vague - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
vague belirsiz adj.
  • I couldn't make out the vague shapes floating in the air.
  • Havada uçuşan belirsiz şekilleri seçemiyordum.
  • It was all very vague.
  • Her şey çok belirsizdi.
  • In July, you dropped some very vague hints about the difficulties.
  • Temmuz ayında, zorluklar hakkında çok belirsiz bazı ipuçları verdiniz.
Show More (45)
vague muğlak adj.
  • They found her statement vague and complicated.
  • İfadesini muğlak ve karmaşık bulmuşlardı.
  • Unfortunately, the proposed policy is somewhat vague in a number of essential, concrete points.
  • Ne yazık ki önerilen politika bazı temel ve somut noktalarda biraz muğlaktır.
  • Is it, for example, willing to tighten up the vague definition of 'good agricultural practices'?
  • Örneğin, 'iyi tarım uygulamaları'nın muğlak tanımını daraltmaya istekli mi?
Show More (34)
vague anlaşılmaz adj.
  • Tom is being vague, isn't he?
  • Tom anlaşılmaz davranıyor, değil mi?
  • Tom is being really vague, isn't he?
  • Tom gerçekten anlaşılmaz davranıyor, değil mi?
  • Tom is being very vague, isn't he?
  • Tom çok anlaşılmaz davranıyor, değil mi?
Show More (1)
vague belli belirsiz adj.
  • Only a vague reference was made to Africa.
  • Afrika'ya sadece belli belirsiz bir atıfta bulunulmuştur.
  • Only a vague reference was made to Africa.
  • Afrika'ya yalnızca belli belirsiz bir gönderme yapılmıştır.
  • It is thanks to such humanitarian help that we can retain a vague hope in a better future.
  • Bu tür insani yardımlar sayesinde daha iyi bir geleceğe dair belli belirsiz bir umudu koruyabiliyoruz.
Show More (0)
vague kararsız adj.
  • He seemed vague about what he wanted to do.
  • Ne yapmak istediği konusunda kararsız görünüyordu.
  • He seemed vague about what he wanted to do.
  • O, yapmak istediği şey hakkında kararsız görünüyordu.
Show More (-1)
vague hayal meyal adj.
  • I have a vague memory of what Tom looks like.
  • Tom'un neye benzediğini hayal meyal hatırlıyorum.
Show More (-2)