1 |
objectively |
objektif olarak |
adv. |
|
- I believe we also need to be able to assess that objectively.
- Bunu da objektif olarak değerlendirebilmemiz gerektiğine inanıyorum.
- Looking at the matter objectively, these countries are not entitled to receive this type of aid.
- Konuya objektif olarak bakıldığında bu ülkelerin bu tür bir yardımı almaya hakları yoktur.
- But this is not, objectively, the real reason for this Commission proposal.
- Ama bu, objektif olarak, bu Komisyon teklifinin gerçek nedeni değildir.
- According to the jurisprudence of the court, relabelling is considered justified if it is objectively necessary.
- Mahkemenin içtihadına göre, objektif olarak gerekli olması halinde yeniden etiketleme haklı kabul edilmektedir.
- But this is not, objectively, the real reason for this Commission proposal.
- Ancak Komisyon teklifinin gerçek nedeni objektif olarak bu değildir.
- My culture is objectively superior to theirs.
- Benim kültürüm objektif olarak onlarınkinden daha üstün.
- Some cultures are objectively better than others.
- Bazı kültürler objektif olarak diğerlerinden daha iyidir.
- It is difficult to objectively analyze one's own beliefs.
- İnsanın kendi inançlarını objektif olarak analiz etmesi zordur.
Show More (5)
|
2 |
objectively |
nesnel olarak |
adv. |
|
- In other words, it will objectively destroy every possibility of founding an independent Palestinian state.
- Başka bir deyişle, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik her türlü olasılığı nesnel olarak yok edecektir.
- In other words, it will objectively destroy every possibility of founding an independent Palestinian state.
- Başka bir deyişle bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik her türlü olasılığı nesnel olarak yok edecektir.
- In an endeavour to appease the invader, it objectively emboldens it.
- İşgalciyi yatıştırma çabası, nesnel olarak onu cesaretlendirir.
- Objectively, the means to achieve the ambitions that are being proclaimed are lacking.
- Nesnel olarak, ilan edilen hedeflere ulaşmak için gerekli araçlar eksiktir.
- My culture is objectively superior to theirs.
- Benim kültürüm onlarınkinden nesnel olarak üstündür.
Show More (2)
|
3 |
objectively |
tarafsızca |
adv. |
|
- Organisations receiving EU aid must nonetheless be selected objectively and without bias.
- AB yardımı alan kuruluşlar yine de tarafsız ve önyargısız bir şekilde seçilmelidir.
- It is difficult to objectively analyze one's own beliefs.
- Birinin kendi inançlarını tarafsızca analiz etmesi zordur.
- Some cultures are objectively better than others.
- Bazı kültürler tarafsızca diğerlerinden daha iyidir.
Show More (0)
|