belli bir süre - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

belli bir süre



"belli bir süre" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
belli bir süre for a length of time zf.
Colloquial
belli bir süre for quite a while expr.

"belli bir süre" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 38 sonuç

Türkçe İngilizce
General
belli bir süre etkili olan (moda vb) wave i.
belli bir süre boyunca part time zf.
Phrasals
belli bir süre içinde bir işi ya da müsabakayı bitirmek/tamamlamak clock in f.
(bir yerde) belli bir süre hizmet vermiş olmak/vermek serve (something) in (some place) f.
belli bir süre hapis cezası çekmek serve (something) in (some place) f.
belli bir süre hapis yatmak serve (something) in (some place) f.
(bir şeyi) belli bir süre/zaman dilimi üzerinden kurgulamak set (something) over (something) f.
(birini belli bir süre) görmek see (some amount) of (someone) f.
(biriyle belli bir süre) vakit geçirmek see (some amount) of (someone) f.
(bir şeyi belli bir süre/düzeyde) görmek see (some amount) of (something) f.
birini/bir şeyi belli bir süre görmek see something of someone or something f.
biriyle/bir şeyle belli bir süre vakit geçirmek see something of someone or something f.
(belli bir süre) için sürmek/devam etmek last for (some period of time) f.
(belli bir süre) için yetmek last for (some period of time) f.
(belli bir süre) dayanmak last for (some period of time) f.
(belli bir süre) gitmek last for (some period of time) f.
(belli bir süre) idare etmek last for (some period of time) f.
(bir şeyde/bir yerde belli bir süre) görev yapmak/hizmet vermek serve (something) in (something or some place) f.
(bir cezaevinde belli bir süre) yatmak/ceza çekmek serve (something) in (something or some place) f.
(birini) belli bir süre geciktirmek set (someone) back f.
Colloquial
insanların belli bir süre bir manken gibi hareketsiz durup hareketli bir kamera vasıtasyla bu anların filme alındığı bir internet video virali mannequin challenge i.
Idioms
belli bir süre içerisinde aynı olayın arka arkaya meydana gelmesi (iyi ya da kötü) double plumsey i.
(belli bir süre içki içmedikten sonra) tekrar içki içmeye başlamak fall off the wagon f.
belli bir süre daha for the foreseeable future expr.
belli bir süre daha in the foreseeable future expr.
Speaking
kaçınız belli bir süre hapiste yattınız? how many of you have been in jail for any length of time? expr.
Trade/Economic
belli bir süre içinde malı belli fiyattan satın alıp almama hakkı option to purchase i.
belli bir ekonomik varlığın bugün belirlenen sabit bir fiyattan gelecekte birkaç aylık süre sonunda teslim edilmek kaydıyla satılması konusunda yapılan sözleşme forward contract i.
belli olmayan bir süre için akdedilen ortaklık partnership at will i.
görüldükten belli bir süre sonra ödenecek olan poliçe after sight bill i.
üyeliğin belli bir süre devam etmesi maintenance of membership i.
yararlanacak kişiye hayat boyu veya belirli süre boyunca taksitli olarak belli bir paranın ödenmesini öngören sigorta poliçesi annuity agreement i.
belli bir süre için once off expr.
Law
davalının yasal olarak belli bir süre içerisinde mahkemeye teşrif etmesi seasonable appearance i.
kesin dampinge karşı vergi ve fiyat taahhütleri uygulamaya konuldukları tarihten itibaren söz konusu vergi için bir gözden geçirme prosedürü başlatılmadığı takdirde belli bir süre sonra yürürlükten kaldırılacağını ifade eden hüküm sunset clause i.
kesin dampinge karşı vergi ve fiyat taahhütleri uygulamaya konuldukları tarihten itibaren söz konusu vergi için bir gözden geçirme prosedürü başlatılmadığı takdirde belli bir süre sonra yürürlükten kaldırılacağını ifade eden hüküm sunset provision i.
Sport
belli bir süre içerisinde yapabildiği kadar tekrar yapmaya dayalı bir antrenman türü amrap (as many rounds/repetitions as possible) i.
Music
belli bir süre bir enstrümanın sessiz kaldığını işaret eden bir müzik hareketi tacet i.