|
- Tom is a little weird.
- Tom biraz garip.
- That seems weird to me.
- Bu bana garip geliyor.
- It was a weird game.
- Garip bir oyundu.
- This is a weird one.
- Bu garip bir tane.
- Sami made a weird selfie.
- Sami garip bir selfie yaptı.
- I have a weird feeling about this place.
- Bu yerle ilgili garip bir his var içimde.
- No wonder that the presenter sounded weird, she was sick.
- Sunucunun sesinin garip çıkmasına şaşmamalı, hastaydı.
- Sometimes he talks a little weird.
- O bazen biraz garip konuşur.
- Tom is a weird guy, isn't he?
- Tom garip bir adam, değil mi?
- Tom is acting really weird right now.
- Tom şu anda gerçekten garip davranıyor.
- Life is weird sometimes.
- Hayat bazen garip.
- Tom said he saw something weird on the other side of that mountain.
- Tom dağın diğer tarafında garip bir şey gördüğünü söyledi.
- Is that so weird?
- Bu çok mu garip?
- It was weird at first.
- İlk önce garipti.
- She had something weird on her head.
- Kafasında garip bir şey vardı.
- It's a weird question.
- O garip bir soru.
- Is that so weird?
- Bu o kadar garip mi?
- I like Tom, but he's weird.
- Tom'u severim ama o gariptir.
- Is that weird?
- Bu garip mi?
- She was acting really weird.
- Gerçekten garip davranıyordu.
- Sami had a really weird voice.
- Sami'nin gerçekten garip bir sesi vardı.
- It's pretty weird.
- Oldukça garip.
- It was a weird game.
- Bu garip bir oyundu.
- That's really weird.
- O gerçekten garip.
- That was really weird.
- Bu gerçekten garipti.
- Some people say that Tom and I are weird.
- Bazı insanlar Tom'un ve benim garip olduğumuzu söyler.
- Does that sound weird?
- O garip görünüyor mu?
- That was weird.
- O garipti.
- That's a weird question.
- Garip bir soru.
- Tom is acting weird, isn't he?
- Tom garip davranıyor, değil mi?
- That's one of the weirdest things I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en garip şeylerden biri.
- It is a weird Mexican novel.
- O garip bir Meksika romanı.
- He's a weird guy.
- O garip bir adam.
- Isn't that weird?
- O garip değil mi?
- It's a weird language.
- O garip bir dildir.
- People here are weird.
- Burada insanlar bir garip.
- You're being weird.
- Garip davranıyorsun.
- Tom has been acting weird.
- Tom garip davranıyor.
- That was pretty weird.
- Bu oldukça garipti.
- Was that weird for you?
- Bu senin için garip miydi?
- Something really weird is happening here.
- Burada gerçekten garip bir şeyler oluyor.
- You're really weird.
- Gerçekten garipsin.
- How weird.
- Ne kadar garip.
- Something really weird is happening here.
- Burada gerçekten garip bir şey oluyor.
- Everyone thinks I'm weird.
- Herkes garip olduğumu düşünüyor.
- Sami found that weird.
- Sami bunu garip buldu.
- If I act weird around you, it means I'm comfortable with you.
- Eğer senin yanında garip davranıyorsam, bu senin yanında rahat olduğum anlamına gelir.
- He's a weird guy.
- O, garip bir adamdır.
- Tom is pretty weird.
- Tom oldukça garip.
- It's a weird question.
- Bu garip bir soru.
- Something weird's going on.
- Garip bir şeyler oluyor.
- I saw something weird on my way to work.
- İşe giderken garip bir şey gördüm.
- I always thought it was weird.
- Hep garip olduğunu düşünmüştüm.
- What a weird earth!
- Ne garip bir dünya!
- He was acting really weird.
- O gerçekten garip davranıyordu.
- I heard some weird noises last night.
- Dün gece bazı garip sesler duydum.
- How weird that was?
- Ne kadar garipti?
- People can be really weird.
- İnsanlar gerçekten garip olabilir.
- Some people say I'm a little weird.
- Bazı insanlar benim biraz garip olduğumu söylüyor.
- What's so weird about that?
- Bu kadar garip olan ne?
- Something weird's going on here.
- Burada garip bir şeyler oluyor.
- It feels weird not working.
- Çalışmamak garip hissettiriyor.
- Tom is pretty weird, isn't he?
- Tom oldukça garip, değil mi?
- He's really weird.
- O gerçekten garip.
- You've been acting weird today.
- Bugün garip davranıyorsun.
- Life is weird.
- Hayat garip.
- I am proud to be weird.
- Ben garip olmaktan gurur duyuyorum.
- Weird things are happening.
- Garip şeyler oluyor.
- I had the weirdest dream last night.
- Dün gece çok garip bir rüya gördüm.
- I had a weird feeling, too.
- Benim de içimde garip bir his vardı.
- Sami was acting really weird.
- Sami gerçekten garip davranıyordu.
- Tom is really weird, isn't he?
- Tom gerçekten garip biri, değil mi?
- Sami started getting weird text messages.
- Sami garip mesajlar almaya başladı.
- Meanwhile, we depict aliens doing really weird stuff.
- Bu arada, uzaylıları gerçekten garip şeyler yaparken tasvir ediyoruz.
- It's not that weird, is it?
- O kadar da garip değil, değil mi?
- I had a weird dream last night.
- Dün gece garip bir rüya gördüm.
- This is really weird.
- Bu gerçekten garip.
- It was a pretty weird situation.
- Oldukça garip bir durumdu.
- I had that weird dream again last night.
- Dün gece yine o garip rüyayı gördüm.
- How weird is that?
- Ne kadar garip değil mi?
- That sounded weird.
- Kulağa garip geliyor.
- There was something weird about the incident.
- Olayda garip bir şeyler vardı.
- I know this is weird.
- Garip olduğunu biliyorum.
- Am I the only one who thinks this is weird?
- Bunun garip olduğunu düşünen bir tek ben miyim?
- Tom isn't weird.
- Tom garip değil.
- Don't you think that's weird?
- Sence bu garip değil mi?
- I thought that was kind of weird.
- Bunun biraz garip olduğunu düşünmüştüm.
- That's just weird.
- Bu sadece garip.
- You guys are weird.
- Siz garipsiniz.
- You're a weird kid.
- Sen garip bir çocuksun.
- That's what's weird.
- Garip olan bu.
- It's not weird.
- O garip değil.
- I got a weird email.
- Garip bir e-posta aldım.
- Tom is weird, isn't he?
- Tom garip biri, değil mi?
- There's something weird happening.
- Garip bir şeyler oluyor.
- I've had a really weird day.
- Gerçekten garip bir gün geçirdim.
- That's really weird.
- Bu gerçekten garip.
- That's a weird question.
- O garip bir soru.
- This feels weird.
- Bu garip hissettiriyor.
- You're a weird guy.
- Sen garip bir adamsın.
- I am proud to be weird.
- Garip olmaktan gurur duyuyorum.
- I just had a weird feeling.
- İçimde garip bir his vardı işte.
- That seems weird to you, too, doesn't it?
- Bu sana da garip geliyor, değil mi?
- Tom and Mary are weird.
- Tom ve Mary garipler.
- I thought it was weird.
- Garip olduğunu düşünmüştüm.
- Tom is really weird, isn't he?
- Tom gerçekten garip, değil mi?
- Tom has been acting weird today.
- Tom bugün garip davranıyor.
- You have a weird smell.
- Garip bir kokun var.
- Tom noticed something weird was going on.
- Tom garip bir şeyler olduğunu fark etti.
- You don't think that that is weird at all?
- Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun?
- That's a little weird.
- Bu biraz garip.
- Life is weird sometimes.
- Hayat bazen gariptir.
- Sami said this was weird.
- Sami bunun garip olduğunu söyledi.
- Was that weird for you?
- O senin için garip miydi?
- Tom smells weird.
- Tom garip kokuyor.
- Sami heard a weird noise and went out to investigate.
- Sami garip bir ses duydu ve araştırmak için dışarı çıktı.
- Sometimes he talks a little weird.
- Bazen biraz garip konuşuyor.
- Don't you think that's a bit weird?
- Sence de biraz garip değil mi?
- I had a weird dream.
- Garip bir rüya gördüm.
- I think it's pretty weird.
- Bence bu epey garip.
- I just got a weird message from Tom.
- Tom'dan az önce garip bir mesaj aldım.
- Dolphins are weird.
- Yunuslar gariptir.
- What a weird idea!
- Ne garip bir fikir!
- Tom didn't seem to be as weird as Mary seemed to be.
- Tom, Mary'nin göründüğü kadar garip görünmüyordu.
- I have some weird neighbors.
- Garip komşularım var.
- Sami started getting weird.
- Sami garipleşmeye başladı.
- Tom has a couple of weird neighbors.
- Tom'un birkaç garip komşusu var.
- Why would it be weird?
- Neden garip olsun ki?
- Something's really weird here.
- Burada gerçekten garip bir şeyler var.
- Your ideas are weird.
- Fikirlerin garip.
- His behaviour is sometimes weird.
- Davranışları bazen garip oluyor.
- It feels weird, doesn't it?
- Garip hissettiriyor, değil mi?
- That's a really weird shade of red for a car.
- Bu bir araba için gerçekten garip bir kırmızı tonu.
- Tom is acting weirder than usual.
- Tom her zamankinden daha garip davranıyor.
- It smells weird, doesn't it?
- Garip kokuyor, değil mi?
- This is a little weird.
- Bu biraz garip.
- It's not weird.
- Garip değil.
- This is a weird sentence.
- Bu garip bir cümle.
- Sami is pretty weird.
- Sami oldukça gariptir.
- Talking about murder before a body is found is quite weird.
- Bir ceset bulunmadan cinayet hakkında konuşmak oldukça garip.
- Does that sound weird?
- Kulağa garip geliyor mu?
- That was a weird feeling.
- Bu garip bir histi.
- It's a weird language.
- Bu garip bir dil.
- Tom doesn't think it's weird at all.
- Tom bunun hiç de garip olduğunu düşünmüyor.
- Some people say that I'm weird.
- Bazı insanlar garip biri olduğumu söyler.
- Talking about murder before a body is found is quite weird.
- Ceset bulunmadan cinayetten bahsetmek oldukça garip.
- It feels weird.
- Garip hissettiriyor.
- Don't you think that's weird?
- Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun?
- You're acting weird.
- Garip davranıyorsun.
- That would be weird.
- Garip olurdu.
- I think Tom is weird.
- Bence Tom garip biri.
- Don't you think that Tom was a little weird?
- Tom'un biraz garip olduğunu düşünmüyor musun?
- It seems weird to me.
- Bana garip geliyor.
- Isn't it weird?
- Garip değil mi?
- Something weird has happened here.
- Burada garip bir şey oldu.
- It was a weird feeling.
- Garip bir duyguydu.
- Tom is kind of weird.
- Tom biraz garip.
- It's really weird.
- Gerçekten garip.
- Don't you think that Tom was a little weird?
- Sence de Tom biraz garip değil miydi?
- I still think it's weird.
- Hâlâ garip olduğunu düşünüyorum.
- It's going to be weird.
- Garip olacak.
- I've had a really weird day.
- Ben gerçekten garip bir gün geçirdim.
- Dolphins are weird.
- Yunuslar garip.
- Why is Tom so weird?
- Tom neden bu kadar garip?
- Tom is doing something weird.
- Tom garip bir şey yapıyor.
- I have a weird feeling about this place.
- Bu yer hakkında garip bir hissim var.
- Sami received a weird e-mail.
- Sami garip bir e-posta aldı.
- Tom had a weird dream last night.
- Tom dün gece garip bir rüya gördü.
- I know that this is weird.
- Garip olduğunu biliyorum.
- Tom is acting weird.
- Tom garip davranıyor.
- That was just a little bit weird.
- Bu biraz garipti ya.
- That would be weird.
- Bu garip olur.
- I don't think it's weird at all.
- Bence hiç garip değil.
- What's so weird about this?
- Bunda garip olan ne?
Show More (176)
|
|
- We cannot inhabit the weird minds of terrorists, but we can pay the high cost of protection.
- Teröristlerin tuhaf zihinlerinde yaşayamayız ancak korunmanın yüksek maliyetini ödeyebiliriz.
- He's with the weird kid, looking at comics in our flat.
- O tuhaf çocukla birlikte dairemizde çizgi romanlara bakıyor.
- We came in to check out all the old weird people.
- Tüm yaşlı tuhaf insanlara bakmak için içeri girdik.
- This is so weird, isn't it?
- Bu çok tuhaf, değil mi?
- I had that weird dream again last night.
- O tuhaf rüyayı dün gece yine gördüm.
- You're a weird guy.
- Sen tuhaf bir adamsın.
- You're the weird one.
- Sen tuhaf birisin.
- Sami found that weird.
- Sami onu tuhaf buldu.
- She had something weird on her head.
- Onun kafasında tuhaf bir şey vardı.
- It was a weird feeling.
- Tuhaf bir duyguydu.
- It was very weird.
- O çok tuhaftı.
- That was really weird.
- O gerçekten tuhaftı.
- Tom doesn't seem to be as weird as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar tuhaf görünmüyor.
- Am I the only one who thinks this is weird?
- Bunun tuhaf olduğunu düşünen tek kişi ben miyim?
- It feels weird not working.
- Çalışmamak tuhaf hissettiriyor.
- Some people say that I'm weird.
- Bazı insanlar tuhaf olduğumu söylerler.
- Sami started getting weird text messages.
- Sami tuhaf mesajlar almaya başladı.
- Something's really weird here.
- Burada bir şey gerçekten tuhaf.
- Mary is weird.
- Mary tuhaf biri.
- Your eyebrows look weird.
- Kaşların tuhaf görünüyor.
- Tom and Mary are weird.
- Tom ve Mary tuhaf.
- How weird!
- Ne kadar tuhaf!
- Some people say that Tom and I are weird.
- Bazı insanlar Tom ve benim tuhaf olduğumuzu söylüyor.
- Tom has a couple of weird neighbors.
- Tom'un birkaç tuhaf komşusu var.
- Tom was acting really weird yesterday.
- Tom dün gerçekten tuhaf davranıyordu.
- You're really weird.
- Gerçekten tuhafsın.
- You're weird - I like you.
- Tuhafsın, senden hoşlandım.
- How weird.
- Ne kadar tuhaf.
- Tom has a lot of weird ideas.
- Tom'un bir sürü tuhaf fikri var.
- You're so weird.
- Çok tuhafsın.
- It is a weird Mexican novel.
- Tuhaf bir Meksika romanı.
- You have a weird smell.
- Tuhaf bir kokun var.
- I don't care if people think I'm weird.
- İnsanların tuhaf olduğumu düşünmesi umurumda değil.
- It was a pretty weird situation.
- Oldukça tuhaf bir durumdu.
- Mary had some weird food cravings when she was pregnant.
- Mary hamileyken tuhaf yemek krizleri geçiriyordu.
- I think Tom is weird.
- Sanırım Tom tuhaf.
- How weird is that?
- O ne kadar tuhaf?
- It's going to be weird.
- Bu tuhaf olacak.
- She was acting really weird.
- O gerçekten tuhaf davranıyordu.
- I always thought that was weird.
- Ben her zaman onun tuhaf olduğunu düşündüm.
- Isn't it weird?
- Tuhaf değil mi?
- This place is weird.
- Burası tuhaf.
- I saw something weird on my way to work.
- İşe giderken tuhaf bir şey gördüm.
- I think it's pretty weird.
- Bunun oldukça tuhaf olduğunu düşünüyorum.
- Do you think I'm weird?
- Sence ben tuhaf mıyım?
- Tom used to be weird.
- Tom tuhaftı.
- I don't think it's weird at all.
- Ben hiç tuhaf olduğunu sanmıyorum.
- It was really weird.
- Gerçekten tuhaftı.
- Tom has a weird sense of humor.
- Tom'un tuhaf bir mizah anlayışı var.
- Tom doesn't think it's weird at all.
- Tom bunun tuhaf olduğunu hiç düşünmüyor.
- Sami is pretty weird.
- Sami çok tuhaf biri.
- People here are weird.
- Buradaki insanlar tuhaf.
- It was extremely weird.
- Bu son derece tuhaftı.
- That's pretty weird.
- O oldukça tuhaf.
- Mary is weird.
- Mary tuhaftır.
- Sami is very weird.
- Sami çok tuhaftır.
- Tom smells weird.
- Tom tuhaf kokuyor.
- Tom is weird, isn't he?
- Tom tuhaf, değil mi?
- I know this is weird.
- Bunun tuhaf olduğunu biliyorum.
- I always thought it was weird.
- Ben her zaman bunun tuhaf olduğunu düşündüm.
- It's weird that the mailman hasn't come yet.
- Postacının henüz gelmemesi tuhaf.
- People from Madrid are weird.
- Madridli insanlar tuhaftır.
- I like Tom, but he's weird.
- Tom'u severim ama tuhaf biri.
- Something weird has happened here.
- Burada tuhaf bir şey oldu.
- Weird things are happening.
- Tuhaf şeyler oluyor.
- This is so weird.
- Bu çok tuhaf.
- There was something weird about the incident.
- Kazayla ilgili tuhaf bir şey vardı.
- Sami started getting weird.
- Sami tuhaf olmaya başladı.
- You're being weird.
- Tuhaf davranıyorsun.
- Is that weird?
- O tuhaf mı?
- Something very weird happened to me yesterday.
- Dün başıma çok tuhaf bir şey geldi.
- People can be really weird.
- İnsanlar gerçekten tuhaf olabiliyor.
- Tom has lots of weird ideas.
- Tom'un bir sürü tuhaf fikri var.
- Everyone thinks I'm weird.
- Herkes benim tuhaf olduğumu düşünüyor.
- You're weird.
- Sen tuhafsın.
- It smells weird, doesn't it?
- Bu tuhaf kokuyor, değil mi?
- Don't you think it's weird?
- Sence de tuhaf değil mi?
- Sami received a weird e-mail.
- Sami tuhaf bir e-posta aldı.
- It was weird at first.
- İlk başta tuhaftı.
- I thought it was weird.
- Bunun tuhaf olduğunu düşündüm.
- What a weird guy.
- Ne tuhaf bir adam.
- I always thought that was weird.
- Hep tuhaf olduğunu düşünmüşümdür.
- Isn't that weird?
- Tuhaf değil mi?
- You're a weird one, but I like you.
- Tuhaf birisin ama senden hoşlanıyorum.
- Sami was acting really weird.
- Sami gerçekten tuhaf davranıyordu.
- Why would it be weird?
- Niye tuhaf olsun?
- It feels weird, doesn't it?
- O tuhaf, değil mi?
- It's pretty weird.
- Oldukça tuhaf.
- Your ideas are weird.
- Fikirleriniz tuhaf.
- There's something weird happening.
- Tuhaf bir şey oluyor.
- It's not that weird, is it?
- Bu tuhaf değil, değil mi?
- I thought that was kind of weird.
- Onun biraz tuhaf olduğunu düşündüm.
- Tom is pretty weird, isn't he?
- Tom oldukça tuhaf biri, değil mi?
- I don't think Tom is that weird.
- Tom'un o kadar tuhaf olduğunu sanmıyorum.
- I stepped on something weird.
- Tuhaf bir şeye bastım.
- What a weird idea!
- Ne tuhaf bir fikir!
- Some people are just weird.
- Bazı insanlar sadece tuhaftır.
- Something weird's going on.
- Tuhaf bir şey oluyor.
- Sami is very weird.
- Sami çok tuhaf.
- They're weird.
- Onlar tuhaflar.
- Something very weird happened to Tom.
- Tom'a çok tuhaf bir şey oldu.
- You're a weird lady.
- Tuhaf bir kadınsın.
- I found the Japanese sentence weird, but since it was written by a native, I thought that it was probably correct.
- Japonca cümleyi tuhaf buldum, ama bir yerli tarafından yazıldığı için muhtemelen doğru olduğunu düşündüm.
- It feels weird.
- Bu tuhaf gibi geliyor.
- Don't you think that's a bit weird?
- Bunun biraz tuhaf olduğunu düşünmüyor musun?
- Mary is a weird dudette.
- Mary tuhaf bir kadın.
- I know that this is weird.
- Bunun tuhaf olduğunu biliyorum.
- Tom isn't weird.
- Tom tuhaf değil.
- I know that Tom is weird.
- Tom'un tuhaf olduğunu biliyorum.
- I don't think Tom is weird.
- Tom'un tuhaf olduğunu düşünmüyorum.
- People are weird.
- İnsanlar tuhaf.
- How weird that was?
- O ne kadar tuhaftı?
- You're a weird kid.
- Sen tuhaf bir çocuksun.
- I had a weird dream.
- Tuhaf bir rüya gördüm.
- It's really weird.
- Gerçekten tuhaf.
- You guys are weird.
- Tuhafsınız.
- Tom is weird.
- Tom tuhaf biri.
- Tom had a weird dream last night.
- Tom dün gece tuhaf bir rüya gördü.
- That was a weird feeling.
- O tuhaf bir duyguydu.
- It was really weird.
- O gerçekten tuhaftı.
- Something weird's going on here.
- Burada tuhaf bir şey oluyor.
- I'm not weird.
- Ben tuhaf değilim.
- Tom said he saw something weird on the other side of that mountain.
- Tom dağın diğer tarafında tuhaf bir şey gördüğünü söyledi.
- I know that Tom is weird.
- Tom'un tuhaf biri olduğunu biliyorum.
- I have some weird neighbors.
- Bazı tuhaf komşularım var.
- Tom used to be weird.
- Tom eskiden tuhaftı.
- North Korea is weird.
- Kuzey Kore tuhaftır.
Show More (131)
|
