|
- The farmers began to harvest wheat.
- Çiftçiler buğday hasadına başladılar.
- This tracing exercise includes a quantity of organic wheat exported to France in January.
- Bu izleme çalışması Ocak ayında Fransa'ya ihraç edilen bir miktar organik buğdayı da içermektedir.
- This tracing exercise includes a quantity of organic wheat exported to France in January.
- Bu izleme çalışması Ocak ayında Fransa'ya ihraç edilen bir miktar organik buğdayı da kapsamaktadır.
- It appears that we have to pay what goes towards cows and wheat but not what goes towards disasters.
- Görünen o ki, ineklere ve buğdaya giden parayı ödemek zorundayız ama afetlere giden parayı ödemeyeceğiz.
- They are paid a fixed rate in wheat seed every two weeks.
- Onlara her iki haftada bir buğday tohumu olarak sabit bir oran ödeniyor.
- It appears that we have to pay what goes towards cows and wheat but not what goes towards disasters.
- Görünüşe göre ineklere ve buğdaya giden parayı ödemek zorundayız ama felaketlere giden parayı ödemiyoruz.
- Turkey's main imports from the Community include sugar, live cattle, food preparations, wheat and oils.
- Türkiye'nin Topluluktan başlıca ithalatı şeker, canlı sığır, gıda müstahzarları, buğday ve yağlardır.
- When will you harvest your wheat?
- Buğdayını ne zaman hasat edeceksin?
- Canada produces good wheat.
- Kanada iyi buğday üretir.
- Tom is threshing wheat.
- Tom buğday harmanlıyor.
- Tom will harvest his wheat in July.
- Tom buğdayını Temmuz'da hasat edecek.
- He sowed wheat in his field.
- O, tarlasında buğday ekti.
- I sowed wheat in my field.
- Tarlama buğday ektim.
- My children are threshing wheat.
- Çocuklarım buğday harmanlıyor.
- My children are threshing wheat.
- Çocuklarım buğday harman ediyorlar.
- You sowed wheat in your field.
- Sen tarlana buğday ektin.
- The wheat will be ripe.
- Buğday olgunlaşacak.
- He is threshing wheat.
- O buğday harmanlıyor.
- You are threshing wheat.
- Sen buğday harmanlıyorsun.
- They sowed wheat in their field.
- Onlar tarlalarına buğday ekti.
- The United States exports wheat all over the world.
- Birleşik Devletler dünyanın her yerine buğday ihraç eder.
- The wheat is coming very well this year.
- Buğday bu yıl çok iyi geliyor.
- Tom has grown wheat for many years.
- Tom uzun yıllar buğday yetiştirdi.
- Some people are allergic to wheat.
- Bazı insanların buğdaya alerjisi vardır.
- She is threshing wheat.
- O buğday harmanlıyor.
- The whole family helped harvest the wheat.
- Bütün aile buğdayı hasat için yardımcı oldu.
- Can you tell barley from wheat at first sight?
- İlk görüşte arpayı buğdaydan ayırabilir misin?
- Can you tell barley from wheat at first sight?
- Arpayı buğdaydan ilk bakışta ayırabilir misiniz?
- We grow wheat here.
- Burada buğday yetiştiriyoruz.
- I am harvesting wheat.
- Buğday hasat ediyorum.
- His family had been wheat farmers.
- Onun ailesi buğday çiftçileriydi.
- Tom is allergic to wheat.
- Tom'un buğdaya alerjisi var.
- The whole family helped harvest the wheat.
- Bütün aile buğday hasadına yardım etti.
- Modern technology has turned the simple wheat plant into a toxic monster.
- Modern teknoloji, basit buğday bitkisini zehirli bir canavara dönüştürdü.
- This field is full of wheat.
- Bu tarla buğday dolu.
- Do you want some shredded wheat?
- Biraz kıyılmış buğday ister misin?
- Rye, wheat, and barley are cereals.
- Çavdar, buğday ve arpa tahıldır.
- Russia imported wheat from the United States.
- Rusya, Amerika Birleşik Devletleri'nden buğday ithal etti.
- Mary sowed wheat in her field.
- Mary tarlasına buğday ekti.
- The buildings are filled with bags of wheat.
- Binalar buğday çuvallarıyla dolu.
- She sowed wheat in her field.
- O, tarlasına buğday ekti.
- Canadian wheat prices are forecast to decrease.
- Kanada'da buğday fiyatlarının düşeceği tahmin ediliyor.
- His family had been wheat farmers.
- Ailesi buğday çiftçisiymiş.
- I'm not sowing your wheat.
- Senin buğdayını ekmiyorum.
- I'm going to grow wheat there.
- Orada buğday yetiştireceğim.
- Some people are allergic to wheat.
- Bazı insanlarda buğday alerjisi vardır.
- He will harvest his wheat in July.
- O buğdayını Temmuz'da hasat edecek.
- Tom sowed wheat in his field.
- Tom tarlasına buğday ekti.
- The wheat is ready for harvest.
- Buğday hasat için hazır.
- You sowed wheat in your field.
- Tarlanıza buğday ektiniz.
- Mary will harvest her wheat in July.
- Mary buğdayını Temmuz'da hasat edecek.
- They are threshing wheat.
- Onlar buğday harmanlıyor.
- Without a cowherd, the cows wandered in a field where wheat was growing.
- İnekler bir sığır çobanı olmadan buğdayın büyüdüğü bir tarlada dolaşıyorlardı.
- She will harvest her wheat in July.
- Buğdayını Temmuz'da hasat edecek.
- Do you want some shredded wheat?
- Rendelenmiş buğday ister misin?
- Tom added wheat to thicken the soup.
- Tom çorbayı koyulaştırmak için buğday ekledi.
- Mary is threshing wheat.
- Mary buğday harmanlıyor.
- We sowed wheat in our field.
- Biz tarlamıza buğday ektik.
- The United States of America export wheat throughout the world.
- Amerika Birleşik Devletleri dünyanın her yerine buğday ihraç ediyor.
- There's a wheat shortage.
- Buğday kıtlığı var.
- I sowed wheat in my field.
- Ben tarlama buğday ektim.
- The farmer scattered the wheat seeds in the field.
- Çiftçi buğday tohumlarını tarlaya saçtı.
- We sowed wheat in our field.
- Tarlamıza buğday ektik.
- Flour is made from wheat.
- Un buğdaydan yapılır.
- Barley and wheat grow in the fields around the village.
- Arpa ve buğday köyün etrafındaki tarlalarda büyür.
- Barley and wheat grow in the fields around the village.
- Köyün etrafındaki tarlalarda arpa ve buğday yetişir.
- A typical Bavarian breakfast consists of white sausage, wheat beer and pretzels.
- Tipik Bavyera kahvaltısı beyaz sosis, buğday birası ve tuzlu krakerden oluşmaktadır.
- Rye, wheat, and barley are cereals.
- Çavdar, buğday ve arpa, tahıldırlar.
- They sowed wheat in their field.
- Onlar tarlalarına buğday ektiler.
- They're hoping the wheat harvest will be good this year.
- Onlar buğday hasadının bu yıl iyi olacağını umuyorlar.
- I don't sow your wheat.
- Ben senin buğdayını ekmem.
- I have not eaten wheat in two months.
- İki aydır buğday yemedim.
- Bad wheat always makes poor bread.
- Kötü buğdaydan kötü ekmek çıkar.
- The United States exports wheat all over the world.
- Birleşik Devletler tüm dünyaya buğday ihraç eder.
- There's a wheat shortage.
- Buğday sıkıntısı var.
- I don't sow your wheat.
- Buğdayınızı ekmiyorum.
- The wheat will be ripe.
- Buğdaylar olgunlaşacak.
- I am threshing wheat.
- Ben buğday harmanlıyorum.
- Modern technology has turned the simple wheat plant into a toxic monster.
- Modern teknoloji basit buğday bitkisini zehirli bir canavara dönüştürdü.
- Ramen is a wheat noodle of Chinese origin.
- Ramen, Çin kökenli bir buğday eriştesidir.
- They're hoping the wheat harvest will be good this year.
- Bu yıl buğday hasadının iyi geçeceğini umuyorlar.
- Bread is made from wheat.
- Ekmek buğdaydan yapılır.
- Without a cowherd, the cows wandered in a field where wheat was growing.
- İnekler çobansız, buğday yetişen bir tarlada dolaşıyorlardı.
- I am harvesting wheat.
- Buğday hasadı yapıyorum.
- We grow wheat here.
- Biz burada buğday yetiştiririz.
- They will harvest their wheat in July.
- Onlar buğdaylarını Temmuz'da hasat edecekler.
- We will harvest our wheat in July.
- Buğdayımızı Temmuz'da hasat edeceğiz.
- Can you tell wheat from barley?
- Buğdayı arpadan ayırt edebilir misin?
- This field is full of wheat.
- Bu alan buğday dolu.
- The farmer took the wheat to the barn.
- Çiftçi buğdayı ahıra götürdü.
- The body digests wheat more easily than other carbohydrates.
- Vücut buğdayı diğer karbonhidratlardan daha kolay sindirir.
- He sowed wheat in his field.
- O tarlasına buğday ekti.
- I will harvest my wheat in July.
- Buğdayımı Temmuz'da hasat edeceğim.
- The farmer sowed his field with wheat.
- Çiftçi tarlasına buğday ekti.
- A typical Bavarian breakfast consists of white sausage, wheat beer and pretzels.
- Tipik bir Bavyera kahvaltısı beyaz sosis, buğday birası ve pretzelden oluşur.
- He is threshing wheat.
- Buğday harmanlıyor.
- We are threshing wheat.
- Biz buğday harmanlıyoruz.
- When will you harvest your wheat?
- Buğdayınızı ne zaman hasat edeceksiniz?
Show More (95)
|