Örnek cümleler çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır ve her ne kadar editör kontrolünden geçmiş olsa da bazı gözden kaçmalar olabilir. Cümleler kesinlikle, Tureng.com’un ideolojisini ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Sizi rahatsız eden siyasal, sosyal ve hassas içeriğe sahip cümleleri lütfen bize bildiriniz.
|
İngilizce |
Türkçe |
|
| 1 |
cautious |
temkinli |
adj. |
|
- She was very cautious about giving people her phone number.
- İnsanlara telefon numarasını verme konusunda çok temkinliydi.
- Antibiotics do not work and there are, as yet, no antiviral drugs, so we must be extremely cautious.
- Antibiyotikler işe yaramıyor ve henüz antiviral ilaçlar yok, bu nedenle son derece temkinli olmalıyız.
- Even here the Commission is very restrained and cautious.
- Burada bile Komisyon çok ölçülü ve temkinli davranıyor.
- What is needed, please, is a gradual opening and a cautious approach.
- İhtiyaç duyulan şey, lütfen, kademeli bir açılım ve temkinli bir yaklaşımdır.
- It is a very cautious, perhaps technocratic and certainly intelligent, and sometimes even clever paper.
- Çok temkinli, belki de teknokratik ve kesinlikle zeki ve hatta yer yer akıllıca bir belgedir.
- It is a very cautious, perhaps technocratic and certainly intelligent, and sometimes even clever paper.
- Çok temkinli, belki de teknokratik ve kesinlikle akıllı ve hatta bazen zeki bir belgedir.
- I would urge those who are cautious about this to give it a try.
- Bu konuda temkinli olanları bir denemeye davet ediyorum.
- I, for my part, would be slightly more cautious.
- Ben kendi adıma biraz daha temkinli olacağım.
- I, for my part, would be slightly more cautious.
- Ben kendi adıma biraz daha temkinli davranırdım.
- It seems to me that you have given a cautious response.
- Bana öyle geliyor ki temkinli bir yanıt verdiniz.
- The Commission proposal and this compromise we are discussing represent a cautious start to this work.
- Komisyon önerisi ve görüşmekte olduğumuz bu uzlaşma, bu çalışmaya temkinli bir başlangıç teşkil etmektedir.
- The Poos report is audacious, cautious and realistic.
- Poos raporu cesur, temkinli ve gerçekçidir.
- The rapporteur has been very cautious.
- Raportör çok temkinli davranmıştır.
- This compromise is a cautious step in the right direction.
- Bu uzlaşma doğru yönde atılmış temkinli bir adımdır.
- This meeting should be the cautious beginning of a gradual peace process.
- Bu toplantı kademeli bir barış sürecinin temkinli bir başlangıcı olmalıdır.
- I would urge those who are cautious about this to give it a try.
- Bu konuda temkinli olanları da denemeye davet ediyorum.
- It is no accident that the Committee on Citizens' Freedoms and Rights has been cautious on this matter.
- Vatandaşların Özgürlükleri ve Hakları Komitesi'nin bu konuda temkinli davranması tesadüf değildir.
- Tom is being cautious, isn't he?
- Tom temkinli davranıyor, değil mi?
- Tom is being cautious.
- Tom temkinli davranıyor.
- Tom is being very cautious.
- Tom çok temkinli davranıyor.
- Tom is just being cautious.
- Tom sadece temkinli davranıyor.
- Tom thinks that Mary is being unnecessarily cautious.
- Tom, Mary'nin gereksiz yere temkinli davrandığını düşünüyor.
- We need to be cautious.
- Temkinli olmamız gerekiyor.
- We need to be cautious.
- Temkinli olmamız lazım.
- We're being very cautious.
- Çok temkinli davranıyoruz.
- Tom was cautious.
- Tom temkinliydi.
- We're always cautious.
- Her zaman temkinliyizdir.
- He is too cautious to try anything new.
- Yeni bir şey denemek için çok temkinli.
- She's extremely cautious.
- O son derece temkinli.
- Tom is cautious.
- Tom temkinli.
- Tom is very cautious.
- Tom çok temkinli.
- Tom is always very cautious.
- Tom her zaman çok temkinlidir.
- Tom is extremely cautious.
- Tom son derece temkinlidir.
- Layla was cautious at first.
- Leyla ilk önce temkinliydi.
- I remain very cautious.
- Çok temkinli olmaya devam ediyorum.
- Since his arrival in town, all the women have remained cautious about him.
- Kasabaya geldiğinden beri tüm kadınlar ona karşı temkinli davranmaya devam etti.
- Layla was cautious at first.
- Layla başlangıçta temkinliydi.
- Tom was cautious at first.
- Tom ilk başta temkinliydi.
- I'm always cautious.
- Ben her zaman temkinliyimdir.
- We're always cautious.
- Biz hep temkinliyiz.
Show More (37)
|
| 2 |
wary |
temkinli |
adj. |
|
- Many companies are wary of communism.
- Birçok şirket komünizm karşısında temkinli.
- I am well aware that the sector will at first be wary of some aspects of this approach.
- Sektörün ilk başta bu yaklaşımın bazı yönlerine temkinli yaklaşacağının farkındayım.
- Still, many investors remained wary.
- Yine de birçok yatırımcı temkinli davranmaya devam etti.
- Tom is wary.
- Tom temkinli.
- Mary is wary of strangers.
- Mary yabancılara karşı temkinli.
- I was right to be wary.
- Temkinli olmakta haklıydım.
Show More (3)
|