|
- Clear skies, swallows flying in from all around, calm seas, incredible sunshine.
- Açık gökyüzü, dört bir yandan uçan kırlangıçlar, sakin denizler, inanılmaz güneş ışığı.
- Fresh air, sunshine, and nighttime cold medicine.
- Temiz hava, güneş ışığı ve gece de soğuk algınlığı ilacı.
- Fresh air, sunshine, and nighttime cold medicine.
- Temiz hava, güneş ışığı ve gece soğuk algınlığı ilacı.
- The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel bakire kayanın tepesine oturdu ve güneş ışığında altın saçlarını taradı.
- Open the curtains and let the sunshine in.
- Perdeleri aç ve güneş ışığı içeri girsin.
- Good morning my sunshine.
- Günaydın benim güneş ışığım.
- This room gets sunshine.
- Bu oda güneş ışığı alır.
- As food and drink is to animals, so are rain and sunshine to plants.
- Hayvanlar için yiyecek ve içecek ne ise, bitkiler için de yağmur ve güneş ışığı odur.
- Man likes bright sunshine.
- İnsan parlak güneş ışığını sever.
- In addition to water, sunshine is absolutely necessary for plant life.
- Suyun yanı sıra güneş ışığı da bitki yaşamı için kesinlikle gereklidir.
- This room gets a lot of sunshine.
- Bu oda bol güneş ışığı alır.
- The sunshine improved his color.
- Güneş ışığı rengini iyileştirdi.
- My apartment gets plenty of sunshine.
- Evim bol güneş ışığı alıyor.
- This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda fazla güneş ışığı almaz.
- When was the last time you saw the sunshine?
- Güneş ışığını en son ne zaman gördün?
- This room gets a lot of sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı alıyor.
- We all know that blue-eyed red-heads are sensitive to sunshine, burning more readily than darkskinned people.
- Hepimiz biliyoruz ki mavi gözlü kızıl kafalılar güneş ışığına karşı hassastır, esmer tenlilere göre daha kolay yanarlar.
- This room gets little sunshine.
- Bu oda çok az güneş ışığı alır.
- Sunshine is the main source of vitamin D.
- Güneş ışığı D vitamininin ana kaynağıdır.
- Cold and dry, splendid sunshine, what beautiful winter weather!
- Soğuk ve kuru, muhteşem güneş ışığı, ne güzel bir kış havası!
- The sunshine improved his complexion.
- Güneş ışığı ten rengini iyileştirdi.
- Open the curtains and let the sunshine in.
- Perdeleri açın ve güneş ışığını içeri alın.
- Life consists of rain and sunshine, of snow and heat, of thunder and lightning, and of winter and summer.
- Hayat yağmur ve güneş ışığı, kar ve ısı, gök gürültüsü ve şimşek ve de kış ve yazdan oluşur.
- The sunshine tempted people out.
- Güneş ışığı insanları çıkmaları için cezbediyor.
- I am thankful for sunshine.
- Güneş ışığı için minnettarım.
- The sunshine tempted people out.
- Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi.
- In addition to water, sunshine is absolutely necessary for plant life.
- Bitki yaşamı için, suya ek olarak güneş ışığı kesinlikle gereklidir.
- Sunshine is the main source of vitamin D.
- Güneş ışığı D vitamininin esas kaynağıdır.
- My apartment gets plenty of sunshine.
- Dairem bol güneş ışığı alır.
- Sunshine is beneficial to plants.
- Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.
- This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almaz.
- You are my sunshine.
- Sen benim güneş ışığımsın.
Show More (29)
|
|
- Fresh air, sunshine, and nighttime cold medicine.
- Temiz hava, güneş ve gece vakti soğuk algınlığı ilacı.
- This room gets sunshine.
- Bu oda güneş alır.
- The morning sunshine is so bright that I can't look at it.
- Sabah güneşi o kadar parlak ki ben ona bakamam.
- Life consists of rain and sunshine, of snow and heat, of thunder and lightning, and of winter and summer.
- Hayat yağmur ve güneşten, kar ve sıcaktan, gök gürültüsü ve şimşekten, kış ve yazdan oluşur.
- The morning sunshine is so bright that I can't look at it.
- Sabah güneşi o kadar parlak ki bakamıyorum.
- Good morning my sunshine.
- Günaydın güneşim.
- Cold and dry, splendid sunshine, what beautiful winter weather!
- Soğuk ve kuru, parlak güneş, ne güzel kış havası!
- The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
- Hello, sunshine.
- Merhaba, güneşim.
Show More (6)
|