Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
repel
kovmak
v.
There are plants that
repel
insects.
Böcekleri
kovan
bitkiler var.
They say that garlic
repels
mosquitoes.
Sarımsağın sivrisinekleri
kovduğunu
söylerler.
Show More (-1)
2
repel
püskürtmek
v.
A broad coalition of countries from all around the world stood shoulder to shoulder in
repelling
this aggression.
Dünyanın dört bir yanından gelen geniş bir ülke koalisyonu bu saldırganlığı
püskürtmek
için omuz omuza durdu.
Show More (-2)