Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
angrenzendes gebiet
sıla izni vermek
adresse du siège social
be sullen faced
she has a beautiful face
car parking space
rodar por la pista (avión)
streptococcal angina
filterflasche
asetik mayalanma
to fail to comply with a section
eastern wood pewee
land roller
air grd
third-persona singular preterit indicative of animar
fiscal office of a district
river bar
substance intoxication
breakover current
fármaco ético
welding timer
issue licence
collective message
partial penetration welding
abertura de los anillos
(birinin) eline
Geçmiş
Cümleler
"(birinin) eline"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Idioms
1
Deyim
(birinin) eline
in(to) (someone's) clutches
expr.
"(birinin) eline"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 97 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
birinin eline para sıkıştırmak
press money into someone's hand
f.
2
Genel
birinin eline celpname vermek
serve a summons on
f.
3
Genel
birinin eline düşmek
fall into one's hands
f.
Phrasals
4
Öbek Fiiller
birinin eline bakmak
look to somebody
f.
5
Öbek Fiiller
(bir şey) için (birinin/bir şeyin) eline bakmak
look to (someone or something) for (something)
f.
6
Öbek Fiiller
(birinin) eline kalmak
end up with (someone)
f.
7
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) eline bakmak
look to (someone or something)
f.
8
Öbek Fiiller
birinin bir şeyini hile/aldatmaca ile eline geçirmek/elinden almak
screw someone out of something
f.
9
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) eline vermek/bırakmak
surrender (someone or something) to (someone or something)
f.
Colloquial
10
Konuşma Dili
(birinin) eline geçen bir şey yok
nothing in it for (one)
expr.
Idioms
11
Deyim
(birinin/bir şeyin) dizginlerini eline alma
a tight rein on (someone or something)
i.
12
Deyim
(birinin/bir şeyin) iplerini eline alma
a tight rein on (someone or something)
i.
13
Deyim
birinin eline geçmek
come one's way
f.
14
Deyim
ipleri (birinin) eline vermek
be tied to (something's) apron strings
f.
15
Deyim
ipleri (birinin) eline vermek
be tied to something's apron strings
f.
16
Deyim
birinin dizginlerini eline almak
keep somebody on a short leash
f.
17
Deyim
birinin eline koz vermek
strengthen someone's hand
f.
18
Deyim
birinin dizginlerini eline almak
have somebody on a tight leash
f.
19
Deyim
birinin kanı eline bulaşmış olmak
have someone's blood on one's hands
f.
20
Deyim
birinin dizginlerini eline almak
have somebody on a short leash
f.
21
Deyim
birinin dizginlerini eline almak
keep somebody on a tight leash
f.
22
Deyim
(her nasılsa) birinin cebine girmek/eline/avucuna düşmek
find its way somewhere
f.
23
Deyim
(birinin) eline düşmek
come into someone's hands
f.
24
Deyim
(birinin) eline düşmek
fall into someone's hands
f.
25
Deyim
(birinin) eline düşmek
fall into somebody's hands
f.
26
Deyim
(projeyi/görevi) birinin ellerine/birilerinin eline teslim etmek
leave something in one's hands
f.
27
Deyim
(birinin/bir şeyin) kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak
grab (someone or something) by the throat
f.
28
Deyim
(birinin/bir şeyin) iplerini eline almak/elinde tutmak
have (someone or something) by the tail
f.
29
Deyim
(birinin/bir şeyin) dizginlerini eline almak
have (someone or something) by the tail
f.
30
Deyim
(birinin/bir şeyin) dizginlerini eline almak
have a tight rein on (someone or something)
f.
31
Deyim
(birinin/bir şeyin) iplerini eline almak
have a tight rein on (someone or something)
f.
32
Deyim
birinin eline düşmek
be like putty in someone's hands
f.
33
Deyim
birinin eline düşmek
be like wax in someone's hands
f.
34
Deyim
(birinin) eline/parmaklarına vurmak
rap (one) on the knuckles
f.
35
Deyim
(birinin) eline/parmak uçlarına cetvelle vurulmak
rap (one) on the knuckles
f.
36
Deyim
(birinin) eline/parmaklarına vurmak
rap (one) over the knuckles
f.
37
Deyim
(birinin) eline/parmak uçlarına cetvelle vurulmak
rap (one) over the knuckles
f.
38
Deyim
(birinin) eline/parmaklarına vurmak
rap (one's) knuckles
f.
39
Deyim
(birinin) eline/parmak uçlarına cetvelle vurulmak
rap (one's) knuckles
f.
40
Deyim
birinin eline düşmek
be like putty in someone's hands
f.
41
Deyim
birinin eline düşmek
be like wax in someone's hands
f.
42
Deyim
(birinin) eline düşmek
be putty in (one's) hands
f.
43
Deyim
(birinin) eline düşmek
be putty in (one's) hands
f.
44
Deyim
(birinin/bir şeyin) eline su dökemez
can't hold a candle to (someone or something)
f.
45
Deyim
birinin/bir şeyin eline su dökemez
can't hold a candle to someone/something
f.
46
Deyim
(birinin) eline/cebine para sıkıştırmak
cross (one's) palm
f.
47
Deyim
(birinin) eline/cebine para sıkıştırmak
cross (someone's) palm
f.
48
Deyim
(birinin) eline/cebine para sıkıştırmak
cross (one's) palm with silver
f.
49
Deyim
(birinin/bir şeyin) eline düşmek
fall into (someone's or something's) clutches
f.
50
Deyim
(birinin/bir şeyin) eline düşmek
fall into (someone's or something's) hands
f.
51
Deyim
(birinin/bir şeyin) eline geçmek
fall into (someone's or something's) hands
f.
52
Deyim
birinin eline düşmek
fall into somebody's hands
f.
53
Deyim
birinin eline geçmek
fall into somebody's hands
f.
54
Deyim
birinin eline düşmek
fall into the hands of somebody
f.
55
Deyim
birinin eline geçmek
fall into the hands of somebody
f.
56
Deyim
(birinin) eline düşmek
fall into the hands of (someone)
f.
57
Deyim
(birinin) eline geçmek
fall into the hands of (someone)
f.
58
Deyim
(birinin) iplerini eline almak
get (one) over a barrel
f.
59
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) a jump on (someone or something)
f.
60
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) the jump on (someone or something)
f.
61
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) an advantage over (someone or something)
f.
62
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) the advantage over (someone or something)
f.
63
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) an edge on (someone or something)
f.
64
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) the edge on (someone or something)
f.
65
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) an edge over (someone or something)
f.
66
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) the edge over (someone or something)
f.
67
Deyim
birinin/bir şeyin kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak
take someone/something by the throat
f.
68
Deyim
(birinin) eline rüşvet vermek
grease (one's) hand
f.
69
Deyim
(birinin) eline/avucuna/cebine para sıkıştırmak
grease (one's) hand
f.
70
Deyim
(birinin) eline rüşvet vermek
grease the palm of (someone)
f.
71
Deyim
(birinin) eline/avucuna/cebine para sıkıştırmak
grease the palm of (someone)
f.
72
Deyim
(birinin) dizginlerini eline almak
have (one) on a short leash
f.
73
Deyim
(birinin) iplerini eline almak
have (one) over a barrel
f.
74
Deyim
(birinin) dizginlerini eline almak
have (someone) on a tight leash
f.
75
Deyim
(birinin) dizginlerini eline almak
keep (one) on a tight leash
f.
76
Deyim
(birinin) dizginlerini eline almak
keep (someone) on a short leash
f.
77
Deyim
(birinin/bir şeyin) kontrolünü/iplerini eline almak
keep a close rein on (someone or something)
f.
78
Deyim
(birinin/bir şeyin) kontrolünü/iplerini eline almak
keep a tight rein on (someone or something)
f.
79
Deyim
birinin/bir şeyin kontrolünü/iplerini eline almak
keep a tight rein on somebody/something
f.
80
Deyim
(şans eseri birinin) eline geçmek
land in (one's) lap
f.
81
Deyim
(birini/bir şeyi birinin) eline bırakmak/teslim etmek
leave (someone or something) in (one's) hands
f.
82
Deyim
(birini/bir şeyi birinin) eline bırakmak/teslim etmek
leave (someone or something) in the hands of (one)
f.
83
Deyim
(birinin) ellerine/(birilerinin) eline teslim etmek
leave in hands
f.
84
Deyim
birinin/bir şeyin eline su dökememek
not be a patch on somebody/something [uk]
f.
85
Deyim
(birinin/bir şeyin) eline su dökememek
not fit to hold a candle to (someone or something)
f.
86
Deyim
(birinin/bir şeyin) eline su dökememek
not hold a candle to (someone or something)
f.
87
Deyim
(birinin/bir şeyin) eline su dökememek
not hold a stick to (someone or something)
f.
88
Deyim
(birinin) eline koz vermek
strengthen the hand of (someone)
f.
89
Deyim
birinin eline düşmüş
putty in someone's hands
s.
90
Deyim
birinin elinde/eline
at the mercy of someone
expr.
91
Deyim
birinin elinde/eline
at someone's mercy
expr.
92
Deyim
birinin/bir şeyin eline su dökemez
cannot hold a candle to somebody/something
expr.
93
Deyim
(birinin/bir şeyin) eline su dökemez
doesn't hold a candle (to someone or something)
expr.
94
Deyim
(birinin/bir şeyin) eline su dökemez
not a patch on (someone or something)
expr.
95
Deyim
(birinin) eline düşmüş
(like) putty in somebody's hands
expr.
96
Deyim
birinin/bir şeyin kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak
grab someone/something by the throat
Military
97
Askeri
gizli unsurların yetkisiz birinin eline geçmesi
compromise
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of (birinin) eline
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy