|
- You cannot even send e-mail if the recipient does not want it.
- Alıcı istemiyorsa e-posta bile gönderemezsiniz.
- This is the positive message that we must continue to send to the people of Belarus.
- Bu, Belarus halkına göndermeye devam etmemiz gereken olumlu bir mesajdır.
- We feel that the message Parliament and the European Union send to that country should be very different.
- Parlamento ve Avrupa Birliği'nin bu ülkeye gönderdiği mesajın çok farklı olması gerektiğini düşünüyoruz.
- That is a message I should like to send to the presidency.
- Başkanlığa göndermek istediğim mesaj budur.
- I hope that this sends a very clear message to the Council.
- Bunun Konsey'e çok açık bir mesaj göndermesini umuyorum.
- This vote should send a clear message to the Council.
- Bu oylama Konsey'e açık bir mesaj göndermelidir.
- This would send a strong message to the European citizens that we are taking their concerns seriously.
- Bu, Avrupa vatandaşlarına endişelerini ciddiye aldığımıza dair güçlü bir mesaj gönderecektir.
- Its Member States would not be sending frigates to the Gulf and would not be accommodating US demands.
- Üye Devletler Körfez'e fırkateyn göndermeyecek ve ABD'nin taleplerini yerine getirmeyecektir.
- In the same vein, my group suggests sending - and will do so - a delegation to the United States.
- Aynı şekilde, grubum Amerika Birleşik Devletleri'ne bir heyet göndermeyi önermektedir ve bunu yapacaktır.
- I would like to send this message to our Russian friends.
- Bu mesajı Rus dostlarımıza göndermek istiyorum.
- In return, we send them just 1 300.
- Buna karşılık onlara sadece 1300'ünü gönderiyoruz.
- This is the message I would like to send from the European Parliament to the Council.
- Avrupa Parlamentosu'ndan Konsey'e göndermek istediğim mesaj budur.
- The European Union is sending observers to monitor the Cambodian elections.
- Avrupa Birliği Kamboçya seçimlerini izlemek üzere gözlemciler göndermektedir.
- I therefore support the appeal to the Commission in the draft resolution to send a proposal to Parliament this autumn.
- Bu nedenle taslak kararda Komisyona bu sonbaharda Parlamentoya bir teklif göndermesi için yapılan çağrıyı destekliyorum.
- The Palestinians must, of course, be allowed to send their representatives.
- Elbette Filistinlilerin temsilcilerini göndermelerine izin verilmelidir.
- Parliament is not even accorded the right to send two representatives to its Board of Management.
- Parlamento'ya Yönetim Kurulu'na iki temsilci gönderme hakkı bile tanınmamıştır.
- We are sending an intervention force to the Congo.
- Kongo'ya bir müdahale gücü gönderiyoruz.
- This was a most disturbing report and I will send it to your services.
- Bu çok rahatsız edici bir rapordu ve bunu servislerinize göndereceğim.
- I again request the House's services to send a technician to you.
- Meclis'in size bir teknisyen göndermesini tekrar talep ediyorum.
- This is the message that we must send to the region.
- Bölgeye göndermemiz gereken mesaj budur.
- This is the message that Parliament is sending to the Council.
- Parlamento'nun Konsey'e gönderdiği mesaj budur.
- Pakistan can no longer cope with the number of refugees and is sending them back to Afghanistan.
- Pakistan artık mülteci sayısıyla baş edemiyor ve onları Afganistan'a geri gönderiyor.
- We must send a very strong and clear message in this regard.
- Bu konuda çok güçlü ve net bir mesaj göndermeliyiz.
- In return, we send them just 1 300.
- Bunun karşılığında onlara sadece 1 300 gönderiyoruz.
- The Conference of Presidents has resolved to send a delegation to Turkey.
- Başkanlar Konferansı Türkiye'ye bir heyet gönderme kararı almıştır.
- It involves the EU's having to send several hundreds of billions of kroner eastwards each year.
- AB'nin her yıl doğuya birkaç yüz milyar kron göndermek zorunda kalmasını içerir.
- I would ask the President - and I will send him more documentation - please to ascertain whether this was the case.
- Başkan'dan ricam - ki kendisine daha fazla belge göndereceğim - lütfen durumun böyle olup olmadığını tespit etmesidir.
- I shall send you some press cuttings, which are extremely enlightening and will, I believe, bring you up-to-date.
- Size son derece aydınlatıcı ve sizi güncel tutacağına inandığım bazı basın kupürleri göndereceğim.
- I am sure that this House will join me in sending a message of condolence to their grieving families.
- Eminim ki bu Meclis de onların kederli ailelerine taziye mesajı gönderirken bana katılacaktır.
- You cannot even send e-mail if the recipient does not want it.
- Alıcı istemezse e-posta bile gönderemezsiniz.
- It is not acceptable to send people to their deaths by establishing quota and to refuse access to others.
- Kota oluşturarak insanları ölüme göndermek ve diğerlerine erişimi reddetmek kabul edilemez.
- I again request the House's services to send a technician to you.
- Meclis hizmetlerinden size bir teknisyen göndermelerini tekrar talep ediyorum.
- Would it not make more sense to send British expertise in the other direction, across the Atlantic?
- İngiliz uzmanlığını diğer yöne, Atlantik ötesine göndermek daha mantıklı olmaz mı?
- So Parliament should send a message since that is the wish of the vast majority.
- Dolayısıyla Parlamento, büyük çoğunluğun isteği bu olduğu için bir mesaj göndermelidir.
- The response of the Dutch Government will then probably be to send these supertrawlers even further away.
- Bu durumda Hollanda Hükûmeti'nin yanıtı muhtemelen bu süper trolleri daha da uzağa göndermek olacaktır.
- It will be a pleasure for me to send the code of practice to the minister.
- Uygulama kurallarını Sayın Bakana göndermek benim için bir zevk olacaktır.
- I would normally thank the Commission for a proposal it sends to Parliament, but this time I am not so grateful.
- Normalde Komisyon'a Parlamento'ya gönderdiği bir teklif için teşekkür ederdim, ancak bu kez o kadar minnettar değilim.
- We would like to be able to send a bigger delegation.
- Daha büyük bir heyet gönderebilmek istiyoruz.
- We must not send them to Israel and we must not bomb Israeli towns.
- Onları İsrail'e göndermemeliyiz ve İsrail şehirlerini bombalamamalıyız.
- And some of our Member States, including my own, Belgium, are sending weapons to this country.
- Ve benim ülkem Belçika da dahil olmak üzere bazı Üye Devletlerimiz bu ülkeye silah gönderiyor.
- Therefore, on behalf of the Group of the European Socialist Party I propose that we send three messages.
- Bu nedenle Avrupa Sosyalist Partisi Grubu adına üç mesaj göndermeyi öneriyorum.
- I will, however, send you all the details.
- Bununla birlikte size tüm ayrıntıları göndereceğim.
- Parliament wanted to send a message to the Commission.
- Parlamento Komisyona bir mesaj göndermek istedi.
- That is the message we are sending the Council through this report.
- Bu rapor aracılığıyla Konsey'e gönderdiğimiz mesaj da budur.
- The Palestinians must, of course, be allowed to send their representatives.
- Elbette Filistinlilerin de temsilcilerini göndermelerine izin verilmelidir.
- Many Member States are still sending Europol too few data or none at all.
- Birçok Üye Devlet hala Europol'e çok az veri göndermekte ya da hiç göndermemektedir.
- However, I would ask you to send the Commission a written question on this case.
- Bununla birlikte, sizden Komisyon'a bu konuyla ilgili yazılı bir soru göndermenizi rica ediyorum.
- The response of the Dutch Government will then probably be to send these supertrawlers even further away.
- Bu durumda Hollanda Hükümeti'nin yanıtı muhtemelen bu süper trolleri daha da uzağa göndermek olacaktır.
- This is an important message which we must send to the Vietnamese authorities without delay.
- Bu, Vietnamlı yetkililere gecikmeden göndermemiz gereken önemli bir mesajdır.
- Such an agreement would also send a clear message to the people of Europe.
- Böyle bir anlaşma aynı zamanda Avrupa halklarına da net bir mesaj gönderecektir.
- That is an internal issue; each country decides what it wants to do and who it wants to send.
- Bu bir iç meseledir; her ülke ne yapmak istediğine ve kimi göndermek istediğine kendisi karar verir.
- However, I believe that delay is a message which Parliament should not send.
- Bununla birlikte, gecikmenin Parlamento'nun göndermemesi gereken bir mesaj olduğuna inanıyorum.
- It is not necessary to send a mission team to establish what is already known.
- Halihazırda bilinenleri tespit etmek için bir görev ekibi göndermeye gerek yoktur.
- I hope that this sends a very clear message to the Council.
- Umarım bu Konsey'e çok açık bir mesaj gönderir.
- The European Union must support these efforts and urgently send as much aid as possible to the area.
- Avrupa Birliği bu çabaları desteklemeli ve acilen bölgeye mümkün olduğunca fazla yardım göndermelidir.
- The Commission must also be praised for sending this report to Parliament immediately.
- Komisyon ayrıca bu raporu derhal Parlamentoya gönderdiği için de takdir edilmelidir.
- We will send him the written reply to his question.
- Sorusuna ilişkin yazılı cevabı kendisine göndereceğiz.
- Neither is it justifiable to send people back before the problem in their country of origin has been solved.
- İnsanları kendi ülkelerindeki sorun çözülmeden geri göndermek de haklı değildir.
- It is unacceptable that the European Union should send its most obsolete technology to developing countries.
- Avrupa Birliği'nin en eski teknolojilerini gelişmekte olan ülkelere göndermesi kabul edilemez.
- Perhaps the European Union which also sends various forms of aid to Albania should take more persuasive measures?
- Belki de Arnavutluk'a çeşitli şekillerde yardım gönderen Avrupa Birliği daha ikna edici tedbirler almalıdır?
- This is precisely the wrong message we are sending to the developing world.
- Bu tam da gelişmekte olan dünyaya gönderdiğimiz yanlış mesajdır.
- Please send us the common positions.
- Lütfen bize ortak tutumları gönderin.
- The EU has therefore endeavoured to send a concrete message as to how this aim can be achieved.
- Bu nedenle AB, bu amaca nasıl ulaşılabileceğine dair somut bir mesaj göndermeye çalışmıştır.
- We have carefully consulted one another before sending our initial drafts to the Member States.
- İlk taslaklarımızı Üye Devletlere göndermeden önce birbirimize dikkatle danıştık.
- The conflict in the Middle East is today sending shock waves through all the countries of the Mediterranean.
- Orta Doğu'daki çatışma bugün Akdeniz'in tüm ülkelerine adeta şok dalgaları göndermektedir.
- However, I am happy to send this to the Committee on Constitutional Affairs for its interpretation.
- Bununla birlikte, bunu yorumlaması için Anayasa İşleri Komisyonuna göndermekten mutluluk duyuyorum.
- We also want to send a clear message to the countries of the Balkans; our strategy is not to abandon the Balkans.
- Balkan ülkelerine de net bir mesaj göndermek istiyoruz; stratejimiz Balkanları terk etmek değil.
- This would send a very powerful message to the people of Bulgaria.
- Bu Bulgaristan halkına çok güçlü bir mesaj gönderecektir.
- We also decided to send a high-level delegation to the area; this was Parliament's wish.
- Ayrıca bölgeye üst düzey bir heyet göndermeye karar verdik; bu Parlamento'nun isteğiydi.
- The Conference of Presidents has resolved to send a delegation to Turkey.
- Başkanlar Konferansı Türkiye'ye bir heyet göndermeye karar verdi.
- The Commission did not send those letters of formal notice for nothing, there were reasons for doing so.
- Komisyon bu resmi bildirim mektuplarını boşuna göndermedi, bunu yapmak için nedenleri vardı.
- At any rate I will send Members of Parliament the information in writing.
- Her halükarda Parlamento Üyelerine bilgileri yazılı olarak göndereceğim.
- This is the message that the European Parliament wishes to send to the Council and to the Member States.
- Avrupa Parlamentosu'nun Konsey'e ve Üye Devletlere göndermek istediği mesaj budur.
- We looked forward to at last sending a message of hope to those people.
- Sonunda bu insanlara bir umut mesajı göndermeyi dört gözle bekliyorduk.
- I send my warm regards to your close friends and constituents.
- Yakın dostlarınıza ve seçmenlerinize en içten selamlarımı gönderiyorum.
- We shall now send the Member States a reminder to ensure they respond to our request.
- Şimdi Üye Devletlere talebimize yanıt vermelerini sağlamak üzere bir hatırlatma göndereceğiz.
- That is a message I should like to send to the presidency.
- Bu, Başkanlığa göndermek istediğim bir mesajdır.
- Thank you for your offer to send me more information.
- Bana daha fazla bilgi gönderme teklifiniz için teşekkür ederim.
- That would send a message from the world community to the warring parties as a way out of this appalling situation.
- Bu, dünya kamuoyundan savaşan taraflara bu korkunç durumdan çıkış yolu olarak bir mesaj gönderecektir.
- The message that they are sending to MEPs who want reform is 'forget it'.
- Reform isteyen Parlamento üyelerine gönderdikleri mesaj 'unutun gitsin'dir.
- What sort of a message do Members want to send from this Parliament?
- Üyeler bu Parlamento'dan ne tür bir mesaj göndermek istiyor?
- We shall be sending a proposal to Parliament and the Council within the next few days.
- Önümüzdeki birkaç gün içerisinde Parlamento ve Konseye bir teklif göndereceğiz.
- Where are the police that the UN could send to help restore law and order?
- BM'nin kanun ve düzenin yeniden tesis edilmesine yardımcı olmak üzere gönderebileceği polisler nerede?
- The European Union must support these efforts and urgently send as much aid as possible to the area.
- Avrupa Birliği bu çabaları desteklemeli ve bölgeye acilen mümkün olduğunca çok yardım göndermelidir.
- The message Parliament must send to the Council is that we believe that this is how things should be done in practice.
- Parlamento'nun Konsey'e göndermesi gereken mesaj, uygulamada işlerin bu şekilde yapılması gerektiğine inandığımızdır.
- We will certainly look into the possibility of sending another observer team to the presidential elections in 2002.
- 2002 yılındaki başkanlık seçimlerine başka bir gözlemci ekibi gönderme olasılığını kesinlikle araştıracağız.
- The message about reform that they are sending to the Council is 'take it or leave it'.
- Reform konusunda Konsey'e gönderdikleri mesaj 'al ya da bırak' şeklindedir.
- The message we must send here and now to donors and recipients is one of generosity and solidarity.
- Burada ve şimdi bağışçılara ve alıcılara göndermemiz gereken mesaj cömertlik ve dayanışmadır.
- At the same time, it is regarded as being an effective signal to send, both to consumers and to tax-payers.
- Aynı zamanda, hem tüketicilere hem de vergi mükelleflerine gönderilecek etkili bir sinyal olarak kabul edilmektedir.
- They think we are the weakest link, and the signal we are sending them is that they are absolutely correct.
- Bizim en zayıf halka olduğumuzu düşünüyorlar ve onlara gönderdiğimiz sinyal kesinlikle haklı oldukları yönünde.
- The Commission does not intend to send a note to the leader of the Turkish Cypriots, Rauf Denktash.
- Komisyon, Kıbrıslı Türklerin lideri Rauf Denktaş'a bir nota gönderme niyetinde değildir.
- Which is why I am asking if you would consider sending an EU mission to Chechnya.
- İşte bu nedenle Çeçenistan'a bir AB misyonu göndermeyi düşünüp düşünmediğinizi soruyorum.
- This is the message that we must send to the Council with our vote tomorrow.
- Yarın vereceğimiz oyla Konsey'e göndermemiz gereken mesaj budur.
- He recommends sending a force to operate between the two parties.
- İki taraf arasında görev yapacak bir kuvvet gönderilmesini önerir.
- What kind of message is this sending to the accession countries?
- Bu katılım ülkelerine ne tür bir mesaj gönderiyor?
- If we send this back to the committee, I cannot promise in which form it will come back.
- Eğer bunu komiteye geri gönderirsek, hangi şekilde geri döneceği konusunda söz veremem.
- For each euro we send to the EU, we therefore receive, on average, 80% of it back.
- AB'ye gönderdiğimiz her bir Avro'nun ortalama %80'ini geri alıyoruz.
- What kind of message is this sending to the accession countries?
- Bu, katılım sürecindeki ülkelere ne tür bir mesaj gönderiyor?
- On the subject of the death penalty, I would like, if I may, to ask the President to send another letter.
- Ölüm cezası konusunda, izin verirseniz, Başkan'dan bir mektup daha göndermesini rica etmek istiyorum.
- That is the message we are sending the Council through this report.
- Bu rapor aracılığıyla Konsey'e gönderdiğimiz mesaj budur.
- This sends a positive message to the candidate countries and to the citizens of Europe.
- Bu, aday ülkelere ve Avrupa vatandaşlarına olumlu bir mesaj gönderir.
- Some Member States will want to send the same minister to each for various internal reasons.
- Bazı Üye Devletler, çeşitli iç nedenlerden dolayı her birine aynı bakanı göndermek isteyecektir.
- The article also states that in Japan, the receiver of the text message contributes towards the cost of sending it.
- Makalede ayrıca Japonya'da kısa mesaj alıcısının mesaj gönderme maliyetine katkıda bulunduğu belirtilmektedir.
- This is precisely the wrong message we are sending to the developing world.
- Bu tam da gelişmekte olan dünyaya gönderdiğimiz yanlış bir mesajdır.
- Why send such an ambiguous message to the terrorists, as if there were good and bad terrorists?
- Sanki iyi ve kötü teröristler varmış gibi teröristlere neden bu kadar muğlak bir mesaj gönderiliyor?
- At the moment this is not possible, but I would be grateful if you could send me the figure.
- Şu anda bu mümkün değil, ancak bana rakamı gönderebilirseniz minnettar olurum.
- This is why we must decide to send a peace force now, as this has become inevitable.
- İşte bu nedenle, artık kaçınılmaz hale geldiği üzere, bir barış gücü göndermeye karar vermeliyiz.
- However, I would ask you to send the Commission a written question on this case.
- Bununla birlikte, sizden Komisyon'a bu davayla ilgili yazılı bir soru göndermenizi rica ediyorum.
- We attended the Durban Conference and we must also send a message of hope for the ongoing conflicts in Africa.
- Durban Konferansı'na katıldık ve Afrika'da devam eden çatışmalar için de bir umut mesajı göndermeliyiz.
- I can send details of all the assistance that we have given in the Palestinian authorities.
- Filistinli yetkililere sağladığımız tüm yardımların ayrıntılarını gönderebilirim.
- They send their greetings and say that the proposal now before us should be rejected.
- Selamlarını gönderiyorlar ve şu anda önümüzde bulunan teklifin reddedilmesi gerektiğini söylüyorlar.
- I think it important that we send two clear messages today.
- Bugün iki net mesaj göndermemizin önemli olduğunu düşünüyorum.
- Last week, therefore, I decided to send a written question to the Commission, condemning this lack of action.
- Bu nedenle geçen hafta Komisyona yazılı bir soru göndererek bu eylemsizliği kınamaya karar verdim.
- Finally, I think we should consider sending a delegation to Algeria.
- Son olarak, Cezayir'e bir heyet göndermeyi düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- Parliament is not even accorded the right to send two representatives to its Board of Management.
- Parlamento'ya Yönetim Kurulu'na iki temsilci gönderme hakkı bile tanınmıyor.
- The message we should send is that human rights are non-negotiable.
- Göndermemiz gereken mesaj, insan haklarının pazarlık konusu yapılamayacağıdır.
- We cannot send our troops into action unless we have the capability to support them.
- Birliklerimizi, onları destekleyecek kapasiteye sahip olmadıkça harekata gönderemeyiz.
- Why cannot we send our fantastic peace troops to Palestine in order to protect the Palestinian people?
- Neden Filistin halkını korumak için muhteşem barış birliklerimizi Filistin'e gönderemiyoruz?
- He has to prepare a safety report and send it to the public control authorities.
- Bir güvenlik raporu hazırlamalı ve bunu kamu kontrol makamlarına göndermelidir.
- We make our judgements from reports like this and the missions we send to check on things like this.
- Kararlarımızı bu gibi raporlardan ve bu gibi şeyleri kontrol etmek üzere gönderdiğimiz misyonlardan alıyoruz.
- We do not send angels except with the truth.
- Biz melekleri ancak hak ile göndeririz.
- But it does mean something when the guy sends one.
- Ama adamın birini göndermesi bir şey ifade eder.
- Send palace guards to Nokseodang at once!
- Nokseodang'a derhâl saray muhafızlarını gönderin!
- It's a device that allows us to send products through the web.
- Ürünleri ağ üzerinden göndermemizi sağlayan bir cihaz.
- Send warriors and have him brought back at once.
- Savaşçıları gönder ve onu hemen geri getirsinler.
- I will have the manager check you out of the hotel and send you the bill.
- Müdürün otelden çıkışınızı yapmasını ve faturayı size göndermesini sağlayacağım.
- When you use the Services, our servers automatically record certain information your web browser sends.
- Hizmetleri kullandığınızda, sunucularımız web tarayıcınızın gönderdiği belirli bilgileri otomatik olarak kaydeder.
- It's a device that allows us to send products through the web.
- İnternet üzerinden ürün göndermemize olanak sağlayan bir cihazdır.
- He patiently explained the ramifications of sending my flash drive, which needed data recovery performed on it.
- Üzerinde veri kurtarma işlemi yapılması gereken flash belleğimi göndermemin sonuçlarını sabırla açıkladı.
- It's a device that allows us to send products through the web.
- Ürünleri web aracılığıyla göndermemizi sağlayacak bir araç.
- Each day, life will send you little windows of opportunity.
- Hayat her gün sana küçük fırsat pencereleri gönderecek.
- Each day, life will send you little windows of opportunity.
- Her gün hayat size küçük fırsat pencereleri gönderecektir.
- No, I'll kill you and send you ahead first.
- Hayır, seni öldüreceğim ve önce seni göndereceğim.
- Do not send me more messages.
- Bana artık mesaj göndermeyin.
- Send me the link.
- Bana linki gönder.
- Tom was born in China and sent to the US for adoption at the age of three.
- Tom Çin'de doğdu ve üç yaşındayken evlatlık olarak ABD'ye gönderildi.
- I'll send it to you.
- Onu sana göndereceğim.
- Tom sent a message to Mary three hours ago.
- Tom üç saat önce Mary'ye bir mesaj gönderdi.
- Tom was born in China and sent to the US for adoption at the age of three.
- Tom, Çin'de doğdu ve üç yaşındayken evlat edinilmek için ABD'ye gönderildi.
- This is the last message I ever plan to send to you.
- Bu sana göndermeyi planladığım son mesaj.
- I sent him away.
- Onu gönderdim.
- Please send this by special delivery.
- Lütfen bunu özel teslimatla gönderin.
- I wish I could afford to send my daughter to an Ivy League university.
- Keşke kızımı bir Ivy League üniversitesine gönderebilecek param olsaydı.
- Tom sent the letter to the wrong address.
- Tom mektubu yanlış adrese göndermiş.
- I'm sending her to California.
- Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum.
- I need to remember to send Tom a birthday card.
- Tom'a doğum günü kartı göndermeyi unutmamalıyım.
- I have not yet received the letter you sent me.
- Bana gönderdiğin mektubu henüz almadım.
- I'm getting sent to Boston again.
- Tekrar Boston'a gönderiliyorum.
- I sent this message to Todd.
- Bu mesajı Todd'a gönderdim.
- Send Tom in, please.
- Tom'u içeri gönderin lütfen.
- I sent you the letter just when you called.
- Mektubu tam aradığında gönderdim.
- I'll send you a text.
- Sana bir metin göndereceğim.
- I'll send you her picture.
- Sana onun resmini göndereceğim.
- I'm sending someone to get you.
- Seni alması için birini gönderiyorum.
- He could not send his son to college because of poverty.
- O yoksulluk nedeniyle oğlunu üniversiteye gönderemedi.
- Fadil and Layla sent each other text messages.
- Fadıl ve Leyla birbirlerine kısa mesajlar gönderdi.
- Look for the solution he has sent you.
- Sana gönderdiği çözümü ara.
- Tom saved every letter Mary sent him.
- Tom Mary'nin ona gönderdiği her mektubu sakladı.
- Tom saved all of the letters Mary sent him.
- Tom Mary'nin ona gönderdiği mektupların hepsini sakladı.
- Please send this package right away.
- Lütfen bu paketi hemen gönderin.
- I'm sending you a big file.
- Sana büyük bir dosya gönderiyorum.
- I think you have sent me a wrong order.
- Sanırım bana yanlış bir sipariş gönderdiniz.
- I apologize for the delay in sending the agenda.
- Toplantı gündemini göndermedeki gecikme için özür dilerim.
- Why doesn't he send me letters anymore?
- O neden artık bana mektup göndermiyor?
- Thank you for sending me a nice card.
- Bana güzel bir kart gönderdiğiniz için teşekkür ederim.
- Tom wondered if it was Mary who had sent him the box of apples.
- Tom bir kutu elmayı ona gönderenin Mary olup olmadığını merak etti.
- I would appreciate any information you can send to us.
- Bize gönderebileceğiniz her türlü bilgi için minnettar olurum.
- Send them away.
- Onları gönder.
- Send the telegram at once.
- Telgrafı hemen gönderin.
- Tom sent Mary a dozen roses on Valentine's Day.
- Tom, Sevgililer Günü'nde Mary'ye bir düzine gül gönderdi.
- Judy sent her children to bed.
- Judy çocuklarını yatağa gönderdi.
- I want to send this letter to Japan.
- Bu mektubu Japonya'ya göndermek istiyorum.
- I'll send you a refund.
- Sana paranı geri göndereceğim.
- Tom sent his daughter to bed without dinner.
- Tom kızını akşam yemeği yemeden yatağa gönderdi.
- How many Christmas cards did you send?
- Kaç tane Noel kartı gönderdin?
- I am sending you a birthday present by air mail.
- Size hava postası ile bir doğum günü hediyesi gönderiyorum.
- I just sent the contract to Tom.
- Tom'a kontratı daha yeni gönderdim.
- I'll send you the bill.
- Faturayı gönderirim.
- I want to send an airmail letter to Poland.
- Polonya'ya havayolu ile mektup göndermek istiyorum.
- I just sent the contract to Tom.
- Sözleşmeyi az önce Tom'a gönderdim.
- Please send me your photo.
- Lütfen bana fotoğrafınızı gönderin.
- Will you send it by mail?
- Onu postayla gönderir misin?
- Who sent it?
- Onu kim gönderdi?
- Are you sending me one of your photos in private?
- Bana fotoğraflarından birini özel olarak mı gönderiyorsun?
- Send him in.
- Onu içeri gönder.
- Sami sent Layla another e-mail.
- Sami Layla'ya bir e-posta daha gönderdi.
- Mary took a picture and sent it to her friend.
- Mary bir resim çekti ve onu arkadaşına gönderdi.
- I'll send you the link to my website.
- Sana web sitemin linkini göndereceğim.
- Fadil sent Layla a goodnight text message.
- Fadıl Leyla'ya iyi geceler mesajı gönderdi.
- I'll ask Tom to send you a copy.
- Tom'dan sana bir nüsha göndermesini rica edeceğim.
- Sami has been sending Layla Facebook messages.
- Sami, Layla'ya Facebook mesajları gönderiyordu.
- Who are you going to send that to?
- Bunu kime göndereceksin?
- Sami sent this to me.
- Sami bana bunu gönderdi.
- Tom sent Mary a letter.
- Tom, Mary'e bir mektup gönderdi.
- Tom sent a note to Mary.
- Tom Mary'ye bir not gönderdi.
- We'll send him a card.
- Ona bir kart göndereceğiz.
- He sent money to help care for her.
- Onun bakımına yardım etmek için para gönderdi.
- He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
- We can't send Tom out there.
- Biz Tom'u oraya gönderemeyiz.
- Could you send me more details by email?
- Bana e-posta ile daha fazla ayrıntı gönderir misin?
- Can you send it with a mallet?
- Bir tokmakla gönderebilir misin?
- Sami sent Layla a funny picture.
- Sami Leyla'ya komik bir resim gönderdi.
- She didn't send me a single letter.
- Bana bir tek mektup göndermedi.
- I'll send you his picture.
- Sana onun resmini göndereceğim.
- The other colonies began sending troops to help.
- Diğer koloniler yardım için asker göndermeye başladı.
- Would you please send me a brochure and price information?
- Bana bir broşür ve fiyat bilgisi gönderir misiniz lütfen?
- We have to send them something.
- Onlara bir şey göndermemiz gerekiyor.
- Tom sent Mary a picture of himself.
- Tom, Mary'ye bir fotoğrafını gönderdi.
- Tom forgot to send Mary a Christmas card.
- Tom Mary'ye bir Noel kartı göndermeyi unuttu.
- I forgot to send the letter.
- Mektubu göndermeyi unuttum.
- Can you send that by email?
- Bunu e-posta ile gönderebilir misin?
- Sami sent Layla a funny picture.
- Sami, Layla'ya komik bir resim gönderdi.
- The ship's captain ordered the radio operator to send a distress signal.
- Gemi kaptanı telsiz operatörüne bir tehlike sinyali göndermesini emretti.
- I sent your present today!
- Hediyeni bugün gönderdim!
- Once he had written the letter, he sent it.
- O, mektubu yazar yazmaz gönderdi.
- I would've sent him money.
- Ona para gönderirdim.
- We've sent the invitations yesterday.
- Dün davetiyeleri gönderdik.
- Fill in this application form and send it at once.
- Bu başvuru formunu doldurup derhal gönderiniz.
- Please send any complaints or suggestions to the following email address.
- Lütfen her türlü şikayet ve önerilerinizi aşağıdaki e-posta adresine gönderin.
- The others sent either a friend or a secretary.
- Diğerleri ya bir arkadaş ya da bir sekreter gönderdi.
- Fadil sent Layla letters but they were unanswered.
- Fadıl Leyla'ya mektuplar gönderdi ama cevapsız kaldılar.
- I'm sending you a birthday present by airmail.
- Sana hava postasıyla bir doğum günü hediyesi gönderiyorum.
- Please send all comments and suggestions to Tom Jackson.
- Lütfen tüm yorum ve önerilerinizi Tom Jackson'a gönderin.
- I think you should send Tom to Boston.
- Bence Tom'u Boston'a göndermelisin.
- Tom wanted to send a message.
- Tom bir mesaj göndermek istedi.
- Could you send Mary a lilyum flower for me?
- Mary'ye benim için bir zambak çiçeği gönderir misin?
- You've never forgotten to send your mother a birthday present.
- Annene doğum günü hediyesi göndermeyi hiç unutmadın.
- I sent her out of the room.
- Onu odadan dışarı gönderdim.
- Could you send up some stomach medicine?
- Biraz mide ilacı gönderir misin?
- Someone else could've sent these messages.
- Bu mesajları başka biri göndermiş olabilir.
- I'll send you a bill.
- Sana bir fatura göndereceğim.
- Who sent her?
- Onu kim gönderdi?
- You can't send Christmas cards to everyone.
- Herkese Noel kartı gönderemezsiniz.
- Tom sent me a thank you note.
- Tom bana bir teşekkür notu gönderdi.
- Tom sent his son to bed without dinner.
- Tom oğlunu yemek yemeden yatağa gönderdi.
- You send us letters.
- Sen bize mektuplar gönderiyorsun.
- For ten florins, I send a series of stamps.
- On florin için, bir dizi pul gönderirim.
- He sent me a comic book from Germany.
- Bana Almanya'dan bir çizgi roman gönderdi.
- Tom sent us Christmas presents.
- Tom bize Noel hediyeleri gönderdi.
- My friend sent me a link to this video.
- Arkadaşım bu video için bana bir link gönderdi.
- Who sent the flowers?
- Çiçekleri kim gönderdi?
- I didn't send for them.
- Onlar için göndermedim.
- Could you help me by sending diesel?
- Dizel göndererek bana yardım eder misin?
- Jefferson sent James Monroe to Paris as a special negotiator.
- Jefferson, James Monroe'yu özel müzakereci olarak Paris'e gönderdi.
- Fill in this application form and send it at once.
- Bu başvuru formunu doldurun ve hemen gönderin.
- Bush didn't send troops to annihilate other countries.
- Bush diğer ülkeleri ortadan kaldırmak için askeri birlikleri göndermedi.
- Tom sent you this.
- Bunu sana Tom gönderdi.
- You have our permission to include our software on condition that you send us a copy of the final product.
- Nihai ürünün bir kopyasını bize göndermeniz koşuluyla yazılımımızı dahil etmenize izin veriyoruz.
- Why did you send your daughter to Germany?
- Kızınızı neden Almanya'ya gönderdiniz?
- She sent a birthday card to him.
- Ona bir doğum günü kartı gönderdi.
- He sends us to the factory.
- O bizi fabrikaya gönderir.
- Look for the solution he has sent you.
- Onun sana gönderdiği çözümü ara.
- An old acquaintance sent me a letter.
- Eski bir tanıdık bana mektup gönderdi.
- Japan has been sending her athletes to the Olympics since 1912.
- Japonya, 1912'den beri Olimpiyatlara sporcularını göndermektedir.
- They sent me here.
- Beni buraya gönderdiler.
- Here's the letter Tom sent me.
- İşte Tom'un bana gönderdiği mektup.
- Please send me a refund.
- Lütfen bana para iadesi gönderin.
- Tom almost never forgets to send his mother a Mother's Day card.
- Tom annesine bir Anneler Günü kartı göndermeyi neredeyse asla unutmaz.
- They sent the letters last month.
- Mektupları geçen ay gönderdiler.
- Why did you ask her to send you her picture?
- Neden onun sana onun resmini göndermesini istedin?
- She doesn't stop calling me and sending me messages.
- O beni aramayı ve bana mesajlar göndermeyi bırakmıyor.
- Tom took a selfie and sent it to Mary.
- Tom bir özçekim çekti ve onu Mary'ye gönderdi.
- He sent his luggage in advance.
- Bagajını önceden gönderdi.
- Send me the bill.
- Bana hesabı gönderin.
- I've been looking at the information you sent.
- Gönderdiğin bilgiye bakıyorum.
- Tom sent Mary several love letters.
- Tom Mary'ye birkaç aşk mektubu gönderdi.
- Tom appreciated all the letters Mary sent him while he was in prison.
- Tom, Mary'nin hapisteyken ona gönderdiği tüm mektuplara müteşekkir oldu.
- If you can't come, send someone in your stead.
- Eğer gelemezseniz, yerinize birini gönderin.
- The apples that he sent to me were delicious.
- Bana gönderdiği elmalar çok lezzetliydi.
- Sami sent Layla letters.
- Sami Layla'ya mektuplar gönderdi.
- Tom sent us Christmas gifts.
- Tom bize noel hediyeleri gönderdi.
- How much was it costing you per month to send Tom to boarding school?
- Tom'u yatılı okula göndermek size ayda ne kadara mal oluyordu?
- I want to send a parcel to Japan.
- Japonya'ya bir paket göndermek istiyorum.
- Send Tom down.
- Tom'u aşağı gönder.
- My friend sent me a link to this video.
- Arkadaşım bana bu videonun linkini gönderdi.
- Shall I send a few books for her?
- Ben onun için birkaç kitap göndereyim mi?
- Tom's parents sent him to Boston because he kept getting into trouble in Chicago.
- Ebeveynleri Tom'u Şikago'da devamlı başını derde soktuğu için Boston'a gönderdi.
- Tom sent Mary to summer camp.
- Tom Mary'yi yaz kampına gönderdi.
- Please send me your latest catalogue.
- Lütfen bana son kataloğunuzu gönderin.
- Sami sent Layla some nudes.
- Sami, Leyla'ya bazı çıplak fotoğraflar gönderdi.
- She didn't send me a single letter.
- Bana tek bir mektup bile göndermedi.
- I sent you a message.
- Sana bir mesaj gönderdim.
- Sent from my iPhone.
- iPhone'umdan gönderdim.
- Tom sent those emails three hours ago.
- Tom o e-postaları üç saat önce gönderdi.
- Could you send Mary a lilyum flower for me?
- Mary'ye benim için bir zambak çiçeği gönderebilir misin?
- I asked Mary to send me books to learn German.
- Mary'den Almanca öğrenmek için bana kitap göndermesini istedim.
- Will you send someone to fix it as soon as possible?
- Mümkün olduğunca kısa sürede onu tamir etmesi için birini gönderir misin?
- Tom saved all of the letters Mary sent him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği tüm mektupları sakladı.
- Tom never fails to send a birthday present to his father.
- Tom babasına bir doğum günü hediyesi göndermeyi asla ihmal etmez.
- Did you like the picture I sent you?
- Sana gönderdiğim resmi beğendin mi?
- You don't even know who sent this to you.
- Bunu sana kimin gönderdiğini bile bilmiyorsun.
- You sent me your photo.
- Bana fotoğrafını gönderdin.
- Sami sent a text to his parents saying that he had converted to Islam.
- Sami ailesine İslam'ı seçtiğini söyleyen bir mesaj gönderdi.
- Send Tom in.
- Tom'u içeriye gönder.
- He sent fruits and vegetables to his daughter.
- O, kızına meyve ve sebze gönderdi.
- Tom sent Mary away.
- Tom Mary'yi gönderdi.
- I'd like you to send this telegram at once.
- Bu telgrafı hemen göndermenizi istiyorum.
- We had already sent the letters of invitation to the party.
- Zaten davet mektuplarını partiye gönderdik.
- Tom sent me over to get you.
- Tom beni seni almaya gönderdi.
- Tom sent a note to Mary.
- Tom, Mary'ye bir not gönderdi.
- Who sent you?
- Seni kim gönderdi?
- I think you have sent me a wrong order.
- Bana yanlış bir sipariş gönderdiğini düşünüyorum.
- Send her to me.
- Onu bana gönder.
- Bush didn't send troops to annihilate other countries.
- Bush diğer ülkeleri yok etmek için asker göndermedi.
- If you can't come, send someone in your stead.
- Eğer gelemiyorsan, yerine birini gönder.
- Send us your ideas.
- Fikirlerinizi bize gönderin.
- I sent you an email.
- Sana bir elektronik posta gönderdim.
- I will send you a copy of my plans as soon as I can.
- Planlarımın bir kopyasını en kısa sürede size göndereceğim.
- Sorry, I hit the send button by accident.
- Üzgünüm, kazara gönder tuşuna bastım.
- I want to send these letters by airmail.
- Bu mektupları havayolu ile göndermek istiyorum.
- Tom sent me to get you.
- Tom beni seni almam için gönderdi.
- When were Jews first sent to the concentration camps?
- Yahudiler toplama kamplarına ilk ne zaman gönderilmişlerdi?
- We'll send Tom a card.
- Tom'a bir kart göndereceğiz.
- Could you send me the pictures you took of us yesterday?
- Dün çektiğiniz resimleri bana gönderebilir misiniz?
- I sent Tom a note.
- Tom'a bir not gönderdim.
- Sami sent a very poetic text message to Layla.
- Sami, Leyla'ya çok şiirsel bir mesaj gönderdi.
- Tom sent Mary's letter back unopened.
- Tom Mary'nin mektubunu açılmamış olarak geri gönderdi.
- I think it must've been Tom who sent Mary that note.
- Bence Mary'ye o notu gönderen Tom olmalı.
- I sent him out of the room.
- Onu odadan gönderdim.
- I sent this letter to grandfather.
- Bu mektubu büyükbabama gönderdim.
- Tom sent his mother some flowers on Mother's Day.
- Tom Anneler Günü'nde annesine çiçek göndermiş.
- Who would send me flowers?
- Kim bana çiçek gönderirdi?
- Tom threw away all the letters that Mary had sent him.
- Tom Mary'nin ona gönderdiği bütün mektupları attı.
- We often send each other pictures.
- Birbirimize sık sık resim göndeririz.
- I can't send you the invitation.
- Sana davetiye gönderemem.
- The company has sent several representatives to discuss the matter.
- Şirket konuyu görüşmek üzere birkaç temsilci gönderdi.
- I sent him back home.
- Onu eve geri gönderdim.
- Her doctor wants to send her to a specialist.
- Doktoru onu bir uzmana göndermek istiyor.
- The sending of these letters won't take long.
- Bu mektupların gönderilmesi uzun sürmeyecek.
- In 1957, the Soviet Union sent a female dog named Laika into space.
- 1957 yılında, Sovyetler Birliği uzaya Laika adlı bir dişi köpek gönderdi.
- As soon as I finish writing the report, I'll send it to you.
- Raporu yazmayı bitirir bitirmez onu sana göndereceğim.
- Send me a letter when you arrive.
- Varınca bana bir mektup gönder.
- I sent this letter to grandfather.
- Bu mektubu dedeye gönderdim.
- I sent them a note.
- Onlara bir not gönderdim.
- Sami sent Layla a lot of letters.
- Sami, Layla'ya çok sayıda mektup gönderiyordu.
- Tom sent Mary a gift.
- Tom, Mary'e hediye gönderdi.
- Dan sent Linda a violin.
- Dan Linda'ya bir keman gönderdi.
- Tom sent a long letter to Mary.
- Tom, Mary'ye uzun bir mektup gönderdi.
- Where did you send Tom?
- Tom'u nereye gönderdin?
- Sami sent blessings upon the Prophet.
- Sami Peygamber'e salavat gönderdi.
- Tom asked Mary to send him her picture.
- Tom Mary'den ona resmini göndermesini istedi.
- She'd like to know who sent the flowers.
- Çiçekleri kimin gönderdiğini bilmek istiyor.
- It was very thoughtful of you to send her some flowers.
- Ona çiçek göndererek çok düşünceli davrandınız.
- You must send the answer to the letter right away.
- Mektuba derhal bir cevap göndermelisin.
- I'd like to send this parcel to Japan by sea.
- Bu koliyi deniz yoluyla Japonya'ya göndermek istiyorum.
- I'll have it sent to you.
- Sana gönderteceğim.
- Will you send someone to fix it as soon as possible?
- En kısa zamanda tamir etmesi için birini gönderecek misiniz?
- He sent some of his men into the valley.
- Adamlarından bazılarını vadiye gönderdi.
- She sent us gifts.
- O bize hediyeler gönderdi.
- Send Tom in, please.
- Tom'u içeri gönder lütfen.
- Send us a message.
- Bize bir mesaj gönderin.
- Dan sent his henchmen to kill Linda.
- Dan, Linda'yı öldürmek için uşaklarını gönderdi.
- Dan threatened to send Linda back to the mental hospital.
- Dan Linda'yı akıl hastanesine geri göndermekle tehdit etti.
- President Tom Jackson sent troops to the breakaway area.
- Başkan Tom Jackson ayrılıkçı bölgeye askeri birlikler gönderdi.
- I think we are sending the wrong message to Canadians.
- Kanadalılara yanlış mesaj gönderiyor olduğumuzu düşünüyorum.
- Please send this by Federal Express.
- Lütfen bunu Federal Express ile gönderin.
- Tom sent Mary a three-page letter.
- Tom Mary'ye üç sayfalık bir mektup gönderdi.
- Are you sending Christmas cards this year?
- Bu yıl Noel kartı gönderecek misin?
- I sent her flowers on Valentine's Day.
- Ben Sevgililer Günü'nde ona çiçekler gönderdim.
- We sent some flowers to the hospital to cheer her up.
- Biz onu neşelendirmek için hastaneye bazı çiçekler gönderdik.
- I can't be there myself, so I'll send Tom to help you.
- Kendim gelemeyeceğim, o yüzden Tom'u sana yardım etmesi için göndereceğim.
- We'll send something.
- Bir şey göndereceğiz.
- I hope you received the flowers I sent yesterday.
- Dün gönderdiğim çiçekleri aldığını umuyorum.
- She sent me a funny text message.
- Bana komik bir mesaj gönderdi.
- I asked her to send us the book.
- Ondan kitabı bize göndermesini istedim.
- I want to send her a letter.
- Ona bir mektup göndermek istiyorum.
- We'll send them a card.
- Onlara bir kart göndereceğiz.
- I'll send a message to him.
- Ona bir mesaj göndereceğim.
- Pershing's forces were not sent directly into battle.
- Pershing'in kuvvetleri doğrudan savaşa gönderilmedi.
- He forgot to send her a birthday card.
- Ona bir doğum günü kartı göndermeyi unuttu.
- He sent his luggage in advance.
- Bavullarını önceden göndermiş.
- You sent the books from your house.
- Kitapları evinden gönderdin.
- I want to send this letter to Japan.
- Ben bu mektubu Japonya'ya göndermek istiyorum.
- Tom hasn't sent the package yet.
- Tom henüz paketi göndermedi.
- I sent Tom back home.
- Tom'u eve geri gönderdim.
- He sent me a letter saying that he could not see me.
- Beni göremeyeceğini söyleyen bir mektup gönderdi.
- I sent Tom away.
- Tom'u gönderdim.
- Tom sent his mother some flowers on Mother's Day.
- Tom anneler gününde annesine bazı çiçekler gönderdi.
- Tom put all his belongings in boxes and sent them to Boston.
- Tom tüm eşyalarını kutulara koydu ve onları Boston'a gönderdi.
- Can you send that by email?
- Onu e-posta ile gönderebilir misin?
- They both got sent to the principal's office for misbehaving in class.
- Sınıfta yaramazlık yaptıkları için ikisi de müdürün odasına gönderildi.
- Please send us more details.
- Lütfen bize daha fazla ayrıntı gönderin.
- I'm sending you this sentence when you least expect it.
- Hiç beklemediğiniz bir anda size bu cümleyi gönderiyorum.
- I sent him a book along with a card.
- Ona bir kartla birlikte bir kitap gönderdim.
- Sami and Layla sent each other cards for holidays.
- Sami ve Layla birbirlerine tatil için kartlar gönderdiler.
- I want to send a present for his birthday.
- Doğum günü için ona bir hediye göndermek istiyorum.
- We can't send Tom out there.
- Tom'u oraya gönderemeyiz.
- I'm sending you this sentence when you least expect it.
- Hiç beklemediğin bir anda, sana bu cümleyi gönderiyorum.
- I'll send you the link.
- Bağlantıyı gönderirim.
- I want to send these letters by airmail.
- Bu mektupları hava yoluyla göndermek istiyorum.
- Fate often sends the unexpected.
- Kader genellikle beklenmedik şeyler gönderir.
- The apples that he sent to me were delicious.
- Bana gönderdiği elmalar lezzetliydi.
- Tom sent Mary flowers.
- Tom, Mary'ye çiçek gönderdi.
- The army sent soldiers to remove the miners.
- Ordu madencileri çıkarmak için askerler gönderdi.
- Did you get what I sent you?
- Sana gönderdiğim şeyi aldın mı?
- I sent Tom $3,000 three months ago.
- Üç ay önce Tom'a $3,000 gönderdim.
- I sent her back home.
- Onu eve geri gönderdim.
- I want to send him a letter.
- Ona bir mektup göndermek istiyorum.
- I'll send Tom a letter tomorrow.
- Tom'a yarın bir mektup göndereceğim.
- Tom sent Mary the picture.
- Tom, resmi Mary'ye gönderdi.
- I wrote a reply, but I forgot to press send.
- Bir cevap yazdım ama gönder tuşuna basmayı unuttum.
- She sent me a friend request.
- O bana bir arkadaşlık isteği gönderdi.
- He sent me a friend request.
- O bana bir arkadaşlık isteği gönderdi.
- Please send me your picture.
- Lütfen bana resminizi gönderin.
- Tom sent Mary many letters.
- Tom Mary'ye birçok mektup gönderdi.
- I write letters that I never send.
- Ben hiç göndermediğim mektuplar yazarım.
- Did my mother send you?
- Seni annem mi gönderdi?
- I want to send them a letter.
- Onlara bir mektup göndermek istiyorum.
- Tom sent me an interesting text.
- Tom bana ilginç bir mesaj gönderdi.
- He sent me a birthday card.
- O bana bir doğum günü kartı gönderdi.
- I sent you the money through PayPal.
- Parayı PayPal ile gönderdim.
- Can you send me a screenshot?
- Bana bir ekran görüntüsü gönderebilir misin?
- Don't forget to send the letter.
- Mektubu göndermeyi unutma.
- Did you like the flowers I sent you?
- Sana gönderdiğim çiçekleri beğendin mi?
- I'll send you the list.
- Sana listeyi göndereceğim.
- Tom sent Mary a picture of himself.
- Tom, Mary'ye bir resmini gönderdi.
- Tom sent Mary a text message telling her he wanted to break up with her.
- Tom Mary'ye ondan ayrılmak istediğini anlatan bir cep telefonu mesajı gönderdi.
- Japan has been sending athletes to the Olympics since 1912.
- Japonya 1912'den beri Olimpiyatlara atletler gönderiyor.
- Tom sent a bouquet of flowers to his mother on Mother's Day.
- Tom anneler gününde annesine bir buket çiçek gönderdi.
- He sends us to the factory.
- O bizi fabrikaya gönderiyor.
- After today, I want to send the manuscript to a publishing house.
- Bugünden sonra el yazmasını bir yayınevine göndermek istiyorum.
- I should be very grateful if you would send them by air.
- Hava yoluyla gönderirseniz çok minnettar olurum.
- Canada will send 225 athletes to the Pyeongchang Olympics.
- Kanada Pyeongchang Olimpiyatlarına 225 sporcu gönderecek.
- I didn't send them anywhere.
- Onları hiçbir yere göndermedim.
- His parents were dirt-poor and could not afford to send their son to college.
- Ebeveynleri çok fakirdi ve oğullarını üniversiteye göndermeyi göze alamadılar.
- Who sent you the roses?
- Gülleri sana kim gönderdi?
- Please fill in the application form and send it back by November 2nd.
- Lütfen başvuru formunu doldurun ve 2 Kasım'a kadar geri gönderin.
- Tom has been sending Mary flowers.
- Tom, Mary'ye çiçek gönderiyor.
- Could you send me a photo?
- Bana bir fotoğraf gönderebilir misiniz?
- In the interim, please send all communications to Tom.
- Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
- We often send each other pictures.
- Sık sık birbirimize resim göndeririz.
- Where did you send her?
- Onu nereye gönderdin?
- If I could send you a marshmallow, Trang, I would.
- Sana bir lokum gönderebilseydim, Trang, yapardım.
- Could you send this letter to Japan?
- Bu mektubu Japonya'ya gönderebilir misiniz?
- Send him to me.
- Onu bana gönder.
- We lost no time in sending him to the hospital.
- Onu hastaneye göndermede hiç zaman kaybetmedik.
- Send me the text you want to translate.
- Çevirmek istediğin metni bana gönder.
- Send us what you want to translate.
- Çevirmek istediklerinizi bize gönderin.
- If you want to send a Christmas parcel to Australia, you should post it now.
- Avustralya'ya bir Noel paketi göndermek istiyorsanız, şimdi postalamalısınız.
- How many days will it take if I send this as registered mail?
- Bunu taahhütlü posta olarak gönderirsem kaç gün sürer?
- Mount Etna has erupted, sending lava and ash plumes into the Sicilian sky.
- Etna, Sicilya göğüne lav ve duman göndererek püskürdü.
- He sent me his picture.
- O bana kendi resmini gönderdi.
- I made a mistake in sending it or something.
- Gönderirken bir hata falan yaptım.
- Tom sent Mary back to Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'a geri gönderdi.
- I'm sending a car for you in thirty minutes.
- Otuz dakika içinde sana bir araba gönderiyorum.
- The police threatened to send her to jail.
- Polis onu hapse göndermekle tehdit etti.
- We'll send it to you right away.
- Onu hemen sana göndereceğiz.
- This is a video that Tom sent me.
- Bu Tom'un bana gönderdiği bir video.
- Tom never received the money Mary sent him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği parayı hiç almadı.
- Did you get the letter I sent you?
- Sana gönderdiğim mektubu aldın mı?
- I will send you a copy of my plans as soon as I can.
- Planlarımın bir kopyasını en kısa zamanda sana göndereceğim.
- I wish I could afford to send my daughter to an Ivy League university.
- Keşke kızımı bir Ivy League üniversitesine gönderecek gücüm olsa.
- He sent you a book.
- O sana bir kitap gönderdi.
- Tom sent me a text message in the middle of the night.
- Tom gecenin ortasında bana bir mesaj gönderdi.
- They send us spare parts.
- Bize yedek parça gönderiyorlar.
- They have never forgotten to send their mother a birthday present.
- Annelerine doğum günü hediyesi göndermeyi asla unutmadılar.
- I'd like to send this package by registered mail.
- Bu paketi taahhütlü posta ile göndermek istiyorum.
- You can't send me there.
- Beni oraya gönderemezsin.
- Sami sent salawat upon the Prophet.
- Sami Peygamber'e salavat gönderdi.
- I'm sending two photographs as attachments.
- Sana iki fotografı ek olarak gönderiyorum.
- Fadil and Layla sent each other text messages.
- Fadıl ve Leyla birbirlerine mesaj gönderdiler.
- I would've sent you money.
- Size para gönderirdim.
- I didn't send Tom any wine.
- Tom'a hiç şarap göndermedim.
- Tom almost never forgets to send his mother a Mother's Day greeting card.
- Tom bir anneler günü tebrik kartını annesine göndermeyi neredeyse asla unutmaz.
- Tom sent me a text message in the middle of the night.
- Tom gecenin bir yarısı bana bir mesaj gönderdi.
- Are you going to send this by parcel post?
- Bunu paket postasıyla mı göndereceksin?
- He sent me.
- O beni gönderdi.
- I would've sent roses.
- Gül gönderirdim.
- Tom has been sending flowers to Mary.
- Tom Mary'ye çiçekler gönderiyor.
- Didn't you get the money I sent you?
- Sana gönderdiğim parayı almadın mı?
- I'll send someone up to help you now.
- Size yardım etmesi için birini göndereceğim.
- He has sent you a new message.
- Sana yeni bir mesaj gönderdi.
- I sent some money to him.
- Ona biraz para gönderdim.
- Send Tom to me.
- Tom'u bana gönder.
- Please send me your photo.
- Lütfen bana fotoğrafını gönder.
- Tom didn't remember to send Mary a birthday card.
- Tom Mary'ye doğum günü kartı göndermeyi hatırlamadı.
- He sent me the message by telephone.
- Bana telefonla mesaj gönderdi.
- Japan has been sending athletes to the Olympics since 1912.
- Japonya 1912'den beri Olimpiyatlara sporcu gönderiyor.
- Don't tell me you sent me another cat video.
- Sakın bana bir kedi videosu daha gönderdiğini söyleme.
- Can I ask who sent you here?
- Sizi buraya kimin gönderdiğini sorabilir miyim?
- Tom's parents worked hard to send him to private school.
- Tom'un ebeveynleri onu özel okula göndermek için çok çalıştı.
- Send him in.
- Onu içeri gönderin.
- Did you send the book?
- Kitabı gönderdiniz mi?
- We sent her a copy.
- Ona da bir kopyasını gönderdik.
- Please send me a picture of yourself.
- Lütfen bana bir resminizi gönderin.
- Tom sent the letter to the wrong address.
- Tom mektubu yanlış adrese gönderdi.
- Tom sent Mary his picture.
- Tom Mary'ye resmini gönderdi.
- Tom sent me flowers today.
- Tom bugün bana çiçek gönderdi.
- Sami sent this to me.
- Sami bunu bana gönderdi.
- Can you please send ten $15 flashlights immediately?
- Lütfen hemen on tane 15 dolarlık el feneri gönderebilir misiniz?
- I'll send you her picture.
- Ben de sana onun resmini gönderirim.
- Who sent you here?
- Seni buraya kim gönderdi?
- I sent her away.
- Onu gönderdim.
- I'd like to know how to send money to France.
- Fransa'ya nasıl para gönderileceğini bilmek istiyorum.
- Tom often sends me jokes.
- Tom sık sık komik mesajlar gönderir bana.
- The apples he sent me were delicious.
- Onun bana gönderdiği elmalar lezzetliydi.
- Jackson sent a message to President Monroe.
- Jackson, Başkan Monroe'ya bir mesaj gönderdi.
- Please send me a picture of yourself.
- Lütfen, bana bir fotoğrafını gönder.
- Mary sends about 100 text messages a day.
- Mary günde yaklaşık 100 kısa mesaj gönderiyor.
- I sent the parcel by airmail.
- Paketi hava postasıyla gönderdim.
- Tom keeps every letter his mother sends him.
- Tom annesinin ona gönderdiği her mektubu saklar.
- Tom received the materials you sent him.
- Tom ona gönderdiğiniz materyalleri aldı.
- He sent her a birthday card.
- Ona bir doğum günü kartı gönderdi.
- Did you get the flowers that I sent you?
- Sana gönderdiğim çiçekleri aldın mı?
- He lost no time in sending the camera back to me.
- Kamerayı bana geri göndermek için hiç vakit kaybetmedi.
- I sent Tom that.
- Onu Tom'a gönderdim.
- I'd like to send this package to Japan.
- Bu paketi Japonya'ya göndermek istiyorum.
- I think I mistakenly sent that email to Tom.
- Sanırım o e-postayı yanlışlıkla Tom'a gönderdim.
- We can't send him out there.
- Onu oraya gönderemeyiz.
- Did you like the roses I sent you?
- Sana gönderdiğim gülleri beğendin mi?
- I promised that I would send him a letter.
- Ona bir mektup göndereceğime söz verdim.
- They sent me three turkeys.
- Onlar bana üç tane hindi gönderdiler.
- I'd like you to send this telegram at once.
- Bu telgrafı hemen göndermeni istiyorum.
- It's worse to send an innocent man to prison than to let a criminal go free.
- Masum bir adamı hapishaneye göndermek bir suçluyu serbest bırakmaktan daha kötüdür.
- Could you send me some money?
- Bana biraz para gönderebilir misin?
- A friend sent the fruit as a gift.
- Bir arkadaşım hediye olarak meyve gönderdi.
- Who sent it?
- Kim gönderdi?
- I sent him my picture.
- Ona resmimi gönderdim.
- Fadil sent Layla to look for the money.
- Fadıl parayı aramaya Leyla'yı gönderdi.
- Could you send someone up to make the bed?
- Yatağı yapması için birini gönderir misiniz?
- Tom sends more than a hundred text messages a day.
- Tom günde yüzden fazla mesaj gönderiyor.
- We'll send them a card.
- Onlara bir kart göndeririz.
- Can you send the bellboy up?
- Belboyu yukarı gönderebilir misiniz?
- Somebody wants to send a message.
- Birileri mesaj göndermek istiyor.
- Tom and Mary send each other text messages all the time.
- Tom ve Mary birbirlerine sürekli mesaj gönderiyorlar.
- Which book did you pick out to send to Anne?
- Anne'e göndermek için hangi kitabı seçtin?
- Tom promised to send the check by mail.
- Tom çeki postayla göndereceğine söz verdi.
- Send this by airmail.
- Bunu havayolu ile gönder.
- Is it possible to send mourning clothes to the cleaner?
- Yas elbiselerini temizlikçiye göndermek mümkün mü?
- Let Tom send the letter.
- Mektubu Tom göndersin.
- I'll have that sent to you.
- Bunu sana gönderteceğim.
- Dan sent text messages to Linda.
- Dan, Linda'ya mesajlar gönderdi.
- Instead of going myself, I sent a messenger.
- Kendim gitmek yerine bir kurye gönderdim.
- I just sent Tom a letter.
- Az önce Tom'a bir mektup gönderdim.
- The apples he sent me were delicious.
- Bana gönderdiği elmalar çok lezzetliydi.
- We need to remember to send Tom a birthday card.
- Tom'a bir doğum günü kartı göndermeyi unutmamalıyız.
- Tom sent a picture postcard to Mary.
- Tom, Mary'ye resimli bir kartpostal gönderdi.
- I'll send you the recipe.
- Sana tarifi göndereceğim.
- They send us spare parts.
- Onlar bize yedek parça gönderir.
- I promised that I would send him a letter.
- Ben ona bir mektup göndereceğime söz verdim.
- Shall I ask her to send the book to us?
- Ondan kitabı bize göndermesini isteyeyim mi?
- They sent the first man into space.
- Onlar uzaya ilk insanı gönderdi.
- He has sent the boy on an errand.
- Çocuğu bir işe gönderdi.
- His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Çok fazla geç kaldığı için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
- Mount Etna has erupted, sending lava and ash plumes into the Sicilian sky.
- Etna Dağı, Sicilya semalarına lav ve kül bulutları göndererek patladı.
- I feel like sending Tom a letter.
- Canım Tom'a bir mektup göndermek istiyor.
- I'll send you the bill.
- Faturayı sana göndereceğim.
- Tom sent flowers to his mother.
- Tom annesine çiçek gönderdi.
- Were my letters sent?
- Mektuplarım gönderildi mi?
- He had to send them a grovelling letter.
- Onlara yalvaran bir mektup göndermek zorunda kaldı.
- Send us lots of pictures!
- Bize bir sürü resim gönderin!
- Tom sent Mary the picture.
- Tom resmi Mary'ye gönderdi.
- Please send me your latest catalog.
- Lütfen bana en son kataloğunu gönder.
- Send us your shadows!
- Bize gölgelerini gönder!
- She sent me a friend request.
- Bana arkadaşlık isteği gönderdi.
- Tom took a picture of himself and sent it to Mary.
- Tom bir fotoğrafını çekip Mary'ye gönderdi.
- Are you sending Christmas cards this year?
- Bu sene Noel kartları gönderiyor musun?
- God, please send us the sun!
- Tanrım, lütfen bize güneşi gönder!
- I will send it by email this afternoon.
- Öğleden sonra e-posta ile göndereceğim.
- Soon, we'll be able to send you to prison.
- Yakında seni hapse gönderebileceğiz.
- Tom has been sending flowers to Mary.
- Tom, Mary'ye çiçek gönderiyor.
- Tom sent Mary a message.
- Tom Mary'ye bir mesaj gönderdi.
- Did you send them?
- Onları sen mi gönderdin?
- Tom sent Mary on an errand.
- Tom Mary'ye bir ayak işi gönderdi.
- I'll send the book by mail.
- Kitabı postayla göndereceğim.
- I would've sent Tom money.
- Tom'a para gönderirdim.
- I stopped sending Christmas cards three years ago.
- Üç yıl önce Noel kartı göndermeyi bıraktım.
- Did you send Mary flowers?
- Mary'ye çiçekler gönderdin mi?
- Mary took a picture and sent it to her friend.
- Mary bir resim çekip arkadaşına gönderdi.
- Who sent you that?
- Onu sana kim gönderdi?
- Send her my regards.
- Ona selamlarımı gönder.
- Tom sent Mary next door to get help.
- Tom, Mary'yi yardım alması için yan odaya gönderdi.
- He took the trouble to send me the book.
- Bana kitap gönderme zahmetine katlandı.
- Could you send it by email?
- Onu e-posta ile gönderebilir misiniz?
- I hope you received the flowers I sent yesterday.
- Umarım dün gönderdiğim çiçekleri almışsındır.
- Please fill out this questionnaire and send it to us.
- Lütfen bu anketi doldurun ve bize gönderin.
- Tom sent money to help Mary care for her children.
- Tom çocuklarına bakmasına yardım etmek için Mary'ye para gönderdi.
- Did you follow the link in the e-mail I sent you?
- Sana gönderdiğim e-postadaki bağlantıyı izledin mi?
- I'll send you a letter.
- Sana bir mektup göndereceğim.
- Tom sent you something.
- Tom sana bir şey gönderdi.
- You could've sent Tom some money.
- Tom'a biraz para gönderebilirdin.
- As soon as I can figure out how to send money, I'll send you some.
- Nasıl para göndereceğimi öğrenir öğrenmez, sana biraz göndereceğim.
- She sent this book to me.
- O bu kitabı bana gönderdi.
- May I ask you to send this to New York?
- Bunu New York'a göndermeni isteyebilir miyim?
- I sent Tom home to Boston.
- Tom'u Boston'a gönderdim.
- Please send me a catalogue.
- Lütfen bana bir katalog gönderin.
- I have not yet received the letter you sent me.
- Bana gönderdiğiniz mektubu henüz almadım.
- Tom is always sending me stuff.
- Tom her zaman bana bir şeyler gönderiyor.
- Who did you send the message about Tom to?
- Tom'la ilgili mesajı kime gönderdin?
- George sent me a birthday card.
- George bana bir doğum günü kartı gönderdi.
- Did you get the flowers I sent the other day?
- Geçen gün gönderdiğim çiçekleri aldın mı?
- Why doesn't she send me letters anymore?
- Neden artık bana mektup göndermiyor?
- I sent you the payment through PayPal.
- Ben PayPal üzerinden size ödeme gönderdim.
- Tom sent you this.
- Tom bunu sana gönderdi.
- Did Tom send you here to tell me that?
- Tom seni buraya bunu söylemen için mi gönderdi?
- They sent him to North America.
- Kuzey Amerika'ya gönderdiler.
- Please send us more information.
- Lütfen bize daha fazla bilgi gönderin.
- Tom did send Mary flowers once.
- Tom Mary'ye bir kere çiçekler gönderdi.
- We'll send somebody.
- Birini göndereceğiz.
- We sent him a copy.
- Ona bir kopya gönderdik.
- Sorry, I hit the send button by accident.
- Pardon, yanlışlıkla gönder tuşuna bastım.
- Did Tom send you?
- Seni Tom mu gönderdi?
- They sent another message to King George.
- Kral George'a bir mesaj daha gönderdiler.
- Did you get the flowers I sent?
- Gönderdiğim çiçekleri aldın mı?
- I sent you this email two weeks ago.
- Bu e-postayı sana iki hafta önce göndermiştim.
- Send me a picture of yourself.
- Bana kendi resmini gönder.
- Tom has sent Mary on an errand.
- Tom Mary'yi bir ayak işine gönderdi.
- I've just been to the post office to send a package.
- Az önce bir paket göndermek için postaneye gittim.
- It's worse to send an innocent man to prison than to let a criminal go free.
- Masum bir adamı hapse göndermek, bir suçluyu serbest bırakmaktan daha kötüdür.
- Please do not send the package yet.
- Lütfen paketi henüz göndermeyin.
- Pictures sent on snapchat are destroyed after a few seconds.
- Snapchat'te gönderilen resimler birkaç saniye sonra imha edilir.
- I want to know who sent you.
- Seni kimin gönderdiğini bilmek istiyorum.
- Sami sent Layla some pictures of his.
- Sami Layla'ya bazı fotoğraflarını gönderdi.
- Did you like the flowers that I sent you?
- Sana gönderdiğim çiçekleri beğendin mi?
- Somebody wants to send a message.
- Biri bir mesaj göndermek istiyor.
- Could you send me a photo?
- Bana bir fotoğraf gönderebilir misin?
- Send them to me.
- Onları bana gönder.
- Let Tom send the letter.
- Tom mektubu göndersin.
- Tom sent me here to protect you.
- Tom beni buraya seni korumam için gönderdi.
- Could you send me a picture?
- Bana bir resim gönderebilir misin?
- Send us a copy.
- Bize bir kopyasını gönder.
- She sent the letter by airmail.
- Mektubu havayoluyla göndermiş.
- Could you send up some aspirin?
- Biraz aspirin gönderebilir misiniz?
- Send me somebody right away.
- Derhal bana birini gönder.
- They sent him to prison in 1925.
- Onu 1925'te hapse gönderdiler.
- Could you send someone up for my bags, please?
- Çantalarım için birini gönderebilir misiniz lütfen?
- Tom sent his daughter to her aunt Mary.
- Tom kızını Mary teyzesine gönderdi.
- He sent a card to Maria.
- Maria'ya kart göndermiş.
- Send it by mail.
- Postayla gönderin.
- I sent them home to Boston.
- Onları Boston'a gönderdim.
- When will you send me one of your photos?
- Fotoğraflarınızdan birini bana ne zaman göndereceksiniz?
- Dan sent the children into the house.
- Dan çocukları eve gönderdi.
- Send me a bill.
- Bana bir fatura gönder.
- She doesn't stop calling me and sending me messages.
- Beni aramaktan ve mesaj göndermekten vazgeçmiyor.
- A few years ago it would have been inconceivable for Japan to send troops overseas.
- Birkaç yıl önce Japonya'nın denizaşırı ülkelere asker göndermesi düşünülemezdi.
- I didn't read any of the messages Tom sent to me yesterday.
- Tom'un dün bana gönderdiği mesajların hiçbirini okumadım.
- Send this by airmail.
- Bunu havayolu ile gönderin.
- We sent Tom a copy.
- Tom'a bir kopya gönderdik.
- It might have been Miss Satoh who sent these flowers.
- Bu çiçekleri Bayan Satoh göndermiş olabilir.
- I'd like to send these to Japan.
- Bunları Japonya'ya göndermek istiyorum.
- Please send me a catalog.
- Lütfen bana bir katalog gönderin.
- Instead of going myself, I sent a gift.
- Kendim gitmek yerine, bir hediye gönderdim.
- Tom sent money to Mary to help her pay for school expenses.
- Tom Mary'ye okul giderlerini ödemesine yardımcı olmak için para gönderdi.
- They sent their son to Europe to acquire culture.
- Kültür edinmeleri için oğullarını Avrupa'ya gönderdiler.
- I'd like to send this airmail.
- Bunu hava postasıyla göndermek istiyorum.
- Did you send them?
- Onları gönderdiniz mi?
- Tom suggested that I not send the letter I'd written.
- Tom yazdığım mektubu göndermememi önerdi.
- I'll send you the link.
- Linki size göndereceğim.
- Please send me a reply as soon as you receive this mail.
- Lütfen bu postayı alır almaz bana bir cevap gönder.
- Did you get our package we sent you?
- Sana gönderdiğimiz paketimizi aldın mı?
- Tom sent Mary a text message telling her he wanted to break up with her.
- Tom, Mary'ye ondan ayrılmak istediğini söyleyen bir mesaj gönderdi.
- Send me a new catalog.
- Bana yeni bir katalog gönder.
- Sami sent Layla a very poetic text message.
- Sami, Leyla'ya çok şairane bir mesaj gönderdi.
- Sami sent Layla some nudes.
- Sami, Layla'ya çıplak fotoğraflarını göndermiş.
- Please send someone to my room.
- Lütfen odama birini gönder.
- Please send me your picture.
- Lütfen bana resmini gönder.
- I'd like to send this by registered mail.
- Bunu taahhütlü posta ile göndermek istiyorum.
- I need your address in order to send you a present.
- Size bir hediye göndermek için adresinize ihtiyacım var.
- Who would send me flowers?
- Bana kim çiçek gönderir?
- Please send my mail to me in care of my father's office in Tokyo.
- Lütfen e-postamı babamın Tokyo'daki ofisi vasıtasıyla bana gönder.
- Fadil sent his children to a Catholic school.
- Fadıl çocuklarını bir katolik okuluna gönderdi.
- He sent me a friend request.
- Bana arkadaşlık isteği gönderdi.
- Tom sent the letter by airmail.
- Tom mektubu havayolu ile gönderdi.
- We must send people to the Moon.
- Ay'a insan göndermeliyiz.
- The warden sent Dan back to solitary confinement.
- Müdür Dan'i hücre hapsine geri gönderdi.
- I would've sent them money.
- Onlara para gönderirdim.
- Tom took a selfie and sent it to Mary.
- Tom bir selfie çekti ve Mary'ye gönderdi.
- We sent flowers.
- Biz çiçekler gönderdik.
- Tom sent Mary some love letters.
- Tom, Mary'ye aşk mektupları gönderdi.
- Could you send me a picture of you?
- Bana bir resminizi gönderebilir misiniz?
- Sami sent Layla some creepy pictures.
- Sami Layla'ya ürkütücü resimler gönderdi.
- Please send this special delivery.
- Lütfen bunu özel olarak gönderin.
- They sent the first man into space.
- Uzaya ilk insanı gönderdiler.
- I'll send my mother a letter.
- Anneme bir mektup göndereceğim.
- I haven't yet read any of the messages Tom sent me yesterday.
- Tom'un dün bana gönderdiği mesajların hiçbirini henüz okumadım.
- I'll ask Tom to send you a copy.
- Tom'dan sana bir kopyasını göndermesini isteyeceğim.
- She wants to know who sent the flowers.
- O, çiçekleri kimin gönderdiğini bilmek istiyor.
- My mother and father are sending me to Boston for the summer to visit my cousins.
- Annem ve babam beni yaz için Boston'a kuzenlerimi ziyarete gönderiyor.
- Tom sent me that.
- Tom bana onu gönderdi.
- I'll send you all the money I can.
- Gönderebildiğim bütün parayı sana göndereceğim.
- I am sending you a birthday present by air mail.
- Sana hava yoluyla bir doğum günü hediyesi gönderiyorum.
- I'll send you a progress report.
- Sana bir ilerleme raporu göndereceğim.
- Tom sent Mary a Christmas card.
- Tom, Mary'e Noel kartı gönderdi.
- His parents were too poor to send their son to college.
- Onun ebeveynleri oğullarını üniversiteye gönderemeyecek kadar çok fakirdi.
- Send us the photos.
- Fotoğrafları bize gönderin.
- I'll send someone up to help you now.
- Şimdi sana yardım etmesi için birini göndereceğim.
- I need to remember to send Tom a birthday card.
- Tom'a bir doğum günü kartı göndermeyi unutmamalıyım.
- I sent the parcel by airmail.
- Ben paketimi hava postası ile gönderdim.
- He sent a card to Maria.
- O, Maria'ya kart gönderdi.
- Can they send me a brochure?
- Bana bir broşür gönderebilirler mi?
- He sent her some flowers.
- Ona çiçek göndermiş.
- Lieutenant Dan Anderson sent a canine team to the crime scene.
- Teğmen Dan Anderson olay yerine bir köpek timi gönderdi.
- The only thing Sami ever sent me was an old book.
- Sami'nin bana gönderdiği tek şey eski bir kitaptı.
- He sent her a friend request.
- Ona arkadaşlık isteği gönderdi.
- I suggest you send someone outside to see what's going on.
- Neler olduğunu görmek için dışarıya birini göndermeni öneriyorum.
- I'm going to send Tom some money.
- Tom'a biraz para göndereceğim.
- Who sent you those roses?
- Sana o gülleri kim gönderdi?
- I sent them away.
- Onları uzağa gönderdim.
- Tom almost never forgets to send his mother a Mother's Day greeting card.
- Tom annesine Anneler Günü tebrik kartı göndermeyi neredeyse hiç unutmaz.
- Sami sent Layla photos of his torso.
- Sami, Layla'ya gövdesinin fotoğraflarını gönderdi.
- Please send me a letter once you arrive.
- Lütfen vardığınızda bana bir mektup gönderin.
- She sends us e-mails.
- O bize e-postalar gönderiyor.
- Just don't tell them I sent you.
- Seni benim gönderdiğimi söyleme yeter.
- Will you send it by mail?
- Postayla mı göndereceksiniz?
- I'm sending you the payment through PayPal.
- Ödemeyi size PayPal ile gönderiyorum.
- He sent me a brief note.
- O, bana kısa bir not gönderdi.
- They sent me to save you.
- Onlar beni seni kurtarmam için gönderdiler.
- I want to send a present for his birthday.
- Doğum günü için bir hediye göndermek istiyorum.
- A secret fan sent her flowers every morning.
- Gizli bir hayran ona her sabah çiçek gönderdi.
- He sends us flowers.
- O bize çiçek gönderiyor.
- I have installed Microsoft Office on my personal computer, so please use its file format when you send me the attachment.
- Kişisel bilgisayarıma Microsoft Office yükledim, bu nedenle lütfen bana ek gönderirken onun dosya biçimini kullanın.
- Tom sent me an interesting text.
- Tom bana ilginç bir metin gönderdi.
- He sent me a letter.
- O bana bir mektup gönderdi.
- Would you be willing to send me a sample free of charge?
- Bana ücretsiz bir örnek göndermek ister misiniz?
- Someone else could've sent these messages.
- Bu mesajları başkası da gönderebilirdi.
- I sent a message to her.
- Ona bir mesaj gönderdim.
- He sent flowers to his mother.
- Annesine çiçek gönderdi.
- Mary took a picture of her cat and sent it to Tom.
- Mary kedisinin fotoğrafını çekti ve Tom'a gönderdi.
- He has sent you a new message.
- O sana yeni bir mesaj gönderdi.
- Send us a copy.
- Bir kopyasını bize gönder.
- Sami has been sending Layla Facebook messages.
- Sami, Layla'ya Facebook mesajları gönderiyor.
- The United Nations sent troops to intervene in the conflict.
- Birleşmiş Milletler çatışmaya müdahale etmek için birlikler gönderdi.
- Please send the book by mail.
- Lütfen kitabı postayla gönder.
- Would you mind sending this letter for me?
- Bu mektubu benim için gönderir misiniz?
- I asked my friend to send me a couple coins of his country.
- Arkadaşımdan bana ülkesinden birkaç sikke göndermesini istedim.
- Sami sent Layla letters but they were unanswered.
- Sami, Layla'ya mektuplar gönderdi ama cevapsız kaldılar.
- I'll send it to you tomorrow.
- Yarın onu sana göndereceğim.
- Let's send him a birthday card this year.
- Bu yıl ona doğum günü kartı gönderelim.
- Did my mother send you?
- Sizi annem mi gönderdi?
- Please send me a catalogue.
- Lütfen bana bir katalog gönder.
- I cannot send you the invitation.
- Ben sana davetiye gönderemem.
- Uncle Tom sends us Christmas presents every year.
- Tom amca bize her yıl Noel hediyesi gönderir.
- In December 1989, he sent troops to Panama.
- Aralık 1989'da, askerleri Panama'ya gönderdi.
- I forgot to send New Year's cards to my friends.
- Arkadaşlarıma Yılbaşı kartları göndermeyi unuttum.
- Did you get the birthday card I sent you?
- Sana gönderdiğim doğum günü kartını aldın mı?
- Could you send me more information by email?
- Bana e-posta ile biraz daha bilgi gönderir misin?
- Send Tom a message.
- Tom'a bir mesaj gönder.
- I sent it yesterday; you should receive it tomorrow.
- Dün gönderdim, yarın alırsın.
- They sent my suitcase to London by mistake.
- Bavulumu yanlışlıkla Londra'ya göndermişler.
- I'll send you my picture.
- Sana resmimi göndereceğim.
- Tom sent a message to Mary.
- Tom, Mary'ye bir mesaj gönderdi.
- Did she send you?
- O seni gönderdi mi?
- Send me a message or give me a call if you're interested.
- İlgileniyorsanız bana bir mesaj gönderin veya beni arayın.
- She didn't send me any letter.
- O bana hiç mektup göndermedi.
- Tom sent me some flowers.
- Tom bana bazı çiçekler gönderdi.
- An old acquaintance sent me a letter.
- Eski bir tanıdığım bana bir mektup gönderdi.
- They sent us the results.
- Onlar bize sonuçları gönderdi.
- I sent you a photo.
- Sana bir fotoğraf gönderdim.
- Tom sent his daughter to her aunt Mary.
- Tom kızını halası Mary'ye gönderdi.
- They have never forgotten to send their mom a birthday present.
- Annelerine doğum günü hediyesi göndermeyi hiç unutmadılar.
- Where did you send them?
- Onları nereye gönderdin?
- I almost didn't send that letter to Tom.
- Neredeyse Tom'a o mektubu göndermeyecektim.
- I'll send you the recipe for my mother's oatmeal cookies.
- Size annemin yulaflı kurabiyelerinin tarifini göndereceğim.
- Please send this by registered mail.
- Lütfen bunu taahhütlü posta ile gönderin.
- Send Tom up.
- Tom'u yukarı gönder.
- Tom sent me some magazines in French.
- Tom bana Fransızca dergiler gönderdi.
- Why did Tom send Mary flowers?
- Tom, Mary'ye neden çiçek gönderdi?
- I'll send you all the money I can.
- Sana gönderebildiğim kadar para göndereceğim.
- This is the last letter that Tom sent me.
- Bu Tom'un bana gönderdiği son mektup.
- I'm not certain Tom is the one we should send to Boston.
- Tom'un Boston'a göndermemiz gereken kişi olduğundan emin değilim.
- We'll send the textbooks in three different lots.
- Ders kitaplarını üç farklı parti halinde göndereceğiz.
- They both got sent to the principal's office for misbehaving in class.
- Her ikisi de sınıfta yaramazlık ettiği için müdürün odasına gönderildi.
- Please send this special delivery.
- Lütfen bu özel ulağı gönder.
- You sent me your photo.
- Bana fotoğrafını göndermişsin.
- When were Jews first sent to the concentration camps?
- Yahudiler toplama kamplarına ilk ne zaman gönderildi?
- He sent his son out to get the newspaper.
- Oğlunu gazete almaya gönderdi.
- Instead of going myself, I sent a messenger.
- Kendim gitmek yerine, bir haberci gönderdim.
- Send us your ideas.
- Bize fikirlerini gönder.
- Did you like the roses I sent you?
- Sana gönderdiğim güller hoşuna gitti mi?
- There was a crack in my tennis racket, so I sent it out to be repaired.
- Tenis raketimde bir çatlak vardı, bu yüzden onu tamire gönderdim.
- I wouldn't send a dog out on a night like that.
- Öyle bir gecede bir köpeği dışarıya göndermezdim.
- I still have the first letter you ever sent me.
- Bana gönderdiğin ilk mektup hala bende.
- Tom took a picture of himself and sent it to Mary.
- Tom kendi resmini çekti ve Mary'ye gönderdi.
- Tom sent a text message to Mary.
- Tom, Mary'ye bir mesaj gönderdi.
- He sent his son to an English boarding school.
- Oğlunu bir İngiliz yatılı okuluna gönderdi.
- I don't remember sending that text message.
- O mesajı gönderdiğimi hatırlamıyorum.
- I'm not going to send Tom a Christmas card.
- Tom'a Noel kartı göndermeyeceğim.
- This is the last letter that Tom sent me.
- Bu, Tom'un bana gönderdiği son mektup.
- Can you send the money today?
- Parayı bugün gönderebilir misin?
- Dan sent text messages to Linda.
- Dan, Linda'ya kısa mesajlar gönderdi.
- He sent me a brief note.
- Bana kısa bir not gönderdi.
- God sent a sign.
- Tanrı bir işaret gönderdi.
- They're sending help.
- Yardım gönderiyorlar.
- I didn't send him anywhere.
- Onu bir yere göndermedim.
- Can you send someone to fix it as soon as possible?
- En kısa zamanda tamir etmesi için birini gönderebilir misiniz?
- After today, I want to send the manuscript to a publishing house.
- Bugünden sonra, taslağı bir yayınevine göndermek istiyorum.
- We ought to send Jordan to the hospital.
- Jordan'ı hastaneye göndermeliyiz.
- I can't send you all the files at the same time.
- Sana bütün dosyaları aynı anda gönderemem.
- We sent them a copy.
- Onlara bir kopyasını gönderdik.
- Please send bug reports to the following email address.
- Lütfen hata raporlarını aşağıdaki e-posta adresine gönderin.
- We sent flowers.
- Çiçek gönderdik.
- Tom sent Mary a birthday card.
- Tom, Mary'ye doğum günü kartı gönderdi.
- I didn't send Tom any letters last year.
- Geçen sene Tom'a hiç mektup göndermedim.
- I sent her out of the room.
- Kadını odadan gönderdim.
- I'll have to send my camera out for repair.
- Kameramı tamire göndermem gerekecek.
- I feel like sending Tom a letter.
- Tom'a bir mektup göndermek istiyorum.
- Sami sent Layla some really disgusting stuff.
- Sami, Leyla'ya bazı gerçekten iğrenç şeyler gönderdi.
- I'll have to send my camera out for repair.
- Fotoğraf makinemi tamire göndermem gerekecek.
- They have never forgotten to send their mom a birthday present.
- Onlar annelerine bir doğum günü hediyesi göndermeyi asla unutmadı.
- Pictures sent on snapchat are destroyed after a few seconds.
- Snapchat'te gönderilen resimler birkaç saniye sonra yok oluyor.
- I sent a message to him.
- Ona bir mesaj gönderdim.
- I will send my army to take the city and slaughter every single person there.
- Ordumu şehri ele geçirmesi için göndereceğim ve oradaki herkesi katledeceğim.
- Did you get our package we sent you?
- Sana gönderdiğimiz paketi aldın mı?
- Tom sent Mary a lot of letters.
- Tom, Mary'ye bir sürü mektup gönderdi.
- We sent the book by mail.
- Kitabı postayla gönderdik.
- Who sent you that?
- Bunu sana kim gönderdi?
- We sent some flowers to the hospital to cheer her up.
- Onu neşelendirmek için hastaneye çiçekler gönderdik.
- Who sent Tom?
- Tom'u kim gönderdi?
- I just sent Tom a letter.
- Tom'a bir mektup gönderdim.
- I'll send you my bill.
- Sana faturamı gönderirim.
- Send him up.
- Onu yukarı gönder.
- Send Tom up.
- Tom'u yukarıya gönder.
- The United Nations sent peacekeepers to Bosnia.
- Birleşmiş Milletler Bosna'ya barış gücü gönderdi.
- Please don't send email attachments.
- Lütfen e-posta ekleri göndermeyin.
- Instead of going myself, I sent a gift.
- Kendim gitmek yerine bir hediye gönderdim.
- Tom didn't even send a postcard to Mary.
- Tom, Mary'ye bir kartpostal bile göndermedi.
- I'll send you the schedule.
- Sana programı göndereceğim.
- He sent money to help care for her.
- Ona bakmak için para gönderdi.
- Did Tom send you here to tell me that?
- Tom seni buraya bunu bana söylemen için mi gönderdi?
- Tom sent Christmas presents to us.
- Tom bize Noel hediyeleri gönderdi.
- I want you to send this report to Tom.
- Bu raporu Tom'a göndermeni istiyorum.
- Your mail has been successfully sent.
- Postanız başarıyla gönderildi.
- The referee sent Tom off for unsportsmanlike behaviour.
- Hakem sportmenlik dışı davranışı nedeniyle Tom'u gönderdi.
- She sent the letter by airmail.
- O, mektubu havayolu ile gönderdi.
- I called customer service because they sent me the wrong item.
- Müşteri hizmetlerini aradım çünkü bana yanlış ürün göndermişler.
- Have you sent Tom a Christmas card yet?
- Tom'a henüz bir Noel kartı göndermedin mi?
- Thank you very much for sending me such a nice present.
- Bana böyle hoş bir hediye gönderdiğin için çok teşekkür ederim.
- I have to send these letters.
- Bu mektupları göndermek zorundayım.
- Send Tom over.
- Tom'u gönder.
- I sent him a book along with a card.
- Bir kartla birlikte ona bir kitap gönderdim.
- I sent Tom that.
- Tom'a bunu gönderdim.
- Please send me your latest catalogue.
- Lütfen bana en son kataloğunuzu gönderin.
- I had the documents sent to Tom.
- Belgeleri Tom'a gönderdim.
- Credit companies send their customers monthly bills.
- Kredi şirketleri müşterilerine aylık faturalar gönderir.
- I sent Mary some flowers.
- Mary'ye çiçek gönderdim.
- I sent a message to Tom.
- Tom'a bir mesaj gönderdim.
- Tom sent me a funny text message.
- Tom bana komik bir mesaj gönderdi.
- Send Tom away.
- Tom'u gönder.
- Please record Tom's concert and send me the audio file.
- Lütfen Tom'un konserini kaydedin ve bana ses dosyasını gönderin.
- Send us a message.
- Bize bir mesaj gönder.
- Tom took a picture of his dog and sent it to Mary.
- Tom köpeğinin fotoğrafını çekip Mary'ye gönderdi.
- Tom sent money to his daughter to Boston.
- Tom, Boston'daki kızına para göndermiş.
- I'd like to send a coded message to Tom.
- Tom'a şifreli bir mesaj göndermek istiyorum.
- Tom sent me back to help.
- Tom yardım etmek için beni geri gönderdi.
- Tom sent one to me.
- Tom bana birini gönderdi.
- I will send your money as soon as possible.
- Paranı mümkün olduğu kadar çabuk göndereceğim.
- I have to send these letters.
- Bu mektupları göndermeliyim.
- The ship's captain ordered the radio operator to send a distress signal.
- Geminin kaptanı telsiz operatörüne imdat sinyali göndermesini emretti.
- We lost no time in sending him to the hospital.
- Onu hastaneye göndermek için hiç vakit kaybetmedik.
- I am not so poor that I cannot send my son to college.
- Oğlumu üniversiteye gönderemeyecek kadar yoksul değilim.
- Please send help right away.
- Lütfen hemen yardım gönderin.
- She hasn't stopped calling me and sending me messages.
- Beni aramaktan ve mesaj göndermekten vazgeçmedi.
- Sami sent Layla some pictures of his.
- Sami, Leyla'ya kendine ait bazı resimler gönderdi.
- Credit companies send their customers monthly bills.
- Kredi firmaları kendi müşterilerine aylık faturalar gönderir.
- Did you listen to the MP3 file I sent you?
- Sana gönderdiğim MP3 dosyasını dinledin mi?
- He sent an angry customer to the manager.
- Kızgın bir müşteriyi müdüre gönderdi.
- I asked him to send us the book.
- Ondan bize kitabı göndermesini istedim.
- I don't read any of the messages that Tom sends me.
- Tom'un bana gönderdiği mesajların hiçbirini okumuyorum.
- We sent Tom a copy.
- Tom'a bir kopyasını gönderdik.
- Tom sent me a picture of Mary.
- Tom bana Mary'nin bir resmini gönderdi.
- We're going to send you to Boston to work in our office there.
- Ofisimizde çalışman için seni Boston'a göndereceğiz.
- Tom sent flowers to Mary.
- Tom Mary'ye çiçekler gönderdi.
- Send us your shadows!
- Bize senin gölgelerini gönder!
- I'm not going to send Tom a Christmas card.
- Tom'a bir Noel kartı göndermeyeceğim.
- Shall I ask her to send the book to us?
- Kitabı bize göndermesi için ona rica edeyim mi?
- Tom took a picture of Mary's new car and sent it to John.
- Tom, Mary'nin yeni arabasının fotoğrafını çekti ve John'a gönderdi.
- She sent me a text message.
- O bana bir mesaj gönderdi.
- When did she send you her pictures?
- Sana fotoğraflarını ne zaman gönderdi?
- Send this parcel to him in care of his company.
- Bu paketi şirketi nezdinde ona gönderin.
- Did you get the flowers I sent you?
- Sana gönderdiğim çiçekleri aldın mı?
- As soon as we get the tickets, we'll send them to you.
- Biletler elimize geçer geçmez size göndereceğiz.
- Tom sent a message to Mary.
- Tom Mary'ye bir mesaj gönderdi.
- They sent us to the administration office of the factory.
- Bizi fabrikanın yönetim ofisine gönderdiler.
- My brother sent me a letter last week.
- Erkek kardeşim geçen hafta bana bir mektup gönderdi.
- She sent you her best wishes.
- O, sana en iyi dileklerini gönderdi.
- I sent you some flowers.
- Sana çiçek gönderdim.
- I sent Tom a text message.
- Tom'a bir mesaj gönderdim.
- Why did Tom send you this?
- Tom bunu sana neden gönderdi?
- Someone sent me a gift.
- Birisi bana bir hediye gönderdi.
- Mary took a picture of her cat and sent it to Tom.
- Mary kedisinin resmini çekti ve Tom'a gönderdi.
- I'd like to send this postcard to Japan.
- Bu kartpostalı Japonya'ya göndermek istiyorum.
- Tom saved every letter that Mary sent him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği her mektubu saklamış.
- Just don't tell him I sent you.
- Ona seni benim gönderdiğimi yeter.
- Tom sent Mary some flowers.
- Tom Mary'ye çiçek gönderdi.
- The company has sent several representatives to discuss the matter.
- Şirket konuyu görüşmek için birkaç temsilci gönderdi.
- Please open the document I sent; it is at the end of this message.
- Lütfen gönderdiğim belgeyi açın; bu mesajın sonunda.
- Just don't tell her I sent you.
- Seni benim gönderdiğimi yeter.
- The sending of these letters won't take long.
- Bu mektupları göndermek uzun sürmeyecek.
- He sent a card to Mary.
- O Mary'ye bir kart gönderdi.
- It is a lot of fun to read his letter sent to me every month.
- Onun bana her ay gönderilen mektubunu okumak çok eğlenceli.
- Who sent this to us?
- Bunu bize kim gönderdi?
- Please fill in the application form and send it back by November 2nd.
- Lütfen başvuru formunu doldurup 2 Kasım'a kadar geri gönderin.
- Tom is sending Mary a message.
- Tom, Mary'ye bir mesaj gönderiyor.
- I didn't send him anywhere.
- Onu hiçbir yere göndermedim.
- I'll send a car for you.
- Senin için bir araba göndereceğim.
- Sami sent Layla another e-mail.
- Sami, Leyla'ya bir e-posta daha gönderdi.
- Who sent this?
- Bunu kim gönderdi?
- I'd like to know when you can send it out.
- Ne zaman gönderebileceğinizi bilmek istiyorum.
- Do you want me to send you money?
- Sana para göndermemi ister misin?
- She sends us to the town.
- O bizi şehre gönderiyor.
- Lieutenant Dan Anderson sent the sample to the FBI lab for testing.
- Teğmen Dan Anderson örneği test için FBI laboratuvarına gönderdi.
- I'll send you another copy.
- Sana başka bir kopya göndereceğim.
- I sent this letter to my uncle.
- Bu mektubu amcama gönderdim.
- Tom sent a dozen roses to Mary on Valentine's Day.
- Tom Sevgililer Günü'nde Mary'ye bir düzine gül gönderdi.
- Send Tom down.
- Tom'u aşağıya gönder.
- You should calm down and stop sending us your arrogant comments.
- Sakinleşmeli ve bize küstah yorumlarını göndermeyi bırakmalısın.
- I sent him a letter to let him know my decision.
- Kararımı bildirmek için ona bir mektup gönderdim.
- Her doctor wants to send her to a specialist.
- Onun doktoru ona bir uzman bir doktor göndermek istiyor.
- She didn't send me any letter.
- Bana hiç mektup göndermedi.
- Send me somebody right away.
- Bana hemen birini gönderin.
- I sent Tom to Boston in my place.
- Tom'u benim yerime Boston'a gönderdim.
- I'll send it to you.
- Onu size göndereceğim.
- When did she send you her pictures?
- O sana resimlerini ne zaman gönderdi?
- I'd like to send this package by registered mail.
- Bu paketi taahhütlü postayla göndermek istiyorum.
- I called the police and they said they'd send someone right over.
- Polisi aradım ve hemen birini göndereceklerini söylediler.
- Could you send me your last catalogue, please?
- Bana son kataloğunuzu gönderebilir misiniz, lütfen?
- Are you going to send this by parcel post?
- Bunu paket postayla mı göndereceksiniz?
- When will you send me one of your photos?
- Ne zaman bana resimlerinden birini göndereceksin?
- Why doesn't she send me letters anymore?
- Neden bana artık mektup göndermiyor?
- Send us your reaction.
- Tepkinizi bize gönderin.
- Who are you going to send that to?
- Onu kime göndereceksin?
- Tom sent a birthday card to Mary.
- Tom Mary'ye bir doğum günü kartı gönderdi.
- Tom sent Mary a long letter.
- Tom Mary'ye uzun bir mektup gönderdi.
- They sent ambassador Tom Jackson as far away from Washington as they ever could.
- Onlar büyükelçi Tom Jackson'ı ellerinden geldiği kadar Washington'dan uzağa gönderdiler.
- I sent Tom a message.
- Tom'a bir mesaj gönderdim.
- Tom decided to send a message to Mary.
- Tom, Mary'ye bir mesaj göndermeye karar verdi.
- I've sent a package to you.
- Sana bir paket gönderdim.
- I didn't send Tom any wine.
- Tom'a şarap göndermedim.
- I'm sending Tom to Boston to help you.
- Sana yardım etmesi için Tom'u Boston'a gönderiyorum.
- The warden sent Dan back to solitary confinement.
- Müdür Dan'ı hücre hapsine geri gönderdi.
- I'll send a message to them.
- Onlara bir mesaj göndereceğim.
- Please send me a picture of yourself.
- Lütfen, bana bir resminizi gönderin.
- Tom sent money to help Mary pay for her mother's operation.
- Tom, Mary'nin annesinin ameliyat masraflarını karşılaması için para gönderdi.
- I told Tom I'd send him a letter.
- Tom'a ona bir mektup göndereceğimi söyledim.
- Tom didn't even read the message Mary sent him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği mesajı okumadı bile.
- Did he send you?
- O seni gönderdi mi?
- Once he had written the letter, he sent it.
- Mektubu yazdıktan sonra gönderdi.
- He sent a message by wireless.
- O, telsizle bir mesaj gönderdi.
- Tom put all his belongings in boxes and sent them to Boston.
- Tom tüm eşyalarını kutulara koydu ve Boston'a gönderdi.
- Send me the link.
- Bana bağlantıyı gönder.
- Please record Tom's concert and send me the audio file.
- Lütfen Tom'un konserini kaydedin ve ses dosyasını bana gönderin.
- Tom sent me a very nice thank you note.
- Tom bana çok güzel bir teşekkür notu gönderdi.
- I suggest you send someone outside to see what's going on.
- Neler olduğunu görmesi için dışarıya birini göndermenizi öneririm.
- When do you want me to send these invitations to our customers?
- Bu davetiyeleri müşterilerimize ne zaman göndermemi istiyorsun?
- You send us to death.
- Sen bizi ölüme gönderiyorsun.
- We must send people to Mars.
- İnsanları Mars'a göndermeliyiz.
- I didn't send them anywhere.
- Onları bir yere göndermedim.
- You sent the package by plane.
- Paketi uçakla göndermişsiniz.
- I sent them out of the room.
- Onları odadan gönderdim.
- Mary is sending me unsolicited love letters.
- Mary bana istenmeyen aşk mektupları gönderiyor.
- Who sent him?
- Onu kim gönderdi?
- Tom sent money to help Mary pay for her mother's operation.
- Tom, Mary'nin annesinin operasyonu için para ödemesine yardım etmek için para gönderdi.
- Tom sent Mary some money.
- Tom, Mary'ye biraz para gönderdi.
- Could you send me a photo of you?
- Bana bir fotoğrafınızı gönderebilir misiniz?
- I'll send you the money today through PayPal.
- Parayı bugün PayPal ile göndereceğim.
- Dorothy sent him a nice present.
- Dorothy ona güzel bir hediye gönderdi.
- I sent my mother some flowers on Mother's Day.
- Anneler Günü'nde anneme çiçek gönderdim.
- I'll send you the link.
- Linki sana göndereceğim.
- Send me photos.
- Bana fotoğraflarını gönder.
- Tom sent me to make sure nothing happened to Mary.
- Tom, Mary'ye bir şey olmadığından emin olmam için beni gönderdi.
- Did she send you?
- Seni o mu gönderdi?
- I apologize for the delay in sending the agenda.
- Gündemin gönderilmesindeki gecikme için özür dilerim.
- We send her some flower on her birthday.
- Doğum gününde ona çiçek gönderiyoruz.
- We will not be able to send the package first thing tomorrow morning.
- Yarın sabah ilk iş paketi gönderemeyeceğiz.
- Sami sent Layla letters.
- Sami, Leyla'ya mektuplar gönderdi.
- The president did not come, but sent the vice-president in his stead.
- Başkan gelmedi ama, yerine başkan yardımcısını gönderdi.
- Send us lots of pictures!
- Bize bir sürü fotoğraf gönderin!
- Tom sends more than a hundred text messages a day.
- Tom günde yüzden fazla kısa mesaj gönderiyor.
- I would like to send a package to Japan.
- Japonya'ya bir paket göndermek isterim.
- Lieutenant Dan Anderson sent a canine team to the crime scene.
- Teğmen Dan Anderson olay yerine bir köpek ekibi gönderdi.
- He sent me a letter of appreciation.
- O bana bir teşekkür mektubu gönderdi.
- I sent her flowers on Valentine's Day.
- Sevgililer Günü'nde ona çiçek gönderdim.
- Even my grandma can send an SMS.
- Büyükannem bile SMS gönderebilir.
- Tom didn't read any of the messages Mary sent to him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği mesajların hiçbirini okumadı.
- Let's send Tom a Christmas card this year.
- Bu yıl Tom'a bir Noel kartı gönderelim.
- If it is free, please send me a copy.
- Ücretsiz ise, bana bir kopya gönderin lütfen.
- Tom took a picture of his dog and sent it to Mary.
- Tom köpeğinin resmini çekip Mary'ye gönderdi.
- They never forget to send their mother a gift on her birthday.
- Annelerine doğum gününde hediye göndermeyi asla unutmazlar.
- He sent fruits and vegetables to his daughter.
- Kızına meyve ve sebze gönderdi.
- I sent some money to you.
- Sana biraz para gönderdim.
- We must send people to the Moon.
- İnsanları aya göndermeliyiz.
- I didn't send her anywhere.
- Onu da hiçbir yere göndermedim.
- Tom didn't read the message Mary sent him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği mesajı okumadı.
- As soon as I can get the chance, I'll send you some money.
- Fırsatını bulur bulmaz sana biraz para gönderirim.
- Please send this by sea mail.
- Lütfen bunu deniz yoluyla gönder.
- Even my grandma can send a text.
- Büyükannem bile mesaj gönderebiliyor.
- Tom sent me that.
- Bunu bana Tom gönderdi.
- Fadil sent Dania letters.
- Fadıl Dania'ya mektuplar gönderdi.
- If I could send you a marshmallow, Trang, I would.
- Sana bir şekerleme gönderebilseydim, Trang, gönderirdim.
- He sent me the message by telephone.
- Mesajı bana telefonla gönderdi.
- I'll send it back.
- Onu geri göndereceğim.
- They send us to the farm.
- Onlar bizi çiftliğe gönderiyorlar.
- I sent Tom a message.
- Ben Tom'a bir mesaj gönderdim.
- Send me photos.
- Bana fotoğraflar gönder.
- Tom sent the letter by airmail.
- Tom mektubu uçakla gönderdi.
- Please send me a letter.
- Lütfen bana bir mektup gönderin.
- Tom sent me an interesting text.
- Tom bana ilginç bir yazı gönderdi.
- Tom sent a Christmas card to Mary.
- Tom, Mary'ye bir Noel kartı gönderdi.
- Was my letter sent?
- Benim mektup gönderildi mi?
- I'd like to send a registered letter.
- Taahhütlü bir mektup göndermek istiyorum.
- Tom sent me a present.
- Tom bana bir hediye gönderdi.
- Tom sent Mary many letters.
- Tom, Mary'ye birçok mektup gönderdi.
- Can they send me a brochure?
- Onlar bana bir broşür gönderebilir mi?
- I told her to send me another ticket.
- Bana başka bir bilet göndermesini söyledim.
- Send us your photos.
- Bize fotoğraflarını gönder.
- Send me the bill.
- Bana faturayı gönder.
- Who did you send roses to?
- Gülleri kime gönderdin?
- This is the first time I've sent flowers to Mary.
- Mary'ye ilk kez çiçek gönderiyorum.
- Will you send up a bucket of ice?
- Bir kova buz gönderir misin?
- Send us a copy.
- Bize bir nüsha gönder.
- I'm sure Tom will send you some flowers.
- Eminim Tom sana çiçek gönderecektir.
- He sent a card to Mary.
- Mary'ye bir kart gönderdi.
- She sends us e-mails.
- O bize e-posta gönderir.
- Tom wondered if it was Mary who had sent him the box of apples.
- Tom, ona elma kutusunu gönderenin Mary olup olmadığını merak etti.
- Send her in.
- Onu içeri gönderin.
- I sent you the money you asked for.
- İstediğin parayı sana gönderdim.
- Send me a copy.
- Bana bir kopyasını gönder.
- They sent their son to Europe to acquire culture.
- Oğullarını kültür edinmesi için Avrupa'ya gönderdiler.
- Let's send Tom a Christmas card this year.
- Bu yıl Tom'a Noel kartı gönderelim.
- My mother sent me a birthday present.
- Annem bana bir doğum günü hediyesi gönderdi.
- I sent a message to them.
- Onlara bir mesaj gönderdim.
- Send me a copy.
- Bana bir kopya gönder.
- Send me your picture.
- Bana resmini gönder.
- Tom didn't remember to send Mary a birthday card.
- Tom, Mary'ye doğum günü kartı göndermeyi hatırlamadı.
- She sent him a long letter.
- Ona uzun bir mektup gönderdi.
- Grandmother sent us a box of apples.
- Büyükannem bize bir kutu elma gönderdi.
- I want to send this by registered mail.
- Bunu taahhütlü mektupla göndermek istiyorum.
- I stopped sending Christmas cards three years ago.
- Üç yıl önce Noel kartları göndermeyi bıraktım.
- Send me the tracking number please.
- Bana takip numarasını gönder lütfen.
- Sami sent Layla to look for the money.
- Sami, Leyla'yı parayı aramaya gönderdi.
- I can't send you the invitation.
- Size davetiye gönderemem.
- The investigators sent a glass and a pair of socks to be examined.
- Müfettişler incelenmesi için bir bardak ve bir çift çorap gönderdi.
- I just sent you a present in the mail.
- Az önce sana postayla bir hediye gönderdim.
- Sami sent Layla so many scary videos.
- Sami, Layla'ya bir sürü korkunç video gönderdi.
- My aunt sent me a birthday present.
- Teyzem bana bir doğum günü hediyesi gönderdi.
- Did you follow the link in the e-mail I sent you?
- Sana gönderdiğim e-postadaki bağlantıyı takip ettin mi?
- I sent her a doll.
- Ona bir oyuncak bebek gönderdim.
- As soon as I finish writing the report, I'll send it to you.
- Raporu yazmayı bitirir bitirmez size gönderirim.
- I want to send a message to my friend Tom.
- Arkadaşım Tom'a bir mesaj göndermek istiyorum.
- May I ask you to send this to New York?
- Bunu New York'a göndermenizi isteyebilir miyim?
- Send them a thank-you note for their hospitality.
- Misafirperverlikleri için onlara bir teşekkür notu gönderin.
- You sent medicine from your pharmacy.
- Eczaneden ilaç gönderdin.
- I'll make sure all of your things get sent to you.
- Tüm eşyalarının sana gönderilmesini sağlayacağım.
- Sami sent Layla thousands of messages via Facebook.
- Sami, Leyla'ya Facebook üzerinden binlerce mesaj gönderdi.
- Tom sent Mary packing.
- Tom Mary'i paketlemeye gönderdi.
- The chances are that the boss will send you to California.
- Büyük ihtimalle patron sizi Kaliforniya'ya gönderecek.
- I sent some money to Tom.
- Tom'a biraz para gönderdim.
- I'll send it to you.
- Sana gönderirim.
- I made a mistake in sending it or something.
- Onu göndermede falan hata yapmışımdır.
- I'll send you the bill.
- Faturayı size göndereceğim.
- Please send me your latest catalog.
- Lütfen bana son kataloğunuzu gönderin.
- I'm sending you a book.
- Sana bir kitap gönderiyorum.
- Could you help me by sending diesel?
- Mazot göndererek bana yardım edebilir misin?
- He sent a card to Maria.
- Maria'ya bir kart gönderdi.
- Send them up.
- Onları yukarı gönder.
- Tom is always sending me stuff.
- Tom bana sürekli bir şeyler gönderiyor.
- I'll send you a message.
- Sana bir mesaj gönderirim.
- Tell me where to send the files.
- Dosyaları nereye göndereceğimi söyle.
- Tom sent Mary packing.
- Tom Mary'yi ambalajlamaya gönderdi.
- She wants to know who sent the flowers.
- Çiçekleri kimin gönderdiğini bilmek istiyor.
- Why did Tom send you this?
- Tom neden bunu sana gönderdi?
- I'll send you the bill.
- Faturayı göndereceğim.
- I'm going to send my mother some flowers.
- Anneme çiçek göndereceğim.
- I'll send flowers.
- Çiçek gönderirim.
- Tom sent Mary's letter back unopened.
- Tom, Mary'nin mektubunu açmadan geri gönderdi.
- I sent this letter to my grandfather.
- Bu mektubu büyükbabama gönderdim.
- Who sent this message?
- Bu mesajı kim gönderdi?
- They sent ambassador Tom Jackson as far away from Washington as they ever could.
- Büyükelçi Tom Jackson'ı Washington'dan olabildiğince uzağa gönderdiler.
- I sent you a message.
- Sana mesaj gönderdim.
- I'll send you his picture.
- Sana onun fotoğrafını göndereceğim.
- Tom used to send me birthday gifts.
- Tom bana doğum günü hediyeleri gönderirdi.
- They sent us the results.
- Sonuçları bize gönderdiler.
- We can't send them out there.
- Onları oraya gönderemeyiz.
- Why did Tom send Mary flowers?
- Tom neden Mary'ye çiçek gönderdi?
- He sent me a letter of appreciation.
- Bana bir teşekkür mektubu gönderdi.
- Send Tom a message.
- Tom'a bir mesaj gönderin.
- She sent me a long letter.
- O, bana uzun bir mektup gönderdi.
- He sent the letter back unopened.
- Açmadan mektubu geri gönderdi.
- We have to send the samples in for testing.
- Numuneleri test için göndermeliyiz.
- Dan sent the machines to a site where they would be dismantled.
- Dan, makineleri sökülmek üzere bir sahaya gönderdi.
- He sent me a letter asking if the book had reached me.
- O, kitabın bana ulaşıp ulaşmadığını soran bir mektup gönderdi.
- I asked her to send us the book.
- Ona bize kitabı göndermesini rica ettim.
- Please send me a letter as soon as you arrive.
- Lütfen varır varmaz bana bir mektup gönder.
- Tom sent Mary a message written in French.
- Tom, Mary'ye Fransızca bir mesaj gönderdi.
- I sent them back home.
- Onları eve geri gönderdim.
- Tom sent me a Christmas gift.
- Tom bana bir Noel hediyesi gönderdi.
- They sent me to kill you.
- Beni seni öldürmem için gönderdiler.
- Send me the account.
- Bana hesabı gönder.
- Somebody sent us a gift.
- Biri bize hediye göndermiş.
- Did Mary get the flowers I sent?
- Mary gönderdiğim çiçekleri aldı mı?
- His parents were too poor to send their son to college.
- Ailesi oğullarını üniversiteye gönderemeyecek kadar fakirdi.
- I'm sending Tom to Boston to help you.
- Size yardım etmesi için Tom'u Boston'a gönderiyorum.
- Tom sent his application.
- Tom başvurusunu gönderdi.
- Dan didn't even send Linda a postcard.
- Dan, Linda'ya bir kartpostal bile göndermedi.
- I'll have to send my camera out for repair.
- Kameramı tamir için göndermek zorunda kalacağım.
- I'm going to send my resume to several companies.
- Özgeçmişimi birkaç şirkete göndereceğim.
- Sami sent Layla a funny picture.
- Sami Layla'ya komik bir resim gönderdi.
- Send Tom a note.
- Tom'a bir not gönderin.
- Dan sent Linda back home.
- Dan, Linda'yı eve geri gönderdi.
- Tom sent Mary a love letter, but he never did find out whether it arrived.
- Tom, Mary'ye bir aşk mektubu gönderdi, ama ulaşıp ulaşmadığını asla öğrenemedi.
- We'll send Tom a card.
- Biz Tom'a bir kart göndereceğiz.
- If you want to send a Christmas parcel to Australia, you should post it now.
- Avustralya'ya Noel paketi göndermek isterseniz şimdi postalamanız gerekir.
- My friend sent me a letter to find out how I was.
- Arkadaşım nasıl olduğumu öğrenmek için bana bir mektup gönderdi.
- I sent it to you two days ago.
- Onu sana iki gün önce gönderdim.
- I sent Tom some money.
- Tom'a biraz para gönderdim.
- I sent him home to Boston.
- Onu Boston'a gönderdim.
- I sent her a note.
- Ona bir not gönderdim.
- He sent me.
- Beni o gönderdi.
- Tom sent Mary an invitation.
- Tom, Mary'ye bir davetiye gönderdi.
- Fadil sent Layla a goodnight text message.
- Fadıl, Leyla'ya iyi geceler mesajı gönderdi.
- Would you send me your picture?
- Bana resmini gönderir misin?
- Please send it by special delivery.
- Lütfen onu özel teslimatla gönderin.
- Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
- Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
- I want you to send this parcel at once.
- Bu paketi hemen göndermeni istiyorum.
- It's about time you sent the children to bed.
- Çocukları yatağa göndermenin zamanı geldi.
- Just don't tell Tom I sent you.
- Tom'a seni benim gönderdiğimi söyleme.
- Tom sent his children away to their mother.
- Tom çocuklarını annelerine gönderdi.
- I'll send you my mother's recipe.
- Sana annemin yemek tarifini göndereceğim.
- Send me the account.
- Hesabı bana gönder.
- I'll send you the recipe for my mother's oatmeal cookies.
- Annemin yulaf ezmeli kurabiyelerinin tarifini sana göndereceğim.
- I cannot send you the invitation.
- Sana davetiye gönderemem.
- I'll send you your clothes and some other things next month by express delivery.
- Kıyafetlerini ve diğer bazı şeyleri gelecek ay hızlı teslimatla göndereceğim.
- Who sent them?
- Onları kim gönderdi?
- They sent me to kill you.
- Seni öldürmem için beni gönderdiler.
- Tom almost never forgets to send his mother a Mother's Day card.
- Tom annesine Anneler Günü kartı göndermeyi neredeyse hiç unutmaz.
- Instead of going himself, he sent his brother in his place.
- Kendi gitmek yerine kardeşini gönderdi.
- My mother and father are sending me to Boston for the summer to visit my cousins.
- Annem ve babam kuzenlerimi ziyaret etmem için yazın beni Boston'a gönderiyorlar.
- Tom sent Mary a picture of his friends.
- Tom, Mary'ye arkadaşlarının resmini gönderdi.
- As soon as I can get the chance, I'll send you some money.
- Fırsat bulur bulmaz, sana biraz para göndereceğim.
- Sami sent Layla's son to an early grave.
- Sami, Layla'nın oğlunu erken bir mezara gönderdi.
- Tom sent these flowers.
- Tom bu çiçekleri gönderdi.
- Japan has been sending her athletes to the Olympics since 1912.
- Japonya, sporcularını 1912'den beri Olimpiyatlara gönderiyor.
- She hasn't stopped calling me and sending me messages.
- Beni aramayı ve mesajlar göndermeyi bırakmadı.
- I forgot to hit send.
- Gönder tuşuna basmayı unuttum.
- You have our permission to include our software on condition that you send us a copy of the final product.
- Nihai ürünün bir kopyasını göndermek şartıyla bizim yazılımı dahil etmeniz için iznimiz var.
- Where were they sent?
- Nereye gönderildiler?
- She sent him a message.
- Ona bir mesaj gönderdi.
- I sent you the money through PayPal.
- Parayı sana PayPal ile gönderdim.
- It might have been Miss Satoh who sent these flowers.
- Bu çiçekleri gönderen Bayan Satoh olabilirdi.
- He sent me a present.
- O bana bir hediye gönderdi.
- I've sent you something.
- Sana bir şey gönderdim.
- Send him away.
- Gönderin onu.
- Tom wrote Mary a long letter, but he didn't send it to her.
- Tom, Mary'ye uzun bir mektup yazdı ama ona göndermedi.
- I am sending you a picture of my family.
- Sana ailemin bir resmini gönderiyorum.
- Sami sent Layla letters but they were unanswered.
- Sami, Leyla'ya mektuplar gönderdi ama yanıtlanmadılar.
- She sent me a text message.
- Bana bir mesaj gönderdi.
- Send her in.
- Onu içeri gönder.
- Tom saved every letter Mary sent him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği her mektubu sakladı.
- I sent them out of the room.
- Onları odadan dışarı gönderdim.
- He sent flowers to his mother.
- Annesine çiçekler gönderdi.
- He sends us flowers.
- O bize çiçekler gönderir.
- Could you send me a brochure?
- Bana bir broşür gönderebilir misiniz?
- John sent me a letter written in German.
- John bana Almanca yazılmış bir mektup gönderdi.
- I'll have it sent to you.
- Sana göndereceğim.
- I sent Mary flowers on Valentine's Day.
- Sevgililer Günü'nde Mary'ye çiçek gönderdim.
- I'd like to send this parcel to Japan by sea.
- Bu paketi deniz yoluyla Japonya'ya göndermek istiyorum.
- I sent Tom $3,000 three months ago.
- Üç ay önce Tom'a 3,000 dolar gönderdim.
- I am sending a copy of my letter to you.
- Size, mektubumun bir kopyasını gönderiyorum.
- Why did you ask her to send you her picture?
- Neden sana resmini göndermesini istedin?
- Tom sent flowers to his mother.
- Tom annesine çiçekler gönderdi.
- He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- Bana bir mektup gönderdi ve yarın sabah onda geleceğini söyledi.
- She sends us to the town.
- O bizi kasabaya gönderir.
- He sent her a birthday card.
- Ona doğum günü kartı gönderdi.
- Sami sent Layla a very poetic text message.
- Sami Layla'ya çok şiirsel bir mesaj gönderdi.
- Would you please send the remaining five units right away?
- Lütfen kalan beş birimi hemen gönderir misiniz?
- I need to send some letters.
- Bazı mektuplar göndermem gerekiyor.
- I sent it out yesterday, and so you should get it tomorrow.
- Dün gönderdim, yarın elinizde olur.
- The dishes got sent to the wrong table.
- Tabaklar yanlış masaya gönderilmiş.
- My aunt, who lives in Tokyo, sent me a beautiful blouse.
- Tokyo'da yaşayan teyzem bana çok güzel bir bluz gönderdi.
- Dan threatened to send Linda back to the mental hospital.
- Dan, Linda'yı akıl hastanesine geri göndermekle tehdit etti.
- You sent medicine from your pharmacy.
- Eczanenden ilaç göndermişsin.
- Sami continued to send text messages to Layla.
- Sami Layla'ya kısa mesaj gönderip durdu.
- Do you want to send a message?
- Bir mesaj göndermek ister misin?
- Tom sent Mary a gift.
- Tom Mary'ye bir hediye gönderdi.
- Sami sent Layla some creepy pictures.
- Sami, Leyla'ya bazı ürkütücü resimler gönderdi.
- He sent us presents.
- Bize hediyeler gönderdi.
- I sent him out of the room.
- Onu odadan dışarı gönderdim.
- I think you sent me the wrong document.
- Sanırım bana yanlış belgeyi gönderdin.
- Send him to me!
- Onu bana gönder!
- I'll send you Tom's picture.
- Sana Tom'un resmini göndereceğim.
- When will you send me one of your photos?
- Resimlerinden birini bana ne zaman göndereceksin?
- I told them to send me another ticket.
- Bana yeni bir bilet göndermelerini söyledim.
- Did you receive the message I sent you yesterday?
- Dün sana gönderdiğim mesajı aldın mı?
- Should I send you more sentences?
- Sana daha fazla cümle göndereyim mi?
- I'd like to send this package to Australia.
- Bu paketi Avustralya'ya göndermek istiyorum.
- After you translate this article, send it to me.
- Bu makaleyi çevirdikten sonra bana gönderin.
- Tom sent Mary some flowers.
- Tom, Mary'ye çiçek gönderdi.
- I have installed Microsoft Office on my personal computer, so please use its file format when you send me the attachment.
- Ben, kişisel bilgisayarıma Microsoft Office yükledim, bu yüzden bana eklenti gönderdiğinde lütfen onun dosya formatını kullan.
- We'll send it to you right away.
- Hemen göndereceğiz.
- Please send this by sea mail.
- Lütfen bunu deniz nakliyesiyle gönderin.
- Tom hasn't sent the letter yet.
- Tom henüz mektubu göndermedi.
- My friend sent me a letter to find out how I was.
- Arkadaşım, nasıl olduğumu öğrenmek için bana bir mektup göndermiş.
- Send me a message or give me a call if you're interested.
- İlgileniyorsanız bana mesaj gönderin ya da arayın.
- Send Tom a note.
- Tom'a bir not gönder.
- The only thing Sami ever sent me was an old book.
- Sami'nin şimdiye kadar bana gönderdiği tek şey eski bir kitaptı.
- Tom didn't send me any letters.
- Tom bana hiç mektup göndermedi.
- I sent this drum to my father.
- Bu davulu babama gönderdim.
- Please send me a letter.
- Lütfen bana bir mektup gönder.
- Even my grandma can send a text.
- Büyükannem bile bir mesaj gönderebilir.
- They sent another message to King George.
- King George'a bir mesaj daha gönderdiler.
- He sent his luggage earlier.
- Bavulunu daha önce göndermişti.
- The doctor sent the live patient to the morgue.
- Doktor canlı hastayı morga gönderdi.
- Send it in duplicate.
- Onu iki kopya halinde gönderin.
- Don't forget to send that letter.
- O mektubu göndermeyi unutma.
- Sami sent Layla many text messages.
- Sami, Layla'ya birçok mesaj gönderdi.
- I just sent you a present in the mail.
- Ben sadece sana postayla bir hediye gönderdim.
- I want you to send this parcel at once.
- Bu paketi hemen göndermenizi istiyorum.
- Tom sent me back to help.
- Tom yardım etmem için beni geri gönderdi.
- He sent his son to an English boarding school.
- O, oğlunu bir İngiliz yatılı okuluna gönderdi.
- Please send me the doctor's bill.
- Lütfen bana doktor faturasını gönder.
- Sami sent Layla really bizarre letters.
- Sami Layla'ya gerçekten tuhaf mektuplar gönderdi.
- Who are they sending?
- Onlar kimi gönderiyor?
- I will send your money as soon as possible.
- Paranı en kısa zamanda göndereceğim.
- Would you please send the remaining five units right away?
- Lütfen kalan beş üniteyi hemen gönderir misiniz?
- Send us a letter.
- Bize bir mektup gönder.
- Did you read the letter I sent you?
- Sana gönderdiğim mektubu okudun mu?
- Can you send the money today?
- Bugün parayı gönderebilir misin?
- For God sent not his Son into the world to condemn the world; but that the world through him might be saved.
- Çünkü Tanrı, Oğlu'nu dünyayı yargılasın diye değil, dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye dünyaya gönderdi.
- Could you send someone up for my bags, please?
- Çantalarım için birini gönderir misin, lütfen?
- Please send this package right away.
- Lütfen bu paketi derhal gönderin.
- Let's send them all away.
- Onların hepsini uzaklara gönderelim.
- Sami was forced to cut the rope, sending Layla down to her death.
- Sami ipi kesmek zorunda kaldı ve Layla'yı ölüme gönderdi.
- I promised to send Tom a letter.
- Tom'a bir mektup göndereceğime söz verdim.
- My aunt, who lives in Tokyo, sent me a beautiful blouse.
- Tokyo'da yaşayan teyzem bana güzel bir bluz gönderdi.
- I'll send you the payment today through Paypal.
- Ödemeyi bugün sana PayPal ile göndereceğim.
- He sent me a birthday gift.
- Bana bir doğum günü hediyesi gönderdi.
- Tom sent Mary away.
- Tom Mary'i gönderdi.
- Did you send them?
- Sen mi gönderdin?
- He sent me an affectionate letter.
- Bana sevgi dolu bir mektup gönderdi.
- The apples he sent to me were delicious.
- Bana gönderdiği elmalar çok lezzetliydi.
- Send them a thank-you note for their hospitality.
- Onlara konukseverlikleri için teşekkür notu gönder.
- My friend sent me a letter asking how I was.
- Arkadaşım bana nasıl olduğumu soran bir mektup gönderdi.
- I didn't send Tom anywhere.
- Tom'u bir yere göndermedim.
- Tom sent Mary several love letters.
- Tom, Mary'ye birkaç aşk mektubu gönderdi.
- You can't send Christmas cards to everyone.
- Herkese Noel kartı gönderemezsin.
- Tom sent me a very nice thank you note.
- Tom bana çok hoş bir teşekkür notu gönderdi.
- We'll send her a card.
- Ona bir kart göndereceğiz.
- Have you sent Tom a Christmas card yet?
- Tom'a Noel kartı gönderdin mi?
- I sent Tom out of the room.
- Tom'u odadan gönderdim.
- I write letters that I never send.
- Hiç göndermediğim mektuplar yazıyorum.
- He sent a message by wireless.
- Telsizle bir mesaj gönderdi.
- Mary hasn't sent the parcel yet.
- Mary henüz paketi göndermedi.
- If it is free, please send me a copy.
- Ücretsizse, lütfen bana bir kopyasını gönderin.
- A few years ago it would have been inconceivable for Japan to send troops overseas.
- Birkaç yıl önce, Japonya'nın denizaşırı birlikler göndermesi akıl almazdı.
- The boss sent Tom to Boston on business.
- Patron Tom'u iş için Boston'a gönderdi.
- You send us to death.
- Bizi ölüme gönderirsiniz.
- Tom wrote Mary a love letter, but he didn't send it.
- Tom, Mary'ye bir aşk mektubu yazdı ama göndermedi.
- I'll send Tom a letter tomorrow.
- Yarın Tom'a bir mektup göndereceğim.
- Tom sent Mary back to Boston.
- Tom, Mary'i Boston'a geri gönderdi.
- Tom sent money to Mary to help her pay for school expenses.
- Tom, Mary'ye okul masraflarını karşılaması için para gönderdi.
- Please send all comments and suggestions to Tom Jackson.
- Lütfen tüm görüş ve önerilerinizi Tom Jackson'a gönderin.
- I sent your present today!
- Bugün hediyeni gönderdim!
- Send us the photos.
- Bize fotoğrafları gönder.
- Send me there.
- Beni oraya gönder.
- Did you get the package I sent you?
- Sana gönderdiğim paketi aldın mı?
- I'll have to send my camera out for repair.
- Kameramı tamire göndermek zorundayım.
- Let's send Tom a sympathy card.
- Tom'a bir taziye kartı gönderelim.
- I sent some money to them.
- Onlara biraz para gönderdim.
- Instead of sending somebody on your behalf, you had better go and speak in person.
- Adınıza birini göndermek yerine gidip yüz yüze konuşsanız daha iyi olur.
- Tom sent me this postcard from Boston.
- Tom bana bu kartpostalı Boston'dan gönderdi.
- Did he send you?
- Seni o mu gönderdi?
- Why doesn't he send me letters anymore?
- Neden artık bana mektup göndermiyor?
- Let's find out who sent this to us.
- Bunu bize kimin gönderdiğini bulalım.
- Dan sent his henchmen to kill Linda.
- Dan uşaklarını Linda'yı öldürmeleri için gönderdi.
- Send the bill to me.
- Faturayı bana gönder.
- In December 1989, he sent troops to Panama.
- Aralık 1989'da Panama'ya asker gönderdi.
- Send me a picture of yourself.
- Bana bir resmini gönder.
- He sent me some American magazines.
- Bana bazı Amerikan dergileri gönderdi.
- She's curious to find out who sent the flowers.
- O, çiçekleri kimin gönderdiğini bulmak için meraklıdır.
- The ear canal sends sound waves to the eardrum.
- Kulak kanalı, kulak zarına ses dalgaları gönderir.
- They have never forgotten to send their mother a birthday present.
- Onlar annelerine bir doğum günü hediyesi göndermeyi hiç unutmadılar.
- Tom sent flowers to his mother on her birthday.
- Tom annesine doğum gününde çiçek gönderdi.
- She sent me a letter.
- Bana bir mektup gönderdi.
- How much was it costing you per month to send Tom to boarding school?
- Tom'u yatılı okula göndermek sana her ay ne kadara mal oluyordu?
- Tom sent Mary a text message.
- Tom, Mary'e bir mesaj gönderdi.
- I'd like to send my dress to a dry cleaner.
- Elbisemi kuru temizlemeye göndermek istiyorum.
- Tom sent Mary a three-page letter.
- Tom, Mary'ye üç sayfalık bir mektup gönderdi.
- Tom's parents worked hard to send him to private school.
- Tom'un ailesi onu özel okula göndermek için çok çalıştı.
- Please send me a catalog.
- Lütfen bana bir katalog gönder.
- You sent me your photo.
- Bana fotoğrafınızı gönderdiniz.
- You send us letters.
- Bize mektup gönderiyorsun.
- We've already sent a message to Tom.
- Biz zaten Tom'a bir mesaj gönderdik.
- Send me your position.
- Bana konumunu gönder.
- I'll send you the link.
- Sana linki gönderirim.
- Tom sent a dozen roses to Mary on Valentine's Day.
- Tom, Sevgililer Günü'nde Mary'ye bir düzine gül gönderdi.
- Tom's researched his family history and intends to send a detailed family tree to all of his relatives.
- Tom aile geçmişini araştırdı ve tüm akrabalarına ayrıntılı bir soy ağacı göndermeyi planlıyor.
- We can't send her out there.
- Onu oraya gönderemeyiz.
- I sent her home to Boston.
- Kadını Boston'a gönderdim.
- I thought the company had sent Tom to Boston.
- Şirketin Tom'u Boston'a gönderdiğini düşündüm.
- Tom sent Mary flowers on Valentine's Day.
- Tom Sevgililer Günü'nde Mary'ye çiçek gönderdi.
- I love the flowers you sent me.
- Bana gönderdiğin çiçeklere bayıldım.
- For ten florins, I send a series of stamps.
- On florin için bir dizi pul gönderiyorum.
- Send the kids to bed.
- Çocukları yatağa gönder.
- It might've been Tom who sent you these flowers.
- Sana bu çiçekleri gönderen Tom olabilir.
- I'll send for you.
- Sana haber göndereceğim.
- Sami sent Layla so many scary videos.
- Sami, Leyla'ya pek çok korkutucu video gönderdi.
- Sami sent Layla really bizarre letters.
- Sami, Leyla'ya gerçekten tuhaf mektuplar gönderdi.
- I'm not going to send him a card.
- Ona kart göndermeyeceğim.
- Tom is looking through the file you sent us.
- Tom bize gönderdiğin dosyaya bakıyor.
- Sami sent Layla death threats.
- Sami, Leyla'ya ölüm tehditleri gönderdi.
- Tom sent me over to get you.
- Tom beni seni almam için gönderdi.
- Send me the tracking number please.
- Bana takip numarasını gönderin lütfen.
- I've been looking at the information you sent.
- Gönderdiğin bilgilere bakıyordum.
- We've already sent a message to Tom.
- Tom'a çoktan bir mesaj gönderdik.
- Sami sent this to me.
- Bunu bana Sami gönderdi.
- Please send us more details.
- Lütfen bize daha fazla detay gönderin.
- Tom sent Mary back home.
- Tom, Mary'i eve geri gönderdi.
- I didn't send her anywhere.
- Onu bir yere göndermedim.
- His parents were dirt-poor and could not afford to send their son to college.
- Ailesi çok fakirdi ve oğullarını üniversiteye gönderecek paraları yoktu.
- A smile sends a friendship signal.
- Bir gülümseme dostluk işareti gönderir.
- Send her away.
- Gönderin onu.
- Please don't send me back home!
- Lütfen beni eve geri göndermeyin!
- I'll send you greetings by radio.
- Sana telsizle selam göndereceğim.
- In the interim, please send all communications to Tom.
- Bu süre zarfında lütfen tüm yazışmalarınızı Tom'a gönderin.
- Mary sent Tom a selfie.
- Mary Tom'a bir özçekim gönderdi.
- Send us more stuff.
- Bize daha fazla şey gönderin.
- Would you be willing to send me a sample free of charge?
- Bana ücretsiz bir numune gönderir misiniz?
- I'll send it to you tomorrow.
- Yarın sana gönderirim.
- I sent Tom a couple of messages.
- Tom'a birkaç mesaj gönderdim.
- We lost no time sending him to the hospital.
- Hiç vakit kaybetmeden onu hastaneye gönderdik.
- Tom hasn't sent the letter yet.
- Tom mektubu henüz göndermedi.
- We had already sent the letters of invitation to the party.
- Partiye davet mektuplarını çoktan göndermiştik.
- Send this by special delivery.
- Bunu özel teslimatla gönderin.
- We must send people to Mars.
- Mars'a insan göndermeliyiz.
- We have to send them something.
- Onlara bir şey göndermeliyiz.
- Would you send me your picture?
- Resminizi bana gönderir misiniz?
- I sent one.
- Birini gönderdim.
- I sent Tom that.
- Ben Tom'a onu gönderdim.
- Send us more stuff.
- Bize daha fazla şeyler gönder.
- Please send this by Federal Express.
- Lütfen bunu Federal Express'le gönderin.
- It is very kind of you to send me such a nice present.
- Bana böyle güzel bir hediye göndermeniz çok nazikçe.
- They sent up a balloon.
- Bir balon gönderdiler.
- He sent me a present.
- Bana bir hediye göndermiş.
- I sent this letter to my grandfather.
- Ben bu mektubu dedeme gönderdim.
- Mother has sent you some cakes and milk.
- Annen sana biraz kek ve süt gönderdi.
- President McKinley sent an immediate answer.
- Başkan McKindley anında cevap gönderdi.
- Tom often sends me jokes.
- Tom bana sık sık şakalar gönderir.
- My uncle sends me a birthday present every year.
- Amcam her yıl bana bir doğum günü hediyesi gönderir.
- I didn't send Tom anywhere.
- Tom'u hiçbir yere göndermedim.
- I send you a thousand kisses.
- Sana bin tane öpücük gönderiyorum.
- I told them to send me another ticket.
- Bana başka bir bilet göndermelerini söyledim.
- She sent me a long letter.
- Bana uzun bir mektup gönderdi.
- I am going to send my son to college.
- Oğlumu üniversiteye göndereceğim.
- Tom sent Mary some money.
- Tom, Mary'e biraz para gönderdi.
- Send it by airmail.
- Havayolu ile gönderin.
- Tom sent Mary out to look for John.
- Tom, John'u araması için Mary'yi gönderdi.
- Sami sent his mistress 3000 voice messages.
- Sami metresine 3000 sesli mesaj gönderdi.
- I didn't send Tom any letters last year.
- Geçen yıl Tom'a hiç mektup göndermedim.
- I stopped sending Christmas cards a few years ago.
- Birkaç yıl önce Noel kartı göndermeyi bıraktım.
- I sent a present to Mary yesterday.
- Dün Mary'ye bir hediye gönderdim.
- Tom appreciated all the letters Mary sent him while he was in prison.
- Tom, Mary hapisteyken ona gönderdiği tüm mektupları takdir etti.
- I asked him to send us the book.
- Ondan kitabı bize göndermesini istedim.
- Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
- Yıl sonu hediyesi göndermek Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
- Tom sent me these.
- Tom bana bunları gönderdi.
- My uncle sends me a birthday present every year.
- Amcam bana her yıl doğum günü armağanı gönderir.
- Fate often sends the unexpected.
- Kader genellikle beklenmeyeni gönderir.
- Was my letter sent?
- Mektubum gönderildi mi?
- Please send photographs.
- Lütfen fotoğrafları gönderin.
- Mary sends more than a hundred text messages per day.
- Mary günde yüzden fazla kısa mesaj gönderiyor.
- Do you really want to send Mary flowers?
- Gerçekten Mary'ye çiçek göndermek istiyor musun?
- Tom sent money to help Mary care for her children.
- Tom, Mary'nin çocuklarına bakmasına yardım etmek için para gönderdi.
- Tom sent me a message.
- Tom bana bir mesaj gönderdi.
- Tom sent a bouquet of flowers to his mother on Mother's Day.
- Tom Anneler Günü'nde annesine bir buket çiçek gönderdi.
- Don't send the picture to me; post it on Twitter.
- Resmi bana göndermeyin; Twitter'da paylaşın.
- When will you send me one of your photos?
- Bana resimlerinden birini ne zaman göndereceksin?
- Please send someone to my room.
- Lütfen odama birini gönderin.
- In the era of email, I'm so happy when a friend sends me a real letter.
- E-posta çağında, bir arkadaşım bana gerçek bir mektup gönderdiğinde çok mutlu oluyorum.
- He sent me a comic book from Germany.
- O bana Almanya'dan bir çizgi roman gönderdi.
- I sent flowers to the baby's mother.
- Bebeğin annesine çiçek gönderdim.
- Send me a letter when you arrive.
- Geldiğinde bana bir mektup gönder.
- They sent me three turkeys.
- Bana üç hindi gönderdiler.
- Tom sent Christmas gifts to us.
- Tom bize Noel hediyeleri gönderdi.
- Tom sent flowers to his mother on her birthday.
- Tom annesine doğum gününde çiçekler gönderdi.
- Tom hasn't sent the package yet.
- Tom paketi henüz göndermedi.
- If you come across my book, will you send it to me?
- Kitabımı bulursan, bana gönderir misin?
- I wouldn't send a dog out on a night like that.
- Böyle bir gecede bir köpeği dışarı göndermezdim.
- I told him to send me one more ticket.
- Bana bir bilet daha göndermesini söyledim.
- Send her up.
- Onu yukarı gönder.
- He sent about 2.2 billion spam emails over a period of around one and a half years.
- O yaklaşık bir buçuk yıllık bir süre boyunca 2.2 milyar istenmeyen e-posta gönderdi.
- Tom sent me his picture.
- Tom bana resmini gönderdi.
- He sent her a message.
- Ona bir mesaj gönderdi.
- Did you send them?
- Onları gönderdin mi?
- Is there anything you want us to send you from home?
- Evden size göndermemizi istediğiniz bir şey var mı ?
- I don't read any of the messages that Tom sends me.
- Tom'un bana gönderdiği mesajlardan hiç birini okumuyorum.
- We sent her a copy.
- Ona bir kopya gönderdik.
- Tom sends about thirty text messages a day.
- Tom günde yaklaşık otuz kısa mesaj gönderiyor.
- Your new client has just sent you a message.
- Yeni müşteriniz az önce size bir mesaj gönderdi.
- I sent it to you two days ago.
- Bunu sana iki gün önce gönderdim.
- Could you send it by email?
- E-posta ile gönderebilir misin?
- I'll send you my bill.
- Faturamı sana göndereceğim.
- Let's send these books to Tom.
- Bu kitapları Tom'a gönderelim.
- Who sent this letter?
- Bu mektubu kim gönderdi?
- Sami sent peace and blessings upon the Prophet Muhammad.
- Sami, Peygamber Muhammed'e salât ve selam gönderdi.
- He will send Gilles up to the room.
- Gilles'i odaya gönderecek.
- Mary didn't even read the message Tom sent her.
- Mary Tom'un ona gönderdiği mesajı okumadı bile.
- He sent some of his men into the valley.
- Bazı adamlarını vadiye gönderdi.
- Please send the book by mail.
- Lütfen kitabı postayla gönderin.
- Thank you very much for sending me such a nice present.
- Bana böyle güzel bir hediye gönderdiğin için çok teşekkür ederim.
- You should calm down and stop sending us your arrogant comments.
- Sakin olmalısınız ve kibirli yorumlarınızı bize göndermeyi bırakmalısınız.
- Could you send someone up to make the bed?
- Yatağı yapması için birini gönderebilir misiniz?
- Could he send us a brochure?
- Bize bir broşür gönderebilir mi?
- I sent Tom my picture.
- Tom'a resmimi gönderdim.
- Soon, we'll be able to send you to prison.
- Yakında biz sizi hapse gönderebileceğiz.
- I would've sent her money.
- Ona para gönderirdim.
- He sent an angry customer to the manager.
- O, müdüre kızgın bir müşteri gönderdi.
- I'll send you a refund.
- Size bir geri ödeme göndereceğim.
- He sent me a letter.
- Bana bir mektup gönderdi.
- Tom sent Mary some love letters.
- Tom, Mary'e bazı aşk mektupları gönderdi.
- Tom didn't even read the message Mary sent him.
- Tom Mary'nin gönderdiği mesajı okumadı bile.
- I sent some money to her.
- Ona biraz para gönderdim.
- Have you sent him a Christmas card yet?
- Ona Noel kartı gönderdin mi?
- She's curious to find out who sent the flowers.
- Çiçekleri kimin gönderdiğini merak ediyor.
- Tom sent me a note.
- Tom bana bir not gönderdi.
- I sent them away.
- Onları gönderdim.
- Could you send me a picture?
- Bana bir resim gönderebilir misiniz?
- Could you send this letter to Japan?
- Bu mektubu Japonya'ya gönderir misiniz?
- He sent his son out to get the newspaper.
- Bir gazete alması için oğlunu dışarı gönderdi.
- Tom sent Mary a three-page letter.
- Tom Mary'ye, üç sayfalık bir mektup gönderdi.
- Tom sent Mary his picture.
- Tom, Mary'ye resmini gönderdi.
- Tom sent Mary a lot of letters.
- Tom Mary'ye bir sürü mektup gönderdi.
- Tom sent you, didn't he?
- Seni Tom gönderdi, değil mi?
- Sami sent Layla to look for the money.
- Sami parayı araması için Layla'yı gönderdi.
- Tom can't afford to send his children to college.
- Tom'un çocuklarını üniversiteye göndermeye gücü yetmez.
- I'll send you the payment today through Paypal.
- Ödemeyi bugün Paypal ile göndereceğim.
- When do you want me to send these invitations to our customers?
- Bu davetiyeleri müşterilerimize ne zaman göndermemi istersin?
- They are going to send up a rocket.
- Bir roket gönderecekler.
- I'm sending two photographs as attachments.
- Ek olarak iki fotoğraf gönderiyorum.
- They sent the letters last month.
- Onlar geçen ay mektup gönderdiler.
- Whom did you send the first letter to?
- İlk mektubu kime gönderdin?
- He sent me a letter asking if the book had reached me.
- Kitabın bana ulaşıp ulaşmadığını soran bir mektup gönderdi.
- I'll send a message to her.
- Ona bir mesaj göndereceğim.
- Tom did send Mary flowers once.
- Tom bir keresinde Mary'ye çiçek göndermişti.
- Tell me where to send the files.
- Bana dosyaları nereye göndereceğimi söyle.
- Send us what you want to translate.
- Çevirmek istediğin şeyi bize gönder.
- Tom sent me his picture.
- Tom bana kendi resmini gönderdi.
- He sent you a book.
- Sana bir kitap gönderdi.
- Tom sent me there.
- Tom beni oraya gönderdi.
- Jefferson sent James Monroe to Paris as a special negotiator.
- Jefferson James Monroe'yu özel bir müzakereci olarak Paris'e gönderdi.
- I sent him a note.
- Ona bir not gönderdim.
- Tom sent me a brief note.
- Tom bana kısa bir not gönderdi.
- He was so busy that he sent his son instead of going himself.
- O kadar meşguldü ki kendi gitmek yerine oğlunu gönderdi.
- Let's send him a birthday card this year.
- Bu yıl ona bir doğumgünü kartı gönderelim.
- He sent me a birthday card.
- Bana bir doğum günü kartı göndermiş.
- Tom sent Mary a selfie.
- Tom, Mary'ye bir selfie gönderdi.
- As soon as we get the tickets, we'll send them to you.
- Biletleri alır almaz sana göndereceğiz.
- Please send me money.
- Lütfen bana para gönder.
- She sent you her best wishes.
- Size en iyi dileklerini göndermiş.
- Please send this document before the end of the month.
- Lütfen bu belgeyi ay sonundan önce gönderin.
- The apples he sent to me were delicious.
- Bana gönderdiği elmalar lezzetliydi.
- I'll send you my mother's recipe.
- Sana annemin tarifini gönderirim.
- Would you please send this letter by airmail?
- Lütfen bu mektubu havayolu ile gönderir misiniz?
- I am sending a copy of my letter to you.
- Mektubumun bir kopyasını sana gönderiyorum.
- Tom sent me there.
- Beni oraya Tom gönderdi.
- In 1957, the Soviet Union sent a female dog named Laika into space.
- 1957'de Sovyetler Birliği uzaya Laika adında dişi bir köpek gönderdi.
- He lost no time in sending the camera back to me.
- Bana kamerayı geri göndermek için hiç zaman kaybetmedi.
- Somebody sent us a gift.
- Birisi bize bir hediye gönderdi.
- I sent you a letter.
- Sana bir mektup gönderdim.
- I'll send a message to Tom.
- Tom'a bir mesaj göndereceğim.
- Tom sent this book to me.
- Bu kitabı bana Tom gönderdi.
- Tom sent Mary next door to get help.
- Tom Mary'yi yardım almak için bitişik komşuya gönderdi.
- You sent the package by plane.
- Sen paketi uçakla gönderdin.
- When will you send me one of your photos?
- Ne zaman resimlerinden birini bana göndereceksin?
- Tom forgot to send Mary a Christmas card.
- Tom, Mary'ye Noel kartı göndermeyi unuttu.
- We're going to send you to Boston to work in our office there.
- Oradaki ofisimizde çalışmak için seni Boston'a göndereceğiz.
- Sami sent Layla death threats.
- Sami, Layla'ya ölüm tehditleri gönderdi.
- I want to send this parcel at once.
- Bu paketi hemen göndermek istiyorum.
- I wish that I had never sent that email.
- Keşke o e-postayı hiç göndermeseydim.
- Could you send up some aspirin?
- Birkaç aspirin gönderir misin?
- Did you send Mary flowers?
- Mary'ye çiçek gönderdin mi?
- Tom sent text messages to Mary several times a day.
- Tom, Mary'ye günde birkaç kez mesaj gönderiyordu.
- Sami sent Layla money every month.
- Sami her ay Layla'ya para gönderiyordu.
- I'd like to know how to send money to France.
- Fransa'ya nasıl para göndereceğimi bilmek istiyorum.
- Sami asked Layla to send him a sexy photo.
- Sami, Layla'dan kendisine seksi bir fotoğraf göndermesini istedi.
- He sent the book by mail.
- Kitabı postayla gönderdi.
- We need to remember to send Tom a birthday card.
- Tom'a doğum günü kartı göndermeyi aklımızda tutmalıyız.
- Tom saved every letter that Mary sent him.
- Tom Mary'nin ona gönderdiği her mektubu sakladı.
- It was very thoughtful of you to send her some flowers.
- Ona çiçek göndermen çok düşünceliydi.
- Uncle Tom sends us Christmas presents every year.
- Tom Amca her yıl bize Noel armağanları gönderir.
- The embassy sent me a book about Germany.
- Elçilik bana Almanya hakkında bir kitap gönderdi.
- Where were they sent?
- Onlar nereye gönderildi?
- I will send you the post which Tom posted on Facebook yesterday.
- Tom'un dün Facebook'ta paylaştığı gönderiyi sana göndereceğim.
- He could not send his son to college because of poverty.
- Yoksulluk yüzünden oğlunu üniversiteye gönderemedi.
- I'll send you a text.
- Sana bir mesaj göndereceğim.
- Did you get the gift I sent you?
- Sana gönderdiğim hediyeyi aldın mı?
- President McKinley sent an immediate answer.
- Başkan McKinley hemen bir cevap gönderdi.
- Sami sent Layla some really disgusting stuff.
- Sami, Layla'ya gerçekten iğrenç şeyler gönderdi.
- Tom sent a birthday card to Mary.
- Tom, Mary'ye bir doğum günü kartı gönderdi.
- I told them to send me another ticket.
- Onlara bana bir bilet daha göndermelerini söyledim.
- Please send this document before the end of the month.
- Lütfen ayın sonundan önce bu belgeyi gönder.
- Can you send the bellboy up?
- Komiyi yukarı gönderir misin?
- You've never forgotten to send your mother a birthday present.
- Sen annene bir doğum günü hediyesi göndermeyi asla unutmadın.
- Tom sent you here, didn't he?
- Seni buraya Tom gönderdi, değil mi?
- Did you send the book?
- Kitabı gönderdin mi?
- Did Tom tell you about the roses he sent me?
- Tom sana bana gönderdiği güllerden bahsetti mi?
- For ten florins, I send a series of stamps.
- On florine bir dizi pul gönderiyorum.
- Mary didn't even read the message Tom sent her.
- Mary, Tom'un ona gönderdiği mesajı okumadı bile.
- We have to send the samples in for testing.
- Numuneleri analize göndermemiz gerekiyor.
- Send us a letter.
- Bize bir mektup gönderin.
- Why did you send your daughter to Germany?
- Neden kızını Almanya'ya gönderdin?
- Tom sent you, didn't he?
- Tom seni gönderdi, değil mi?
- Tom sent Mary out to look for John.
- Tom, Mary'yi John'u araması için gönderdi.
- I love the flowers you sent me.
- Bana gönderdiğin çiçekleri seviyorum.
- Tom's researched his family history and intends to send a detailed family tree to all of his relatives.
- Tom aile geçmişini araştırdı ve tüm akrabalarına detaylı bir soy ağacı göndermek niyetinde.
- Please send me money.
- Lütfen bana para gönderin.
- Tom sends me flowers every Mother's Day.
- Tom bana her Anneler Günü'nde çiçek gönderir.
- I'll send you a copy of that picture as soon as possible.
- En kısa zamanda size o resmin bir kopyasını göndereceğim.
- It might've been Tom who sent you these flowers.
- Bu çiçekleri sana Tom göndermiş olabilir.
- Could you send me the pictures you took of us yesterday?
- Dün bizimle ilgili çektiğin resimleri bana gönderebilir misin?
- I have no idea of how to send a fax.
- Bir faksın nasıl gönderileceği hakkında hiç bir fikrim yok.
- If she knows it's me who sent her the present, she's not going to accept it.
- Eğer ona hediye gönderenin ben olduğumu biliyorsa, hediyeyi kabul etmeyecektir.
- Tom asked Mary to send him her picture.
- Tom, Mary'den ona resmini göndermesini istedi.
- I sent a message to you.
- Sana bir mesaj gönderdim.
- Will you send up a bucket of ice?
- Bir kova buz gönderir misiniz?
- I would like to send a package to Japan.
- Japonya'ya bir paket göndermek istiyorum.
- I'd like to know when you can send it out.
- Onu ne zaman gönderebileceğini bilmek istiyorum.
- I'll send you the money today through PayPal.
- Parayı bugün sana PayPal ile göndereceğim.
- Tom sent a long letter to Mary.
- Tom Mary'ye uzun bir mektup gönderdi.
- Tom never received the money Mary sent him.
- Tom Mary'nin ona gönderdiği parayı asla almadı.
- We can't send you out there.
- Seni oraya gönderemeyiz.
- Please send photographs.
- Lütfen fotoğraflarını gönder.
- You sent the books from your house.
- Kitapları evinizden göndermişsiniz.
- Tom sent me some flowers.
- Tom bana çiçek göndermiş.
- Someone sent us a gift.
- Biri bize hediye göndermiş.
- The ear canal sends sound waves to the eardrum.
- Kulak kanalı ses dalgalarını kulak zarına gönderir.
- Tom's parents sent him to Boston because he kept getting into trouble in Chicago.
- Tom'un ailesi onu Boston'a gönderdi çünkü Chicago'da başı sürekli belaya giriyordu.
- He sent his daughter fruit and vegetables.
- Kızına meyve ve sebze gönderdi.
- Tom forced me to send your wife that letter.
- Tom karına o mektubu göndermem için beni zorladı.
- I would've sent you money.
- Sana para gönderirdim.
- Do you know why I've sent for you?
- Neden sana gönderdiğimi biliyor musun?
- They're sending help.
- Onlar yardım gönderiyorlar.
- I want to send this postcard to Japan.
- Bu kartpostalı Japonya'ya göndermek istiyorum.
- Sami sent Layla information.
- Sami, Layla'ya bilgi gönderdi.
- I was rereading the letters you sent to me.
- Bana gönderdiğin mektupları tekrar okuyordum.
- Let's send them all away.
- Hepsini gönderelim.
- Could you send up some stomach medicine?
- Biraz mide ilacı gönderebilir misiniz?
- Don't tell me you sent me another cat video.
- Sakın bana başka bir kedi videosu gönderdiğini söyleme.
- Please open the document I sent; it is at the end of this message.
- Lütfen gönderdiğim belgeyi aç; o bu mesajın sonunda.
- This is the first time I've sent flowers to Mary.
- Mary'ye ilk kez çiçek gönderdim.
- Shall I send a few books for her?
- Ona birkaç kitap göndereyim mi?
- Mary said she liked the flowers that Tom sent her.
- Mary, Tom'un gönderdiği çiçekleri beğendiğini söyledi.
- Mary sends more than a hundred text messages per day.
- Mary günde yüzden fazla mesaj gönderiyor.
- Please send me a letter once you arrive.
- Lütfen varır varmaz bana bir mektup gönder.
- Babies can become dehydrated from a high fever, so I was told that it would be better to send him to the hospital.
- Bebekler yüksek ateş nedeniyle susuz kalabilir, bu yüzden onu hastaneye göndermemin daha iyi olacağı söylendi.
- I sent Tom a present.
- Tom'a bir hediye gönderdim.
- Where did they send you?
- Seni nereye gönderdiler?
- We have to send them something.
- Onlara bir şey göndermek zorundayız.
- Tom burned all of the letters that Mary had sent him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği tüm mektupları yaktı.
- They sent me to save you.
- Beni seni kurtarmam için gönderdiler.
- I want to send Tom a letter.
- Tom'a bir mektup göndermek istiyorum.
- He sent me some flowers.
- Bana çiçek gönderdi.
- I'll send it back.
- Geri göndereceğim.
- Tom sent Mary a selfie.
- Tom Mary'ye bir özçekim gönderdi.
- I need to send some letters.
- Birkaç mektup göndermem gerekiyor.
- Tom sent me some magazines in French.
- Tom bana bazı Fransızca dergiler gönderdi.
- I'll have that sent to you.
- Bunun size gönderilmesini sağlayacağım.
- Did you like the flowers that I sent you?
- Sana gönderdiğim çiçekleri sevdin mi?
- Since I can't be with you, I send you a kiss.
- Yanında olamadığım için sana bir öpücük gönderiyorum.
- I don't remember sending that text.
- O mesajı gönderdiğimi hatırlamıyorum.
- I forgot to send the letter.
- Ben mektubu göndermeyi unuttum.
- Tom sent one to me.
- Tom bana bir tane gönderdi.
- He sent the letter back unopened.
- Mektubu açmadan geri gönderdi.
- You are sending me a Japanese doll, right?
- Bana bir Japon bebeği gönderiyorsun, değil mi?
- Tom threw away all the letters that Mary had sent him.
- Tom, Mary'nin ona gönderdiği bütün mektupları attı.
- Tom sent me roses this morning.
- Tom bu sabah bana güller gönderdi.
- Did Tom send you?
- Tom sana gönderdi mi?
- We've sent the invitations yesterday.
- Davetiyeleri dün gönderdik.
- Sami sent Layla thousands of messages via Facebook.
- Sami, Layla'ya Facebook üzerinden binlerce mesaj gönderdi.
- Who did you send the message about Tom to?
- Tom hakkındaki mesajı kime gönderdin?
- I want to send this by registered mail.
- Bunu taahhütlü posta ile göndermek istiyorum.
- I sent one.
- Ben bir tane gönderdim.
- Sami sent a very poetic text message to Layla.
- Sami Layla'ya çok şairane bir mesaj gönderdi.
- I'll have to send my camera out for repair.
- Kameramı tamire göndermem lazım.
- We ought to send Jordan to the hospital.
- Biz Jordan'ı hastaneye göndermeliyiz.
- Someone sent us a gift.
- Biri bize bir hediye göndermiş.
- The cabinet asked the army to send a disaster relief mission to Okinawa.
- Kabine ordudan Okinawa'ya bir afet yardımı heyeti göndermesini istedi.
- Can I ask who sent you here?
- Seni buraya kimin gönderdiğini sorabilir miyim?
- My parents sent me to fat camp when I was thirteen.
- On üç yaşımdayken ailem beni şişmanlar kampına gönderdi.
- Please send me another copy.
- Lütfen bana bir kopya daha gönder.
- You must send the answer to the letter right away.
- Mektubun cevabını hemen göndermelisiniz.
- The other colonies began sending troops to help.
- Diğer koloniler yardım etmek için asker göndermeye başladı.
- I'll send you a picture.
- Sana bir resim göndereceğim.
- They send us to the farm.
- Onlar bizi çiftliğe gönderir.
- I thought the company had sent Tom to Boston.
- Şirketin Tom'u Boston'a gönderdiğini sanıyordum.
- Fadil sent Layla to look for the money.
- Fadıl parayı araması için Leyla'yı gönderdi.
- You sent me your photo.
- Sen bana fotoğrafını gönderdin.
- I'll send you the schedule.
- Sana programı gönderirim.
- Please send help right away.
- Lütfen derhal yardım gönderin.
- And the Lord God sent him out of the paradise of pleasure, to till the earth from which he was taken.
- Ve Rab Tanrı onu zevk cennetinden, alındığı toprağı işlemesi için gönderdi.
- Send them away.
- Gönder onları.
- He never fails to send a birthday present to his father.
- Babasına doğum günü hediyesi göndermeyi hiç aksatmaz.
- Please send me a letter as soon as you arrive.
- Lütfen gelir gelmez bana bir mektup gönder.
- My uncle sends me a birthday present every year.
- Amcam bana her yıl doğum günü hediyesi gönderir.
- I'll send you a copy of that picture as soon as possible.
- Mümkün olan en kısa zamanda size o resmin bir kopyasını göndereceğiz.
- You are sending me a Japanese doll, right?
- Bana bir Japon oyuncak bebeği gönderiyorsun, değil mi?
- He sent me a present.
- Bana bir hediye gönderdi.
- Tom sent this book to me.
- Tom bu kitabı bana gönderdi.
- Tom sent some books to Mary.
- Tom, Mary'ye bazı kitaplar gönderdi.
- Please send it by express mail.
- Lütfen ekspres posta ile gönderin.
- Please send me a reply as soon as you receive this mail.
- Lütfen bu maili alır almaz bana bir cevap gönderin.
- Where did you send him?
- Onu nereye gönderdin?
- Tom sent me to make sure nothing happened to Mary.
- Tom beni Mary'ye bir şey olmadığından emin olmak için gönderdi.
- Dan sent the machines to a site where they would be dismantled.
- Dan makineleri sökülebilecekleri bir alana gönderdi.
- The children sent their Christmas lists to the North Pole with the hope that Santa would read them.
- Çocuklar Noel listelerini Noel Baba'nın okuması umuduyla Kuzey Kutbu'na gönderdiler.
- Is it possible to send mourning clothes to the cleaner?
- Yas kıyafetlerini temizleyiciye göndermek mümkün mü?
- Tom received the materials you sent him.
- Tom ona gönderdiğin malzemeleri aldı.
- We sent them a copy.
- Onlara bir kopya gönderdik.
- Sami sent the message anonymously.
- Sami mesajı anonim olarak gönderdi.
- I burned all the letters that Tom sent me.
- Tom'un bana gönderdiği tüm mektupları yaktım.
- The government asked the army to send a disaster relief mission to Okinawa.
- Hükümet ordunun Okinawa'ya bir afet yardımı heyeti göndermesini istedi.
- He sent his daughter a dress.
- Kızına bir elbise gönderdi.
- I wish that I had never sent this e-mail.
- Keşke bu e-postayı hiç göndermeseydim.
- She sent this book to me.
- Bu kitabı bana gönderdi.
- Sami sent money home.
- Sami eve para gönderdi.
- Send your baggage in advance.
- Bagajınızı önceden gönderin.
- Don't forget to send this letter.
- Bu mektubu göndermeyi unutma.
- Someone sent me a gift.
- Biri bana hediye göndermiş.
- I think it must've been Tom who sent Mary that note.
- Bence o notu Mary'ye gönderen Tom olmalı.
- Dan sent Linda a violin.
- Dan, Linda'ya bir keman gönderdi.
- Would you mind sending this letter for me?
- Bu mektubu benim için gönderir misin?
- Both Tom and Mary didn't know how to send a fax.
- Hem Tom hem Mary bir faksı nasıl göndereceğini bilmiyordu.
- I sent you the payment through PayPal.
- Ödemeyi PayPal ile gönderdim.
- Who are they sending?
- Kimi gönderiyorlar?
- He never fails to send a birthday present to his father.
- Babasına bir doğum günü hediyesi göndermeyi asla ihmal etmez.
- The others sent either a friend or a secretary.
- Geri kalan ya bir arkadaş ya da bir sekreter gönderdi.
- Tom sent flowers to Mary.
- Tom Mary'ye çiçek gönderdi.
- I sent you a note.
- Sana bir not gönderdim.
- A secret fan sent her flowers every morning.
- Gizli bir hayranı her sabah ona çiçek gönderirdi.
- The president did not come, but sent the vice-president in his stead.
- Başkan gelmedi ama yerine başkan yardımcısını gönderdi.
- I'll send you a message.
- Sana mesaj göndereceğim.
- Send Tom in.
- Tom'u içeri gönder.
- Send them up.
- Onları yukarı gönderin.
- President Tom Jackson sent troops to the breakaway area.
- Başkan Tom Jackson ayrılıkçı bölgeye asker gönderdi.
- Send the bill to my house.
- Faturayı evime gönder.
- What did you mean in that email you just sent?
- Az önce gönderdiğin e-postada ne demek istedin?
- I will send you a copy of this picture as soon as I can.
- Bu resmin bir kopyasını en kısa zamanda sana göndereceğim.
Show More (1633)
|
