Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
kaynaklı köşe
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
oncoming
gelecek
adj.
He failed to see the stop sign at the intersection and hit an
oncoming
car.
Kavşaktaki dur işaretini göremedi ve
gelen
bir arabaya vurdu.
He failed to see the stop sign at the intersection and hit an
oncoming
car.
Kavşaktaki dur işaretini göremedi ve karşıdan
gelen
bir arabaya çarptı.
Show More (-1)
2
oncoming
yaklaşma
n., adj.
I hope this is not the headlamp of an
oncoming
train.
Umarım bu
yaklaşan
bir trenin farı değildir.
Show More (-2)