1 |
whistle |
ıslık çalmak |
v. |
|
- I know how to whistle.
- Nasıl ıslık çalacağımı biliyorum.
- Don't let him whistle.
- Islık çalmasına izin verme.
- All the boys were whistling and cheering.
- Bütün çocuklar ıslık çalıp tezahürat yapıyordu.
- He walked down the street whistling cheerfully.
- Neşeyle ıslık çalarak caddede yürüdü.
- Tom can't whistle.
- Tom ıslık çalamaz.
- The teapot is whistling.
- Çaydanlık ıslık çalıyor.
- He can't whistle.
- O ıslık çalamaz.
- Tom was whistling in the dark to belie how terrified he was to be alone in the house which was rumoured to be haunted.
- Tom, tekinsiz olduğu söylenen evde, karanlıkta yalnız başınayken, korkusunu bastırmak için ıslık çalıyordu.
- Tom whistled softly.
- Tom usulca ıslık çaldı.
- He whistled for his dog.
- Köpeği için ıslık çaldı.
- Tom started whistling a happy tune.
- Tom mutlu bir ıslık çalmaya başladı.
- Tom kept whistling.
- Tom ıslık çalmaya devam etti.
- Have you ever whistled?
- Sen hiç ıslık çaldın mı?
- I always find him whistling while working on his paintings.
- Resimleri üzerinde çalışırken onu her zaman ıslık çalarken buluyorum.
- Jim drove his car, whistling merrily.
- Jim neşeyle ıslık çalarak arabasını sürdü.
- The boomerang hurtled whistling through the air.
- Bumerang, havada ıslık çalarak uçtu.
- I whistled.
- Islık çaldım.
- Tom knows how to whistle.
- Tom nasıl ıslık çalacağını biliyor.
- He can't whistle.
- Islık çalamıyor.
- Please stop whistling.
- Lütfen ıslık çalmayı kes.
- Tom whistled.
- Tom ıslık çaldı.
- He began to whistle a tune.
- Islık çalmaya başladı.
- Who do I hear whistling?
- Kimin ıslık çaldığını duyuyorum?
- I heard someone whistle.
- Birinin ıslık çaldığını duydum.
- I whistled.
- Ben ıslık çaldım.
- Tom is whistling.
- Tom ıslık çalıyor.
- Tom knows how to whistle.
- Tom ıslık çalmayı biliyor.
- I kept whistling.
- Islık çalmaya devam ettim.
- Tom whistled for his dog.
- Tom köpeği için ıslık çaldı.
- I know how to whistle.
- Nasıl ıslık çalınacağını biliyorum.
- He whistled as he walked.
- O yürürken ıslık çaldı.
- Tom whistled as he worked.
- Tom çalışırken ıslık çaldı.
- Can you whistle?
- Islık çalabilir misin?
- I've trained my dog to come when I whistle.
- Köpeğimi ıslık çaldığımda gelmesi için eğittim.
- He whistled as he went along.
- O, giderken ıslık çaldı.
- Tom taught me how to whistle.
- Tom bana nasıl ıslık çalacağımı öğretti.
- I cannot whistle.
- Ben ıslık çalamam.
- I've trained my dog to come when I whistle.
- Köpeğimi ıslık çaldığımda gelecek şekilde eğittim.
- Tom was whistling in the dark to belie how terrified he was to be alone in the house which was rumoured to be haunted.
- Tom, perili olduğu söylenen evde yalnız kalmaktan ne kadar korktuğunu belli etmemek için karanlıkta ıslık çalıyordu.
- He whistled for his dog.
- O köpeği için ıslık çaldı.
- He knows how to whistle.
- Islık çalmayı bilir.
- Tom was whistling a tune.
- Tom ıslık çalıyordu.
- Tom whistled for his horse.
- Tom atı için ıslık çaldı.
- I cannot whistle.
- Islık çalamam.
- Tom began to whistle a tune.
- Tom ıslık çalmaya başladı.
- The audience applauded and whistled.
- Seyirciler alkışladı ve ıslık çaldı.
- Have you ever whistled?
- Hiç ıslık çaldın mı?
- He walked down the street whistling cheerfully.
- Neşeli şekilde ıslık çalarak caddede yürüdü.
- Do you know how to whistle?
- Islık çalmayı biliyor musun?
- All the boys were whistling and cheering.
- Tüm oğlanlar ıslık çalıyordu ve tezahürat yapıyordu.
- I can't whistle.
- Ben ıslık çalamam.
- Tom whistled again.
- Tom yine ıslık çaldı.
- He whistled as he walked.
- Yürürken ıslık çaldı.
- The audience applauded and whistled.
- Seyirci alkışladı ve ıslık çaldı.
- Tom taught me how to whistle.
- Tom bana nasıl ıslık çalınacağını öğretti.
- He whistled as he went along.
- Yürürken ıslık çaldı.
- Mary whistled.
- Mary ıslık çaldı.
- Tom heard someone whistling outside.
- Tom dışarıda birinin ıslık çaldığını duydu.
- He knows how to whistle.
- O ıslık çalmayı bilir.
- I always find him whistling while working on his paintings.
- Tabloları üzerinde çalışırken onu hep ıslık çalarken buluyorum.
- I kept whistling.
- Islık çalıp durdum.
- Have you ever heard anyone whistle in the dead of the night?
- Hiç gecenin köründe ıslık çalan birini duydunuz mu?
- Tom whistled softly.
- Tom yavaşça ıslık çaldı.
- Tom whistled through his teeth.
- Tom dişlerinin arasından ıslık çaldı.
- I can't whistle.
- Islık çalamam.
- I am whistling in my house.
- Evimde ıslık çalıyorum.
Show More (63)
|
2 |
whistle |
düdük |
n. |
|
- The Danish train drivers are ready, and the whistle has sounded today.
- Danimarkalı makinistler hazır ve düdük bugün çaldı.
- The whistle of the steam train woke us at daybreak.
- Buharlı trenin düdüğü bizi şafakta uyandırdı.
- With a piercing whistle, the ship sailed from the port.
- Keskin bir düdükle gemi limandan ayrıldı.
- I made this whistle myself.
- Bu düdüğü kendim yaptım.
- Tom pulled out a whistle and blew it.
- Tom bir düdük çıkardı ve üfledi.
- I don't know how to play the tin whistle.
- Teneke düdüğün nasıl çalındığını bilmiyorum.
- I don't need a whistle.
- Bir düdüğe ihtiyacım yok.
- Tom can't play the tin whistle very well.
- Tom, teneke düdüğü çok iyi çalamaz.
- The train driver signals the departure with his whistle.
- Tren sürücüsü, düdüğüyle kalkışın sinyalini verdi.
- We were wakened by the whistle of the steam locomotive at dawn.
- Şafak vakti buharlı lokomotifin düdüğüyle uyanırdık.
- When he heard the whistle, he crossed the street.
- Düdüğü duyunca caddenin karşısına geçti.
- Where's your whistle?
- Düdüğün nerede?
- I don't need a whistle.
- Düdüğe ihtiyacım yok.
- With a piercing whistle, the ship sailed from the port.
- Gemi keskin bir düdükle limandan ayrıldı.
- Tom pulled out a whistle and blew it.
- Tom bir düdük çıkardı ve onu üfledi.
- The whistle of the steam train woke us at daybreak.
- Gün ağarırken buharlı trenin düdüğü bizi uyandırırdı.
- The train driver signals the departure with his whistle.
- Tren makinisti düdüğüyle kalkış sinyalini veriyor.
Show More (14)
|
3 |
whistle |
ıslık |
n. |
|
- Tom heard a whistle.
- Tom bir ıslık duydu.
- Tom began to whistle a tune.
- Tom ıslıkla bir melodi çalmaya başladı.
- It's as clean as a whistle.
- Bir ıslık kadar temiz.
Show More (0)
|
4 |
whistle |
düdük çalmak |
v. |
|
- The policeman whistled for the car to stop.
- Polis, arabanın durması için düdük çaldı.
Show More (-2)
|
5 |
whistle |
düdük sesi |
n. |
|
- On hearing the whistle, they started at full speed.
- Düdük sesini duyunca son sürat başladılar.
Show More (-2)
|