|
- A small flock of sheep was crossing the road.
- Küçük bir koyun sürüsü yolun karşısına geçiyordu.
- There is a danger to sheep, so they too have to be tested.
- Koyunlar için de tehlike söz konusu, bu nedenle onların da test edilmesi gerekiyor.
- This is not just about a few cows and sheep.
- Bu sadece birkaç inek ve koyunla ilgili değil.
- Six months later those sheep return and some of them have lost their tags.
- Altı ay sonra bu koyunlar geri döndü ve bazılarının künyeleri kayboldu.
- This is not just about a few cows and sheep.
- Bu sadece birkaç inek ve koyundan ibaret değildir.
- I recently visited New Zealand, which has a lot of sheep.
- Kısa bir süre önce çok sayıda koyunu olan Yeni Zelanda'yı ziyaret ettim.
- This premium must also be an incentive for sheep and goat farmers and that means EUR 30 and no less.
- Bu prim aynı zamanda koyun ve keçi yetiştiricileri için de teşvik edici olmalıdır ve bu da 30 avrodan az olmamalıdır.
- Infection in cattle and sheep is negligible so we can continue to eat our rare steak.
- Sığır ve koyunlarda enfeksiyon yok denecek kadar az olduğu için az pişmiş bifteklerimizi yemeye devam edebiliriz.
- For the sake of a few hundred Scottish sheep, there is a huge loophole in legislation.
- Birkaç yüz İskoç koyunu uğruna, mevzuatta büyük bir boşluk var.
- We cannot ensure individual identification of sheep and pigs in all instances.
- Koyun ve domuzların her durumda bireysel olarak tanımlanmasını sağlayamayız.
- On the contrary, there is a deficit in sheep meat in Austria and in many other countries of Europe.
- Aksine Avusturya'da ve Avrupa'nın diğer birçok ülkesinde koyun eti açığı bulunmaktadır.
- It is clear that the major weakness in this respect is in relation to sheep.
- Bu konudaki en büyük zayıflığın koyunlarla ilgili olduğu açıktır.
- Infection in cattle and sheep is negligible so we can continue to eat our rare steak.
- Sığır ve koyunlarda enfeksiyon yok denecek kadar azdır, dolayısıyla az pişmiş bifteklerimizi yemeye devam edebiliriz.
- Sheep farming has not made the productivity advances seen in other agricultural sectors.
- Koyun yetiştiriciliği diğer tarım sektörlerinde görülen verimlilik ilerlemelerini kaydedememiştir.
- We had 50 000 sheep on the move, largely untraced, when the virus struck.
- Virüs ortaya çıktığında hareket halinde olan ve büyük ölçüde izi sürülemeyen 50.000 koyunumuz vardı.
- In the United Kingdom, sheep farmers have suffered greatly because of foot-and-mouth.
- Birleşik Krallık'ta, koyun çiftçileri şap hastalığı nedeniyle büyük zarar görmüştür.
- We must ensure greater financial support for sheep farmers who have no economic alternative.
- Ekonomik alternatifi olmayan koyun çiftçilerine daha fazla mali destek sağlamalıyız.
- That gives us full traceability of sheep on an individual basis from the farm of origin to carcass.
- Bu bize koyunların menşe çiftlikten karkasa kadar bireysel olarak tam izlenebilirliğini sağlar.
- The whole UK flock was nearly wiped out last year because of the discovery of BSE in sheep.
- Koyunlarda BSE'nin keşfedilmesi nedeniyle geçen yıl tüm Birleşik Krallık sürüsü neredeyse yok oldu.
- We are aware that these diseases have recently appeared among sheep and elsewhere.
- Bu hastalıkların son zamanlarda koyunlar arasında ve başka yerlerde ortaya çıktığının farkındayız.
- At the moment in Ireland, a permanent sheep tag costs 30 cents.
- Şu anda İrlanda'da kalıcı bir koyun küpesi 30 sente mal oluyor.
- The compromise system would not allow the movements of an individual sheep to be traced.
- Uzlaşılan sistem, tek bir koyunun hareketlerinin izlenmesine izin vermeyecektir.
- The incomes of sheep farmers have not kept pace with other types of farming.
- Koyun çiftçilerinin gelirleri diğer çiftçilik türlerine ayak uyduramamıştır.
- Farming has taken a blow over the past year in the United Kingdom, and sheep farming, of course, is no exception.
- Birleşik Krallık'ta çiftçilik geçtiğimiz yıl darbe aldı ve elbette koyun yetiştiriciliği de bir istisna değil.
- Moreover, it is also of course much, much easier for sheep and goat farmers to understand.
- Ayrıca koyun ve keçi yetiştiricilerinin anlaması da elbette çok çok daha kolaydır.
- We need a scientific opinion before setting additional targets for calves, other cattle and sheep.
- Buzağılar, diğer sığırlar ve koyunlar için ek hedefler belirlemeden önce bilimsel bir görüşe ihtiyacımız var.
- The sheep eat grass.
- Koyun ot yer.
- The shearer sheared the sheep.
- Kırkıcı koyunları kırktı.
- And then, he chased the cattle, the sheep and everyone out of the temple.
- Sonra da sığırları, koyunları ve herkesi tapınaktan kovdu.
- Draw me a sheep.
- Bana bir koyun çiz.
- He clipped the sheep.
- Koyunu kırptı.
- He is, as it were, a stray sheep.
- O, deyim yerindeyse, başıboş bir koyun.
- The sheep bleats.
- Koyun meler.
- She is shearing the sheep.
- Koyunları kırkıyor.
- Look at all those sheep.
- Bütün şu koyunlara bak.
- Sheep fur is fluffy.
- Koyun kürkü kabarıktır.
- Democracy must be something more than two wolves and a sheep voting on what to have for dinner.
- Demokrasi, iki kurt ve bir koyunun akşam yemeğinde ne yiyeceğini oylamasından daha fazlası olmalıdır.
- Tom is the one that's been stealing our sheep.
- Koyunlarımızı çalan Tom'du.
- There are a lot of sheep in the pasture.
- Merada bir sürü koyun var.
- Tom is a sheep farmer.
- Tom bir koyun çiftçisi.
- If a man had 11 sheep and all but 9 died, how many sheep would he have left?
- Bir adamın 11 koyunu olsaydı ve 9'u hariç hepsi ölseydi, geriye kaç koyunu kalırdı?
- You are shearing the sheep, aren't you?
- Koyunları kırkıyorsun, değil mi?
- You go to the bazaar not to become a sheep, but to buy sheep.
- Pazara koyun olmak için değil, koyun satın almak için gidiyorsun.
- And then, he chased the cattle, the sheep and everyone out of the temple.
- Ve sonra o, sığırları, koyunları ve tapınağın dışındaki herkesi kovaladı.
- The farmer had several of his sheep killed by feral dogs.
- Çiftçinin birkaç koyunu vahşi köpeklerce öldürülmüş.
- Tom thought his sheep were infected with foot-and-mouth disease.
- Tom koyunlarına şap hastalığı bulaştığını düşündü.
- Tom thought his sheep were infected with foot-and-mouth disease.
- Tom, koyununun şap hastalığına yakalandığını düşündü.
- Sheep provide us with wool.
- Koyunlar bize yün sağlıyor.
- Lambs are baby sheep.
- Kuzular yavru koyunlardır.
- We don't have any sheep.
- Bizim hiç koyunumuz yok.
- Tom scared the sheep.
- Tom koyunları korkuttu.
- I was counting the sheep.
- Koyunları sayıyordum.
- The sheep eat grass.
- Koyunlar ot yiyor.
- That cheese is made from sheep's milk.
- O peynir koyun sütünden yapılır.
- According to the Chinese zodiac, 2015 is the Year of the Sheep and next year will be the Year of the Monkey.
- Çin zodyakına göre 2015 Koyun Yılı ve gelecek sene Maymun Yılı olacak.
- Magnificent sweaters are made from the wool of French sheep.
- Fransız koyunlarının yünlerinden muhteşem kazaklar yapılır.
- He knows how to shear a sheep.
- O bir koyunu nasıl kırpacağını bilir.
- Sheep eat grass.
- Koyunlar ot yer.
- They sheared the sheep.
- Koyunları kırktılar.
- Look at all those sheep.
- Şu koyunlara bir bak.
- I only bought a sheep while at the market.
- Ben pazardayken sadece bir koyun satın aldım.
- Dan killed all the infected sheep.
- Dan hastalık bulaşmış tüm koyunları öldürdü.
- Sheep provide us with wool.
- Koyun bize yün verir.
- Dan killed all the infected sheep.
- Dan tüm enfekte koyunları öldürdü.
- He is shearing the sheep.
- Koyunları kırkıyor.
- The sheep bleats.
- Koyun meliyor.
- She is shearing the sheep.
- O, koyunu kırpıyor.
- They are shearing the sheep.
- Koyunları kırkıyorlar.
- Tom's uncle keeps a lot of sheep.
- Tom'un amcası çok sayıda koyun besliyor.
- Mary is shearing the sheep.
- Mary, koyunu kırpıyor.
- Tom fed the sheep.
- Tom koyunu besledi.
- Every day, I look after the sheep.
- Her gün koyunlara bakarım.
- Tom is shearing the sheep.
- Tom koyunları kırpıyor.
- The sheep is white with black rings around her eyes.
- Koyun gözlerinin etrafında siyah halkaları olan beyaz bir koyun.
- After you kill the sheep, you'll have to skin it.
- Koyunu öldürdükten sonra derisini yüzmeniz gerekecek.
- Mary is shearing the sheep.
- Mary koyunları kırkıyor.
- What do you call a man who takes care of sheep in the field?
- Tarlada koyunlara bakan adama ne denir?
- Tom works on a sheep farm.
- Tom bir koyun çiftliğinde çalışıyor.
- The sheep are in the pen.
- Koyunlar ağılda.
- Tom fed the sheep.
- Tom koyunları besledi.
- After you kill the sheep, you'll have to skin it.
- Koyunu öldürdükten sonra onun derisini yüzmek zorunda kalacaksın.
- You took the sheep to the market.
- Sen koyunları pazara götürdün.
- Wherever Mary goes, the sheep follows her.
- Mary nereye giderse, koyunlar da onu takip eder.
- Two sheep were killed by a wolf.
- İki koyun bir kurt tarafından öldürüldü.
- He clipped the sheep.
- Koyunları kırptı.
- Tom and his workers killed all the infected sheep.
- Tom ve işçileri tüm hastalıklı koyunları öldürdü.
- In 2009, coyotes killed 2,500 sheep and 12,000 lambs in the state of Montana.
- 2009 yılında Montana eyaletinde çakallar 2.500 koyun ve 12.000 kuzu öldürdü.
- If a man had 11 sheep and all but 9 died, how many sheep would he have left?
- Bir adamın 11 tane koyunu varsa ve onların 9'u öldüyse geriye kaç tane koyunu kalmış olur?
- We are shearing the sheep.
- Biz koyunları kırkıyoruz.
- I am shearing the sheep.
- Koyunları kırkıyorum.
- I bought only one sheep at the market.
- Pazardan sadece bir koyun aldım.
- Tom is shearing the sheep.
- Tom koyunları kırkıyor.
- They sheared the sheep.
- Onlar koyunları kırptı.
- Three of our sheep have died.
- Koyunlarımızdan üçü öldü.
- New Zealand is a country of sheep and cows.
- Yeni Zelanda, koyun ve ineklerin ülkesi.
- Tom is a sheep farmer, isn't he?
- Tom bir koyun çiftçisi, değil mi?
- How many sheep does Tom have?
- Tom'un kaç koyunu var?
- A dead sheep does not fear the fire.
- Ölü bir koyun ateşten korkmaz.
- Most wool comes from sheep.
- Yünün çoğu koyundan gelir.
- What sound does a sheep make?
- Bir koyun nasıl ses çıkarır?
- Yaakov fed the sheep.
- Yaakov koyunları besledi.
- He knows how to shear a sheep.
- Bir koyunun nasıl kırkılacağını biliyor.
- Tom is selling his sheep.
- Tom koyunlarını satıyor.
- We are shearing the sheep.
- Biz koyunu kırpıyoruz.
- Tom is a sheep farmer, isn't he?
- Tom bir koyun çiftçisidir, değil mi?
- Sheep give us wool.
- Koyun bize yün verir.
- I bought only one sheep at the market.
- Ben pazardan sadece bir koyun satın aldım.
- Sheep give us wool.
- Koyunlar bize yün verir.
- Most wool comes from sheep.
- Çoğu yün koyundan gelir.
- He is shearing the sheep.
- O, koyun kırpıyor.
- How many sheep are there in this flock?
- Bu sürüde kaç tane koyun var?
- He clipped the sheep.
- O, koyunları kırptı.
- I have a lot of sheep.
- Bir sürü koyunum var.
- Tom has a lot of sheep.
- Tom'un bir sürü koyunu var.
- They are shearing the sheep.
- Onlar koyunları kırpıyorlar.
- Tom has sheep.
- Tom'un koyunu var.
- Some farmers are using donkeys to protect their sheep from wild dogs.
- Bazı çiftçiler koyunlarını vahşi köpeklerden korumak için eşekleri kullanıyor.
- You are shearing the sheep, aren't you?
- Sen koyun kırpıyorsun, değil mi?
- Some farmers are using donkeys to protect their sheep from wild dogs.
- Bazı çiftçiler koyunlarını vahşi köpeklerden korumak için eşekleri kullanıyorlar.
- They usually shear sheep in spring.
- Genelde ilkbaharda koyun kırkarlar.
- Draw me a sheep.
- Bana bir koyun çizin.
- It is time to feed the sheep.
- Koyunları besleme zamanıdır.
- That boy watches over the sheep.
- O çocuk koyunlara göz kulak oluyor.
- It is better to live one day as a lion than 100 years as a sheep.
- Bir gün aslan olarak yaşamak, 100 yıl koyun olarak yaşamaktan iyidir.
- He owns a good few sheep.
- Birkaç tane koyunu var.
- Tom is selling his sheep.
- Tom koyununu satıyor.
- The sheep is white with black rings around her eyes.
- Koyun beyaz ve gözlerinin etrafında siyah halkalar var.
- We don't have any sheep.
- Hiç koyunumuz yok.
- I don't know much about sheep.
- Koyunlar hakkında pek bir şey bilmiyorum.
- The sheep graze the grass in the field.
- Koyunlar tarlada otluyor.
- Tom has sheep.
- Tom'un koyunları var.
- This cheese is made from sheep's milk.
- Bu peynir koyun sütünden yapılır.
- Magnificent sweaters are made from the wool of French sheep.
- Muhteşem kazaklar, Fransız koyunlarının yününden yapılmış.
- I was counting the sheep.
- Ben koyunları sayıyordum.
- Sheep feed on grass.
- Koyunlar otla beslenir.
- You took the sheep to the market.
- Koyunları pazara götürdün.
- Every day, I look after the sheep.
- Her gün koyunlara bakıyorum.
- The sheep is dying of gid.
- Koyun delibaş hastalığından ölüyor.
- I only bought a sheep while at the market.
- Pazardan sadece bir koyun aldım.
- Is this a sheep or a goat?
- Koyun veya keçi mi bu?
- The sheep in the field are eating grass.
- Tarladaki koyunlar ot yiyor.
- It is time to feed the sheep.
- Koyunları besleme vakti geldi.
- The farmer had several of his sheep killed by feral dogs.
- Çiftçinin koyunlarından birkaçı, yabani köpekler tarafından öldürülmüştü.
- Cheese is a solid food made from the milk of cows, goats, sheep, and other mammals.
- Peynir, inek, keçi, koyun, ve diğer memelilerin sütlerinden yapılan bir katı gıdadır.
- Tom and his workers killed all the infected sheep.
- Tom ve çalışanları tüm enfekte koyunları öldürdü.
- In 2009, coyotes killed 2,500 sheep and 12,000 lambs in the state of Montana.
- 2009 yılında, çakallar Montana eyaletinde 2.500 koyun ve 12.000 kuzu öldürdü.
- The boy was watching the sheep.
- Çocuk koyunları izliyordu.
- According to the Chinese zodiac, 2015 is the Year of the Sheep and next year will be the Year of the Monkey.
- Çin burçlarına göre, 2015 Koyun Yılı ve gelecek yıl Maymun Yılı olacak.
- Tom's uncle keeps a lot of sheep.
- Tom'un amcası bir sürü koyun besliyor.
- We cannot separate the sheep from the goats by appearance.
- Görünüşe bakarak koyunları keçilerden ayıramayız.
- Tom is the one that's been stealing our sheep.
- Koyunlarımızı çalan kişi Tom.
- That cheese is made from sheep's milk.
- O peynir koyun sütünden yapılıyor.
- Is this a sheep or a goat?
- Bu bir koyun mu yoksa keçi mi?
- This cheese is made from sheep's milk.
- Bu peynir koyun sütünden yapılmış.
Show More (151)
|
