İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | pall i. | tabut örtüsü (siyah çuha veya kadifeden) | ||
They laid the pall over the casket as a sign of respect. Saygı göstergesi olarak tabutun üzerini tabut örtüsüyle örttüler. More Sentences |
||||
Genel | pall i. | yoğun bulut (duman vb.) | ||
The city was covered in a pall of smoke. Şehir yoğun bir duman bulutuyla kaplanmıştı. More Sentences |
||||
Genel | pall f. | kabak tadı vermek | ||
The repetitive tasks began to pall on him. Tekrarlayan görevler adama kabak tadı vermişti. More Sentences |
||||
Genel | pall i. | tabut örtüsü | ||
Genel | pall i. | tabaka | ||
Genel | pall i. | kolsuz manto | ||
Genel | pall i. | kasvetli örtü | ||
Genel | pall i. | örtü | ||
Genel | pall i. | cenaze şalı | ||
Genel | pall i. | kefen | ||
Genel | pall f. | usandırmak | ||
Genel | pall f. | tatsızlaşmak | ||
Genel | pall f. | yavanlaşmak | ||
Genel | pall f. | tadı kaçmak | ||
Genel | pall f. | bıkmak | ||
Genel | pall f. | bıktırmak |