1 |
unfold |
açmak (katlı bir şeyi) |
v. |
|
- Could you unfold that chair for me?
- Şu sandalyeyi benim için açabilir misin?
- Mary unfolded the blanket and spread it out over the grass.
- Mary battaniyeyi açtı ve onu çimin üzerine yaydı.
- Let's unfold the map on the table and discuss it.
- Masadaki haritayı açıp tartışalım.
- I unfolded one.
- Birini açtım.
- The tourist unfolded his map.
- Turist haritasını açtı.
- Tom unfolded his napkin.
- Tom peçetesini açtı.
- Tom unfolded the map.
- Tom haritayı açtı.
- She unfolded a blanket.
- O bir battaniye açtı.
- Tom unfolded the piece of paper.
- Tom kağıdı açtı.
- She unfolded a blanket.
- Bir battaniyeyi açtı.
- Tom unfolded the blanket.
- Tom battaniyeyi açtı.
- I unfolded one.
- Ben bir tane açtım.
- Tom started to unfold the piece of paper Mary handed him.
- Tom Mary'nin kendisine verdiği kağıt parçasını açmaya başladı.
- Tom started to unfold the piece of paper Mary handed him.
- Tom, Mary'nin ona uzattığı kağıdı açmaya başladı.
- The man was folding and unfolding his arms.
- Adam kollarını bağlıyordu ve açıyordu.
- Tom unfolded the camp chairs.
- Tom kamp sandalyelerini açtı.
- Let's unfold the map on the table and discuss it.
- Haritayı masanın üzerinde açalım ve onu tartışalım.
Show More (14)
|
2 |
unfold |
gelişmek |
v. |
|
- The story unfolds against the background of WWI.
- Hikaye Birinci Dünya Savaşı'nın arka planında gelişiyor.
- The events unfolded just as she predicted.
- Olaylar tam da onun öngördüğü gibi gelişti.
Show More (-1)
|
3 |
unfold |
gerçekleşmek |
v. |
|
- We watched in horror as events unfolded before our eyes.
- Olayların gözlerimizin önünde gelişmesini dehşet içinde izledik.
Show More (-2)
|