bir şeyi yok - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir şeyi yok



"bir şeyi yok" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Speaking
bir şeyi yok all right expr.

"bir şeyi yok" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 65 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir şeydeki (bir şeyi) yok etmek rid something of f.
bir şeyi yok etmek swallow something up f.
yok etmek (bir şeyi bir yerden) be in the clear f.
(birinin) bir şeyi yapma inancını yok etmek disempower f.
(soyut bir şeyi) dağıtarak yok etmek drive f.
Phrasals
bir şeyi yavaş yavaş yok etmek/ortadan kaldırmak chip away at something f.
(bir şeyi bir yerden) tamamen çıkarmak/silmek/yok etmek obliterate someone or something from something f.
(bir şeyi bir şey) içerisinde eritip yok etmek submerge (something) in (something) f.
(bir şeyi) yok saymak pave (something) over f.
(bir şeyin) üzerindeki (bir şeyi) soldurmak/yok etmek wash (something) out of (something) f.
(bir şeyi) yok saymak blind to (something) f.
(bir şeyi bir şeyden) yok etmek expunge (something) from (something) f.
bir şeyi yok saymak kiss something off f.
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) tamamen silmek/yok etmek obliterate (someone or something) from (something or some place) f.
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) yok etmek root (someone or something) out of (something or some place) f.
birini/bir şeyi yok saymak tune someone/something out f.
(birini/bir şeyi) bitirmeye/yok etmeye çalışmak war against (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) yok etmeye çalışmak war against (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) bitirmeye/yok etmeye çalışmak war on (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) yok etmeye çalışmak war on (someone or something) f.
(bir şeydeki bir şeyi) uğraşarak/üzerinde çalışarak yok etmek work (something) out of (something else) f.
Phrases
(bir şeyi yapmak) hadi neyse de (diğerinin) mümkünatı yok it's one thing to (do something), it's another to (do something else) expr.
(bir şeyi yapmak) hadi neyse de (diğerinin) mümkünatı yok it’s one thing to do a, it’s (quite) another (thing) to do b expr.
(bir şeyi yapmak) hadi neyse de (diğerinin) mümkünatı yok a is one thing, b is (quite) another expr.
(bir şeyi yapmanın) zararı yok it doesn't hurt to (have or do something) expr.
(bir şeyi yapmakta) bir sakınca yok it doesn't hurt to (have or do something) expr.
(bir şeyi yapmakta) bir mahzur yok it doesn't hurt to (have or do something) expr.
(bir şeyi yapmakta) beis yok it doesn't hurt to (have or do something) expr.
(bir şeyi yapmanın) zararı yok it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr.
(bir şeyi yapmasında) bir sakınca yok it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr.
(bir şeyi yapmasında) bir mahzur yok it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr.
(bir şeyi yapmasında) beis yok it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr.
Colloquial
(bir şeyi yapmak) hadi neyse de (diğerinin) mümkünatı yok (something) is one thing, (something else) is (quite) another expr.
(bir şeyi yapmak) hadi neyse de (diğerinin) mümkünatı yok it’s one thing to do a, it’s (quite) another (thing) to do b expr.
(bir şeyi yapmak) hadi neyse de (diğerinin) mümkünatı yok a is one thing, b is (quite) another expr.
(bir şeyi yapmak) hadi neyse de (diğerinin) mümkünatı yok it's one thing to (do something), it's another to (do something else) expr.
bir şeyi yapma şansı yok there is no doing something expr.
bir şeyi yapmanın imkanı yok there is no doing something expr.
bir şeyi yapmanın bir yolu yok there is no doing something expr.
(bir şeyi yapmak) hadi neyse de (diğerinin) mümkünatı yok it's one thing to (do something), it's another thing to (do something else) expr.
(bir şeyi yapmak) hadi neyse de (diğerinin) mümkünatı yok it's one thing to (do something), it's quite another to (do something else) expr.
(bir şeyi) sana hatırlatmama gerek yok/yoktur herhalde? need I remind you of (something) expr.
Idioms
(bir şey/bir şeyi yapmak için) hiç şans yok (a) fat chance (of something/doing something) i.
(bir şeyin/bir şeyi yapmanın) ihtimali/imkanı yok (a) fat chance (of something/doing something) i.
(bir şeyi) tamamen yok etmek kill (something) stone dead f.
birini/bir şeyi yok saymak shut/close your ears to somebody/something f.
(bir şeyi) yok saymak breeze past (something) f.
(bir şeyi) yok satmak do a roaring trade (in something) f.
birini/bir şeyi neredeyse yok saymak give somebody/something short shrift f.
(bir şeyi başarmak için) elinde ne var ne yok her şeyi vermek throw the kitchen sink f.
(birini/bir şeyi) yok saymak think nothing of (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) yok etmeye çalışmak wage war (on someone or something) f.
(birini/bir şeyi) yok etmek wipe (someone or something) off the map f.
(bir şeyi) yok etmek wipe (something) off the map f.
(bir şeyi) imkanı yok giymemek wouldn't be caught dead in (something) f.
(bir şeyi) imkanı yok giymemek wouldn't be seen dead in (something) f.
her şeyi var, bir tek ismi yok in all but name expr.
(bir şeyi) kaldıracak cesareti yok can't stomach (something) expr.
birini/bir şeyi tanımamanın imkanı yok there is no mistaking someone or something expr.
birini/bir şeyi tanımamaya imkan yok there is no mistaking someone or something expr.
Speaking
(bir şeyi yapmaya) gerek yok there is no need to expr.
Law
ıskat veya yok etmek için bir şeyi hileyle üstlenme prevaricate [uk] f.
Slang
birini/bir şeyi yok etmek deep-six someone or something f.
(birini/bir şeyi) yok saymak sleep on (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) yok saymayı bırakmak stop sleeping on (someone or something) f.