Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
ihmal edilebilir tehlike
me caso en junio
common palmetto
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
unrelenting
acımasız
adj.
First, we should not be mild-mannered psychotherapists in one country and
unrelenting
public prosecutors in another.
Birincisi, bir ülkede yumuşak huylu psikoterapistler, diğerinde ise
acımasız
savcılar olmamalıyız.
Tom is
unrelenting,
isn't he?
Tom
acımasız,
değil mi?
Show More (-1)
2
unrelenting
amansız
adj.
We're in the second week of an
unrelenting
heat wave.
Amansız
bir sıcak hava dalgasının ikinci haftasındayız.
We're in the second week of an
unrelenting
heat wave.
Biz
amansız
bir sıcak hava dalgasının ikinci haftasındayız.
Show More (-1)