| 1 |
setback |
aksilik |
n. |
|
- Now we have had these serious setbacks.
- Şimdi bu ciddi aksilikleri yaşadık.
- The agricultural budget is probably typified by strokes of good fortune as well as huge setbacks.
- Tarım bütçesi muhtemelen büyük aksiliklerin yanı sıra iyi talih darbeleriyle de karakterize edilir.
- It's only a minor setback.
- Bu sadece küçük bir aksilik.
- Despite all his setbacks, he remains an optimist.
- Tüm aksiliklere rağmen iyimserliğini koruyor.
- It's only a small setback.
- Bu sadece küçük bir aksilik.
- There have been no setbacks.
- Hiçbir aksilik olmadı.
- There will be setbacks and false starts.
- Aksilikler ve hatalı başlangıçlar olacak.
- There will be setbacks and false starts.
- Aksilikler ve yanlış başlangıçlar olacaktır.
- I don't see any more setbacks.
- Başka bir aksilik göremiyorum.
- I don't think this is a setback.
- Bunun bir aksilik olduğunu sanmıyorum.
- Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.
- İhracat vergilerini düşürmek için yaptığımız görüşmeler büyük bir aksilik yaşadı.
- I don't see any more setbacks.
- Daha fazla aksilik görmüyorum.
- This is a serious setback.
- Bu ciddi bir aksilik.
Show More (10)
|
| 2 |
setback |
gerileme |
n. |
|
- Congo is a welcome step forward but our current embarrassment over Bosnia-Herzegovina is a setback.
- Kongo ileriye doğru atılmış hoş bir adımdır ancak Bosna-Hersek konusundaki mevcut utancımız bir gerilemedir.
- We must not be disheartened by this setback.
- Bu gerileme moralimizi bozmamalı.
- As Baroness Nicholson already mentioned, there is what I see as a setback where the role of women is concerned.
- Barones Nicholson'ın daha önce de belirttiği gibi, kadınların rolü konusunda bir gerileme olduğunu düşünüyorum.
- In that case, freedom of expression will have suffered a great setback.
- Bu durumda, ifade özgürlüğü büyük bir gerileme yaşamış olacaktır.
- We can expect setbacks in the form of outbreaks every year.
- Her yıl salgınlar şeklinde gerilemeler bekleyebiliriz.
Show More (2)
|
| 3 |
setback |
aksaklık |
n. |
|
- Whatever the tragic setbacks, I am sure that they will attain that objective in the years ahead.
- Yaşanan trajik aksaklıklar ne olursa olsun, önümüzdeki yıllarda bu hedefe ulaşacaklarından eminim.
- Allow me to recall the recent setbacks concerning the European transport plane.
- İzninizle Avrupa nakliye uçağıyla ilgili son dönemde yaşanan aksaklıkları hatırlatmak istiyorum.
- The setbacks are the outbreaks of animal diseases.
- Aksaklıklar ise hayvan hastalıklarının patlak vermesidir.
- The reform process is suffering from constant setbacks and the IMF has refused to grant any more loans.
- Reform süreci sürekli aksaklıklardan muzdariptir ve IMF daha fazla kredi vermeyi reddetmiştir.
- Apart from a couple of early setbacks, the project is progressing well.
- Birkaç erken aksaklık dışında, proje iyi ilerliyor.
Show More (2)
|
| 4 |
setback |
başarısızlık |
n. |
|
- This endeavour has its triumphs and setbacks, but the policy is still created.
- Bu çabanın zaferleri ve başarısızlıkları vardır ancak politika hala oluşturulmaktadır.
- This endeavour has its triumphs and setbacks, but the policy is still created.
- Bu çabanın zaferleri ve başarısızlıkları vardır, ancak politika hala oluşturulmaktadır.
- This is a serious setback.
- Bu ciddi bir başarısızlık.
- It's only a minor setback.
- Bu sadece küçük bir başarısızlık.
Show More (1)
|
| 5 |
setback |
aksama |
n. |
|
- Apart from a couple of early setbacks, the project is progressing well.
- Birkaç erken aksamanın dışında proje iyi ilerliyor.
Show More (-2)
|
