İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | alienate f. | yabancılaştırmak | ||
His comments have alienated a lot of young voters. Yorumları pek çok genç seçmeni yabancılaştırdı. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | alienate f. | uzaklaştırmak | ||
His veto alienated him from the party. Vetosu onu partiden uzaklaştırdı. More Sentences |
||||
Genel | alienate f. | yabancılaştırmak | ||
Such an approach alienates the citizens and increases their suspicion instead of bringing them closer. Böyle bir yaklaşım vatandaşları yakınlaştırmak yerine yabancılaştırır ve kuşkularını arttırır. More Sentences |
||||
Genel | alienate f. | soğutmak | ||
His coolness has alienated his friends. Onun soğukluğu arkadaşlarını soğuttu. More Sentences |
||||
Genel | alienate f. | devretmek | ||
Genel | alienate f. | yabancılaşmak | ||
Genel | alienate f. | aralarını açmak | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | alienate f. | devir ve ferağ etmek | ||
Ticaret/Ekonomi | alienate f. | ferağ ve temlik etmek | ||
Ticaret/Ekonomi | alienate f. | temlik etmek | ||
Law | ||||
Hukuk | alienate f. | devretme | ||
Hukuk | alienate f. | devretmek | ||
Hukuk | alienate f. | ferağ etmek | ||
Hukuk | alienate f. | mülkiyeti devretmek | ||
Hukuk | alienate f. | temlik etmek |