an old - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

an old



"an old" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
Modern Slang
an old i. 30 yaş üstü kimse
an old i. yaşlı/yaşı büyük kimse

"an old" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 235 sonuç

İngilizce Türkçe
General
an old flame i. göz ağrısı
an old banger i. külüstür
an old motel i. eski bir motel
an old table game like domino i. aznif
anam cara (soul friend) (an old gaelic word) i. ruh arkadaşı
be an old hand at f. bir konuda bayağı tecrübeli olmak
be an old hand at something f. (bir işin) kurdu olmak
hook up with an old flame f. (eski sevgiliyle vb) yeniden görüşmeye başlamak
run across an old friend f. eski bir dosta rastlamak
become an old maid f. evde kalmak
become an old maid f. evde kalmış olmak (kadın)
visit an old friend f. eski bir arkadaşı ziyaret etmek
Proverb
an old poacher makes the best gamekeeper i. dinsizin hakkından imansız gelir
an old poacher makes the best gamekeeper i. dinsizin hakkından imansız gelir
there's many a good tune played on an old fiddle yaşlılar çok yetenekli olabilir
you can not teach an old dog a new trick huylu huyundan vazgeçmez
you can not teach an old dog a new trick can çıkar huy çıkmaz
you can not teach an old dog a new trick kırk yıllık kani olur mu yani
better be an old man's darling than a young man's slave genç bir adamın kölesi olmaktansa yaşlı birinin sevgilisi olmak yeğdir
you can't teach an old dog new tricks eski köye yeni adet getiremezsin
you can't teach an old dog new tricks yaşlı köpeğe yeni numara öğretemezsin
you cannot teach an old dog new tricks huylu huyundan vazgeçmez
you cannot teach an old dog new tricks eski köye yeni adet getiremezsin
you can't teach an old dog new tricks huylu huyundan vazgeçmez
you cannot teach an old dog new tricks yaşlı köpeğe yeni numara öğretemezsin
there's no fool like an old fool yaşlı bir ahmak / budala gibisi yoktur
there's no fool like an old fool (dünyaya) aptal geldi aptal gider/gidecek/gidiyor
you can not teach an old dog new tricks ağaç yaşken eğilir
you can't put an old head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin deneyimini bekleyemezsin
you can't put an old head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin görmüş geçirmiş tavrını bekleyemezsin
you can't put an old head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin yapacağı sağduyulu muhakemeyi bekleyemezsin
you can't put new wine into an old wineskin eski köye yeni adet olmaz
you can't put new wine into an old wineskin eski köye yeni adet getiremezsin
you can't put new wine in an old wineskin eski köye yeni adet olmaz
you can't put new wine in an old wineskin eski köye yeni adet getiremezsin
you can't put new wine in an old bottle eski köye yeni adet olmaz
you can't put new wine into an old bottle eski köye yeni adet olmaz
Colloquial
an old movie i. eski bir film
an old maid i. kız kurusu
an old boy i. moruk
an old lady living alone i. tek başına yaşayan yaşlı bir kadın
an old boy i. yaşlı adam
an old bat [uk] i. aptal bunak/ihtiyar
an old bat [uk] i. sinir bozucu bunak/ihtiyar
an old bat [uk] i. yaşlı bunak/moruk
an old dear i. yaşlı kadın
an old dear i. ihtiyar kadın
an old dear i. ihtiyar
an old one i. bilindik bir şaka
an old one i. bilinen bir şaka
an old one i. eski bir şaka/espri
an old one i. alışılagelmiş bir şaka/espri
an old maid expr. evde kalmış
Idioms
a bad quarter of an hour [old-fashioned] i. nahoş bir an
a bad quarter of an hour [old-fashioned] i. sinir bozucu bir an
a bad quarter of an hour [old-fashioned] i. zorlayıcı bir an
a bad quarter of an hour [old-fashioned] i. tatsız bir an
an old hand i. alaylı
an old hand i. bilgili kişi
an old hand i. bir işte çok deneyimli kişi
an old hand i. eski toprak
an old flame i. eski aşk
an old flame i. eski flört
an old flame i. eski sevgili
an old hand i. eski tüfek
an old flame i. ilk göz ağrısı
an old girl i. ihtiyar kadın
an old chestnut i. kabak tadı vermiş konu/şaka
an old wives' tale i. kocakarı inancı
an old girl i. yaşlı kadın
an old chestnut i. temcit pilavı gibi sürekli tekrarlanan şey
an old chestnut i. klişeleşmiş şey
an old chestnut i. artık bıkkınlık veren şey
an old fogey i. eski kafalı kimse
an old fogey i. tutucu kimse
an old fogey i. geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse
an old fogey i. geri kafalı kimse
an old fogey i. dar görüşlü kimse
an old fogy i. eski kafalı kimse
an old fogy i. tutucu kimse
an old fogy i. geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse
an old fogy i. geri kafalı kimse
an old fogy i. dar görüşlü kimse
an old hand (at something/at doing something) i. (bir şeyde/bir şey yapmada) deneyimli kimse
an old hand (at something/at doing something) i. (bir konuda) bilgili kimse
an old hand (at something/at doing something) i. (bir konuda) çok tecrübeli kimse
an old hand (at something/at doing something) i. (bir işin) kurdu
an old hand (at something/at doing something) i. (bir alanda) çok becerikli kimse
an old head on young shoulders i. olgun genç
an old head on young shoulders i. genç yaşına rağmen olgun kimse
an old head on young shoulders i. yetişkin gibi davranan/konuşan genç
an old head on young shoulders i. büyümüş de küçülmüş
an old shoe i. çok tanıdık
an old shoe i. çok aşina
an old shoe i. çok rahat
an old shoe i. eski/gösterişsiz/iddiasız ama rahat
an old stick in the mud i. uyuz/uyuşuk tip
an old stick in the mud i. mıymıntı
an old stick in the mud i. sıkıcı tip
an old stick in the mud i. örümcek kafalı kimse
an old stick in the mud i. eski/geri kafalı kimse
an old wives' tale i. batıl inanç
an old wives' tale i. kocakarı masalı
an old chestnut i. temcit pilavı gibi sürekli tekrarlanan şey
an old chestnut i. klişeleşmiş şey
an old chestnut i. artık bıkkınlık veren şey
an old fogey i. eski kafalı kimse
an old fogey i. tutucu kimse
an old fogey i. geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse
an old fogey i. geri kafalı kimse
an old fogey i. dar görüşlü kimse
an old fogy i. eski kafalı kimse
an old fogy i. tutucu kimse
an old fogy i. geleneksel görüşleri, fikirleri olan kimse
an old fogy i. geri kafalı kimse
an old fogy i. dar görüşlü kimse
an old hand (at something/at doing something) i. (bir şeyde/bir şey yapmada) deneyimli kimse
an old hand (at something/at doing something) i. (bir konuda) bilgili kimse
an old hand (at something/at doing something) i. (bir konuda) çok tecrübeli kimse
an old hand (at something/at doing something) i. (bir işin) kurdu
an old hand (at something/at doing something) i. (bir alanda) çok becerikli kimse
an old head on young shoulders i. olgun genç
an old head on young shoulders i. genç yaşına rağmen olgun kimse
an old head on young shoulders i. yetişkin gibi davranan/konuşan genç
an old head on young shoulders i. büyümüş de küçülmüş
an old shoe i. çok tanıdık
an old shoe i. çok aşina
an old shoe i. çok rahat
an old shoe i. eski/gösterişsiz/iddiasız ama rahat
an old stick in the mud i. uyuz/uyuşuk tip
an old stick in the mud i. mıymıntı
an old stick in the mud i. sıkıcı tip
an old stick in the mud i. örümcek kafalı kimse
an old stick in the mud i. eski/geri kafalı kimse
an old wives' tale i. batıl inanç
an old wives' tale i. kocakarı masalı
an old flame i. eski sevgili
an old flame i. eski aşk
an old flame i. eski flört
an old chestnut i. kabak tadı vermiş konu/şaka
an old chestnut i. bayatlamış konu/şaka
an old chestnut i. defalarca anlatılmış ve artık bir şey ifade etmeyen/komik olmayan konu/şaka
be an old hand f. bir konuda çok tecrübeli olmak
be an old hand f. bir alanda çok becerikli olmak
sound like an old fart f. birine büyüklük taslamak
have an old head on young shoulders f. çok görüp geçirmek
have an old head on young shoulders f. çok deneyimli olmak
wipe out an old score f. eski bir hesabı kapatmak
have an old head on young shoulders f. genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak
wipe out an old score f. eski defterleri kapatmak
have an old head on young shoulders f. görmüş geçirmiş olmak
have an old head on young shoulders f. sağduyulu olmak
hook up with an old flame f. (eski sevgiliyle vb) yeniden görüşmeye başlamak
have an old head on young shoulders f. yılların birikimine sahip olmak
scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] f. (biriyle) arkadaşlık/ahbaplık kurmaya çalışmak
scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] f. (biriyle) tanışmaya çalışmak
scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] f. (biriyle) çıkar ilişkisi kurmaya çalışmak
scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] f. (konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak
scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] f. (biriyle kendi çıkarı için) tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak
make an honest woman of somebody [old-fashioned] [humorous] f. evlenmek (bir kadınla)
make an honest woman of somebody [old-fashioned] [humorous] f. (birini) karısı olarak almak
make an honest woman of somebody [old-fashioned] [humorous] f. bir kadınla evlenerek onun namusunu kurtarmak
make an honest woman of somebody [old-fashioned] [humorous] f. bir kadınla namusunu temizlemek için evlenmek
make an honest woman of somebody [old-fashioned] [humorous] f. (bir kadını) helali yapmak
settle an old score (with someone) f. (biriyle) eski bir hesabı görmek/halletmek
settle an old score (with someone) f. (birinden) intikam almak
settle an old score (with someone) f. (biriyle) hesaplaşmak
settle an old score (with someone) f. (biriyle) görülmemiş bir hesabı görmek
settle an old score (with someone) f. (biriyle) hesaplaşmak
teach an old dog new tricks f. eski köye yeni adet getirmek
teach an old dog new tricks f. yaşlı köpeğe yeni numara öğretmek
as common as an old shoe s. adi
common as an old shoe s. paçoz
common as an old shoe s. sıradan
(as) comfortable as an old shoe s. aşina
(as) comfortable as an old shoe s. tanıdık
(as) comfortable as an old shoe s. eski/gösterişsiz/iddiasız ama rahat
(as) tough as an old boot s. dayanıklı
(as) tough as an old boot s. turp gibi
(as) tough as an old boot s. metanetli
(as) tough as an old boot s. soğukkanlı
(as) tough as an old boot s. duygularını belli etmeyen/göstermeyen
(as) tough as an old boot s. duygularını gizleyebilen
(as) tough as an old boot s. inatçı
(as) tough as an old boot s. kararından dönmeyen
(as) tough as an old boot s. esneklik göstermeyen
(as) tough as an old boot s. katı
tough as an old boot s. kayış gibi
tough as an old boot s. çok sert
tough as an old boot s. tahta gibi
tough as an old boot s. dayanıklı
tough as an old boot s. çok güçlü
tough as an old boot s. turp gibi
tough as an old boot s. çivi gibi sağlam
tough as an old boot s. duygularını gizleyebilen
tough as an old boot s. soğukkanlı
tough as an old boot s. metanetli
tough as an old boot s. esneklik göstermeyen
tough as an old boot s. duygularını belli etmeyen/göstermeyen
tough as an old boot s. duvar gibi
it's an old story expr. aynı eski hikaye
as common as an old shoe expr. bayağı
as tough as an old boot expr. çok güçlü
common as an old shoe expr. çok adi
as comfortable as an old shoe expr. çok rahat
as tough as an old boot expr. çok sert
as common as an old shoe expr. çok sıradan
comfortable as an old shoe expr. çok rahat
as common as an old shoe expr. görgüsüz
common as an old shoe expr. görgüsüz
as tough as an old boot expr. kayış gibi (et)
as common as an old shoe expr. paçoz
no fool like an old fool expr. (dünyaya) aptal geldi aptal gider/gidecek/gidiyor
no fool like an old fool expr. yaşlı bir ahmak/budala gibisi yok
one can't teach an old dog new tricks expr. eski köye yeni adet getiremezsin
one can't teach an old dog new tricks expr. huylu huyundan vazgeçmez
one can't teach an old dog new tricks expr. yaşlı köpeğe yeni numara öğretemezsin
it's hard to teach an old dog new tricks expr. eski köye yeni adet getiremezsin
it's hard to teach an old dog new tricks expr. huylu huyundan vazgeçmez
it's hard to teach an old dog new tricks expr. yaşlı köpeğe yeni numara öğretemezsin
Speaking
it's an old trick expr. bu eski bir numaradır
Slang
an old bag i. cadaloz
an old bag i. cazgır kadın
an old bag i. huysuz kadın
an old bag i. sinir kadın
an old bag i. sevimsiz kadın
an old bag i. kaba kadın
an old bag i. yaşlı huysuz bir kadın
an old bag i. cadaloz
an old bag i. cazgır kadın
an old bag i. huysuz kadın
an old bag i. sinir kadın
an old bag i. sevimsiz kadın
an old bag i. kaba kadın
an old bag i. yaşlı huysuz bir kadın