özgürce - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

özgürce



"özgürce" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
özgürce freely zf.
General
özgürce liberally zf.
özgürce ad libitum zf.
özgürce freehand zf.
özgürce free-handed zf.
Colloquial
özgürce at (one's) ease expr.

"özgürce" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 42 sonuç

Türkçe İngilizce
General
(özgürce) gezme range i.
duyguları özgürce ifade etme eğilimi demonstrativeness i.
özgürce uçmak fly freely f.
özgürce ifade etmek let loose f.
bir şeyi özgürce almak help oneself f.
özgürce konuşmayan uncommunicable s.
kendini kelimelerle özgürce ifade edemeyen wordless s.
Colloquial
kendi başına ve özgürce yaşayan kişi miller of dee [uk] i.
kadınlarla cinsel ilişkinin, alkol kullanımının ve eğlencenin özgürce yaşandığı yaşam tarzını belirtmek için kullanılan bir ifade wine, women, and song i.
özgürce konuşmak come into the open f.
çekinmeden/özgürce yapmak let it rip f.
özgürce gelişmesine izin vermek let it rip f.
özgürce yapmak let rip f.
Idioms
sınırsız/özgürce düşünme blue-sky thinking i.
ahlak kurallarına bağlı kalmayarak özgürce cinselliğini yaşamaya dayalı anlayış zipper morals [dated] i.
cinselliği kolay ve özgürce yaşamaya dayalı ahlak zipper morals [dated] i.
özgürce hareket edilebilme fırsatı a field day i.
özgürce/istendiği gibi harcanacak para money to burn i.
özgürce hareket etmek do the handsome thing f.
(bir alanda) özgürce hareket edebilmek get the run of (some place) f.
(bir alanda) özgürce koşabilmek get the run of (some place) f.
(bir alanı) özgürce/serbestçe kullanabilmek get the run of (some place) f.
evini birinin serbestçe/özgürce kullanmasına izin vermek give somebody the run of something f.
(bir şeyin) rahatça/özgürce gelişmesini sağlamak give wing to (something) f.
(bir şeyin) sınırsızca/özgürce var olabilmesini sağlamak give wing to (something) f.
özgürce/rahatça işlemesini sağlamak give wing to f.
birini/bir şeyi özgürce kullanmak take liberties with someone or something f.
birini/bir şeyi özgürce kullanmak make free with someone or something f.
özgürce dolaşmak/hareket etmek be on the loose f.
tekrar (özgürce) nefes almak breathe (easily/freely) again f.
özgürce yaşamak live (one's) own life f.
bir şeyi özgürce kullanmak make free with something f.
Trade/Economic
ekonomide bireylerin tüm olası ürün ve fiyatları analiz ederek özgürce karar aldığı varsayımı rationality i.
Law
dinini özgürce ifade edebilme freedom i.
Politics
her türlü dini inanç ve ibadetin özgürce yaşanmasını savunan kimse tolerationist i.
düşündüklerini özgürce söyleyebilme free speech i.
Media
doğrudan sorgulama yerine ve görüşülen kişiyi özgürce, gayri resmi veya kendiliğinden konuşmaya yönlendiren (röportaj) nondirective s.
Psychology
katılımcıların özgürce duygularını ifade ederek hassasiyet, duyarlılık ve duygusal dışavurum geliştirmeyi hedeflediği psikoterapi grubu türü encounter group i.
Social Sciences
üniversite veya kolej gibi kurumlarda ötekileştirilen toplulukların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri kucaklayıcı ortam safe space i.
Philosophy
insanın geleceğinin belirli olmaması ve kendi geleceğini özgürce seçmesi gerektiğinin farkında olmasından kaynaklanan korku angst i.
Music
(müzikte) özgürce ve kurallara bağlı olmadan sciolto zf.
Slang
özgürce dans etmek shake (one's) booty f.