| 1 |
test |
test |
n., |
|
- The test was conclusive and in all participating States, queues were of normal length.
- Test sonuç verdi ve tüm katılımcı Devletlerde kuyruklar normal uzunluktaydı.
- The BUAV estimates 2 123 animals per high production volume chemical test.
- BUAV, yüksek üretim hacimli kimyasal test başına 2.123 hayvan bulunduğunu tahmin etmektedir.
- Amendment No 9 lays down control by the competent authorities of the setting of tests.
- 9 No'lu Değişiklik, testlerin yapılmasının yetkili makamlar tarafından kontrol edilmesini öngörmektedir.
- This stage would be based on limit values and test cycles that currently apply to passenger cars.
- Bu aşama, şu anda binek otomobiller için geçerli olan sınır değerlere ve test döngülerine dayanacaktır.
- The test has not been passed.
- Test geçilemedi.
- My group has set the following four tests in this connection.
- Grubum bu bağlamda aşağıdaki dört testi belirlemiştir.
- How many tests have been conducted on side-effects?
- Yan etkiler konusunda kaç test yapılmıştır?
- If these patents are awarded, this US company will have a monopoly on the BRCA gene and consequently on the DNA test.
- Bu patentler alınırsa bu ABD şirketi BRCA geni ve dolayısıyla DNA testi üzerinde tekel sahibi olacaktır.
- This means that the tests can be carried out by authorities other than the competent authorities.
- Bu, testlerin yetkili makamlar dışındaki makamlar tarafından da yapılabileceği anlamına gelmektedir.
- The provisions of the report will lead to an unacceptable increase in the amount of tests carried out on animals.
- Raporda yer alan hükümler, hayvanlar üzerinde yapılan testlerin miktarında kabul edilemez bir artışa yol açacaktır.
- The inclusion of alternative test methods is, in our view, superfluous.
- Alternatif test yöntemlerinin dahil edilmesi bize göre gereksizdir.
- Why has no air quality test been done on this particular building since we were elected?
- Seçildiğimizden bu yana neden bu binada hava kalitesi testi yapılmadı?
- We can therefore rely on the test procedure for passenger cars.
- Bu nedenle binek otomobiller için test prosedürüne güvenebiliriz.
- The youngest positive test was found at 41 months.
- En genç pozitif test 41 aylıkken bulunmuştur.
- We should do these tests if and when the evaluation shows its worth.
- Bu testleri, değerlendirmenin değerini göstermesi halinde ve gösterdiğinde yapmalıyız.
- The scope of these tests has further increased substantially in recent years.
- Bu testlerin kapsamı son yıllarda önemli ölçüde artmıştır.
- This stage would be based on a test cycle for passenger cars.
- Bu aşama, binek otomobiller için bir test döngüsüne dayanacaktır.
- Today, however, we are discussing the financial contributions made by the Community for the comparative tests.
- Ancak bugün karşılaştırmalı testler için Topluluk tarafından yapılan mali katkıları tartışıyoruz.
- This does not solve anything for the, mostly small, companies, since the required tests are too costly.
- Gerekli testler çok maliyetli olduğu için bu, çoğunlukla küçük şirketler için hiçbir şeyi çözmüyor.
- For prostate cancer, there is screening and the PSA test.
- Prostat kanseri için tarama ve PSA testi var.
- In any case, an end should be put to tests on hominids.
- Her halükarda, hominidler üzerinde yapılan testlere bir son verilmelidir.
- It is sensible to simplify the two key tests relating to public health – on gastro-enteritis and e-coli.
- Gastroenterit ve E. Coli gibi halk sağlığına yönelik iki temel testin basitleştirilmesi mantıklı olacaktır.
- In future a suitability test will only be required for advice business.
- Gelecekte uygunluk testi sadece danışmanlık işi için gerekli olacaktır.
- It has been a test of endurance and, as he says, it is a complex and technical report.
- Bu bir dayanıklılık testi oldu ve kendisinin de söylediği gibi karmaşık ve teknik bir rapor.
- This is the real test of how serious you are about the principles of subsidiarity.
- Bu, yerindenlik ilkeleri konusunda ne kadar ciddi olduğunuzun gerçek bir testidir.
- The current situation is a test of how sound the euro construction really is.
- Mevcut durum, avro yapısının gerçekten ne kadar sağlam olduğunun bir testidir.
- These tests have taken 22 to 24 years, although some adjustments are taking place.
- Bazı düzeltmeler yapılmasına rağmen bu testler 22 ila 24 yıl sürmüştür.
- Tests should continue to be carried out at 30 months in order to obtain secure results.
- Güvenli sonuçlar elde etmek için testler 30. ayda yapılmaya devam etmelidir.
- The Commission originally came forward with a proposal to end tests.
- Komisyon ilk olarak testlerin sona erdirilmesine yönelik bir teklifle geldi.
- DNA tests are not services like any other.
- DNA testleri diğerleri gibi bir hizmet değildir.
- I regret the attempt by the car industry lobby to discredit the EEVC tests.
- Otomobil endüstrisi lobisinin EEVC testlerini itibarsızlaştırma girişimini esefle karşılıyorum.
- It is disgraceful that tests of this kind should still be used for luxury purposes, such as the production of cosmetics.
- Bu tür testlerin hala kozmetik üretimi gibi lüks amaçlar için kullanılıyor olması utanç vericidir.
- That is in respect of eight million tests of healthy animals.
- Bu, sağlıklı hayvanlar üzerinde yapılan sekiz milyon testle ilgilidir.
- We must set realistic marketing and test end dates for each.
- Her biri için gerçekçi pazarlama ve test bitiş tarihleri belirlemeliyiz.
- One point that deserves attention is the existence of two different test methods.
- Dikkat edilmesi gereken bir nokta da iki farklı test yönteminin varlığıdır.
- The inclusion of alternative test methods is, in our view, superfluous.
- Alternatif test yöntemlerinin dahil edilmesi bizim görüşümüze göre gereksizdir.
- Tests of the same type are necessary for plants at risk of GMO contamination.
- Aynı tür testler GDO bulaşma riski olan bitkiler için de gereklidir.
- Are these test marks recognised as such in other countries?
- Bu test işaretleri diğer ülkelerde bu şekilde tanınıyor mu?
- Toxicity tests are desirable and cannot be skipped.
- Toksisite testleri arzu edilir ve atlanamaz.
- There are possible health risks if sufficiently careful tests are not carried out.
- Yeterince dikkatli testler yapılmadığı takdirde olası sağlık riskleri söz konusudur.
- The South Caucasus can be designated a test case for the EU's peace policy.
- Güney Kafkasya, AB'nin barış politikası için bir test vakası olarak görülebilir.
- Tests are carried out on animals for military purposes and in the production of cosmetics and medicines.
- Askeri amaçlarla ve kozmetik ve ilaç üretiminde hayvanlar üzerinde testler yapılmaktadır.
- This is a real test of that.
- Bu gerçek bir test niteliğindedir.
- These tests resulted in a so-called 'acceptable daily intake' for animals.
- Bu testler sonucunda hayvanlar için 'kabul edilebilir günlük alım miktarı' belirlenmiştir.
- Sadly, although I am supportive of HPV tests, I cannot support Amendment 34.
- HPV testlerini desteklememe rağmen ne yazık ki Değişiklik 34'ü destekleyemiyorum.
- Our amendments would ban with immediate effect those tests for which alternatives have been validated.
- Değişikliklerimiz, alternatifleri geçerli kılınan testleri derhal yürürlüğe girecek şekilde yasaklayacaktır.
- This has been an initial test whose result has not been homogenous in all the committees.
- Bu, sonuçları tüm komitelerde homojen olmayan bir ilk test olmuştur.
- When the tests show positive, I want to confirm, as I indicated earlier, that these products are destroyed.
- Testler pozitif çıktığında, daha önce de belirttiğim gibi, bu ürünlerin imha edildiğini teyit etmek istiyorum.
- There is also a clear difference in the set-up of the test.
- Testin kurulumunda da açık bir fark vardır.
- There is also a clear difference in the set-up of the test.
- Testin kurgusunda da açık bir farklılık var.
- Until now the Spanish Kingdom has not passed this test.
- İspanya Krallığı şimdiye kadar bu testi geçememiştir.
- Nevertheless, we shall conduct the test pursuant to the Rules of Procedure.
- Yine de Usul Kuralları uyarınca testi gerçekleştireceğiz.
- The Lawal case been seen as a test case in and outside Nigeria.
- Lawal davası Nijerya içinde ve dışında bir test davası olarak görülüyor.
- This is an issue which raises questions about the tests for assessing concentrations.
- Bu, konsantrasyonların değerlendirilmesine yönelik testler hakkında soru işaretleri doğuran bir konudur.
- For many herbal remedies that have long been in use new tests are unnecessary however.
- Ancak uzun süredir kullanılmakta olan birçok bitkisel ilaç için yeni testler gereksizdir.
- But a critical test is more than a shopping list.
- Ancak kritik bir test, bir alışveriş listesinden daha fazlasıdır.
- How do we explain the different prices for BSE tests in Europe?
- Avrupa'da BSE testleri için farklı fiyatları nasıl açıklayabiliriz?
- It is sensible to simplify the two key tests relating to public health – on gastro-enteritis and e-coli.
- Gastro-enterit ve e-coli gibi halk sağlığına ilişkin iki temel testin basitleştirilmesi mantıklı olacaktır.
- These include using DNA tests against migrants and also the public health argument.
- Bunlar arasında göçmenlere karşı DNA testlerinin kullanılması ve kamu sağlığı argümanı da yer almaktadır.
- We can only guarantee this optimal safety by having numerous scientific tests.
- Bu optimal güvenliği ancak çok sayıda bilimsel test yaparak garanti edebiliriz.
- This is also evident in the fact that we have somewhat changed the test conditions for type approval.
- Bu durum, tip onayı için test koşullarını bir şekilde değiştirmiş olmamızdan da anlaşılmaktadır.
- Our amendments would ban with immediate effect those tests for which alternatives have been validated.
- Yapacağımız değişiklikler, alternatifleri onaylanmış olan testlerin derhal yürürlüğe girmesini yasaklayacaktır.
- However, we cannot carry out tests on nuclear plants which are in operation; it is just not possible.
- Bununla birlikte, faaliyette olan nükleer santraller üzerinde testler yapamayız; bu mümkün değildir.
- We can therefore rely on the test procedure for passenger cars.
- Bu nedenle binek araçlara yönelik test prosedürüne güvenebiliriz.
- The implementation of this test in the EU will ensure the best possible environmental controls on these vehicles.
- Bu testin AB'de uygulanması, bu araçlar üzerinde mümkün olan en iyi çevresel kontrollerin yapılmasını sağlayacaktır.
- This test can be developed on an industrial scale very quickly.
- Bu test çok hızlı bir şekilde endüstriyel ölçekte geliştirilebilir.
- The Commission originally came forward with a proposal to end tests.
- Komisyon başlangıçta testlerin sona erdirilmesine yönelik bir teklifle ortaya çıkmıştı.
- The test has not been passed.
- Test henüz geçilmedi.
- Moving forward, she is right to say that we must look at a broad range of test measures.
- İleriye dönük olarak geniş bir yelpazedeki test ölçümlerine bakmamız gerektiğini söylemekte haklıdır.
- When they started to carry out the tests, they detected cases of mad cow disease.
- Testleri yapmaya başladıklarında deli dana hastalığı vakaları tespit ettiler.
- Reliable migration tests in respect of phthalates are not available, however.
- Ancak ftalatlara ilişkin güvenilir göç testleri mevcut değildir.
- The tests that I am referring to now are somewhat different.
- Şu anda sözünü ettiğim testler biraz farklıdır.
- Why are BSE tests on live animals not being promoted or imposed?
- Neden canlı hayvanlar üzerinde BSE testleri teşvik edilmiyor ya da dayatılmıyor?
- There must of course be effective tests that influence car design.
- Elbette otomobil tasarımını etkileyen etkili testler olmalıdır.
- They refer to tests that have not been successfully evaluated in randomised controlled trials.
- Bunlar, randomize kontrollü çalışmalarda başarılı bir şekilde değerlendirilmemiş testleri ifade eder.
- Consignments which test positive are destroyed.
- Test sonucu pozitif çıkan sevkiyatlar imha edilir.
- That is in respect of eight million tests of healthy animals.
- Bu, sağlıklı hayvanlarda yapılan sekiz milyon testle ilgilidir.
- We believe that Community legislation is the only way in which the criteria for the safety tests can be established.
- Topluluk mevzuatının, güvenlik testlerine ilişkin kriterlerin belirlenebileceği tek yol olduğuna inanıyoruz.
- Bowel cancer is a new area for screening, with new tests available.
- Bağırsak kanseri tarama için yeni bir alandır ve yeni testler mevcuttur.
- That means that we must not just persist with old, classical tests.
- Bu da sadece eski, klasik testlerle yetinmememiz gerektiği anlamına gelmektedir.
- This will be a good test as to whether there is reasonable cooperation between the two institutions.
- Bu, iki kurum arasında makul bir iş birliği olup olmadığına dair iyi bir test olacaktır.
- The importance of tests has been emphasised here, and that is good.
- Burada testlerin önemi vurgulanmıştır ve bu iyi bir şeydir.
- We must rely on clinical evidence and evaluation to back up recommendations for the acceptance of new tests.
- Yeni testlerin kabulüne yönelik tavsiyeleri desteklemek için klinik kanıtlara ve değerlendirmelere güvenmeliyiz.
- This is the first test for this regulation.
- Bu düzenleme için ilk test budur.
- He thought you'd pass the test for sure, kid.
- Evet, testi kesinlikle geçeceğini sanıyordu, çocuğum.
- Examination, ultrasound screening, NST test, analysis and follow up services can be performed by Obstetrician at home.
- Muayene, ultrason taraması, NST testi, tahlil ve takip hizmetleri Kadın Doğum Uzmanı tarafından evde yapılabilmektedir.
- I think we better run a test film first.
- Sanırım önce bir test filmi göstersek iyi olacak.
- Tests confirm that this does not cause long-term damage to the tree.
- Testler, bunun ağaçta uzun süreli zarara neden olmadığını doğruluyor.
- Since I need a blood test, I'm going to fast tonight.
- Kan testine ihtiyacım olduğundan bu gece oruç tutacağım.
- He thought you'd pass the test for sure, kid.
- Testi kesin geçeceğini düşündü, evlat.
- He thought you'd pass the test for sure, kid.
- Testi kesinlikle geçeceğini düşünüyordu, evlat.
- Since there is no surgery, no tests and analysis are required before treatment.
- Ameliyat olmadığı için tedaviden önce test ve analiz gerekmiyor.
- Tests confirm that this does not cause long-term damage to the tree.
- Testler bunun ağaca uzun vadede zarar vermediğini doğrulamaktadır.
- Tests confirm that this does not cause long-term damage to the tree.
- Testler bunun ağaca uzun vadeli zarar vermediğini doğrulamaktadır.
- It is more than when you managed to tick off all of your test objectives the first time through.
- İlk seferde tüm test hedeflerinizi işaretlemeyi başardığınız zamandan daha fazla.
- Thus, the real test of knowledge is not truth, but utility.
- Dolayısıyla bilginin gerçek testi doğruluk değil faydadır.
- Examination, ultrasound screening, NST test, analysis and follow up services can be performed by Obstetrician at home.
- Muayene, ultrason taraması, NST testi, tahlil ve takip hizmetleri Kadın Doğum Uzmanı tarafından evde yapılabilir.
- What was the result of Mary's test?
- Mary'nin testinin sonucu neydi?
- When she saw her test score, she burst into tears.
- O, test puanını gördüğünde gözyaşlarına boğuldu.
- We want to run a few tests.
- Birkaç test yapmak istiyoruz.
- Multiple-choice tests are not uncommon.
- Çoktan seçmeli testler sıradışı değildir.
- Tom could use a little extra time to review for the upcoming test.
- Tom yaklaşan testi gözden geçirmek için biraz ekstra zaman kullanabilirdi.
- If you turn in a test late, it will not be accepted.
- Bir testi geç teslim ederseniz, kabul edilmeyecektir.
- Tom passed one test, but failed the other.
- Tom bir testi geçti ama diğerinde başarısız oldu.
- Broken test tubes, cracked beakers - the work of careless students in the laboratory.
- Kırık test tüpleri, çatlak beherler; laboratuvardaki dikkatsiz öğrencilerin işi işte.
- A DNA test showed he was innocent.
- DNA testi masum olduğunu gösterdi.
- May I take the car for a test drive before I buy it?
- Arabayı almadan önce test sürüşüne çıkabilir miyim?
- She passed one test, but failed the other.
- Bir testi geçti ama diğerinden kaldı.
- That was a test.
- O bir testti.
- You'll be receiving the results of your test in the mail.
- Test sonuçlarını postayla alacaksın.
- I passed all my tests.
- Ben tüm testlerimi geçtim.
- Tom was the first one to finish the test.
- Tom testi bitiren ilk kişiydi.
- Tom is preparing for a test.
- Tom test için hazırlanıyor.
- I hope you got a higher score on the test than I did.
- Umarım testte benim aldığımdan daha fazla puan aldın.
- I worked hard in order to pass the math test.
- Matematik testini geçmek için çok çalıştım.
- This is a test.
- Bu bir test.
- I passed all my tests.
- Bütün testlerimi geçtim.
- I think I did OK on the test.
- Sanırım testte başarılıydım.
- The test was very difficult.
- Test çok zordu.
- He failed the breathalyzer test.
- Alkolmetre testinde başarısız oldu.
- When is the test?
- Test ne zaman?
- Tom didn't pass the squirrel test.
- Tom sincap testini geçemedi.
- Mary passed one test, but failed the other.
- Mary bir testi geçti ama diğerinde kaldı.
- Tom made some mistakes in the test.
- Tom, testte bazı hatalar yaptı.
- He is busy correcting test papers.
- Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- I'm ready for the test.
- Test için hazırım.
- I scored only 33 points on the test.
- Ben, testten sadece 33 puan aldım.
- Test pilots are constantly tempting fate.
- Test pilotları sürekli kadere meydan okuyor.
- Tom didn't make any mistakes on today's test.
- Tom bugünkü testte hiç hata yapmadı.
- I just barely managed to pass the test.
- Testi güçlükle geçebildim.
- I have a test next week.
- Gelecek hafta bir testim var.
- Are you ready for the test?
- Test için hazır mısınız?
- If only there were no tests.
- Keşke hiç test olmasa.
- How did your test go?
- Testin nasıl gitti?
- I have a big test next week.
- Gelecek hafta büyük bir testim var.
- I didn't like those tests.
- Ben o testleri sevmedim.
- They passed one test, but failed the other.
- Bir testi geçtiler ama diğerinden kaldılar.
- This very interesting test reveals your professional personality.
- Bu çok ilginç test profesyonel kişiliğinizi ortaya çıkarıyor.
- Tom gave Mary some advice on how to pass multiple-choice tests.
- Tom, Mary'ye çoktan seçmeli testleri nasıl geçeceği konusunda bazı tavsiyelerde bulundu.
- Do we have a test tomorrow night?
- Yarın akşam testimiz var mı?
- Tom congratulated Mary for her driving test.
- Tom Mary'yi sürüş testi için kutladı.
- Don't worry about the results of your test.
- Test sonuçların hakkında endişe etme.
- If you pass this test, you could graduate next month.
- Bu testi geçersen, gelecek ay mezun olabilirsin.
- Every student passed the driving test.
- Her öğrenci sürücü testini geçti.
- Tom studied hard for the test, but he failed it anyway.
- Tom test için çok çalışmıştı, ama yine de başarısız oldu.
- I'd like to run a few more tests.
- Birkaç test daha yapmak istiyorum.
- I did another test.
- Bir test daha yaptım.
- What were the results of the test?
- Testin sonuçları ne oldu?
- To my surprise he failed the test.
- Şaşırtıcı bir şekilde testi geçemedi.
- The new engine must undergo all the necessary tests.
- Yeni motor gerekli tüm testlerden geçmeli.
- I think Tom will fail his driving test.
- Tom'un sürücü testinde başarısız olacağını düşünüyorum.
- Tom was the first one to finish the test.
- Testi ilk bitiren Tom oldu.
- A DNA test proved his innocence.
- DNA testi masum olduğunu kanıtladı.
- I should have studied for the test.
- Test için çalışmam gerekirdi.
- Have you seen the results of the ballistics test?
- Balistik testinin sonuçlarını gördün mü?
- Will it be on the test?
- Testte çıkacak mı?
- Will it be on the test?
- Bu testte olacak mı?
- The test was easy.
- Test kolaydı.
- He passed one test, but failed the other.
- Bir testi geçti ama diğerinden kaldı.
- We had a test.
- Bir testimiz vardı.
- We passed one test, but failed the other.
- Biz bir testi geçtik ama diğerinde başarısız olduk.
- Tom didn't expect the test to be easy.
- Tom testin kolay olmasını beklemiyordu.
- This test will gauge your reading comprehension.
- Bu test okuduğunu anlamanı ölçecek.
- I got an excellent grade on the test, and that makes me very happy.
- Testte mükemmel bir not aldım, ve bu beni çok mutlu ediyor.
- Tom is busy correcting test papers.
- Tom test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- Let's study for next week's test together.
- Gelecek haftaki test için beraber çalışalım.
- The test says I was a king in my previous life.
- Test, önceki hayatımda bir kral olduğumu söylüyor.
- He passed one test, but failed the other.
- O bir testi geçti ama diğerinde başarısız oldu.
- Are you ready for the test?
- Test için hazır mısın?
- I just ran some tests.
- Bazı testler yaptım.
- I made some mistakes on the test.
- Testte bazı hatalar yaptım.
- We're going to have a test today.
- Bugün bir test olacağız.
- I found this test difficult.
- Bu testi zor buldum.
- Is this a test?
- Bu bir test mi?
- Tom really should've studied harder for the test.
- Tom test için daha fazla çalışmalıydı.
- What were the results of the test?
- Testin sonuçları neydi?
- We talked about yesterday's test.
- Dünkü test hakkında konuştuk.
- I got caught cheating on a test.
- Testte kopya çekerken yakalandım.
- Don't worry about the result of the test.
- Testin sonucundan endişelenme.
- Tom made a few mistakes on the test.
- Tom testte birkaç hata yaptı.
- Tom failed the polygraph test.
- Tom yalan testini geçemedi.
- The test of the new engine takes place today.
- Yeni motorun testi bugün yapılacak.
- I have a feeling you'll pass your test.
- Testi geçeceğine dair içimde bir his var.
- I didn't like those tests.
- O testleri sevmedim.
- How did you know I failed my French test?
- Fransızca testinden başarısız olduğumu nasıl bildin?
- You can apply for a physical fitness test regardless of your age.
- Yaşınız ne olursa olsun fiziksel uygunluk testi için başvurabilirsiniz.
- Tom has to take one more test.
- Tom bir test daha yaptırmak zorunda.
- The weather seemed favorable for the test flight.
- Hava test uçuşu için elverişli görünüyordu.
- We passed one test, but failed the other.
- Bir testi geçtik ama diğerinden kaldık.
- Good luck on the test!
- Testte iyi şanslar!
- I'll need to make some more tests.
- Biraz daha test yapmam gerekir.
- The DNA test cleared him of all charges.
- DNA testi onu tüm suçlamalardan kurtardı.
- I bet we'll have a test today.
- Bugün test olacağımıza bahse girerim.
- He just barely managed to pass the test.
- Testi güçlükle geçmeyi başardı.
- Tom and Mary are studying for their French test.
- Tom ve Mary, Fransızca testleri için ders çalışıyorlar.
- How did Barbara do on her driver's test yesterday?
- Dün Barbara'nın sürücü testi nasıl geçti?
- I know the test was difficult.
- Testin zor olduğunu biliyorum.
- A DNA test showed he was innocent.
- Bir DNA testi onun masum olduğunu gösterdi.
- Many students have failed the test.
- Birçok öğrenci testte başarısız oldu.
- I failed the tests.
- Testlerde başarısız oldum.
- How tough was the test?
- Test ne kadar zordu?
- Sami passed the polygraph test and walked free.
- Sami poligraf testini geçti ve serbest kaldı.
- She handed in a blank test.
- O, boş bir test teslim etti.
- Tom handed in a blank test paper.
- Tom boş test kağıdını teslim etti.
- Have you ever gotten a perfect score on a test in high school, Taro?
- Sen hiç lisedeki testte mükemmel bir puan aldın mı, Taro?
- Did you grade the tests?
- Testlere not verdin mi?
- You passed one test, but failed the other, didn't you?
- Sen bir testi geçtin ama diğerinde başarısız oldun, değil mi?.
- The test came back negative.
- Test negatif çıktı.
- Nobody got zero in that test.
- Hiç kimse o testten sıfır almadı.
- The blood test is normal.
- Kan testi normal.
- The DNA test cleared him of all charges.
- DNA testi onu tüm suçlamalardan akladı.
- You might want to study a little harder before the next test.
- Gelecek testten önce biraz daha çalışmak isteyebilirsin.
- I had that test in the meeting room.
- O testi toplantı odasında yaptım.
- The test of the new engine takes place today.
- Yeni motor testi bugün gerçekleşir.
- I'm anxious to know the results of the blood test.
- Kan testinin sonuçlarını öğrenmek için sabırsızlanıyorum.
- Test examining is a very restrictive practice.
- Test incelemesi çok kısıtlayıcı bir uygulamadır.
- Tom turned in a blank test paper.
- Tom boş bir test kağıdını teslim etti.
- Dan failed the polygraph test.
- Dan yalan testini geçemedi.
- Detective Dan Anderson gave Linda a routine polygraph test.
- Dedektif Dan Anderson, Linda'yı rutin yalan testine soktu.
- The blood test was negative.
- Kan testi negatifti.
- How did Tom ever pass that test?
- Tom o testi nasıl geçti?
- There is a test tomorrow.
- Yarın bir test var.
- I need your consent to test you for COVID-19.
- COVID-19 testi için izninize ihtiyacım var.
- If your stomach growls in the middle of a test, that's pretty embarrassing.
- Bir testin ortasında mideniz guruldarsa, bu oldukça utanç vericidir.
- Tom just barely passed the test.
- Tom testi kıl payı geçti.
- The test was difficult.
- Test zordu.
- He was able to pass the difficult test.
- Zor testi geçebildi.
- What kind of test is this?
- Bu ne tür bir test?
- Have you ever taken a lie detector test?
- Hiç yalan dedektörü testine girdin mi?
- A DNA test proved he was innocent.
- Bir DNA testi onun masum olduğunu kanıtladı.
- The test is at 4 p.m.
- Test öğleden sonra saat 4'tedir.
- This time the scope of the test won't be so broad?
- Bu kez test kapsamı o kadar geniş olmayacak mı?
- Tom made some mistakes on the test.
- Tom testte bazı hatalar yaptı.
- I'm pretty sure that that mean teacher will give us a hard test today.
- O acımasız öğretmenin bugün bize zor bir test vereceğinden oldukça eminim.
- Tatoeba needs more test sentences.
- Tatoeba'nın daha fazla test cümlesine ihtiyacı var.
- This test is important.
- Bu test önemli.
- Multiple-choice tests are not uncommon.
- Çoktan seçmeli testler nadir değildir.
- None of the students like tests at school.
- Öğrencilerden hiçbiri okuldaki testleri sevmezler.
- Why is he cheating on the test?
- O, testte niçin kopya çekiyor?
- Tom gave Mary some advice on how to pass multiple-choice tests.
- Tom Mary'ye çoktan seçmeli testleri nasıl geçeği konusunda biraz tavsiye verdi.
- The test says I was a king in my previous life.
- Test benim önceki hayatımda bir kral olduğunu söylüyor.
- We should run some tests.
- Bazı testler yapmalıyız.
- At first, I failed the test.
- İlk başta, testte başarısız oldum.
- He spent all night cramming for the test.
- Bütün geceyi test için çalışarak geçirdi.
- The results of the test were negative.
- Test sonuçları negatif çıktı.
- The teacher reminded us to study hard for the test.
- Öğretmen bize test için çok çalışmamızı hatırlattı.
- The test result isn't what I expected.
- Test sonucu beklediğim gibi çıkmadı.
- I wish I had studied harder for the test.
- Keşke test için daha çok çalışsaydım.
- We'll have a French test next Monday.
- Gelecek pazartesi Fransızca test olacağız.
- Dan insisted on taking a lie detector test.
- Dan yalan makinesi testine girmekte ısrar etti.
- A DNA test proved he was innocent.
- DNA testi masum olduğunu kanıtladı.
- He made some mistakes on the test.
- Testte bazı yanlışlar yaptı.
- I failed the tests.
- Ben testlerde başarısız oldum.
- DNA tests showed he was innocent.
- DNA testleri onun masum olduğunu gösterdi.
- The test came back negative.
- Test negatif geldi.
- The teacher is busy looking over our tests.
- Öğretmen testlerimizi gözden geçirmekle meşgul.
- I knew you'd fail your French test.
- Fransızca testinde başarısız olacağını biliyordum.
- Jack made no mistakes in the math test.
- Jack, matematik testinde hiç hata yapmadı.
- I suggest you start studying for the test right away.
- Hemen test için çalışmaya başlamanı öneriyorum.
- Tom passed one test, but failed the other.
- Tom testin birinden geçti fakat diğerinden kaldı.
- How was the math test?
- Matematik testi nasıldı?
- Tom didn't tell his parents that he had gotten an F on the test.
- Tom testte F aldığını ebeveynlerine söylemedi.
- I don't want any more tests.
- Daha fazla test istemiyorum.
- I caught him cheating on the test.
- Onu testte kopya çekerken yakaladım.
- Both of the students passed all their tests.
- Öğrencilerin her ikisi de bütün testlerini geçti.
- The doctor ordered a few tests and an MRI.
- Doktor birkaç test ve MRI istedi.
- The test was multiple choice.
- Test çoktan seçmeliydi.
- He made two mistakes in the English test.
- İngilizce testinde iki hata yaptı.
- You'll have to take the test again.
- Teste tekrar girmeniz gerekecek.
- He passed the test he took last Friday.
- Cuma günkü testten iyi not aldı.
- How difficult was the test?
- Test ne kadar zordu?
- Mary passed the test with flying colors.
- Mary testi yüksek not alarak geçti.
- He failed the breathalyzer test.
- Alkol testini geçemedi.
- I hope I can pass the driving test.
- Sürücü testini geçebileceğimi umuyorum.
- I just got by on the test.
- Testi geçtim.
- The students around her were talking about the test.
- Onun çevresindeki öğrenciler testten bahsediyordu.
- I failed the driving test.
- Ben sürüş testinde başarısız oldum.
- The test was quite difficult.
- Test oldukça zordu.
- Tom may not have to take the test.
- Tom teste girmek zorunda olmayabilir.
- He cheated on the test by copying his friend's answers.
- Arkadaşının cevaplarını kopyalayarak testte kopya çekti.
- I suspect that Tom cheated on the test.
- Tom'un testte kopya çektiğinden kuşkulanıyorum.
- Tom's parents were disappointed when they saw his test score.
- Tom'un ebeveynleri onun test puanını gördüklerinde hayal kırıklığına uğradılar.
- If only I had known this before taking this test!
- Keşke bu teste girmeden önce bunu bilseydim!
- Oh shoot, I forgot about the vocabulary test.
- Kahretsin, kelime testini unutmuşum.
- How was today's test?
- Bugünkü test nasıldı?
- She did not cheat on the test, for it was not the right thing to do.
- O, testte kopya çekmedi, zira yapılacak doğru şey değildi.
- You'll be receiving the results of your test in the mail.
- Posta ile test sonuçlarını alacaksın.
- He cheated on the test by copying from the girl in front.
- O öndeki kızdan kopya çekerek testte hile yaptı.
- I thought I would easily pass this test.
- Ben bu testi kolayca geçebileceğimi düşündüm.
- I passed one test, but failed the other.
- Bir testi geçtim ama diğerinde başarısız oldum.
- This will be on the test.
- Bu, testte olacak.
- What kind of test is this?
- Ne tür bir test bu?
- We'll do more tests tomorrow.
- Yarın daha çok test yapacağız.
- The teacher warned us that the test would be difficult.
- Öğretmen testin zor olacağı konusunda bizi uyardı.
- Tom found the test difficult.
- Tom testi zor buldu.
- The students are busy preparing for the test.
- Öğrenciler test için hazırlanmakla meşguller.
- I need your consent to test you for COVID-19.
- COVID-19 testi için onayınızı almam gerekiyor.
- I have a German test this week at school.
- Bu hafta okulda bir Almanca testim var.
- Ugh, I have to study for tomorrow's test.
- Öf, yarınki test için çalışmak zorundayım.
- Tom got some wrong on the test.
- Tom'un testte biraz yanlışı var.
- Did you stay home to study for the test?
- Teste çalışmak için evde kaldın mı?
- I have to study for a biology test.
- Biyoloji testi için çalışmak zorundayım.
- Many a student has failed the test.
- Birçok öğrenci testte başarısız oldu.
- She caught him cheating on a test.
- Onu testte kopya çekerken yakaladı.
- The teacher is busy looking over our tests.
- Öğretmen testlerimizi incelemekle meşgul.
- The blood test was negative.
- Kan testi negatif çıktı.
- I've passed every test so far.
- Şimdiye kadar bütün testleri geçtim.
- Tom failed the lie detector test.
- Tom yalan dedektör testinde başarısız oldu.
- Tom was caught cheating on a test.
- Tom testte kopya çekerken yakalandı.
- How hard was the test?
- Test ne kadar zordu?
- What was the result of Mary's test?
- Mary'nin test sonucu neydi?
- Tom cheated on the test.
- Tom testte kopya çekti.
- I have to study for the test.
- Ben test için çalışmalıyım.
- Tom is going to be very disappointed if he doesn't pass his driver's test.
- Tom sürücü testini geçmezse çok hayal kırıklığına uğrayacak.
- A DNA test proved her innocence.
- DNA testi masum olduğunu kanıtladı.
- Good luck on the test!
- Testte başarılar!
- Marco's test was so hard he couldn't do it.
- Marco'nun testi o kadar zordu ki onu yapamadı.
- Tom aced the test.
- Tom testte full çekti.
- I passed every single test.
- Bütün testleri geçtim.
- We'll have a French test on Monday.
- Pazartesi günü bir Fransızca testimiz olacak.
- The new engine must undergo all the necessary tests.
- Yeni motor gerekli tüm testleri geçmelidir.
- I failed my blood test.
- Kan testimi geçemedim.
- I wonder whether Tom will pass his test.
- Tom'un testini geçip geçmeyeceğini merak ediyorum.
- I've never cheated on a test.
- Hiç bir testte kopya çekmedim.
- This is a very difficult test.
- Bu çok zor bir test.
- Tom didn't have enough time to answer all the questions on the test.
- Tom'un testteki tüm soruları cevaplamak için yeterli zamanı yoktu.
- I'll need to make some more tests.
- Birkaç test daha yapmam gerekecek.
- I've come to pick up the results of the test I've done earlier this morning.
- Bu sabah erken saatlerde yaptığım testin sonuçlarını almaya geldim.
- The results of a lie detector test are inadmissible in court.
- Yalan makinesi testinin sonuçları mahkemede kabul edilemez.
- This is a test sentence.
- Bu bir test cümlesi.
- Oh shoot, I forgot about the vocabulary test.
- Kahretsin, kelime testini unuttum.
- I'm sure Tom won't pass tomorrow's test.
- Tom'un yarınki testi geçmeyeceğinden eminim.
- I've come to pick up the results of the test I've done earlier this morning.
- Bu sabah erkenden yaptığım testin sonuçlarını almaya geldim.
- DNA tests showed he was innocent.
- DNA testleri masum olduğunu gösterdi.
- The second test is a great improvement on the first.
- İkinci test birincisine göre büyük bir gelişme.
- Tom passed the physical test.
- Tom fiziksel testi geçti.
- I made a serious mistake on the test.
- Testte ciddi bir hata yaptım.
- Test examining is a very restrictive practice.
- Test sınavı çok kısıtlayıcı bir uygulamadır.
- We have another test after this one.
- Bundan sonra bir testimiz daha var.
- The weather seemed favorable for the test flight.
- Hava test uçuşu için uygun görünüyordu.
- A Pap test can help detect cervical cancer early on.
- Pap testi rahim ağzı kanserinin erken teşhis edilmesine yardımcı olabilir.
- You should've studied for the test.
- Test için çalışman gerekirdi.
- Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut.
- Neil Armstrong astronot olarak seçildiğinde bir test pilotuydu.
- The test of democracy is freedom of criticism.
- Demokrasinin testi eleştiri özgürlüğüdür.
- A DNA test showed she was innocent.
- Bir DNA testi onun masum olduğunu gösterdi.
- Tom thought Mary would probably fail her French test.
- Tom Mary'nin Fransızca testinde muhtemelen başarısız olacağını düşünüyordu.
- I thought I would easily pass this test.
- Bu testi kolayca geçeceğimi sanmıştım.
- I don't believe he'll pass his test.
- Onun testini geçeceğine inanmıyorum.
- I think you should take the test again.
- Bence testi tekrar yapmalısın.
- I should've studied harder for the test.
- Test için daha fazla çalışmalıydım.
- At first, I failed the test.
- İlk başta testte başarısız oldum.
- Mary passed one test, but failed the other.
- Mary bir testi geçti ama diğerinde başarısız oldu.
- I made a bad mistake on the test.
- Testte kötü bir hata yaptım.
- Tom isn't likely to pass the driving test.
- Tom muhtemelen sürücü testini geçmeyecek.
- Here's a test I want you to take.
- Yapmanı istediğim bir test var.
- A DNA test showed she was innocent.
- DNA testi masum olduğunu gösterdi.
- You passed one test, but failed the other, didn't you?
- Bir testi geçtin ama diğerinden kaldın, değil mi?
- Marco's test was so hard he couldn't do it.
- Marco'nun testi o kadar zordu ki o bunu başaramadı.
- No one tests the depth of a river with both feet.
- Kimse bir nehrin derinliğini iki ayağıyla test etmez.
- I passed a language test.
- Ben bir dil testini geçtim.
- A Pap test can help detect cervical cancer early on.
- Rahim kanseri teşhis testi rahim ağzı kanserini erken tespit etmeye yardımcı olabilir.
- I hate tests.
- Testlerden nefret ediyorum.
- I failed the test because I didn't study.
- Çalışmadığım için testte başarısız oldum.
- Why do you think Tom wasn't able to pass his driving test?
- Tom'un niçin sürücü testini geçemediğini düşünüyorsun?
- This isn't a fair test.
- Bu adil bir test değil.
- I finally passed that test.
- O testi sonunda geçtim.
- She handed in a blank test.
- Boş bir test verdi.
- It was a test.
- Bu bir testti.
- Tom has passed every test.
- Tom her testi geçti.
- I've passed every test so far.
- Şimdiye kadar her testi geçtim.
- I have to prepare for the test.
- Test için hazırlanmak zorundayım.
- The test was rather difficult.
- Test oldukça zordu.
- I really should've studied harder for the test.
- Test için gerçekten daha çok çalışmalıydım.
- This is a physical endurance test.
- Bu bir fiziksel dayanıklılık testidir.
- During the test, she felt very sick, so she got a pass to go to the toilet.
- Test sırasında o çok hasta hissetti, bu yüzden tuvalete gitmek için izin aldı.
- I should've studied for the test.
- Test için çalışmam gerekirdi.
- The DNA test cleared him of all charges.
- DNA testi onu tüm suçlamalardan temizledi.
- Tom passed the test with flying colors.
- Tom testi yüksek not alarak geçti.
- The teacher handed out the tests.
- Öğretmen testleri dağıttı.
- I wish I could come with you, but I have a test tomorrow and I need to study.
- Keşke seninle gelebilsem ama yarın bir testim var ve çalışmam gerekiyor.
- I want to take the test now.
- Teste şimdi girmek istiyorum.
- I have a big test next week.
- Önümüzdeki hafta büyük bir testim var.
- We'll do more tests tomorrow.
- Yarın daha fazla test yapacağız.
- Is this some kind of test?
- Bu bir çeşit test mi?
- A DNA test proved she was innocent.
- DNA testi masum olduğunu kanıtladı.
- Tom got caught cheating on a test and was suspended from school.
- Tom bir testte kopya çekerken yakalandı ve okuldan uzaklaştırıldı.
- This test suite is unstable.
- Bu test paketi kararsız.
- Is this some kind of test?
- Bu bir tür test mi?
- Tom failed his French test.
- Tom Fransızca testinde başarısız oldu.
- I found the test difficult.
- Ben testi zor buldum.
- He just barely managed to pass the test.
- Testi ucu ucuna geçebildi.
- Tom couldn't have passed that test without cheating.
- Tom kopya çekmeden bu testi geçemezdi.
- This test doesn't have a time limit.
- Bu testin bir zaman sınırı yok.
- This is a physical endurance test.
- Bu bir fiziksel dayanıklılık testi.
- Somebody told me that today's test was identical to the one we had last year.
- Biri bana bugünkü testin geçen sene aldığımız testle aynı olduğunu söyledi.
- Tom failed the lie detector test.
- Tom yalan dedektörü testini geçemedi.
- I have to revise for a biology test.
- Biyoloji testi için gözden geçirmek zorundayım.
- The test was real easy.
- Test gerçekten kolaydı.
- Tom failed the test.
- Tom testte başarısız oldu.
- Tom tried to pass Mary's shit tests using his amused mastery.
- Tom, Mary'nin boktan testlerini eğlendirici ustalığını kullanarak geçmeye çalıştı.
- The results of the test were negative.
- Testin sonuçları negatifti.
- The test result isn't what I expected.
- Test sonucu umduğum gibi değil.
- The treaty did not ban nuclear tests under the ground.
- Antlaşma yer altındaki nükleer testleri yasaklamıyordu.
- We should run some tests.
- Birkaç test yapmalıyız.
- I think I'll be very busy, but after the test I will have more time.
- Sanırım çok yoğun olacağım ama testten sonra daha çok vaktim olacak.
- I didn't expect the test to be as easy as it was.
- Testin eskiden olduğu kadar kolay olmasını beklemiyordum.
Show More (403)
|
| 2 |
test |
sınav |
n. |
|
- I thought I wouldn't pass the test.
- Sınavı geçemeyeceğimi düşünmüştüm.
- The next test of our mettle, though, is almost upon us.
- Cesaretimizi sınayacağımız bir sonraki sınava az kaldı.
- Their first test will therefore be these presidential elections.
- Bu nedenle ilk sınavları bu cumhurbaşkanlığı seçimleri olacaktır.
- The next few months will therefore be an important test for the European Union in this area.
- Dolayısıyla önümüzdeki birkaç ay Avrupa Birliği için bu alanda önemli bir sınav olacaktır.
- The terrorist threat is a test for European integration.
- Terör tehdidi Avrupa entegrasyonu için bir sınavdır.
- The European Union is facing a test of truth.
- Avrupa Birliği bir hakikat sınavıyla karşı karşıyadır.
- It is also its most severe test.
- Bu aynı zamanda en ciddi sınavıdır.
- The real test will be that of managing the euro in the years to come.
- Asıl sınav, önümüzdeki yıllarda Avro'yu yönetmek olacaktır.
- The exchange rate will be the real test of the euro.
- Euro'nun gerçek sınavı döviz kuru olacaktır.
- This is the first test for this regulation.
- Bu, söz konusu yönetmelik için ilk sınavdır.
- The next test of our mettle, though, is almost upon us.
- Cesaretimizi sınayacağımız bir sonraki sınav ise neredeyse yaklaşıyor.
- It is also its most severe test.
- Bu aynı zamanda onun en ciddi sınavıdır.
- In this respect the EU has passed a practical test with good marks.
- Bu açıdan AB pratik bir sınavı iyi notlarla geçmiştir.
- Europe and all its institutions are called to undergo a great test.
- Avrupa ve tüm kurumları büyük bir sınavdan geçmeye çağrılmaktadır.
- I cannot say in all honesty that I could and, frankly, that is the test.
- Dürüst olmak gerekirse bunu yapabileceğimi söyleyemem ve açıkçası sınav da bu.
- In this context, the forthcoming presidential elections are a key test.
- Bu bağlamda, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimleri kilit bir sınav niteliğindedir.
- But the real test for Gbagdo will be on 10 December.
- Ancak Gbagdo için asıl sınav 10 Aralık'ta olacak.
- Until now the Spanish Kingdom has not passed this test.
- İspanya Krallığı bugüne dek bu sınavı geçememiştir.
- The exchange rate will be the real test of the euro.
- Avro'nun gerçek sınavı döviz kuru olacaktır.
- Their first test will therefore be these presidential elections.
- Dolayısıyla ilk sınavları bu cumhurbaşkanlığı seçimleri olacaktır.
- Turkey constitutes a test of principle for the EU.
- Türkiye, AB için bir ilke sınavı teşkil etmektedir.
- You have to settle down and study for the history test.
- Oturup tarih sınavına çalışmalısın.
- I have a test tomorrow.
- Yarın bir sınavım var.
- Will it be on the test?
- Bu sınavda çıkacak mı?
- I can't pass the test.
- Sınavı geçemiyorum.
- Tom could use a little extra time to review for the upcoming test.
- Tom yaklaşan sınavı gözden geçirmek için biraz daha fazla zaman kullanabilirdi.
- I passed the test with flying colors.
- Sınavı başarıyla geçtim.
- Tom aced the math test.
- Tom matematik sınavından tam puan aldı.
- How was today's test?
- Bugünkü sınav nasıldı?
- I did well on the test.
- Sınavda başarılı oldum.
- I have to prepare for the test.
- Sınava hazırlanmam gerekiyor.
- You should have studied for the test.
- Sınava çalışmalıydın.
- Can you tell us whether Tom passed his driving test or not?
- Tom'un ehliyet sınavını geçip geçmediğini bize söyleyebilir misin?
- Wednesday's test will be difficult.
- Çarşamba günkü sınav zor olacak.
- It was a tough test.
- Zor bir sınavdı.
- He asked me some questions about the math test.
- Matematik sınavı hakkında bana bazı sorular sordu.
- I might've done well on yesterday's test, but I don't know the results yet.
- Dünkü sınavda başarılı olmuş olabilirim ama sonuçları henüz bilmiyorum.
- He made some mistakes on the test.
- Sınavda bazı hatalar yaptı.
- I have to take the test again.
- Sınava tekrar katılmak zorundayım.
- He amazed everyone by passing his driving test.
- Ehliyet sınavını geçerek herkesi şaşırttı.
- I bet we'll have a test today.
- Eminim bugün bir sınavımız olacak.
- Don't worry about the result of the test.
- Sınavın sonucu için endişelenme.
- He turned in a blank test paper.
- Sınavda boş kağıt verdi.
- Tom congratulated Mary for her driving test.
- Tom, Mary'yi ehliyet sınavı için tebrik etti.
- Tom didn't expect the test to be so easy.
- Tom sınavın bu kadar kolay olmasını beklemiyordu.
- Next period is a German test.
- Bir sonraki ders Almanca sınavı var.
- He cheated on the test and got caught.
- Sınavda kopya çekti ve yakalandı.
- Tom got some wrong on the test.
- Tom sınavda bazı yanlışlar yaptı.
- Did Tom study for today's test?
- Tom bugünkü sınava çalıştı mı?
- I should have studied for the test.
- Sınava çalışmalıydım.
- I have a big test next week.
- Önümüzdeki hafta büyük bir sınavım var.
- I have to prepare for the English test.
- İngilizce sınavına hazırlanmalıyım.
- Jack didn't make any mistakes on the math test.
- Jack matematik sınavında hiç hata yapmadı.
- Tom spent all day yesterday studying for today's French test.
- Tom dün tüm günü bugünkü Fransızca sınavına çalışarak geçirdi.
- I should've studied for the test.
- Sınav için çalışmalıydım.
- How was the math test?
- Matematik sınavı nasıldı?
- I should've studied harder for my French test.
- Fransızca sınavım için daha fazla çalışmalıydım.
- I have a science test in the morning.
- Sabah fen sınavım var.
- I have to prepare for the test in English.
- Sınava İngilizce hazırlanmam gerekiyor.
- Mary passed the test with flying colors.
- Mary sınavı başarıyla geçti.
- This will be on the test.
- Bu sınavda çıkacak.
- When I was in college, I always studied most of the night just before a test.
- Üniversitedeyken, sınavdan hemen önce bütün gece ders çalışırdım.
- Good luck on the test!
- Sınavda iyi şanslar!
- I'd like to do well on tomorrow's test.
- Yarınki sınavda başarılı olmak istiyorum.
- Tom passed today's French test.
- Tom bugünkü Fransızca sınavını geçti.
- It's the ultimate test.
- Bu en büyük sınav.
- How do you think you did on the test?
- Sınavda nasıl yaptığını düşünüyorsun?
- Tom is studying for a test.
- Tom sınava çalışıyor.
- Tom passed the test with flying colors.
- Tom sınavı başarıyla geçti.
- Will it be on the test?
- Sınavda çıkacak mı?
- Tom got an A on his last French test.
- Tom son Fransızca sınavından A aldı.
- He should go to bed early tonight since he has a test tomorrow.
- Yarın sınavı olduğu için bu akşam erken yatmalı.
- I didn't expect the test to be as easy as it was.
- Sınavın önceden olduğu gibi kolay olmasını beklemiyordum.
- The students around her were talking about the test.
- Etrafındaki öğrenciler sınav hakkında konuşuyorlardı.
- How many questions were there on the test?
- Sınavda kaç tane soru vardı?
- I got a very low score on today's test.
- Bugünkü sınavdan çok düşük bir puan aldım.
- He studied hard and passed the test.
- Çok çalıştı ve sınavı geçti.
- She passed the test she took last Friday.
- Cuma günü girdiği sınavı geçti.
- No talking during the test, people.
- Sınav sırasında konuşmak yok millet.
- How hard was the test?
- Sınav ne kadar zordu?
- Tom passed the test he took last Monday.
- Tom geçen pazartesi girdiği sınavı geçti.
- I should've studied for the test.
- Sınava çalışmalıydım.
- Tom cheated on the test.
- Tom sınavda kopya çekti.
- Tom should go to bed early tonight since he has a test tomorrow.
- Tom bu gece erken yatmalı çünkü yarın sınavı var.
- I have a test today, too.
- Benim de bugün bir sınavım var.
- How do you think you did on the test?
- Sence sınavın nasıl geçti?
- I should have studied for the test.
- Sınav için çalışmalıydım.
- Tom couldn't have passed that test without cheating.
- Tom o sınavı kopya çekmeden geçemezdi.
- Can you tell us whether Tom passed his driving test or not?
- Tom'un ehliyet sınavını geçip geçmediğini söyleyebilir misiniz?
- I made a bad mistake on the test.
- Sınavda kötü bir hata yaptım.
- There's a math test tomorrow.
- Yarın bir matematik sınavı var.
- Tom made a few mistakes on the test.
- Tom sınavda birkaç hata yaptı.
- Tom has to take the test again.
- Tom sınava tekrar girmek zorunda.
- Tom didn't tell his parents that he had gotten an F on the test.
- Tom ailesine sınavdan F aldığını söylemedi.
- She caught him cheating on a test.
- Onu sınavda kopya çekerken yakaladı.
- He passed his driving test on his first attempt.
- İlk denemesinde ehliyet sınavını geçti.
- Tom passed his driving test on his first attempt.
- Tom ehliyet sınavını ilk denemesinde geçti.
- He asked me some questions about the math test.
- Bana matematik sınavı hakkında bazı sorular sordu.
- I failed the test.
- Sınavı geçemedim.
- I just barely managed to pass the test.
- Sınavı zar zor geçtim.
- I passed the test with flying colors.
- Sınavı çok başarılı bir biçimde geçtim.
- The students are busy preparing for the test.
- Öğrenciler sınava hazırlanmakla meşgul.
- You might want to study a little harder before the next test.
- Bir sonraki sınavdan önce biraz daha sıkı çalışmak isteyebilirsin.
- Tom got a very low score on his French test.
- Tom Fransızca sınavından çok düşük bir puan aldı.
- Tom had no qualms about cheating on the test.
- Tom sınavda kopya çekmekten çekinmedi.
- They are studying for the test.
- Sınava hazırlanıyorlar.
- You should've studied for the test.
- Sınava çalışmalıydın.
- The test is at 4 p.m.
- Sınav saat 4'te.
- When is the test?
- Sınav ne zaman?
- Tom did much better on this week's test.
- Tom bu haftaki sınavda çok daha iyiydi.
- When I was a university student, I always pulled an all-nighter before a test.
- Üniversite öğrencisiyken, sınavlardan önce hep bütün gece çalışırdım.
- Tom's parents were disappointed when they saw his test score.
- Tom'un ailesi sınav sonucunu görünce hayal kırıklığına uğradı.
- Tom got caught cheating on a test and was suspended from school.
- Tom bir sınavda kopya çekerken yakalandı ve okuldan uzaklaştırıldı.
- Tom got the highest grade on today's test.
- Tom bugünkü sınavda en yüksek notu aldı.
- I have a test next week.
- Gelecek hafta bir sınavım var.
- You should've studied for the test.
- Sınav için çalışmalıydın.
- Tom passed the test.
- Tom sınavı geçti.
- He made a few mistakes on the test.
- Sınavda birkaç hata yaptı.
- There's a math test tomorrow.
- Yarın matematik sınavı var.
- Ugh, I have to study for tomorrow's test.
- Yarınki sınava çalışmam lazım.
- How did Barbara do on her driver's test yesterday?
- Barbara dünkü ehliyet sınavında ne yaptı?
- How many questions were on the test?
- Sınavda kaç soru vardı?
- He cheated on the test by copying his friend's answers.
- Sınavda arkadaşının cevaplarını kopyalayarak kopya çekti.
- Tom suspected that Mary had cheated on the test.
- Tom, Mary'nin sınavda kopya çektiğinden şüpheleniyordu.
- Tom didn't expect the test to be easy.
- Tom sınavın kolay olmasını beklemiyordu.
- Tom just barely passed the test.
- Tom sınavı zar zor geçti.
- This is a test from God.
- Bu Tanrı'nın bir sınavı.
- I will have a driving test tomorrow.
- Yarın ehliyet sınavım var.
- We all have passed the test.
- Hepimiz sınavı geçtik.
- I got a D on my science test.
- Fen sınavından D aldım.
- I heard you passed the test.
- Sınavı geçtiğini duydum.
- He just barely managed to pass the test.
- Sınavı zar zor geçmeyi başardı.
- We will have an English test next Monday.
- Gelecek Pazartesi bir İngilizce sınavı olacağız.
- Tom didn't do well on today's test.
- Tom bugünkü sınavda başarılı olamadı.
- All the students passed the test.
- Tüm öğrenciler sınavı geçti.
- I should've studied for the test.
- Sınav için çalışmam gerekirdi.
- I did well on my French test.
- Fransızca sınavım iyi geçti.
- We talked about yesterday's test.
- Dünkü sınav hakkında konuştuk.
- Tom aced the math test.
- Tom matematik sınavını tam puanla geçti.
- Tom spent all day yesterday studying for today's French test.
- Tom dün bütün gününü bugünkü Fransızca sınavına çalışarak geçirdi.
- Did you stay home to study for the test?
- Sınava çalışmak için mi evde kaldın?
- At last, I passed the test.
- Sonunda sınavı geçtim.
- I got a B on my French test.
- Fransızca sınavımdan B aldım.
- Tom got a very low score on his French test.
- Tom, Fransızca sınavında çok düşük bir puan aldı.
- I was busy studying for a test.
- Sınav için çalışmakla meşguldüm.
- They have to study hard for the math test.
- Matematik sınavı için çok çalışmaları gerekiyor.
- We had better begin to prepare for the test.
- Sınava hazırlanmaya başlasak iyi olacak.
- I have a big test next week.
- Haftaya büyük bir sınavım var.
- I think I did OK on the test.
- Sanırım sınavda iyiydim.
- We will have an English test next Monday.
- Gelecek pazartesi İngilizce sınavımız var.
- This time the scope of the test won't be so broad?
- Bu sefer sınavın kapsamı bu kadar geniş olmayacak mı?
- I should've studied harder for the test.
- Sınava daha çok çalışmalıydım.
- How difficult was the test?
- Sınav ne kadar zordu?
- Do we have a test tomorrow night?
- Yarın akşam sınavımız var mı?
- I made a serious mistake on the test.
- Sınavda ciddi bir hata yaptım.
- Tom couldn't answer even one question on yesterday's test.
- Tom dünkü sınavda tek bir soruya bile cevap veremedi.
- Have you ever gotten a perfect score on a test in high school, Taro?
- Lisedeyken hiç bir sınavdan tam puan aldın mı, Taro?
- I suggest you start studying for the test right away.
- Sınav için hemen çalışmaya başlamanı öneririm.
- The test was very difficult.
- Sınav çok zordu.
- The test was rather difficult.
- Sınav oldukça zordu.
- Tom aced the test.
- Tom sınavı geçti.
- He is preparing for the test.
- O sınava hazırlanıyor.
- There is a test tomorrow.
- Yarın sınav var.
- I have to study for tomorrow's French test.
- Yarınki Fransızca sınavı için çalışmak zorundayım.
- How did your test go?
- Sınavın nasıl geçti?
- The test was difficult.
- Sınav zordu.
- How did she ever pass the test?
- Sınavı nasıl geçti?
- The test was quite difficult.
- Sınav oldukça zordu.
- It is true that he got full marks on the test.
- Sınavdan tam not aldığı doğru.
- Don't worry about the results of your test.
- Sınavınızın sonuçları hakkında endişelenmeyin.
- I have a big test next week.
- Gelecek hafta büyük bir sınavım var.
- I regret not having studied hard for the test.
- Sınav için çok çalışmadığıma pişmanım.
- Tom did fairly well on the test he took yesterday.
- Tom dün girdiği sınavda oldukça başarılı oldu.
- He should go to bed early tonight since he has a test tomorrow.
- Yarın sınavı olduğu için bu gece erken yatmalı.
- You've passed the test.
- Sınavı geçtin.
- Tom cheated on his history test.
- Tom tarih sınavında kopya çekti.
- Tom got an A on his spelling test.
- Tom heceleme sınavından A aldı.
- Tom did okay on the test.
- Tom sınavda iyiydi.
- The test was multiple choice.
- Sınav çoktan seçmeliydi.
- He made two mistakes in the English test.
- İngilizce sınavında iki hata yaptı.
- I didn't do too well on today's test.
- Bugünkü sınavda pek iyi değildim.
- I should've studied harder for my French test.
- Fransızca sınavım için daha çok çalışmalıydım.
- Tom didn't do well enough on the driver's test to get a driver's license.
- Tom ehliyet almak için sürücü sınavında yeterince başarılı olamadı.
- Tom did worse than I did on the test.
- Tom sınavda benden daha kötü yaptı.
- That was a test.
- Bu bir sınavdı.
- During the test, she felt very sick, so she got a pass to go to the toilet.
- Sınav sırasında kendini çok hasta hissetti, bu yüzden tuvalete gitmek için izin aldı.
- He spent all night cramming for the test.
- Bütün geceyi sınav için çalışarak geçirdi.
- How do you think you did on today's test?
- Sence bugünkü sınavın nasıl geçti?
- Is this a test?
- Bu bir sınav mı?
- We had a test.
- Sınav olduk.
- They have to study hard for the math test.
- Onlar matematik sınavı için çok çalışmak zorundalar.
- Now that you have passed your test, you can drive on your own.
- Artık sınavı geçtiğine göre, kendi başına araba kullanabilirsin.
- I'm busy studying for a test.
- Sınav için çalışmakla meşgulüm.
- Tom did better than I did on the test.
- Tom sınavda benden daha başarılı oldu.
- I've never cheated on a test.
- Hiçbir sınavda kopya çekmedim.
- The test is not hard, the problems are all similar.
- Sınav zor değil, soruların hepsi benzer.
- You're not worried about the test, are you?
- Sınav için endişelenmiyorsun, değil mi?
- We'd better begin to prepare for the test.
- Sınava hazırlanmaya başlasak iyi olur.
- I failed the test because I didn't study.
- Çalışmadığım için sınavı geçemedim.
- He passed the test as was expected.
- Beklendiği gibi sınavı geçti.
- Tom and Mary gave exactly the same answers on the test which made the teacher suspicious.
- Tom ve Mary, sınavda öğretmeni şüphelendirecek şekilde tamamen aynı cevapları vermişler.
- If your stomach growls in the middle of a test, that's pretty embarrassing.
- Sınav ortasında mideniz guruldarsa, bu oldukça utandırıcı bir durum olur.
- Tom should've studied harder for the test.
- Tom sınav için daha fazla çalışmış olmalıydı.
- I suspect that Tom cheated on the test.
- Tom'un sınavda kopya çektiğinden şüpheleniyorum.
- We're going to have a test today.
- Bugün bir sınavımız var.
- I might have done well on yesterday's test, but I do not know the results yet.
- Dünkü sınavda başarılı olmuş olabilirim ama sonuçları henüz bilmiyorum.
- He is preparing for the test.
- Sınava hazırlanıyor.
- I just got by on the test.
- Sınavı geçtim.
- You should have studied for the test.
- Sınav için çalışman gerekirdi.
- Marco's test was so hard he couldn't do it.
- Marco'nun sınavı o kadar zordu ki yapamadı.
- He got 90 marks in his English test.
- İngilizce sınavından 90 puan aldı.
- Have you ever cheated on a test?
- Bir sınavda hiç kopya çektin mi?
- I think I'll be very busy, but after the test I will have more time.
- Sanırım çok meşgul olacağım, ama sınavdan sonra daha fazla zamanım olacak.
- It is true that he got full marks on the test.
- Onun sınavda tam not aldığı doğru.
- Looks like you didn't study much for the test.
- Görünüşe göre sınava pek çalışmamışsın.
- It was such a hard test that we did not have time to finish.
- O kadar zor bir sınavdı ki bitirmeye vaktimiz yetmedi.
- You'll have to take the test again.
- Sınava tekrar girmek zorunda kalacaksın.
- They are studying for the test.
- Sınava çalışıyorlar.
- I found this test difficult.
- Ben bu sınavı zor buldum.
- Tom barely managed to pass the test.
- Tom sınavı zar zor geçmeyi başardı.
- Which students will take the test?
- Sınava hangi öğrenciler girecek?
- Tom didn't do well on the test.
- Tom sınavda iyi değildi.
- He cheated on the test and got caught.
- O, sınavda kopya çekti ve yakalandı.
- I got an F on my test.
- Sınavdan F aldım.
- I got an excellent grade on the test, and that makes me very happy.
- Sınavdan mükemmel bir not aldım ve bu beni çok mutlu etti.
- The teacher saw someone copying on the test.
- Öğretmen birinin sınavda kopya çektiğini gördü.
- Tom passed the test by cheating.
- Tom kopya çekerek sınavı geçti.
- I think Tom will fail his driving test.
- Bence Tom ehliyet sınavında başarısız olacak.
- They are studying for the test.
- Sınav için çalışıyorlar.
- He passed the test he took last Friday.
- Geçen cuma girdiği sınavı geçti.
- Tom has a big test next week.
- Tom'un gelecek hafta büyük bir sınavı var.
- He flunked his driving test three times.
- Ehliyet sınavında üç kez başarısız oldu.
- She passed the test at the expense of her social life.
- Sosyal hayatı pahasına sınavı geçti.
- Did Tom study for today's test?
- Tom bugünkü sınav için çalıştı mı?
- Tom and Mary are studying for their French test.
- Tom ve Mary Fransızca sınavlarına çalışıyorlar.
- Tom made some mistakes on the test.
- Tom sınavda bazı hatalar yaptı.
- Do you have any idea how important your test grades are?
- Sınav notlarınızın ne kadar önemli olduğu hakkında bir fikriniz var mı?
- I think Tom might have cheated on the test.
- Tom'un sınavda kopya çekmiş olabileceğini düşünüyorum.
- He cheated on the test by copying from the girl in front.
- Sınavda öndeki kızın kağıdından kopya çekti.
- We will have an English test this afternoon.
- Bu öğleden sonra İngilizce sınavımız var.
- Tom got a B on today's math test.
- Tom bugünkü matematik sınavından B aldı.
- I have a test today, too.
- Bugün benim de sınavım var.
- I wish I could come with you, but I have a test tomorrow and I need to study.
- Keşke sizinle gelebilseydim ama yarın sınavım var ve çalışmam gerek.
- Mary made a number of mistakes on her test.
- Mary sınavda birkaç hata yaptı.
- She passed the test she took last Friday.
- Geçen Cuma girdiği sınavı geçti.
- I wish I had studied harder for the test.
- Keşke sınav için daha çok çalışsaydım.
- Tom has to do better on the next test or he'll fail my class.
- Tom bir sonraki sınavda daha iyi yapmak zorunda yoksa sınıfta kalacak.
- Many a student has failed the test.
- Birçok öğrenci sınavda başarısız oldu.
- Tom is preparing for a test.
- Tom bir sınava hazırlanıyor.
- Tom got a D on his test.
- Tom sınavında D aldı.
- We all passed the test.
- Hepimiz sınavı geçtik.
- I passed the test.
- Sınavı geçtim.
- I really should've studied harder for the test.
- Sınav için gerçekten daha çok çalışmalıydım.
- Tom didn't make any mistakes on today's test.
- Tom bugünkü sınavda hiç hata yapmadı.
- I have to study for a biology test.
- Biyoloji sınavı için çalışmam gerekiyor.
- I'm busy studying for a test.
- Bir sınava çalışmakla meşgulüm.
- I failed the driving test.
- Ehliyet sınavında başarısız oldum.
- I will do well on the test.
- Sınavda başarılı olacağım.
- This is a test from God.
- Bu Cenab-ı Allah'ın bir sınavı.
- The students whose test grades were low had to come back after school for an extra lesson.
- Sınav notları düşük olan öğrenciler okuldan sonra ekstra ders almak için tekrar gelmek zorunda kaldılar.
- I didn't cheat on the test.
- Sınavda kopya çekmedim.
- I have a German test this week at school.
- Bu hafta okulda Almanca sınavım var.
- Tom and Mary gave exactly the same answers on the test which made the teacher suspicious.
- Tom ve Mary sınavda tamamen aynı cevapları verdiler ve bu da öğretmeni şüphelendirdi.
- Tom passed his French test.
- Tom Fransızca sınavını geçti.
- I think I did very well on the test.
- Sanırım sınavda çok iyiydim.
- Tom found the test difficult.
- Tom sınavı zor buldu.
- The whole class passed the test.
- Tüm sınıf sınavı geçti.
- I know the test was difficult.
- Sınavın zor olduğunu biliyorum.
- This is a test.
- Bu bir sınav.
- I didn't do well on the test so my parents chewed me out.
- Sınavda başarı sağlayamadım, bu yüzden ailem beni azarladı.
- Tom didn't expect the test to be as easy as it was.
- Tom sınavın bu kadar kolay olmasını beklemiyordu.
- Jack made no mistakes in the math test.
- Jack, matematik sınavında hiç hata yapmadı.
- Good luck on your test.
- Sınavında iyi şanslar.
- The students whose test grades were low had to come back after school for an extra lesson.
- Sınav notları düşük olan öğrenciler okuldan sonra ek ders için geri gelmek zorunda kaldılar.
- Did Paula study for today's test?
- Paula bugünkü sınava çalıştı mı?
- The teacher warned us that the test would be difficult.
- Öğretmen sınavın zor olacağı konusunda bizi uyarmıştı.
- Tom looked worried about the result of an English test.
- Tom İngilizce sınavının sonucu hakkında endişeli görünüyordu.
- There's a placement test next week.
- Gelecek hafta seviye sınavı var.
- I found the test difficult.
- Sınavı zor buldum.
- Tom couldn't help thinking that he would've passed the test if he'd studied a little harder.
- Tom biraz daha fazla çalışsaydı sınavı geçmiş olacağını düşünmeden edemiyordu.
- How many questions were there on the test?
- Sınavda kaç soru vardı?
- Tom has to take one more test.
- Tom'un bir sınava daha girmesi gerekiyor.
- We'll have a French test next Monday.
- Gelecek pazartesi Fransızca sınavımız var.
- They haven't told me yet whether I passed the test or not.
- Sınavı geçip geçmediğimi henüz bana söylemediler.
- Tom didn't study at all, but he passed the test anyway.
- Tom hiç çalışmadı ama yine de sınavı geçti.
- Of course she passed the test.
- Tabii ki sınavı geçti.
- Why is he cheating on the test?
- Neden sınavda kopya çekiyor?
- I failed the test.
- Ben sınavda başarısız oldum.
- Everyone in our class passed the test.
- Sınıfımızdaki herkes sınavı geçti.
- There's a maths test tomorrow.
- Yarın matematik sınavı var.
- We'd better begin to prepare for the test.
- Sınava hazırlanmaya başlasak iyi olacak.
- Tom was caught cheating on a test.
- Tom sınavda kopya çekerken yakalandı.
- I have a science test in the morning.
- Sabah bir fen sınavım var.
- I should have studied for the test.
- Sınav için çalışmam gerekirdi.
- Tom was caught cheating on a test and got expelled from school.
- Tom sınavda kopya çekerken yakalandı ve okuldan atıldı.
- When she saw her test score, she burst into tears.
- Sınav sonucunu gördüğünde gözyaşlarına boğuldu.
- What grade did you get on the test?
- Sınavdan kaç not aldınız?
- Tom studied hard for the test, but he failed it anyway.
- Tom sınav için çok çalıştı ama yine de başarısız oldu.
- I caught him cheating on the test.
- Onu sınavda kopya çekerken yakaladım.
- How was your test?
- Sınavın nasıldı?
- Let's study for next week's test together.
- Gelecek haftanın sınavına birlikte çalışalım.
- Did Paula study for today's test?
- Paula bugünkü sınav için çalıştı mı?
- Tom wouldn't have passed the test if Mary hadn't helped him study.
- Mary çalışmasına yardım etmeseydi Tom sınavı geçemezdi.
- Anyhow, I'm relieved the test is over.
- Her neyse, sınav bittiği için rahatladım.
- Tom really should've studied harder for the test.
- Tom sınava daha çok çalışmalıydı.
- Tom got a decent grade on the test he took last week.
- Tom geçen hafta girdiği sınavdan iyi bir not aldı.
- After she had passed her driving test, she bought a car.
- Ehliyet sınavını geçtikten sonra bir araba satın aldı.
- Tom was caught cheating on a test and got expelled from school.
- Tom, sınavda kopya çekerken yakalandı ve okuldan uzaklaştırıldı.
- All the students passed the test.
- Bütün öğrenciler sınavı geçti.
- Today, I had a math test.
- Bugün matematik sınavım vardı.
- I didn't tell my parents that I only got a C on my French test.
- Fransızca sınavımdan sadece C aldığımı aileme söylemedim.
- We'll have a French test on Monday.
- Pazartesi Fransızca sınavımız var.
- I have to study for the test.
- Sınav için çalışmalıyım.
- He amazed everyone by passing his driving test.
- Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı.
- I passed one test, but failed the other.
- Bir sınavı geçtim ama diğerinde başarısız oldum.
- Every student passed the driving test.
- Tüm öğrenciler ehliyet sınavını geçti.
- Today, I had a math test.
- Bugün bir matematik sınavım vardı.
- The teacher reminded us to study hard for the test.
- Öğretmen bize sınav için çok çalışmamız gerektiğini hatırlattı.
- Nobody got zero in that test.
- O sınavda kimse sıfır almadı.
- No talking during the test, people.
- Sınav sırasında konuşmak yok, millet.
- Didn't you have a test last Monday?
- Geçen pazartesi sınavın yok muydu?
- Tom studied hard for the test.
- Tom sınav için çok çalıştı.
- How tough was the test?
- Sınav ne kadar zordu?
- Tom got a D on his test.
- Tom sınavdan D aldı.
- It was a tough test.
- O zor bir sınavdı.
- I have to prepare for the English test.
- İngilizce sınavı için hazırlanmak zorundayım.
- You should've studied for the test.
- Sınav için çalışman gerekirdi.
- I got caught cheating on a test.
- Sınavda kopya çekerken yakalandım.
- Tom has passed every test.
- Tom her sınavı geçti.
- Tom is studying for a test.
- Tom bir sınav için çalışıyor.
- This is a very difficult test.
- Bu çok zor bir sınav.
- Somebody told me that today's test was identical to the one we had last year.
- Birisi bana bugünkü sınavın geçen yılki sınavla aynı olduğunu söyledi.
- We have another test after this one.
- Bundan sonra bir sınavımız daha var.
- She cheated on the test.
- Sınavda kopya çekti.
- He has a test next week.
- Onun önümüzdeki hafta bir sınavı var.
- Have you ever cheated on a test?
- Hiç sınavda kopya çektin mi?
- There will be a math test tomorrow.
- Yarın bir matematik sınavı olacak.
- Tom did well on his French test.
- Tom Fransızca sınavında başarılı oldu.
- I hope you got a higher score on the test than I did.
- Umarım sınavdan benden daha yüksek bir puan almışsındır.
- I finally passed that test.
- Sonunda o sınavı geçtim.
- Tom failed the test.
- Tom sınavda başarısız oldu.
- Tom aced the test.
- Tom sınavdan tam puan aldı.
- I think Tom might have cheated on the test.
- Bence Tom sınavda kopya çekmiş olabilir.
- You passed the test.
- Sınavı geçtin.
- Tom should've studied harder for the test.
- Tom sınav için daha çok çalışmalıydı.
- We will have an English test this afternoon.
- Bu öğleden sonra bir İngilizce sınav olacağız.
- I have to study for tomorrow's French test.
- Yarınki Fransızca sınavına çalışmalıyım.
- Those who missed the test must take it tomorrow.
- Sınavı kaçıranlar, sınava yarın girmeli.
- I made some mistakes on the test.
- Sınavda bazı hatalar yaptım.
- I couldn't answer any questions on the test.
- Sınavda hiçbir soruya cevap veremedim.
- What grade did you get on the test?
- Sınavdan hangi notu aldın?
- How did Tom ever pass that test?
- Tom o sınavı nasıl geçti?
- I might have done well on yesterday's test, but I do not know the results yet.
- Dünkü sınavda iyi iş çıkarmış olabilirim ama henüz sonuçları bilmiyorum.
- There is a test tomorrow.
- Yarın bir sınav var.
- I regret not having studied hard for the test.
- Sınava çok çalışmadığım için pişmanım.
- We had better begin to prepare for the test.
- En iyisi sınava hazırlanmaya başlayalım.
- I'm ready for the test.
- Sınav için hazırım.
- Don't worry about the result of your test.
- Sınavın sonucu için endişelenme.
- We had better begin to prepare for the test.
- Sınava hazırlanmaya başlasak iyi olur.
- Tom didn't do so well on his test.
- Tom sınavda pek iyi değildi.
- Tom aced the math test.
- Tom matematik sınavında full çıkardı.
- He has a test next week.
- Gelecek hafta sınavı var.
- I have to revise for a biology test.
- Biyoloji sınavı için tekrar yapmalıyım.
- I have a test tomorrow.
- Yarın sınavım var.
- I scored only 33 points on the test.
- Sınavdan sadece 33 puan aldım.
- She did not cheat on the test, for it was not the right thing to do.
- Sınavda kopya çekmedi, çünkü bu doğru bir şey değildi.
- Tom and Mary gave exactly the same answers on the test which made the teacher suspicious.
- Tom ve Mary'nin sınavda tamamen aynı cevapları vermesi öğretmenin şüphelenmesine neden oldu.
- Tom made some mistakes in the test.
- Tom sınavda bazı hatalar yaptı.
Show More (365)
|
| 3 |
test |
test etmek |
v. |
|
- The soil should be tested for nutrients before fertilizing.
- Gübrelemeden önce toprak besin maddeleri bakımından test edilmelidir.
- The company always tests its engines in extreme conditions.
- Şirket motorlarını her zaman zorlu koşullarda test ediyor.
- We will also test the political will of the United States to accept and respect our positions.
- Ayrıca ABD'nin tutumumuzu kabul etme ve saygı gösterme konusundaki siyasi iradesini de test edeceğiz.
- Why cannot the regional authority responsible for enforcing the law test it itself?
- Neden yasayı uygulamaktan sorumlu bölgesel otorite bunu kendisi test edemiyor?
- Provisions on proper test of management and shareholders are equivalent to the rules in the Community.
- Yönetim ve hissedarların düzgün bir biçimde test edilmesine dair hükümler, Topluluk'taki kurallara paraleldir.
- If you want to test that I can give you good examples.
- Bunu test etmek isterseniz size iyi örnekler verebilirim.
- Iraq is testing relations and institutions and setting all of us a tough challenge.
- Irak, ilişkileri ve kurumları test etmekte ve hepimize zorlu bir sınav vermektedir.
- Mr Böge said earlier that we want to test after 18 months.
- Sayın Böge daha önce 18 ay sonra test etmek istediğimizi söylemişti.
- This report is largely technical and concerns how we test the CO2 produced from these vehicles.
- Bu rapor büyük ölçüde tekniktir ve bu araçlardan üretilen CO2'yi nasıl test edeceğimizle ilgilidir.
- We test his eyes to see if he has square pupils for squaring the accounts.
- Hesapları karelemek için kare göz bebeklerine sahip olup olmadığını görmek için gözlerini test ediyoruz.
- Their staying power has really been put to the test.
- Kalma güçleri gerçekten test edildi.
- Why should it be left to the fishing people to test that?
- Bunu test etmek neden balıkçılara bırakılsın ki?
- It may be difficult to get someone to spend the money to test these products for one particular species.
- Bu ürünleri belirli bir tür için test etmek üzere para harcayacak birini bulmak zor olabilir.
- Why cannot the regional authority responsible for enforcing the law test it itself?
- Yasayı uygulamaktan sorumlu bölgesel otorite neden bunu kendisi test edemiyor?
- A new drug costs about USD 500 m to research, test and bring to market.
- Yeni bir ilacın araştırılması, test edilmesi ve pazara sunulması yaklaşık 500 milyon ABD dolarına mal olmaktadır.
- Why should it be left to the fishing people to test that?
- Bunu test etmek neden balıkçılara bırakılsın?
- Thus, the real test of knowledge is not truth, but utility.
- Dolayısıyla, bilgiyi test eden şey gerçeklik değil, yararlılıktır.
- We have to test how far the signal reaches.
- Sinyalin ne kadar uzağa ulaştığını test etmeliyiz.
- Thus, the real test of knowledge is not truth, but utility.
- Dolayısıyla, bilgiyi gerçekte test eden şey hakikat değil, faydadır.
- So there is no hard and fast rate for testing products.
- Yani ürünleri test etmek için sabit bir standart yoktur.
- So there is no hard and fast rate for testing products.
- Dolayısıyla ürünleri test etmek için sabit bir oran bulunmamaktadır.
- I should have tested this electric shaver before buying it.
- Bu elektrikli tıraş makinesini almadan önce test etmeliydim.
- He began to suspect something was wrong when the seller didn't allow him to test the item before buying it.
- Satıcı, ürünü satın almadan önce test etmesine izin vermeyince bir şeylerin ters gittiğinden şüphelenmeye başladı.
- I'm going to have my eyes tested tomorrow.
- Yarın gözlerimi test ettireceğim.
- The research director had the department do a thorough job in testing the new product.
- Araştırma direktörü yeni ürünü test etmek için departmana kapsamlı bir iş yaptırdı.
- I'm testing it now.
- Şimdi test ediyorum.
- She wanted to test her limits.
- Sınırlarını test etmek istedi.
- The opera singer tested her voice gingerly after recovering from throat surgery.
- Opera sanatçısı boğaz ameliyatından sonra sesini nazikçe test etti.
- I've already tested them.
- Onları çoktan test ettim.
- The opera singer tested her voice gingerly after recovering from throat surgery.
- Opera şarkıcısı boğaz ameliyatıyla iyileştikten sonra sesini dikkatle test etti.
- Mary tested the bath's temperature with her big toe.
- Mary ayak başparmağıyla banyonun sıcaklığını test etti.
- You can use Tatoeba to test yourself.
- Tatoeba'yı kendinizi test etmek için kullanabilirsiniz.
- And the master of the banquet tested the water that had been turned into wine.
- Ve ziyafet ustası şaraba dönüştürülen suyu test etti.
- I tested everything.
- Her şeyi test ettim.
- She wanted to test her limits.
- O, sınırlarını test etmek istedi.
- I haven't tested it.
- Ben test etmedim.
- She tested an engine.
- O bir motor test etti.
- We're going to test the new material.
- Yeni malzemeyi test edeceğiz.
- The Greeks came to test Troy.
- Yunanlılar Troya'yı test etmeye geldi.
- He wanted to test his limits.
- Sınırlarını test etmek istedi.
- Sami wanted to test his skills in Cairo.
- Sami Kahire'de yeteneklerini test etmek istedi.
- I tested one.
- Birini test ettim.
- We need to test it.
- Onu test etmeliyiz.
- Don't test my tolerance.
- Hoşgörümü test etmeyin.
- We haven't actually tested that.
- Bunu gerçekten test etmedik.
- I want to test my limits.
- Ben sınırlarımı test etmek istiyorum.
- I've already tested them.
- Zaten onları test ettim.
- Tom is testing me.
- Tom beni test ediyor.
- The pilots tested their guns.
- Pilotlar, silahlarını test ettiler.
- Never test the depth of water with both feet.
- Hiçbir zaman suyun derinliğini iki ayağınızla test etmeyin.
- Tom has been testing new equipment.
- Tom yeni ekipmanı test ediyor.
- There's nothing like close combat to test one's mettle.
- İnsanın cesaretini test etmek için yakın dövüş gibisi yoktur.
- I tested it on both Firefox and Chrome.
- Hem Firefox hem de Chrome üzerinde test ettim.
- We are going to make a test of the engine tomorrow.
- Yarın motoru test edeceğiz.
- They tested the beauty products on Canadian pigs.
- Güzellik ürünlerini Kanadalı domuzlar üzerinde test ettiler.
- I haven't tested it.
- Ben onu test etmedim.
- Sami didn't test this product.
- Sami bu ürünü test etmedi.
- She tested an engine.
- Bir motoru test etti.
- Shougongsha is an old Chinese technique to test a woman's virginity.
- Shougongsha, bir kadının bekaretini test etmek için kullanılan eski bir Çin tekniğidir.
- Tom is testing us.
- Tom bizi test ediyor.
- Bush doesn't want to test new weapons.
- Bush, yeni silahlar test etmek istemiyor.
- Tom got his eyes tested.
- Tom gözlerini test ettirdi.
- I want to test my limits.
- Ben sınırlarımı test etmek isterim.
- I got my eyes tested.
- Gözlerimi test ettirdim.
- I'm testing my new camera.
- Yeni kameramı test ediyorum.
- Tom has been testing new equipment.
- Tom yeni ekipmanları test ediyor.
- We haven't actually tested that.
- Aslında bunu test etmedik.
- The diver wanted to test the limits of his equipment.
- Dalgıç ekipmanının sınırlarını test etmek istedi.
- Don't test me.
- Beni test etme.
- I should have tested this electric shaver before buying it.
- Bu elektrikli tıraş makinesini onu almadan önce test etmeliydim.
- Sami wanted to test his skills in Cairo.
- Sami, Kahire'de yeteneklerini test etmek istiyordu.
- The pilots tested their guns.
- Pilotlar silahlarını test ettiler.
- I tested one.
- Ben birini test ettim.
- They tested the beauty products on Canadian pigs.
- Güzellik ürünlerini Kanada domuzları üzerinde test ettiler.
- Tom tested the bath's temperature with his toe.
- Tom ayak parmağıyla banyonun sıcaklığını test etti.
- We haven't actually tested that.
- Aslında onu test etmedik.
- Mary tested the bath's temperature with her big toe.
- Mary ayak başparmağı ile banyonun sıcaklığını test etti.
- I'm testing it now.
- Onu test ediyorum şimdi.
- I'm testing my new camera.
- Benim yeni kameramı test ediyorum.
- God tested Sami's faith.
- Tanrı Sami'nin inancını test etti.
- We need to test it.
- Test etmemiz gerek.
Show More (78)
|
| 4 |
test |
sınamak |
v. |
|
- Tomorrow's exam will test the basic math knowledge of the participants.
- Yarınki sınav katılımcıların temel matematik bilgilerini ölçecektir.
- At the same time, new challenges are testing us, such as weapons of mass destruction and international terrorism.
- Aynı zamanda, kitle imha silahları ve uluslararası terörizm gibi yeni zorluklar da bizi sınamaktadır.
- The Greeks came to test Troy.
- Yunanlılar Truva'yı sınamak için geldiler.
- God tested Sami's faith.
- Tanrı Sami'nin inancını sınadı.
- God was testing Sami.
- Allah Sami'yi sınıyordu.
- God tested Sami's faith.
- Allah Sami'nin imanını sınadı.
- Don't test me.
- Beni sınama.
- You're testing my patience!
- Sabrımı sınıyorsun!
- The Greeks came to test Troy.
- Yunanlılar Truva'yı sınamaya gelmiş.
- Don't test my tolerance.
- Toleransımı sınama.
- God tested Sami's faith.
- Tanrı Sami'nin inancını sınıyordu.
- God was testing Sami.
- Tanrı Sami'yi sınıyordu.
Show More (9)
|
| 5 |
test |
denemek |
v. |
|
- The government started to test its new economic plan.
- Hükümet yeni ekonomik planını denemeye başladı.
- You can use Tatoeba to test yourself.
- Kendini denemek için Tatoeba'yı kullanabilirsin.
- You can use Tatoeba to test yourself.
- Kendinizi denemek için Tatoeba'yı kullanabilirsiniz.
- Bush doesn't want to test new weapons.
- Bush yeni silahlar denemek istemiyor.
- Sami wanted to test his skills in Cairo.
- Sami yeteneklerini Kahire'de denemek istiyordu.
- God was testing Sami.
- Tanrı Sami'yi deniyordu.
- We haven't actually tested that.
- Aslında onu denemedik.
Show More (4)
|
| 6 |
test |
deneme |
n. |
|
- I think we better run a test film first.
- Sanırım önce bir deneme filmi göstersek iyi olur.
- I think we better run a test film first.
- Sanırım ilkin bir deneme filmi göstersek iyi olacak.
- This is a test sentence.
- Bu bir deneme cümlesidir.
Show More (0)
|
| 7 |
test |
test |
n. |
|
- You should have an eye test before applying for a driving license.
- Ehliyet başvurusunda bulunmadan önce göz testi yaptırmalısınız.
- The government plans to hand out free COVİD 19 tests to the people.
- Hükümet halka ücretsiz COVİD 19 testleri dağıtmayı planlıyor.
Show More (-1)
|
| 8 |
test |
ölçmek |
v. |
|
- This parkour is designed to test your endurance.
- Bu parkur dayanıklılığınızı ölçmek için tasarlanmıştır.
- No one tests the depth of a river with both feet.
- Hiç kimse iki ayakla bir nehrin derinliğini ölçemez.
Show More (-1)
|
| 9 |
test |
deney |
n. |
|
- We are test animals.
- Bizler deney hayvanlarıyız.
- This very interesting test reveals your professional personality.
- Bu çok ilginç deney senin mesleki kişiliğini meydana çıkarmaktadır.
Show More (-1)
|
| 10 |
test |
test aracı |
n. |
|
- The weapon tests caused many craters in the area.
- Silah test araçları bölgede birçok çukur oluşmasına neden olmuştur.
Show More (-2)
|
| 11 |
test |
ölçüm |
n. |
|
- The police seized her driver's license as she failed the breath test.
- Nefes ölçümünü geçemediği için polis ehliyetine el koymuştur.
Show More (-2)
|
| 12 |
test |
uluslararası kriket maçı |
n. |
|
- Tests are played between national representative teams.
- Uluslararası kriket maçları, ulusal çapta temsilci olan takımlar arasında oynanır.
Show More (-2)
|
| 13 |
test |
imtihan |
n. |
|
- Powerlifting is a real test of strength.
- Ağırlık kaldırma gerçek bir güç imtihanıdır.
Show More (-2)
|
| 14 |
test |
test yapmak |
v. |
|
- All the contestants will be tested for any doping.
- Tüm yarışmacılara her türlü doping yönünden test yapılacaktır.
Show More (-2)
|
| 15 |
test |
muayene etmek |
v. |
|
- Examination, ultrasound screening, NST test, analysis and follow up services can be performed by Obstetrician at home.
- Kadın Doğum Uzmanları tarafından evde muayene edilir, ultrason görüntüleme, NST testi, tahlil, takip yapılabilir.
Show More (-2)
|
| 16 |
test |
muayene |
n. |
|
- When was the last time you had your vision tested?
- En son ne zaman göz muayenesi oldunuz?
Show More (-2)
|
| 17 |
test |
kontrol etmek |
v. |
|
- Never test the depth of water with both feet.
- Suyun derinliğini asla iki ayakla kontrol etmeyin.
Show More (-2)
|
| 18 |
test |
tahlil |
n. |
|
- The doctor ordered a few tests and an MRI.
- Doktor birkaç tahlil ve MR istedi.
Show More (-2)
|
| 19 |
test |
analiz |
n. |
|
- We have to send the samples in for testing.
- Numuneleri analize göndermemiz gerekiyor.
Show More (-2)
|
| 20 |
test |
imtihan etmek |
v. |
|
- God was testing Sami.
- Allah Sami'yi imtihan ediyordu.
Show More (-2)
|
