|
- We used to use wood stoves to warm up our houses.
- Eskiden evlerimizi ısıtmak için odun sobası kullanırdık.
- A bright fire was glowing in the old-fashioned Waterloo stove.
- Eski moda Waterloo sobasında parlak bir ateş yanıyordu.
- The place where I bought my stove burned down.
- Sobamı aldığım yer yandı.
- What he did was like taking a crap by the stove and then blaming it on fate.
- Yaptığı şey sobanın yanına sıçıp sonra da suçu kadere atmak gibi bir şeydi.
- Don't forget to turn off the stove.
- Sobayı kapatmayı unutma.
- This stove burns oil.
- Bu soba yağ yakar.
- Crap in front of the stove and blame it on fate.
- Sobanın önünde sıç ve suçu kadere at.
- A bright fire was glowing in the old-fashioned Waterloo stove.
- Eski moda Waterloo sobasında parlak bir ateş parlıyordu.
- I hired a professional to repair the stove.
- Sobayı tamir etmesi için bir profesyonel kiraladım.
- Tom boiled some eggs on the rocket stove that he had just built.
- Tom yeni yaptığı roket sobasında biraz yumurta haşladı.
- I bid ten dollars for the old stove.
- Eski soba için on dolar teklif ettim.
- Tom burns both wood and coal in his stove.
- Tom, sobasında hem odun hem de kömür yakar.
- He warmed himself at the stove.
- Sobanın başında ısındı.
- The old cabin lacked many modern appliances, it even had a wood-burning stove.
- Eski kabin pek çok modern cihazdan yoksundu, hatta bir odun sobası bile vardı.
- He burnt his hand on the hot stove.
- O sıcak sobada elini yaktı.
- He burnt his hand on the hot stove.
- Elini sıcak sobanın üzerinde yaktı.
- Tom went out to buy kerosene for his stove.
- Tom sobası için gazyağı almaya gitti.
- The boy touched the hot stove and burnt his hand.
- Çocuk sıcak sobaya dokundu ve elini yaktı.
- My cat is hiding under the stove.
- Kedim sobanın altında saklanıyor.
- Tom put a kettle on the stove.
- Tom sobanın üzerine bir çaydanlık koydu.
- You have to put more coal in the stove.
- Sobaya daha fazla kömür koymalısın.
- Tom was sitting on a stool by the stove.
- Tom sobanın yanındaki taburede oturuyordu.
- The coal in the stove is burning.
- Sobadaki kömür yanıyor.
- Tom touched the hot stove and burned his hand.
- Tom sıcak sobaya dokundu ve elini yaktı.
- Even standing right in front of the stove, Tom still felt cold.
- Sobanın önünde durmasına rağmen Tom hâlâ üşüyordu.
- Tom went out to buy kerosene for his stove.
- Tom sobasına gazyağı almak için dışarıya çıktı.
- Because she was cold, she turned on the stove.
- Üşüdüğü için sobayı yaktı.
- There was a large stove that gave lovely warmth and coziness.
- Güzel sıcaklık ve rahatlık veren büyük bir soba vardı.
- Crap in front of the stove and blame it on fate.
- Sobanın önüne sıç ve bunun için kaderi suçla.
- There was a large stove that gave lovely warmth and coziness.
- Güzel bir sıcaklık ve rahatlık veren büyük bir soba vardı.
- This stove uses kerosene.
- Bu soba gazyağı kullanıyor.
- Tom chopped wood for his woodburning cook stove.
- Tom odun sobası için odun doğradı.
- The old cabin lacked many modern appliances, it even had a wood-burning stove.
- Eski kulübede birçok modern alet yoktu, hatta bir odun sobası bile vardı.
- I burned myself on the stove.
- Kendimi sobada yaktım.
- Please remove the ashes from the stove.
- Lütfen sobanın küllerini temizleyin.
- Tom burns both wood and coal in his stove.
- Tom sobasında hem odun hem de kömür yakıyor.
- That stove smokes too much.
- Bu soba çok fazla tütüyor.
- I hired a professional to repair the stove.
- Sobayı tamir etmesi için bir profesyonel tuttum.
- Franklin created an ecological stove.
- Franklin ekolojik bir soba yarattı.
- This stove burns oil.
- Bu soba yağ yakıyor.
- He warmed himself at the stove.
- O, sobada kendini ısıttı.
- You have to put more coal in the stove.
- Sen sobaya daha fazla kömür koymak zorundasın.
Show More (39)
|
