whisper - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
whisper fısıldamak v.
  • Armani kept whispering to his co-worker during the meeting.
  • Armani toplantı esnasında iş arkadaşının kulağına bir şeyler fısıldayıp durdu.
  • I am yours, she whispered quietly.
  • Ben seninim diye sessizce fısıldadı.
  • He might hear you better if you whisper into his ear.
  • Onun kulağına fısıldarsan seni daha iyi duyabilir.
Show More (77)
whisper fısıldaşmak v.
  • Tom pretended not to hear Mary and John whispering.
  • Tom, Mary ve John'un fısıldaştıklarını duymuyor gibi davrandı.
  • Tom pretended not to hear what Mary and John were whispering.
  • Tom, Mary ve John'un fısıldaştıklarını duymamış gibi yaptı.
  • It's rude to whisper in front of others.
  • Başkalarının önünde fısıldaşmak kabalıktır.
Show More (9)
whisper fısıltı n.
  • Sadie said she was disappointed in a whisper.
  • Sadie fısıltıyla hayal kırıklığına uğradığını söyledi.
  • She spoke to me in a whisper.
  • Benimle fısıltıyla konuştu.
  • He is always speaking to her in whisper.
  • Onunla hep fısıltıyla konuşuyor.
Show More (1)
whisper fısıldayarak konuşmak v.
  • Tom spoke in a loud whisper.
  • Tom yüksek sesle fısıldayarak konuştu.
  • Tom spoke to Mary in a whisper.
  • Tom, Mary ile fısıldayarak konuştu.
  • She spoke to me in a whisper.
  • O, benimle fısıldayarak konuştu.
Show More (0)
whisper söylenti n.
  • There have been some whispers of pay rise these days.
  • Bugünlerde maaşlarda artış olacağı söylentileri var.
Show More (-2)
whisper gizlice söylemek v.
  • Quinn whispered that she was quitting the project soon.
  • Quinn fısıldayarak yakında projeden ayrılacağını söyledi.
Show More (-2)