|
- Exports of onions, tomatoes, potatoes, apples and citrus fruits are subsidised.
- Soğan, domates, patates, elma ve turunçgiller ihracatına devlet desteği verilmektedir.
- Another example is the person in charge in Ghana, who told me that women yield more than tomatoes.
- Bir başka örnek de Gana'daki sorumlu kişi, bana kadınların domatesten daha fazla ürün verdiğini söyledi.
- If I understand matters scientific correctly, you need plastic to burn tomatoes.
- Bilimsel konuları doğru anladıysam domatesleri yakmak için plastiğe ihtiyacınız var.
- She was red like a tomato.
- Domates gibi kızarmıştı.
- Does he like tomatoes?
- Domates sever mi?
- What is the best fertilizer for tomatoes?
- Domatesler için en iyi gübre nedir?
- Gazpacho is a cold tomato and vegetable soup from Spain.
- Gazpacho, İspanya'dan gelen soğuk bir domates ve sebze çorbasıdır.
- Slice up the tomatoes and put them in the salad.
- Domatesleri dilimle ve onları salataya koy.
- She cut the tomatoes into thin slices.
- Domatesleri ince dilimler halinde kesti.
- Does Tom still like tomatoes?
- Tom hâlâ domatesleri seviyor mu?
- I'd like lettuce and tomatoes on my sandwish, please.
- Sandviçimde marul ve domates istiyorum lütfen.
- Is a tomato a fruit or a vegetable?
- Domates bir meyve midir yoksa sebze mi?
- What's the best fertilizer for tomatoes?
- Domatesler için en iyi gübre hangisidir?
- What's the best fertilizer for tomatoes?
- Domatesler için en iyi gübre nedir?
- I like tomatoes.
- Domatesi severim.
- We need more tomatoes.
- Daha fazla domatese ihtiyacımız var.
- Even though you like tomatoes, you dislike tomato juice, right?
- Domatesi sevmene rağmen domates suyunu sevmiyorsun, değil mi?
- Look, they say listening to Mozart makes tomatoes grow.
- Bak, onlar Mozart dinlemenin domatesleri büyüttüğünü söylüyorlar.
- Tom grows tomatoes, cucumbers and lettuce.
- Tom domates, salatalık ve marul yetiştiriyor.
- My favorite vegetable is the tomato.
- En sevdiğim sebze domatestir.
- Here's a tomato, that grew while listening to Mozart.
- İşte Mozart dinlerken yetişen bir domates.
- Tom sliced the tomatoes.
- Tom domatesleri dilimledi.
- I grew tomatoes last year and they were very good.
- Geçen yıl domates yetiştirdim ve onlar çok iyiydi.
- Tom grows tomatoes and lettuce in his garden.
- Tom bahçesinde domates ve marul yetiştiriyor.
- Does Tom still like tomatoes?
- Tom hala domates seviyor mu?
- He grows tomatoes in his garden.
- O, bahçesinde domates yetiştirir.
- Did you water the tomatoes?
- Domatesleri suladın mı?
- Slice up the tomatoes and put them in the salad.
- Domatesleri dilimleyin ve salatanın içine koyun.
- I want a can of tomatoes.
- Bir kutu domates istiyorum.
- I grow tomatoes.
- Ben domates yetiştiririm.
- I'd like two cans of tomatoes.
- İki kutu domates istiyorum.
- Here's a tomato, that grew while listening to Mozart.
- İşte Mozart dinlerken büyüyen bir domates.
- He's eating a tomato.
- Domates yiyor.
- Tom likes tomatoes?
- Tom domates sever mi?
- I love tomatoes.
- Domatesleri severim.
- A BLT sandwich is made up of bread, bacon, lettuce, tomatoes and mayonnaise.
- BLT sandviç ekmek, pastırma, marul, domates ve mayonezden oluşur.
- Eggplant, carrot, tomato.
- Patlıcan, havuç, domates.
- An example of genetic modification is the injection of fish genes into strawberries and tomatoes, a process which prevents these fruits from freezing.
- Genetik modifikasyona örnek olarak, çilek ve domateslere bu meyvelerin donmasını engellemek için balık genleri enjekte edilmesi verilebilir.
- The girls grew tomatoes in the window.
- Kızlar pencerede domates yetiştirirler.
- I was red as a tomato.
- Domates gibi kızarmıştım.
- The recipe calls for four ripe tomatoes.
- Tarif dört olgun domates gerektiriyor.
- People used to think that the tomato was poisonous.
- İnsanlar eskiden domatesin zehirli olduğunu düşünürdü.
- Tom threw a tomato at Mary.
- Tom Mary'ye bir domates fırlattı.
- There are some tomatoes in the refrigerator.
- Buzdolabında birkaç domates var.
- I like tomatoes.
- Domates severim.
- People used to think that the tomato was poisonous.
- İnsanlar domatesin zehirli olduğunu düşünürdü.
- Why are so many pincushions made to like a tomato?
- Neden bu kadar çok iğne yastığı domatese benziyor?
- Tom removed the tomato slices from his sandwich and threw them to the birds.
- Tom domates dilimlerini sandviçinden çıkarıp kuşlara attı.
- I'm going to buy meat, cheese, and tomatoes.
- Ben et, peynir ve domates satın alacağım.
- Strictly speaking, a tomato is a fruit.
- Açık konuşmak gerekirse, domates bir meyvedir.
- Strictly speaking, tomatoes aren't vegetables, but rather fruits.
- Kesin konuşmak gerekirse, domates sebze değil, meyvedir.
- I hate tomatoes.
- Domatesten nefret ediyorum.
- I'm going to buy meat, cheese, and tomatoes.
- Et, peynir ve domates almaya gidiyorum.
- The girls grew tomatoes in the window.
- Kızlar pencerede domates yetiştirirdi.
- Meg bought a can of tomatoes.
- Meg, bir kutu domates satın aldı.
- No, it's the tomatoes.
- Hayır, bunlar domates.
- Tom grows tomatoes in his garden.
- Tom bahçesinde domates yetiştirir.
- I will prepare a salad of tomatoes and cheese.
- Domatesli ve peynirli bir salata hazırlayacağım.
- Have you ever squashed a tomato?
- Hiç bir domates ezdin mi?
- These are the first tomatoes from my garden.
- Bunlar bahçemden çıkan ilk domatesler.
- Tomatoes are sold by the pound.
- Domatesler kiloyla satılır.
- Tom likes tomatoes?
- Tom domatesleri sever mi?
- I don't like the flavour of tomatoes.
- Domatesin tadını beğenmiyorum.
- We have a good crop of tomatoes this year.
- Bu yıl iyi bir domates mahsulümüz var.
- Strictly speaking, the tomato is a fruit.
- Kesin konuşmak gerekirse, domates bir meyvedir.
- Have you ever eaten tomatoes with sugar?
- Hiç şekerli domates yedin mi?
- I like meat, cheese and tomato sandwiches.
- Etli, peynirli ve domatesli sandviçleri severim.
- Tom carefully transplanted the tiny tomato seedlings into his vegetable patch.
- Tom sebze bahçesine minik domates fidelerini dikkatlice dikti.
- Tom grows tomatoes, cucumbers and lettuce.
- Tom domates, salatalık ve marul yetiştirir.
- Why are so many pincushions made to like a tomato?
- Neden bu kadar çok iğnedenlik domates gibi yapılmış?
- The frost killed the tomatoes I seeded.
- Ektiğim domatesleri don vurdu.
- There are some tomatoes in the refrigerator.
- Buzdolabında biraz domates var.
- Does Tom like tomatoes?
- Tom domatesten hoşlanır mı?
- Look, tomatoes which grew up listening to Mozart!
- Bak, Mozart dinleyerek büyümüş domatesler!
- I want a can of tomatoes.
- Ben bir kutu domates istiyorum.
- Is a tomato a fruit or a vegetable?
- Domates bir meyve mi yoksa bir sebze midir?
- Tom sliced the tomato.
- Tom domatesi dilimledi.
- These are the first tomatoes from my garden.
- Bunlar bahçemdeki ilk domatesler.
- Tom grows tomatoes in his garden.
- Tom bahçesinde domates yetiştiriyor.
- I'd like lettuce and tomatoes on my sandwish, please.
- Sandviçimin üzerine marul ve domates istiyorum, lütfen.
- Look, they say listening to Mozart makes tomatoes grow.
- Bak, Mozart dinlemek domatesleri büyütür derler.
- We have a good crop of tomatoes this year.
- Bu yıl domates hasatımız iyi.
- A kilo of ketchup is equivalent to two kilos of tomatoes.
- Bir kilo ketçap iki kilo domatese eşdeğerdir.
- I don't like the flavour of tomatoes.
- Domatesin tadını sevmiyorum.
- I sliced the tomato.
- Domatesi dilimledim.
- BLT stands for bacon, lettuce and tomato.
- BLT, pastırma, marul ve domates anlamına gelir.
- Give me a kilo of tomatoes, please.
- Bana bir kilo domates verin, lütfen.
- Tom bought a couple of cans of tomatoes.
- Tom birkaç kutu domates satın aldı.
- We have squash, tomatoes, cucumbers, carrots, okra and potatoes.
- Kabak, domates, salatalık, havuç, bamya ve patatesimiz var.
- Give me half a kilo of tomatoes.
- Bana yarım kilo domates ver.
- Even though you like tomatoes, you dislike tomato juice, right?
- Domatesi sevmene rağmen, domates suyunu sevmiyorsun, değil mi?
- I can't reach that can of tomatoes.
- Domates konservesine ulaşamıyorum.
- Tom ate my bacon, lettuce and tomato sandwich.
- Tom benim pastırmalı, marullu ve domatesli sandviçimi yedi.
- I love growing tomatoes.
- Domates yetiştirmeyi seviyorum.
- Meg bought a can of tomatoes.
- Meg, bir teneke domates aldı.
- People used to think that tomatoes were poisonous.
- İnsanlar eskiden domateslerin zehirli olduğunu düşünürdü.
- Give me a kilo of tomatoes, please.
- Bana bir kilo domates ver, lütfen.
- Tomatoes are delicious whether you eat them raw, cooked or braised.
- Domates çiğ de yesen, pişmiş de yesen, kızarmış da yesen lezzetlidir.
- He's eating a tomato.
- O domates yiyor.
- She took out her knife and sliced the tomato.
- Bıçağını çıkardı ve domatesi dilimledi.
- There is meat, cheese and tomatoes in my sandwich.
- Sandviçimde et, peynir ve domates var.
- Tom washed the lettuce while Mary cut the tomatoes.
- Mary domatesleri keserken Tom marulları yıkadı.
- Have you ever stepped on a tomato?
- Hiç domatese bastın mı?
- Tom bought a couple of cans of tomatoes.
- Tom birkaç kutu domates aldı.
- My aunt grows tomatoes in her garden.
- Teyzem bahçesinde domates yetiştirir.
- He grows tomatoes in his garden.
- Bahçesinde domates yetiştiriyor.
- Potatoes, tomatoes, and peppers originated in the Americas.
- Patates, domates ve biber Amerika kökenlidir.
- Tomatoes are delicious whether you eat them raw, cooked or braised.
- Domatesi çiğ yeseniz de pişirip kavursanız da çok lezzetlidir.
- Strictly speaking, tomatoes aren't vegetables, but rather fruits.
- Doğrusunu istersen, domates sebze değildir, bilakis meyvedir.
- Does Tom like tomatoes?
- Tom domates sever mi?
- Tom carefully transplanted the tiny tomato seedlings into his vegetable patch.
- Tom minik domates fidelerini dikkatlice sebze tarlasına dikti.
- She planted heirloom tomatoes.
- Aile yadigârı domatesler ekmiş.
- The frost killed the tomatoes I seeded.
- Don, ektiğim domatesleri öldürdü.
- She took out her knife and sliced the tomato.
- O, bıçağını çıkardı ve domatesi dilimledi.
- I love tomatoes.
- Domatesleri seviyorum.
- These tomatoes are tasteless.
- Bu domatesler tatsız.
- Do you like tomatoes?
- Domates sever misin?
- Tom staked his tomatoes with Mary's old stockings.
- Tom domateslerini Mary'nin eski çoraplarıyla tutturdu.
- My favorite vegetable is the tomato.
- Benim en sevdiğim sebze domatestir.
- I reddened like a tomato.
- Domates gibi kızardım.
- Strictly speaking, a tomato is a fruit.
- Doğrusunu istersen, domates bir meyvedir.
- She was red like a tomato.
- O domates gibi kırmızıydı.
- Tom grows tomatoes and lettuce in his garden.
- Tom bahçesinde domates ve marul yetiştirir.
- Tom cut the tomatoes.
- Tom domatesleri kesti.
- She ate tomatoes.
- Domates yedi.
- No, it's the tomatoes.
- Hayır, sorun domatesler.
- People used to think that tomatoes were poisonous.
- İnsanlar domateslerin zehirli olduğunu düşünüyordu.
- We've sliced the tomatoes.
- Domatesleri dilimledik.
- She grows tomatoes in her garden.
- Bahçesinde domates yetiştirir.
- I grow tomatoes.
- Domates yetiştiriyorum.
- We have squash, tomatoes, cucumbers, carrots, okra and potatoes.
- Bizim kabak, domates, salatalık, havuç, bamya ve patatesimiz var.
- I was red as a tomato.
- Bir domates gibi kızarmıştım.
- I reddened like a tomato.
- Ben bir domates gibi kızardım.
- Let's choose the best of the tomato crop and take them to the market.
- Domates mahsulünün en iyilerini seçelim ve onları pazara götürelim.
- The recipe calls for four ripe tomatoes.
- Yemek tarifi dört olgun domates gerektirir.
- Have you ever squashed a tomato?
- Hiç domatesi ezdiniz mi?
- Tom removed the tomato slices from his sandwich and threw them to the birds.
- Tom sandviçindeki domates dilimlerini çıkardı ve kuşlara attı.
- My aunt grows tomatoes in her garden.
- Teyzem bahçesinde domates yetiştiriyor.
- Tom staked his tomatoes with Mary's old stockings.
- Tom Mary'nin eski çoraplarıyla domateslerini kazığa bağladı.
- She grows tomatoes in her garden.
- Bahçesinde domates yetiştiriyor.
Show More (137)
|
