|
- When we do that, we are cramming poor people's money directly into the pockets of the Mafia.
- Bunu yaptığımızda, yoksul insanların parasını doğrudan mafyanın cebine aktarmış oluruz.
- As always, the Community's ambitions are bigger than our pockets.
- Her zaman olduğu gibi, Topluluğun hedefleri bizim ceplerimizden daha büyüktür.
- Now that consumers will soon be carrying euros around in their pockets, we would benefit from a smooth transition.
- Tüketiciler yakında ceplerinde avro taşıyacaklarına göre yumuşak bir geçişten fayda sağlayacağız.
- The capital that flows to the Palestinian Authorities largely ends up in unknown pockets.
- Filistinli Yetkililere akan sermaye büyük ölçüde bilinmeyen ceplere gidiyor.
- The people of Europe now have the euro in their pockets.
- Avrupa halkının cebinde artık Avro var.
- He's lining his pockets while soldiers are massacred for a cause that is lost.
- Askerler kaybedilmiş bir dava için katledilirken o ceplerini dolduruyor.
- He's lining his pockets while soldiers are massacred for a cause that is lost.
- Kaybolmuş bir dava uğruna askerler katledilirken o ceplerini dolduruyor.
- He's lining his pockets while soldiers are massacred for a cause that is lost.
- Askerler kaybedilmiş bir dava uğruna katledilirken o ceplerini dolduruyor.
- Layla's sports bra has pockets on it.
- Leyla'nın spor sutyeninin cepleri var.
- You have something in your pockets, don't you?
- Ceplerinde bir şey var, değil mi?
- I'm wearing a jacket with capacious pockets.
- Cepleri geniş bir ceket giyiyorum.
- What do you have in your pockets?
- Senin ceplerinde ne var?
- Have you checked their pockets?
- Onların ceplerini kontrol ettiniz mi?
- Tom put his hands in his pockets.
- Tom ellerini ceplerine soktu.
- Tom stuck his hands in his pockets.
- Tom ellerini ceplerine soktu.
- This coat hasn't pockets.
- Bu paltonun cepleri yok.
- Before going to bed, he usually takes all the coins from his pockets and dumps them on the table.
- Yatmadan önce genelde ceplerindeki tüm bozuk paraları çıkartıp masaya boşaltır.
- This coat doesn't have pockets.
- Bu ceketin cepleri yok.
- Tom checked his pockets.
- Tom ceplerini kontrol etti.
- Tom fumbled in his pockets.
- Tom ceplerini aradı.
- He emptied his pockets of their contents.
- Ceplerini içindekilerden boşalttı.
- Search your pockets again to make sure of it.
- Emin olmak için ceplerinizi tekrar arayın.
- Have you checked your pockets?
- Ceplerini kontrol ettin mi?
- This coat doesn't have pockets.
- Bu montun cepleri yok.
- A boy was walking with his hands in his pockets.
- Bir çocuk elleri cebinde yürüyordu.
- The coat doesn't have any pockets.
- Ceketin hiç cebi yok.
- Try looking in your pockets.
- Ceplerinize bakmayı deneyin.
- Do you have any needles in your pockets.
- Ceplerinde hiç iğnen var mı?
- Tom checked his pants pockets.
- Tom pantolonunun ceplerini kontrol etti.
- I fill my pockets with candy when I go to see the kids.
- Ben çocukları görmeye gittiğimde ceplerimi şekerleme ile doldururum.
- The police officer asked Tom to empty his pockets.
- Polis memuru Tom'un ceplerini boşaltmasını istedi.
- The cop went through his pockets, but found nothing.
- Polis onun ceplerini aradı ama hiçbir şey bulmadı.
- My coat has eight pockets.
- Ceketimin sekiz cebi var.
- I fill my pockets with candy when I go to see the kids.
- Çocukları görmeye gittiğimde ceplerimi şekerle dolduruyorum.
- She searched her pockets for the key.
- Ceplerinde anahtarı aradı.
- My coat has eight pockets.
- Ceketimin sekiz tane cebi var.
- Check your pockets.
- Ceplerini kontrol et.
- How much money do you have in your pockets right now?
- Şu anda cebinizde ne kadar para var?
- He emptied his pockets of their contents.
- Cebindekileri boşalttı.
- A boy was walking with his hands in his pockets.
- Bir çocuk elleri ceplerinde yürüyordu.
- You have something in your pockets, don't you?
- Cebinizde bir şeyler var, değil mi?
- Layla's sports bra has pockets on it.
- Layla'nın spor sütyeninin cepleri var.
- The boy put his hands in his pockets.
- Çocuk ellerini ceplerine soktu.
- Tom just stood there with his hands in his pockets.
- Tom elleri cebinde öylece duruyordu.
- Show me what's in your pockets.
- Ceplerinde ne olduğunu göster.
- Tom put his hands into his pockets.
- Tom ellerini ceplerine soktu.
- The coat doesn't have any pockets.
- Paltonun cebi yok.
- I shoved my hands into my pockets.
- Ellerimi ceplerime koydum.
- He searched his pockets for the key.
- O, anahtar için cebini araştırdı.
- Tom shoved his hands in his pockets.
- Tom ellerini ceplerine soktu.
- Do you have any needles in your pockets.
- Ceplerinde hiç iğne var mı?
- Ben put his hands in his pockets.
- Ben, ellerini ceplerine soktu.
- He put his hands in his pockets.
- O ellerini ceplerine koydu.
- Tom fumbled in his pockets.
- Tom ceplerini karıştırdı.
- I stuck my hands in my pockets.
- Ellerimi ceplerime soktum.
- I don't have any money in my pockets.
- Cebimde hiç para yok.
- Tom searched his pockets for the key.
- Tom ceplerinde anahtarı aradı.
- Counting money in other people's pockets isn't good, but it's interesting.
- Başkalarının cebindeki parayı saymak iyi bir şey değil ama ilginç.
- What's in your pockets?
- Senin ceplerinde ne var?
- Tom dug through his pockets looking for money.
- Tom ceplerini yoklayıp para arandı.
- He searched his pockets for the key.
- Ceplerinde anahtarı aradı.
- Tom had pockets full of cash after a lucky night at the casino.
- Kumarhanede geçirdiği şanslı geceden sonra Tom'un cebi para doluydu.
- Show me what's in your pockets.
- Ceplerinde ne olduğunu bana göster.
- Tom dug through his pockets looking for money.
- Tom para bulmak için ceplerini karıştırdı.
- What do you have in your pockets?
- Ceplerinde ne var?
- What's in your pockets?
- Cebinde ne var?
- Tom emptied his pockets.
- Tom ceplerini boşalttı.
- Tom dug through his pockets looking for money.
- Tom ceplerini kurcalayıp para aradı.
- I'm wearing a jacket with capacious pockets.
- Ben geniş cepli bir ceket giyiyorum.
- Tom searched his pockets.
- Tom ceplerini aradı.
- He stood with his hands in his pockets.
- Elleri cebinde durdu.
- Tom searched his pockets for the key.
- Tom anahtar için ceplerini aradı.
- How many pockets does that jacket have?
- Bu ceketin kaç cebi var?
- Before going to bed, he usually takes all the coins from his pockets and dumps them on the table.
- Yatmadan önce genellikle cebindeki tüm paraları çıkarır ve masanın üzerine döker.
- I don't have any money in my pockets.
- Ceplerimde hiç param yok.
- He put his hands in his pockets.
- Ellerini ceplerine soktu.
- Tom stuffed his hands in his pockets.
- Tom ellerini ceplerine soktu.
- This coat hasn't pockets.
- Bu ceketin cepleri yok.
- Counting money in other people's pockets isn't good, but it's interesting.
- Başkalarının ceplerindeki parayı saymak iyi değildir ama ilginçtir.
- Can you empty Mary's pockets?
- Mary'nin ceplerini boşaltabilir misin?
- Try looking in your pockets.
- Ceplerine bakmayı deneyin.
- Tom has short arms and deep pockets.
- Tom'un cebinde akrep var.
- He stood with his hands in his pockets.
- Elleri cebinde duruyordu.
- Have you checked their pockets?
- Ceplerini kontrol ettin mi?
- Her pockets were bulging with walnuts.
- Şişkin cepleri cevizle doluydu.
- How many pockets does that jacket have?
- O ceketin kaç tane cebi var?
- The police officer asked Tom to empty his pockets.
- Polis memuru Tom'dan ceplerini boşaltmasını istedi.
- Make sure you check all the pockets for tissues before washing your clothes.
- Giysilerinizi yıkamadan önce mendil için tüm cepleri kontrol ettiğinizden emin olun.
- I showed Tom what was in my pockets.
- Tom'a ceplerimde ne olduğunu gösterdim.
- He was standing with his hands in his pockets.
- O, elleri ceplerinde duruyordu.
- I shoved my hands into my pockets.
- Ellerimi ceplerime soktum.
- Tom had pockets full of cash after a lucky night at the casino.
- Kumarhanedeki şanslı bir geceden sonra, Tom'un cepler dolusu nakiti vardı.
- Tom's hands are in his pockets.
- Tom'un elleri ceplerinde.
- He has fallen into the habit of putting his hands into his pockets.
- Ellerini ceplerine sokmayı alışkanlık haline getirmişti.
- Tom fished through his pockets for his keys.
- Tom anahtarlarını bulmak için ceplerini karıştırdı.
- Show me your pockets.
- Bana ceplerini göster.
- He was standing with his hands in his pockets.
- Elleri ceplerinde duruyordu.
- Tom just stood there with his hands in his pockets.
- Tom orada ellerini ceplerinde durdu.
- Tom started to empty his pockets.
- Tom ceplerini boşaltmaya başladı.
Show More (96)
|
