|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
| Phrasals |
|
| 1 |
Öbek Fiiller |
fix (something) with (someone) f.
|
(biriyle) ilişkisini düzeltmek |
|
| 2 |
Öbek Fiiller |
fix (something) with (someone) f.
|
(biriyle) arasını düzeltmek |
|
| 3 |
Öbek Fiiller |
fix (something) with (someone) f.
|
(birinin bir şey) için onayını/iznini almak |
|
| 4 |
Öbek Fiiller |
fix (something) with (someone) f.
|
(birinden bir şey) için onay/izin almak |
|
| 5 |
Öbek Fiiller |
fix (someone or something) with (something) f.
|
(birine bir şekilde) bakmak |
|
| 6 |
Öbek Fiiller |
fix upon someone or something f.
|
birine/bir şeye kafayı takmak |
|
| 7 |
Öbek Fiiller |
fix upon someone or something f.
|
birini/bir şeyi saplantı haline getirmek |
|
| 8 |
Öbek Fiiller |
fix upon someone or something f.
|
kafası biriyle/bir şeyle meşgul olmak |
|
| 9 |
Öbek Fiiller |
fix upon someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle kafayı bozmak |
|
| 10 |
Öbek Fiiller |
fix (on someone or something f.
|
birine/bir şeye kafayı takmak |
|
| 11 |
Öbek Fiiller |
fix (on someone or something f.
|
birini/bir şeyi saplantı haline getirmek |
|
| 12 |
Öbek Fiiller |
fix (on someone or something f.
|
kafası biriyle/bir şeyle meşgul olmak |
|
| 13 |
Öbek Fiiller |
fix (on someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle kafayı bozmak |
|
| 14 |
Öbek Fiiller |
fix something on something f.
|
bir şeyi bir şeye takmak |
|
| 15 |
Öbek Fiiller |
fix something on something f.
|
bir şeyi bir şeye iliştirmek |
|
| 16 |
Öbek Fiiller |
fix something on something f.
|
bir şeyi bir şeye yapıştırmak |
|
| 17 |
Öbek Fiiller |
fix something onto something f.
|
bir şeyi bir şeye takmak |
|
| 18 |
Öbek Fiiller |
fix something onto something f.
|
bir şeyi bir şeye iliştirmek |
|
| 19 |
Öbek Fiiller |
fix something onto something f.
|
bir şeyi bir şeye yapıştırmak |
|
| 20 |
Öbek Fiiller |
fix on (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) odaklamak |
|
|
|
| 21 |
Öbek Fiiller |
fix on (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) kafayı takmak |
|
| 22 |
Öbek Fiiller |
fix on (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) saplantı haline getirmek |
|
| 23 |
Öbek Fiiller |
fix on (someone or something) f.
|
kafası (biriyle/bir şeyle) meşgul olmak |
|
| 24 |
Öbek Fiiller |
fix on (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) kafayı bozmak |
|
| 25 |
Öbek Fiiller |
fix on (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) dikkatini alamamak |
|
| 26 |
Öbek Fiiller |
fix on (something) f.
|
(bir şeyi) karara bağlamak |
|
| 27 |
Öbek Fiiller |
fix on (something) f.
|
(bir şeyi) kararlaştırmak |
|
| 28 |
Öbek Fiiller |
fix on (something) f.
|
(bir şeyin) üstüne takmak |
|
| 29 |
Öbek Fiiller |
fix on (something) f.
|
(bir şeye) iliştirmek |
|
| 30 |
Öbek Fiiller |
fix on (something) f.
|
(bir şeye) yapıştırmak |
|
| 31 |
Öbek Fiiller |
fix something over f.
|
bir şeyi onarmak |
|
| 32 |
Öbek Fiiller |
fix something over f.
|
bir şeyi yenilemek |
|
| 33 |
Öbek Fiiller |
fix something over f.
|
bir şeyi tamir etmek |
|
| 34 |
Öbek Fiiller |
fix something over f.
|
bir şeyi yeniden yapmak/düzenlemek |
|
| 35 |
Öbek Fiiller |
fix something over f.
|
bir şeyin şeklini değiştirmek |
|
| 36 |
Öbek Fiiller |
fix something over f.
|
bir şeyi yeniden dekore etmek |
|
| 37 |
Öbek Fiiller |
fix someone or something up f.
|
birini/bir şeyi sağlığına kavuşturmak |
|
| 38 |
Öbek Fiiller |
fix someone or something up f.
|
birini/bir şeyi rehabilite etmek |
|
| 39 |
Öbek Fiiller |
fix someone or something up f.
|
birini/bir şeyi iyileştirmek |
|
| 40 |
Öbek Fiiller |
fix someone or something up f.
|
birini/bir şeyi eski haline döndürmek |
|
|
|
| 41 |
Öbek Fiiller |
fix someone up (with something) f.
|
birine (bir şey) sağlamak |
|
| 42 |
Öbek Fiiller |
fix someone up (with something) f.
|
birine (bir şey) tedarik etmek |
|
| 43 |
Öbek Fiiller |
fix someone up (with something) f.
|
birine (bir şey) temin etmek |
|
| 44 |
Öbek Fiiller |
fix someone up (with something) f.
|
birine (bir şey) vermek |
|
| 45 |
Öbek Fiiller |
fix someone up (with something) f.
|
birine (bir şey) ayarlamak |
|
| Colloquial |
|
| 46 |
Konuşma Dili |
fix on (something) i.
|
(bir şeyin) tam konumu/yeri |
|
| 47 |
Konuşma Dili |
fix on (something) i.
|
(bir şeyi) anlama |
|
| 48 |
Konuşma Dili |
fix on (something) i.
|
(bir şeyi) idrak etme |
|
| 49 |
Konuşma Dili |
fix on (something) i.
|
(bir şeyi) çözme |
|
| 50 |
Konuşma Dili |
get (one's) fix (of something) f.
|
(bir şeyden) gerekli/ihtiyaç duyduğu dozu almak |
|
| Idioms |
|
| 51 |
Deyim |
fix on something i.
|
uzaktaki bir şeyin tam konumu |
|
| 52 |
Deyim |
fix on something i.
|
bir şeyin tam yeri/konumu |
|
| 53 |
Deyim |
fix on something i.
|
bir şeyi anlama |
|
| 54 |
Deyim |
fix on something i.
|
bir şeyi idrak etme |
|
| 55 |
Deyim |
fix on something i.
|
bir şeyi çözme |
|
| 56 |
Deyim |
fix (something) for breakfast/lunch/dinner f.
|
kahvaltı/öğle yemeği/akşam yemeği için bir şeyler hazırlamak |
|
| 57 |
Deyim |
fix something with someone f.
|
biriyle arayı düzeltmek |
|
| 58 |
Deyim |
fix something for a meal f.
|
yemek için bir şeyler yapmak/ayarlamak |
|
| 59 |
Deyim |
fix (something) for breakfast, lunch, dinner f.
|
kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) yapmak/ayarlamak |
|
| 60 |
Deyim |
fix (something) for breakfast, lunch, dinner f.
|
kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) hazırlamak |
|
| 61 |
Deyim |
fix (something) for breakfast, lunch, dinner f.
|
kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) yapıvermek |
|
| 62 |
Deyim |
give (one) a fix of (something) f.
|
(birine bir şeyden) bir doz vermek |
|
| 63 |
Deyim |
give (one) a fix of (something) f.
|
(birine bir şeyden) ihtiyaç duyduğu miktarda vermek |
|
| 64 |
Deyim |
give (one) a fix of (something) f.
|
(birinin bir şey) ihtiyacını gidermek |
|
| 65 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) çözmek |
|
| 66 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) anlamak |
|
| 67 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) belirlemek |
|
| 68 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) çözüme kavuşturmak |
|
| 69 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) açık bir şekilde anlamak |
|
| 70 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) saptamak |
|
| 71 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) tespit etmek |
|
| 72 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
(bir şeye) nişan almak |
|
| 73 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) hedef almak |
|
| 74 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) hedefine almak |
|
| 75 |
Deyim |
get a fix on (something) f.
|
hedefini tam görüş açısına almak |
|
| 76 |
Deyim |
get a fix (of something) f.
|
(bir şeyden) gerekli/ihtiyaç duyduğu dozu almak |
|
| 77 |
Deyim |
get a fix on someone/something f.
|
birini/bir şeyi çözmek |
|
| 78 |
Deyim |
get a fix on someone/something f.
|
birini/bir şeyi anlamak |
|
| 79 |
Deyim |
get a fix on someone/something f.
|
birinin/bir şeyin ne olduğunu bilmek/anlamak |
|
| 80 |
Deyim |
get a fix on someone/something f.
|
birini/bir şeyi açık bir şekilde anlamak |
|
|
|
| 81 |
Deyim |
have a fix of (something) f.
|
(bir şeyden) bir doz almak |
|
| 82 |
Deyim |
have a fix of (something) f.
|
(bir şeyden) ihtiyaç duyduğu miktarda almak |
|
| 83 |
Deyim |
have a fix of (something) f.
|
(bir şey) ihtiyacını gidermek |
|
| 84 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) çözmek |
|
| 85 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) anlamak |
|
| 86 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) belirlemek |
|
| 87 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) çözüme kavuşturmak |
|
| 88 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) açık bir şekilde anlamak |
|
| 89 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) saptamak |
|
| 90 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) tespit etmek |
|
| 91 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
(bir şeye) nişan almak |
|
| 92 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) hedef almak |
|
| 93 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
(bir şeyi) hedefine almak |
|
| 94 |
Deyim |
have a fix on (something) f.
|
hedefini tam görüş açısına almak |
|
| 95 |
Deyim |
need a fix of (something) f.
|
(bir şeye) ihtiyaç/gereksinim duymak |
|
| 96 |
Deyim |
need a fix of (something) f.
|
(bir şeyden) bir doz alması gerekmek |
|
| Speaking |
|
| 97 |
Konuşma |
I'll fix you something to eat expr.
|
size yiyecek bir şeyler hazırlayayım |
|
| 98 |
Konuşma |
I'll fix you something to eat expr.
|
sana yiyecek birşeyler hazırlayayım |
|
| 99 |
Konuşma |
do you want me to fix you something? expr.
|
sana bir şeyler hazırlamamı ister misin? |
|
| Slang |
|
| 100 |
Argo |
fix something f.
|
bir şeyi parayla halletmek |
|
| 101 |
Argo |
fix something f.
|
bir şeyi parayla yaptırmak |
|
| 102 |
Argo |
fix something f.
|
bir şeyi/işi parayla bağlamak |
|
