zone - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
zone bölge n.
  • However, this need not apply to the whole 200-mile zone.
  • Ancak bunun 200 millik bölgenin tamamı için geçerli olması gerekmemektedir.
  • That is why it is a conservation zone.
  • İşte bu yüzden burası bir koruma bölgesidir.
  • Free access to the waters beyond the 12-mile zone is a fundamental principle of the common fisheries policy.
  • Ortak balıkçılık politikasının temel ilkelerinden biri 12 millik bölgenin ötesindeki sulara serbest erişimdir.
Show More (58)
zone dilim n.
  • The advantages of time zones cannot possibly outweigh the benefits of standardisation!
  • Zaman dilimlerinin avantajları, standardizasyonun faydalarından daha ağır basamaz!
  • We talked about time zones.
  • Zaman dilimleri hakkında konuştuk.
  • I live in the Pacific time zone in the USA.
  • ABD'de Pasifik saat diliminde yaşıyorum.
Show More (3)
zone kuşak n.
  • It's strange that people in hot climate zones eat spicy things like curry.
  • Sıcak iklim kuşaklarındaki insanların köri gibi baharatlı şeyler yemeleri garip.
Show More (-2)
zone alan n.
  • Are you aware that your car is parked in a no-parking zone?
  • Aracınızın park edilmez bir alana park edildiğinin farkında mısınız?
Show More (-2)