| 1 |
protest |
protesto etmek |
v. |
|
- We Liberals would like to protest strongly against this trial on several grounds.
- Biz Liberaller bu davayı çeşitli gerekçelerle şiddetle protesto etmek istiyoruz.
- This situation really cannot continue and we must therefore protest most strongly.
- Bu durum gerçekten devam edemez ve bu nedenle en güçlü şekilde protesto etmeliyiz.
- Every time I protest, I am told that this is exceptional.
- Ne zaman protesto etsem, bana bunun istisnai bir durum olduğu söyleniyor.
- I really must protest at the way in which you are directing this debate.
- Bu tartışmayı yönetme şeklinizi gerçekten protesto etmek zorundayım.
- So many people are protesting.
- Bu kadar çok insan protesto ediyor.
- This is a development against which the European Union should not be afraid to protest.
- Bu, Avrupa Birliği'nin protesto etmekten çekinmemesi gereken bir gelişmedir.
- And when our young people dare to protest, in my country they are more often than not dragged off to court.
- Ve gençlerimiz protesto etmeye cesaret ettiklerinde, benim ülkemde çoğu zaman mahkemeye sürükleniyorlar.
- I also protest as a representative of a major language.
- Ayrıca önemli bir dilin temsilcisi olarak protesto ediyorum.
- Lobsang Dhondup's execution resulted in immediate protests by the EU Member States.
- Lobsang Dhondup'un infazı AB Üye Devletleri tarafından derhal protesto edildi.
- The EU must protest strongly against this.
- AB bunu güçlü bir şekilde protesto etmelidir.
- I am counting on the Commission to protest in the strongest possible terms against this trial.
- Bu davayı mümkün olan en güçlü şekilde protesto etmek için Komisyon'a güveniyorum.
- I am counting on the Commission to protest in the strongest possible terms against this trial.
- Komisyon'un bu davayı mümkün olan en güçlü şekilde protesto edeceğine inanıyorum.
- We have reports that Russian citizens are afraid to protest when they find the state behaving wrongly.
- Rus vatandaşlarının devletin yanlış davrandığını gördüklerinde protesto etmekten korktuklarına dair haberler alıyoruz.
- He protested at the commission of a crime.
- Bir suçun işlenmesini protesto etti.
- That is why we have reservations and are protesting.
- Bu nedenle çekincelerimiz var ve protesto ediyoruz.
- As an important partner of Egypt's, we should protest emphatically against these abuses.
- Mısır'ın önemli bir ortağı olarak bu ihlalleri şiddetle protesto etmeliyiz.
- In their bilateral contacts with the Cuban authorities, the Member States protested strongly about the arrests.
- Küba makamlarıyla ikili temaslarında Üye Devletler tutuklamaları şiddetle protesto etmişlerdir.
- The church protested the government action, they contended that it violated the religious freedom restoration act.
- Kilise, hükümetin bu eylemini protesto etti ve bunun dini özgürlük restorasyon yasasını ihlal ettiğini iddia etti.
- The church protested the government action, they contended that it violated the religious freedom restoration act.
- Kilise hükümetin eylemini protesto etti ve bunun din özgürlüğünün restorasyonu yasasını ihlal ettiğini ileri sürdü.
- I didn't protest.
- Protesto etmedim.
- He didn't open his mouth to protest.
- Protesto etmek için ağzını açmadı.
- He submitted his resignation in protest of the company's policy.
- Şirketin politikasını protesto etmek için istifasını sundu.
- Some of his officers protested.
- Bazı subaylar protesto etti.
- The king protested.
- Kral protesto etti.
- Tom decided to protest.
- Tom protesto etmeye karar verdi.
- Please, don't protest.
- Lütfen protesto etmeyin.
- Why are they protesting?
- Neden protesto ediyorlar?
- Tom opened his mouth to protest.
- Tom protesto etmek için ağzını açtı.
- Riots are occurring across the country to protest the war.
- Savaşı protesto etmek için ülke çapında ayaklanmalar oluyor.
- He didn't open his mouth to protest.
- O, protesto etmek için ağzını açmadı.
- We should all be protesting this.
- Hepimiz bunu protesto etmeliyiz.
- Dan didn't even protest.
- Dan protesto etmedi bile.
- American workers began to protest.
- Amerikalı işçiler protesto etmeye başladı.
- The striking workers protested their pay cut.
- Grevdeki işçiler maaşlarının kesilmesini protesto ettiler.
- He said the South had good reason to protest.
- Güney'in protesto etmek için iyi bir nedeni olduğunu söyledi.
- She didn't protest.
- O protesto etmedi.
- People are protesting in Hong Kong.
- Hong Kong'da insanlar protesto ediyor.
- Tom protested.
- Tom protesto etti.
- I protested.
- Ben protesto ettim.
- Riots are occurring across the country to protest the war.
- Savaşı protesto etmek için ülke çapında ayaklanmalar yaşanıyor.
- He protested that he was innocent.
- O masum olduğunu protesto etti.
- We should all be protesting this.
- Biz hepimiz bunu protesto ediyor olmalıyız.
- Aren't you going to protest?
- Protesto etmeyecek misin?
- People are protesting in Hong Kong.
- Hong Kong'ta insanlar protesto ediyorlar.
- It is hypocritical to protest the consumption of dogs while being supportive of eating cow meat.
- İnek eti yemek desteklenirken köpek tüketimini protesto etmek ikiyüzlülüktür.
- Why are they protesting?
- Neden onlar protesto ediyor?
- I protest!
- Ben protesto ediyorum!
- More and more students began to protest.
- Giderek daha fazla öğrenci protesto etmeye başladı.
Show More (45)
|
| 2 |
protest |
protesto |
n. |
|
- The protest is only verbal and is never backed up by any action.
- Protesto sadece sözlüdür ve hiçbir zaman herhangi bir eylemle desteklenmez.
- I want now to put a protest on the record.
- Şimdi kayıtlara bir protesto koymak istiyorum.
- The theory of Linus Pauling, who became renowned for his protest against nuclear arms, is interesting.
- Nükleer silahlara karşı protestosuyla ünlenen Linus Pauling'in teorisi ilginçtir.
- I support the protest action which has been taken here today.
- Bugün burada gerçekleştirilen protesto eylemini destekliyorum.
- There has already been a protest in Brussels and there will, no doubt, be many more.
- Brüksel'de halihazırda bir protesto düzenlendi ve şüphesiz çok daha fazlası olacaktır.
- Therefore, with this protest, I am explaining why we voted against the report.
- Bu nedenle bu protesto ile neden rapora karşı oy kullandığımızı açıklıyorum.
- The first is that we must improve political dialogue on the right to peaceful assembly and to peaceful protest.
- Birincisi, barışçıl toplanma ve barışçıl protesto hakkı konusunda siyasi diyaloğu geliştirmemiz gerektiğidir.
- Popular protest was ignored and UN backing dispensed with.
- Halkın protestoları görmezden gelindi ve BM desteğinden vazgeçildi.
- That is why our protest against the death penalty is crucial.
- Bu nedenle idam cezasına karşı protestomuz çok önemlidir.
- As he said, their protest is legitimate.
- Kendisinin de söylediği gibi, protestoları meşrudur.
- It must also meet with vigorous protest in the European Parliament.
- Ayrıca Avrupa Parlamentosu'nda da güçlü bir protesto ile karşılanmalıdır.
- As I stated before, 20 000 demonstrators have taken to the streets in protest.
- Daha önce de ifade ettiğim gibi, 20 000 gösterici protesto için sokaklara döküldü.
- We consider their protest to be legitimate and we support them.
- Protestolarının meşru olduğunu düşünüyoruz ve onları destekliyoruz.
- I want, at the same time, to register a protest against this.
- Aynı zamanda buna karşı bir protesto kaydetmek istiyorum.
- Because the voices of protest grew louder and louder, his speech couldn't be heard.
- Protesto sesleri gittikçe yükseldiği için onun konuşması duyulamadı.
- Protest in Tatoeba takes ever more creative forms.
- Tatoeba'daki protesto daha yaratıcı şekiller alır.
- Conkling decided to resign in protest.
- Conkling protesto için istifa etmeye karar verdi.
- The man gave no heed to her loud protest.
- Adam, kızın yüksek sesli protestosuna aldırmadı.
- Raised hands have become a symbol of protest.
- Kaldırılan eller protesto sembolü haline geldi.
- Because the voices of protest grew louder and louder, his speech couldn't be heard.
- Protesto sesleri gittikçe yükseldiği için konuşması duyulamadı.
- Raised hands have become a symbol of protest.
- Kaldırılmış eller bir protesto sembolü haline gelmiştir.
- Not only did they ignore the protest, they also lied to the press.
- Sadece protestoları görmezden gelmekle kalmadılar, basına da yalan söylediler.
- Tom didn't even protest.
- Tom protesto bile etmedi.
- The school won't turn on the air conditioning, so the students are going to throw their hot water flasks off of the balcony in protest.
- Okul klimayı açmıyor, bu yüzden öğrenciler protesto için sıcak su mataralarını balkondan aşağı atacaklar.
Show More (21)
|
| 3 |
protest |
itiraz etmek |
v. |
|
- Every time I protest, I am told that this is exceptional.
- Ne zaman itiraz etsem, bana bunun istisnai bir durum olduğu söyleniyor.
- He gave us such a long assignment that we protested.
- Bize o kadar uzun bir ödev verdi ki itiraz ettik.
- Tom knew better than to protest.
- Tom itiraz etmemesi gerektiğini biliyordu.
- Please, don't protest.
- Lütfen, itiraz etme.
- Beth protested, but her mother reminded her that she was incredibly fat.
- Beth itiraz etti ama annesi ona inanılmaz derecede şişman olduğunu ona hatırlattı.
- Tom stopped protesting.
- Tom itiraz etmeyi bıraktı.
- He didn't protest.
- İtiraz etmedi.
- I began to protest.
- İtiraz etmeye başladım.
- I must protest.
- İtiraz etmeliyim.
- Hopefully no one will protest.
- Umarım kimse itiraz etmez.
- Did Tom protest?
- Tom itiraz etti mi?
- The king protested.
- Kral itiraz etti.
- She didn't protest.
- İtiraz etmedi.
- Tom protested.
- Tom itiraz etti.
- I protest!
- İtiraz ediyorum!
- I didn't protest.
- İtiraz etmedim.
Show More (13)
|
| 4 |
protest |
itiraz |
n. |
|
- I take note of your formal protest but the amendments remain inadmissible.
- Resmi itirazınızı dikkate alıyorum ancak değişiklikler kabul edilemez.
- I take note of your formal protest but the amendments remain inadmissible.
- Resmi itirazınızı not ediyorum ancak değişiklikler kabul edilemez.
- I did not even receive a courtesy reply to my protest.
- İtirazıma nezaketen bir cevap bile alamadım.
- However, this proposal instead met with heavy protest from certain Member States.
- Ancak bu öneri bazı Üye Devletlerin yoğun itirazlarıyla karşılaştı.
- I take note of your formal protest, but the amendments remain inadmissible.
- Resmi itirazınızı not ediyorum ancak değişiklikler kabul edilemez.
- Tom didn't even protest.
- Tom itiraz bile etmedi.
Show More (3)
|
| 5 |
protest |
gösteri düzenlemek |
v. |
|
- I understand that there has been a protest outside this Parliament.
- Anladığım kadarıyla Parlamento önünde bir protesto gösterisi düzenlenmiş.
- We have protested in the European Parliament, and we are not alone in having protested.
- Avrupa Parlamentosu'nda protesto gösterileri düzenledik ve bu protesto gösterilerinde yalnız değiliz.
- Muslims are protesting in India.
- Müslümanlar Hindistan'da protesto gösterileri düzenliyor.
Show More (0)
|
| 6 |
protest |
protesto gösterisi yapmak |
v. |
|
- What do you think the Argentinians protesting in the streets will say when they read those words?
- Sizce sokaklarda protesto gösterisi yapan Arjantinliler bu sözleri okuduklarında ne diyecekler?
- Students protested in Paris in 1968.
- Öğrenciler 1968'de Paris'te protesto gösterileri yaptılar.
Show More (-1)
|
| 7 |
protest |
gösteri |
n. |
|
- The street protests have been going on for three weeks already.
- Sokak gösterileri zaten üç haftadır devam ediyor.
Show More (-2)
|
