prominence - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
prominence öne çıkma n.
  • The city's rise to prominence as a superpower began after the revolution.
  • Şehrin bir süper güç olarak öne çıkmaya başlaması devrimden sonra başladı.
  • The prominence of temples in the small towns is an interesting architectural decision.
  • Küçük kasabalarda tapınakların öne çıkması ilginç bir mimari karardır.
Show More (-1)
prominence önem n.
  • This positive side of things is all too often overshadowed by the prominence accorded to disputes.
  • İşin bu olumlu yönü, ihtilaflara verilen önem nedeniyle çoğu zaman gölgede kalıyor.
  • That principle was reinforced in the Treaty of Amsterdam and has gradually gained in prominence.
  • Bu ilke Amsterdam Antlaşması ile pekiştirilmiş ve giderek önem kazanmıştır.
Show More (-1)