdiğine inanırlar.
- 25 is a natural number.
- 25 bir doğal sayıdır.
- That number has increased dramatically.
- O sayı dramatik bir şekilde arttı.
- Many consider seven to be a lucky number.
- Çoğu kişi yediyi şanslı bir sayı olarak görür.
- One hundred is my favorite number.
- Yüz benim en sevdiğim sayıdır.
- We dreamed of five thousand subscribers but instead succeeded with a mere tenth of this number.
- Beş bin abone hayal ediyorduk ama bu sayının sadece onda biriyle başardık.
- 1.4 is a real number.
- 1.4 gerçek bir sayıdır.
- What a beautiful number.
- Ne güzel bir sayı.
- Some people believe that the number 13 brings bad luck.
- Bazı insanlar 13 sayısının kötü şans getirdiğine inanır.
- Age is just a number.
- Yaş sadece bir sayıdır.
- Is that a reasonable number?
- O makul bir sayı mı?
- It is quite a big number.
- Oldukça büyük bir sayı.
- What's your favorite number?
- En sevdiğiniz sayı nedir?
- Some believe that seven is a lucky number.
- Bazıları yedinin şanslı bir sayı olduğuna inanıyor.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
- Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- Some people say thirteen is an unlucky number.
- Bazı insanlar, on üçün uğursuz bir sayı olduğunu söylerler.
- Some believe that seven is a lucky number.
- Bazıları yedinin şanslı bir sayı olduğuna inanır.
- When the number 21 is divided by 7, the result is 3.
- 21 sayısı 7'ye bölündüğünde sonuç 3'tür.
- What's your favorite number?
- En sevdiğin sayı hangisidir?
- That's the number.
- Sayı budur.
- It's a magic number.
- Bu sihirli bir sayı.
- When the number 21 is divided by 7, the result is 3.
- 21 sayısı 7 ile bölündüğünde sonuç 3'tür.
- 25 is a natural number.
- 25 bir doğal sayı.
- Four is an unlucky number in Japanese.
- Japonlarda dört uğursuz bir sayıdır.
- Some people believe that thirteen is an unlucky number.
- Bazı insanlar on üçün uğursuz bir sayı olduğuna inanır.
- Pi is an irrational number.
- Pi irrasyonel bir sayıdır.
- 17 is a real number.
- 17 gerçek bir sayıdır.
- Seven is sometimes considered a lucky number.
- Yedi bazen şanslı bir sayı olarak kabul edilir.
- Multiply that number by three.
- Bu sayıyı üçle çarpın.
- Visitors to that town increase in number year by year.
- O kasabaya gelen ziyaretçilerin sayısı her geçen yıl artıyor.
- Is this a real number?
- Bu gerçek bir sayı mı?
- Zero is a special number.
- Sıfır özel bir sayıdır.
- One hundred is my favorite number.
- Yüz, benim en sevdiğim sayıdır.
- The number 2015 is represented as 11111011111 in binary.
- 2015 sayısı ikilik sistemde 11111011111 olarak gösterilir.
- This isn't a trivial number.
- Bu önemsiz bir sayı değildir.
- That number has increased dramatically.
- Bu sayı dramatik bir şekilde arttı.
- Four is an unlucky number in Japan.
- Japonya'da dört uğursuz bir sayıdır.
- Seven is believed to be a lucky number.
- Yedinin şanslı bir sayı olduğuna inanılıyor.
- Traffic accidents are increasing in number.
- Trafik kazalarının sayısı giderek artmaktadır.
- Their number is great.
- Sayıları çok fazla.
- Four' is an unlucky number in Japan.
- "Dört" Japonya'da şanssız bir sayıdır.
- Tom and Mary have about 20 children, but they're not quite sure of the exact number.
- Tom ve Mary'nin yaklaşık 20 tane çocukları var, yani onlar kesin sayısı konusunda tam olarak emin değiller.
- Multiply that number by three.
- Bu sayıyı üçle çarp.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
- Herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsız olur.
- For them, it has to be a larger number.
- Onlar için daha büyük bir sayı olmalı.
- Tom and Mary have about 20 children, but they're not quite sure of the exact number.
- Tom ve Mary'nin yaklaşık 20 çocuğu var ama tam sayıdan emin değiller.
- Is it true that Hungarians hate the number seven?
- Macarların yedi sayısından nefret ettiği doğru mu?
- Some people believe that thirteen is an unlucky number.
- Bazı insanlar on üçün şanssız bir sayı olduğuna inanmaktadır.
- What is the number?
- Sayı nedir?
- The number 0.75 is a decimal number.
- 0.75 sayısı ondalık bir sayıdır.
- This isn't a trivial number.
- Bu önemsiz bir sayı değil.
- Is that a reasonable number?
- Bu makul bir sayı mı?
Show More (94)
|
|
- Some EU Member State governments are now considering nothing but the numbers.
- Bazı AB Üye Devlet hükümetleri artık rakamlardan başka bir şey düşünmüyor.
- I am not going to talk to you about the huge numbers that you deal with.
- Sizinle uğraştığınız devasa rakamlar hakkında konuşmayacağım.
- This is an impressive number but it is creating a large problem for the aid agencies.
- Bu etkileyici bir rakam ancak yardım kuruluşları için büyük bir sorun yaratıyor.
- So you can see that we are talking numbers which are not easily disregarded.
- Dolayısıyla kolay kolay göz ardı edilemeyecek rakamlardan bahsettiğimizi görebilirsiniz.
- I have heard it said on occasions that reality is obstinate and we cannot express our opinion on numbers.
- Gerçekliğin inatçı olduğu ve rakamlar üzerinden fikir beyan edemeyeceğimizin zaman zaman söylendiğini duydum.
- The harsh statistics tell us that the numbers fall by 10% each year.
- Acı istatistikler bize bu rakamların her yıl %10 oranında düştüğünü söylüyor.
- The Commission considers this to be a significant number and that the hotlines give good value for money.
- Komisyon bunun önemli bir rakam olduğunu ve yardım hatlarının verilen paranın karşılığını verdiğini düşünmektedir.
- These numbers are impressive, but need to be increased.
- Bu rakamlar etkileyicidir, ancak arttırılmaları gerekmektedir.
- I have heard it said on occasions that reality is obstinate and we cannot express our opinion on numbers.
- Zaman zaman gerçekliğin inatçı olduğunun ve rakamlar üzerinden görüş bildiremeyeceğimizin söylendiğini duydum.
- Mr Stevenson quoted a number of figures.
- Bay Stevenson bir dizi rakamdan bahsetti.
- We must say that, at the moment, the numbers in Europe are very, very small.
- Şu anda Avrupa'daki rakamların çok çok küçük olduğunu söylemeliyiz.
- How were the numbers calculated?
- Rakamlar nasıl hesaplandı?
- When does it believe that these useful numbers will become sufficiently widely known?
- Bu faydalı rakamların ne zaman yeterince yaygın bir şekilde bilineceğine inanıyor?
- This is an inconceivably high number compared with a private car.
- Bu, özel bir araçla kıyaslandığında akıl almaz derecede yüksek bir rakamdır.
- This is a considerable number, and it is obviously unacceptable.
- Bu hatırı sayılır bir rakam ve kesinlikle kabul edilemez.
- A number of figures were quoted.
- Bir dizi rakamdan bahsedildi.
- It cannot be measured solely in numbers like a cost-benefit analysis.
- Fayda-maliyet analizi gibi sadece rakamlarla ölçülemez.
- These numbers are impressive, but need to be increased.
- Bu rakamlar etkileyici ancak arttırılması gerekiyor.
- There also are other figures concerning the number of the army.
- Ordunun mevcuduyla ilgili başka rakamlar da var.
- If you're worried about saturated fat, check out the numbers.
- Doymuş yağ konusunda endişeleriniz varsa, rakamlara bakın.
- That tells me that you're trying hard to hide your numbers.
- Bu da bana rakamlarınızı gizlemek için çok uğraştığınızı gösteriyor.
- Is it true that Japanese think the number four is unlucky?
- Japonların dört rakamının uğursuz olduğunu düşündüğü doğru mu?
- Is it true that Japanese think the number four is unlucky?
- Japonların dört rakamının uğursuz olduğunu düşündükleri doğru mu?
- Let's take a closer look at these numbers.
- Şu rakamlara daha yakından bakalım.
- Tom sat at his desk all day crunching numbers.
- Tom bütün gün masasında oturup rakamları çıtırdatıyordu.
- Seven is said to be a lucky number.
- Yedinin şanslı bir rakam olduğu söylenir.
- What a beautiful number.
- Ne güzel bir rakam.
- I know your numbers.
- Rakamlarını biliyorum.
- These numbers are clearly wrong.
- Bu rakamlar açıkça yanlış.
- I want to go over these numbers with you.
- Bu rakamların üzerinden seninle birlikte geçmek istiyorum.
- Are you good with numbers?
- Rakamlarla aran iyi mi?
- Tom's numbers are incorrect.
- Tom'un rakamları yanlış.
- Do you think that these numbers accurate?
- Sence bu rakamlar doğru mu?
- The number was staggering.
- Rakam şaşırtıcıydı.
- Write in words the numbers you can see in the picture!
- Resimde görebildiğin rakamları yazıyla yaz!
- Look at these numbers.
- Şu rakamlara bak.
- I hate to write big numbers.
- Büyük rakamlar yazmaktan nefret ediyorum.
- You cannot key in numbers because the NumLock LED is off.
- NumLock LED'i kapalı olduğu için rakamları tuşlayamazsın.
- Those numbers are staggering.
- Bu rakamlar şaşırtıcı.
- I can't give you the exact numbers.
- Size tam rakamları veremem.
- The number was staggering.
- Rakamlar çok şaşırtıcıydı.
- Four is an unlucky number in Japan.
- Dört Japonya'da şanssız bir rakamdır.
- The numbers are staggering.
- Rakamlar sarsıcı.
- Let's examine the numbers.
- Rakamları inceleyelim.
- No, I don't know an exact number.
- Hayır, kesin bir rakam bilmiyorum.
- All numbers are approximate.
- Tüm rakamlar yaklaşıktır.
- Please read the numbers on the meter.
- Lütfen sayaçtaki rakamları okuyun.
- The numbers are staggering.
- Rakamlar şaşırtıcı.
- Please add up the numbers.
- Lütfen rakamları toplayın.
- The winning numbers in last night's lottery draw were 7, 18, 3, 41, and 6 in that order.
- Dün geceki piyango çekilişinde kazanan rakamlar sırayla 7, 18, 3, 41 ve 6 idi.
- Those numbers don't add up.
- Bu rakamlar tutmuyor.
- Let's take a closer look at these numbers.
- Bu rakamlara daha yakından bakalım.
- That's a huge number.
- Bu çok büyük bir rakamdır.
- It is quite a big number.
- Oldukça büyük bir rakam.
- What are those numbers?
- Bu rakamlar ne?
- If you think French numbers are complicated, take a look at Danish.
- Fransız rakamlarının karmaşık olduğunu düşünüyorsanız, bir de Danca'ya bakın.
- No, I don't know an exact number.
- Yok, net bir rakam bilmiyorum.
- I think the numbers are much smaller than that.
- Bence rakamlar bundan çok daha küçük.
Show More (55)
|