Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | büyükçe | somewhat large s. |
Genel | büyükçe | largish s. |
Genel | büyükçe | sizable s. |
Genel | büyükçe | maximal s. |
Genel | büyükçe | sizeable s. |
Genel | büyükçe | biggish s. |
Genel | büyükçe | pretty s. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | özellikle sherry içilen büyükçe kadeh | schooner i. |
Genel | büyükçe tabure | windsor chair i. |
Genel | özellikle tahta bir kutu içinde çapa yerine denize atılan büyükçe taş | killick i. |
Genel | tarihsel olarak çeşitli noktalar arasında tarifeye göre yolculuk yapan büyükçe at arabası | stagecoach i. |
Idioms | ||
Deyim | kadın bluzunun yakasındaki büyükçe fiyonk | pussy bow (short for "pussycat bow") i. |
Deyim | kadın bluzunun yakasındaki büyükçe fiyonk | pussycat bow i. |
Marine | ||
Denizcilik | rüzgarı yakalamak üzere teknelerin direklerine takılan büyükçe kumaş parçası | sail i. |
Math | ||
Matematik | büyükçe öğe | maximal element i. |
Geography | ||
Coğrafya | yüksekte yer alan büyükçe ve düz toprak parçası | plateau i. |
Ornithology | ||
Kuşbilim | kuzey amerika'ya özgü, sırtı siyah ve sarımsı zeytin yeşili ve göğsü tarçın kırmızısı olan, uzun gagalı büyükçe bir su tavuğu | meadow hen i. |