| 1 |
sheet |
çarşaf |
n. |
|
- I love the crisp, clean feel of fine white sheets.
- Bembeyaz çarşafların verdiği gevrek ve temiz hissi seviyorum.
- Sami never changed his sheets.
- Sami çarşaflarını hiç değiştirmedi.
- Tom changed the sheets on the bed.
- Tom yataktaki çarşafları değiştirdi.
- You're white as a sheet.
- Sen bir çarşaf gibi beyazsın.
- I've just put new sheets on my bed.
- Yatağıma yeni çarşaflar serdim.
- The sheets were changed yesterday.
- Çarşaflar dün değiştirildi.
- Sami's sheets didn't fit his bed.
- Sami'nin çarşafları yatağına uymadı.
- Mary raised the mattress in order to change the sheets.
- Mary çarşafları değiştirmek için döşekleri kaldırdı.
- How often do you wash your sheets?
- Çarşaflarını ne sıklıkta yıkıyorsun?
- Tom folded his sheets.
- Tom çarşaflarını katladı.
- Washing clothes and sheets is my work.
- Çamaşır ve çarşaf yıkamak benim işim.
- Tom changed the sheets on his bed.
- Tom yatağındaki çarşafları değiştirdi.
- The sheet is on the bed.
- Çarşaf yatağın üzerinde.
- I'll change the sheets.
- Çarşafları değiştireceğim.
- Sami's sheets didn't fit his bed.
- Sami'nin çarşafları yatağına uymuyordu.
- How often do you wash your sheets?
- Ne sıklıkta çarşaflarını yıkarsın?
- The sheets feel damp.
- Çarşaflar nemli gibi.
- Tom took the sheets off the bed and put them into the washing machine.
- Tom çarşafları yataktan aldı ve çamaşır makinesine koydu.
- Sami hung himself with a sheet.
- Sami kendini bir çarşafla astı.
- You're white as a sheet.
- Bir çarşaf kadar beyazsın.
- Did you wash the sheets today?
- Bugün çarşafları yıkadın mı?
- She put sheets on her bed.
- Yatağına çarşaf serdi.
- Tom's face was as white as a sheet.
- Tom'un yüzü bir çarşaf gibi beyazdı.
- The sheets are dirty.
- Çarşaflar kirli.
- Two sheets were on the bed.
- İki çarşaf yataktaydı.
- She put sheets on her bed.
- O çarşafları yatağın üzerine koydu.
- The sheet is on the bed.
- Çarşaf yatağın üstünde.
- The sheets feel damp.
- Çarşaflar nemli.
- You are as white as a sheet.
- Bir çarşaf kadar beyazsın.
- Tom's face was as white as a sheet.
- Tom'un yüzü bir çarşaf kadar beyazdı.
- Ken folded the sheet in half.
- Ken çarşafı ikiye katladı.
- Two sheets were on the bed.
- Yatağın üzerinde iki çarşaf vardı.
- Tom is white as a sheet.
- Tom bir çarşaf kadar beyaz.
- Washing clothes and sheets is my work.
- Elbiseleri ve çarşafları yıkamak benim işimdir.
- The sheets were soaked with sweat.
- Çarşaflar terden sırılsıklam olmuştu.
- I washed the sheets.
- Çarşafları yıkadım.
- Mary raised the mattress in order to change the sheets.
- Mary çarşafları değiştirmek için yatağı kaldırdı.
- The sheets are clean.
- Çarşaflar temiz.
Show More (35)
|
| 2 |
sheet |
sayfa |
n. |
|
- Give me a sheet of paper.
- Bana bir sayfa kağıt ver.
- Please give me a sheet of paper.
- Lütfen bana bir sayfa kağıt verin.
- Give me a blank sheet of paper.
- Bana boş bir sayfa kağıt verin.
- Leave this sheet blank.
- Bu sayfayı boş bırak.
- Do you recognize the handwriting on these two sheets?
- Bu iki sayfadaki el yazısını tanıyor musunuz?
- Leave this sheet blank.
- Bu sayfayı boş bırakın.
Show More (3)
|
| 3 |
sheet |
levha |
n. |
|
- He punched holes in the sheet of metal.
- Metal levhaya delikler açtı.
- The roof is covered with sheet metal.
- Çatı metal levha ile kaplıdır.
Show More (-1)
|
| 4 |
sheet |
yaprak |
n. |
|
- She handed me a sheet of paper.
- Bana bir kâğıt yaprak verdi.
- Please give me a sheet of paper.
- Lütfen bana bir yaprak kağıt verin.
Show More (-1)
|
| 5 |
sheet |
çarşaf örtmek |
v. |
|
- Sami put a sheet over his wife's body.
- Sami karısının cesedinin üzerine bir çarşaf örttü.
- The police covered the body with a sheet.
- Polis cesedi bir çarşafla örttü.
Show More (-1)
|
| 6 |
sheet |
ıskota |
n. |
|
- The Bermuda rig involves two or three sets of sheets.
- Bermuda teçhizatı iki ya da üç ıskoto içermektedir.
Show More (-2)
|
| 7 |
sheet |
lapa lapa |
n. |
|
- We wanted to leave, but the snow was coming down in sheets.
- Gitmek istedik ama kar lapa lapa yağıyordu.
Show More (-2)
|
| 8 |
sheet |
kağıt |
n. |
|
- He wrote his final offer on a sheet of paper.
- Son teklifini bir kağıda yazdı.
Show More (-2)
|
| 9 |
sheet |
tabaka |
n. |
|
- The highway was covered with a sheet of ice.
- Otoyol buz tabakasıyla kaplıydı.
Show More (-2)
|
