|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
| General |
|
| 1 |
Genel |
(biri/bir şey için) mezar olmak |
entomb f.
|
|
| Phrasals |
|
| 2 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood about (someone or something) f.
|
|
| 3 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood about someone or something f.
|
|
| 4 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood on someone or something f.
|
|
| 5 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood over someone or something f.
|
|
| 6 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için göz yaşı dökmek |
weep for (someone or something) f.
|
|
| 7 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
weep for (someone or something) f.
|
|
| 8 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
weep for (someone or something) f.
|
|
| 9 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak |
seal something off from someone or something f.
|
|
| 10 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak |
seal something off f.
|
|
| 11 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tasarlamak |
gear to (someone or something) f.
|
|
| 12 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tasarlamak |
gear toward (someone or something) f.
|
|
| 13 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için geri almak |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
| 14 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için telafi etmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
| 15 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için bulup getirmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
| 16 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için geri ele geçirmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
| 17 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için almak |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
|
|
| 18 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için ele geçirmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
| 19 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için elde etmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
| 20 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow upon (someone or something) f.
|
|
| 21 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek |
grow upon (someone or something) f.
|
|
| 22 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek |
grow upon (someone or something) f.
|
|
| 23 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow on (someone or something) f.
|
|
| 24 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek |
grow on (someone or something) f.
|
|
| 25 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek |
grow on (someone or something) f.
|
|
| 26 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için pazarlık etmek |
bargain for (someone or something) f.
|
|
| 27 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için mücadele etmek |
campaign for (someone or something) f.
|
|
| 28 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için seferber olmak |
campaign for (someone or something) f.
|
|
| 29 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şeyin göstergesi olmak |
represent to (someone or something) f.
|
|
| 30 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şeyin sembolü olmak |
represent to (someone or something) f.
|
|
| 31 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şey anlamına gelmek |
represent to (someone or something) f.
|
|
| 32 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şeyin temsili olmak |
represent to (someone or something) f.
|
|
| 33 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için birini/bir şey seçmek |
select someone or something for someone or something f.
|
|
| 34 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için boşa harcamak |
waste something on someone or something f.
|
|
| 35 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için boşa sarf etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
| 36 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için israf etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
| 37 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için heba etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
|
|
| 38 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için boşa tüketmek |
waste something on someone or something f.
|
|
| 39 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için çarçur etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
| 40 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak |
set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) f.
|
|
| 41 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) konumuna getirmek için gereken düzenlemeleri yapmak |
set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) f.
|
|
| 42 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için aracılık etmek |
intercede for (someone or something) f.
|
|
| 43 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için israf etmek |
squander something on someone or something f.
|
|
| 44 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için boşa harcamak |
squander something on someone or something f.
|
|
| 45 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için çarçur etmek |
squander something on someone or something f.
|
|
| 46 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şey önermek |
suggest for (someone or something) f.
|
|
| 47 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şey tavsiye etmek |
suggest for (someone or something) f.
|
|
| 48 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye biri/bir şey) için bakmak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
| 49 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
| 50 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye biri/bir şey) için sahip çıkmak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
| 51 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için korumak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
| 52 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için tutmak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
| 53 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için saklamak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
| 54 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için bir şey) ayırmak |
keep (something) for (someone or something) f.
|
|
| 55 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak |
keep (something) for (someone or something) f.
|
|
| 56 |
Öbek Fiiller |
programında biri/bir şey için programında yer açmak |
pen in f.
|
|
| 57 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için programında zaman yaratmak |
pen in f.
|
|
| 58 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) mücadele etmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
|
|
| 59 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kavga etmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
|
|
| 60 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) dövüşmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
|
|
| 61 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kapışmak |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
|
|
| 62 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için değerli olmak |
credit to someone or something f.
|
|
| 63 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için onur kaynağı olmak |
credit to someone or something f.
|
|
| 64 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ilan vermek |
advertise for (someone or something) f.
|
|
| 65 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) aranıyor ilanı vermek (bir iş, hizmet için) |
advertise for (someone or something) f.
|
|
| 66 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ilan vermek |
advertise for (someone or something) f.
|
|
| 67 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) aranıyor ilanı vermek (bir iş, hizmet için) |
advertise for (someone or something) f.
|
|
| 68 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için olmak |
apply to someone or something f.
|
|
| 69 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için uygun olmak |
apply to someone or something f.
|
|
| 70 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey ayarlamak |
arrange something for someone or something f.
|
|
| 71 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey planlamak |
arrange something for someone or something f.
|
|
| 72 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey düzenlemek |
arrange something for someone or something f.
|
|
| 73 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yalvarmak |
beg for (someone or something) f.
|
|
| 74 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için kaygılanmak |
bother about (someone or something) f.
|
|
| 75 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülmek |
bother about (someone or something) f.
|
|
| 76 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için sıkıntıya girmek |
bother about (someone or something) f.
|
|
| 77 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için para ayırmak |
budget something for someone or something f.
|
|
|
|
| 78 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için kenara para koymak |
budget something for someone or something f.
|
|
| 79 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir bütçe oluşturmak |
budget something for someone or something f.
|
|
| 80 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
burn for (someone or something) f.
|
|
| 81 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için hak iddia etmek |
claim something for someone or something f.
|
|
| 82 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için (para) toplamak |
collect (money) for someone or something f.
|
|
| 83 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yarışmak |
compete for (someone or something) f.
|
|
| 84 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için rekabet etmek |
compete for (someone or something) f.
|
|
| 85 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için mücadele etmek |
compete for (someone or something) f.
|
|
| 86 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
cry for (someone or something) f.
|
|
| 87 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
cry out for (someone or something) f.
|
|
| 88 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
cry over (someone or something) f.
|
|
| 89 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için gösteri düzenlemek |
demonstrate for (someone or something) f.
|
|
| 90 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için gösteri yapmak |
demonstrate for (someone or something) f.
|
|
| 91 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) tasarlamak |
design (something) for (someone or something) f.
|
|
| 92 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) dizayn etmek |
design (something) for (someone or something) f.
|
|
| 93 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yapmak |
devote to (someone or something) f.
|
|
| 94 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ölmek |
die for (someone or something) f.
|
|
| 95 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için canını vermek |
die for (someone or something) f.
|
|
| 96 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ölüp bitmek |
die for (someone or something) f.
|
|
| 97 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
die for (someone or something) f.
|
|
| 98 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ayırmak |
earmark for (someone or something) f.
|
|
| 99 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tahsis etmek |
earmark for (someone or something) f.
|
|
| 100 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey ayırmak |
earmark something for someone or something f.
|
|
| 101 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey tahsis etmek |
earmark something for someone or something f.
|
|
| 102 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için endişe etmek |
fear for (someone or something) f.
|
|
| 103 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için korkmak |
fear for (someone or something) f.
|
|
| 104 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için savaşmak |
fight for (someone or something) f.
|
|
| 105 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için mücadele etmek |
fight for (someone or something) f.
|
|
| 106 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tartışmak/kavga etmek |
fight over (someone or something) f.
|
|
| 107 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için aptalca para harcamak/dökmek |
fritter something away (on someone or something) f.
|
|
| 108 |
Öbek Fiiller |
parasını (biri/bir şey) üzerinde/için çarçur etmek |
fritter something away (on someone or something) f.
|
|
| 109 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) sağlamak |
furnish (something) for (someone or something) f.
|
|
| 110 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) temin etmek |
furnish (something) for (someone or something) f.
|
|
| 111 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) tedarik etmek |
furnish (something) for (someone or something) f.
|
|
| 112 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) hazırlamak |
gear someone or something up (for someone or something) f.
|
|
| 113 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için hazırlanmak |
gear up for (someone or something) f.
|
|
| 114 |
Öbek Fiiller |
birini biri/bir şey için görevlendirmek |
get someone on someone or something f.
|
|
| 115 |
Öbek Fiiller |
birini biri/bir şey için görevlendirmek |
get someone onto someone or something f.
|
|
| 116 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için dezavantajlı/istenmeyen bir durum olmak |
go against (someone or something) f.
|
|
| 117 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için işler ters gitmek |
go badly with f.
|
|
| 118 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için dışarı çıkmak |
go for someone or something f.
|
|
| 119 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
grieve for (someone or something) f.
|
|
| 120 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülmek |
grieve for (someone or something) f.
|
|
| 121 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine tartışmak |
haggle (with someone) over someone or something f.
|
|
| 122 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine pazarlık yapmak |
haggle (with someone) over someone or something f.
|
|
| 123 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyi) olmak |
have (something) for (someone or something) f.
|
|
| 124 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir çözümü) olmak |
have (something) for (someone or something) f.
|
|
| 125 |
Öbek Fiiller |
(daha iyi biri/bir şey) için bir teklifi reddetmek |
hold out for (someone or something) f.
|
|
| 126 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için ayırmak/planlamak |
intend (something) for (someone or something) f.
|
|
| 127 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için düşünmek |
intend (something) for (someone or something) f.
|
|
| 128 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için özenle/sıkı bir şekilde çalışmak |
labor for (someone or something) f.
|
|
| 129 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
| 130 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülmek |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
| 131 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlayıp sızlamak |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
| 132 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için matem tutmak |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
| 133 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
| 134 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için hayıflanmak |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
| 135 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
lament over (someone or something) f.
|
|
| 136 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülmek |
lament over (someone or something) f.
|
|
| 137 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlayıp sızlamak |
lament over (someone or something) f.
|
|
| 138 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için matem tutmak |
lament over (someone or something) f.
|
|
| 139 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
lament over (someone or something) f.
|
|
| 140 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için hayıflanmak |
lament over (someone or something) f.
|
|
| 141 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey/bir tuzak) hazırlamak |
lay (something) for (someone or something) f.
|
|
| 142 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) ayırmak |
lay aside (something) for (someone or something) f.
|
|
| 143 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için kenara koymak/ayırmak |
lay aside (something) for (someone or something) f.
|
|
| 144 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak |
lay aside (something) for (someone or something) f.
|
|
| 145 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
|
|
| 146 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için) büyük miktarda para harcamak |
lay out for (someone or something) f.
|
|
| 147 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yaşamak |
live for (someone or something) f.
|
|
| 148 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için lobi yapmak |
lobby for (someone or something) f.
|
|
| 149 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
moon over (someone or something) f.
|
|
| 150 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
moon over (someone or something) f.
|
|
| 151 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
mourn over (someone or something) f.
|
|
| 152 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için matem tutmak |
mourn over (someone or something) f.
|
|
| 153 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) elde etmek |
obtain (something) for (someone or something) f.
|
|
| 154 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyi) almak |
obtain (something) for (someone or something) f.
|
|
| 155 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyi) ele geçirmek |
obtain (something) for (someone or something) f.
|
|
| 156 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyi) temin etmek |
obtain (something) for (someone or something) f.
|
|
| 157 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için can atmak |
pant for (someone or something) f.
|
|
| 158 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
pant for (someone or something) f.
|
|
| 159 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için poz vermek |
pose for (someone or something) f.
|
|
| 160 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için poz verdirmek/yerleştirmek |
pose for (someone or something) f.
|
|
| 161 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için korumak |
preserve (something) for (someone or something) f.
|
|
| 162 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak |
preserve (something) for (someone or something) f.
|
|
| 163 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için muhafaza etmek |
preserve (something) for (someone or something) f.
|
|
| 164 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için saklamak |
preserve (something) for (someone or something) f.
|
|
| 165 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için bir şey) sağlamak |
provide (something) for (someone or something) f.
|
|
| 166 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) satın almak |
purchase (something) for (someone or something) f.
|
|
| 167 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için ayırmak |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
| 168 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için bir kenara koymak |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
| 169 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak/saklamak |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
| 170 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için rezerve etmek |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
| 171 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için ayırtmak |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
| 172 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için rezerve ettirmek |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
| 173 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için en iyisini dilemek |
root for (someone or something) f.
|
|
| 174 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için koşuşturmak |
run around after (someone or something) f.
|
|
| 175 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
| 176 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
| 177 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
| 178 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
| 179 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için kurban etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
| 180 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
| 181 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
| 182 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
| 183 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
| 184 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ayırmak |
save for (someone or something) f.
|
|
| 185 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tutmak |
save for (someone or something) f.
|
|
| 186 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için sayı yapmak |
score for (someone or something) f.
|
|
| 187 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için puan kazanmak |
score for (someone or something) f.
|
|
| 188 |
Öbek Fiiller |
(müzik parçasını) (biri/bir şey) için düzenlemek/yazmak |
score for (someone or something) f.
|
|
| 189 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için araştırmak |
scour (something or some place) for (someone or something) f.
|
|
| 190 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için taramak |
scour (something or some place) for (someone or something) f.
|
|
| 191 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için didik didik aramak |
scour (something or some place) for (someone or something) f.
|
|
| 192 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için dikkatlice aramak |
scour (something or some place) for (someone or something) f.
|
|
| 193 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için) çevreyi araştırmak |
scout about (for someone or something) f.
|
|
| 194 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için) çevreyi araştırmak |
scout around (for someone or something) f.
|
|
| 195 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yollamak |
send around for (someone or something) f.
|
|
| 196 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülmek |
sorrow over (someone or something) f.
|
|
| 197 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
sorrow over (someone or something) f.
|
|
| 198 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyin) işareti olmak |
spell (something) for (someone or something) f.
|
|
| 199 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyin) göstergesi olmak |
spell (something) for (someone or something) f.
|
|
| 200 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ayılıp bayılmak |
swoon over (someone or something) f.
|
|
| 201 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için kendinden geçmek |
swoon over (someone or something) f.
|
|
| 202 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için şahitlik yapmak |
testify for (someone or something) f.
|
|
| 203 |
Öbek Fiiller |
çanlar (biri/bir şey) için çalmak |
toll for (someone or something) f.
|
|
| 204 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için birleşmek |
unite for (someone or something) f.
|
|
| 205 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için gözyaşı dökmek |
weep about (someone or something) f.
|
|
| 206 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için gözyaşı dökmek |
weep over (someone or something) f.
|
|
| 207 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için uygun olmak |
work for (someone or something) f.
|
|
| 208 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için kaygılanmak |
worry about (someone or something) f.
|
|
| 209 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için kaygılandırmak |
worry about (someone or something) f.
|
|
| 210 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için endişelenmek/kaygılanmak |
worry over (someone or something) f.
|
|
| 211 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için endişelendirmek/kaygılandırmak |
worry over (someone or something) f.
|
|
| 212 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
yearn for (someone or something) f.
|
|
| Phrases |
|
| 213 |
İfadeler |
(biri/bir şey) hakkı için |
in the name of (someone or something) expr.
|
|
| 214 |
İfadeler |
(biri/bir şey) için |
on account of (someone or something) expr.
|
|
| Colloquial |
|
| 215 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için stres/sıkıntı |
drag on (someone or something) i.
|
|
| 216 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin, biri/bir şey için) yeterince fit/zinde olduğunu düşünmek |
think (someone or something) is fit for (someone or something) f.
|
|
| 217 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için sabit durmak |
hold still for (someone or something) f.
|
|
| 218 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
be hurting for (someone or something) f.
|
|
| 219 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için deli olmak |
be crazy about (someone or something) f.
|
|
| 220 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için divane olmak |
be crazy about (someone or something) f.
|
|
| 221 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için iyi olmak |
be good for (someone or something) f.
|
|
| 222 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için yaratılmış olmak |
be made for (someone or something) f.
|
|
| 223 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için biçilmiş kaftan olmak |
be made for (someone or something) f.
|
|
| 224 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için yeterli olmak |
do for (someone or something) f.
|
|
| 225 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için makul olmak |
do for (someone or something) f.
|
|
| 226 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için uygun olmak |
do for (someone or something) f.
|
|
| 227 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için deli divane |
crazy about (someone or something) s.
|
|
| 228 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için deli olan |
crazy about (someone or something) s.
|
|
| 229 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için deli divane |
crazy for (someone or something) s.
|
|
| 230 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için deli olan |
crazy for (someone or something) s.
|
|
| 231 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için iyi |
good for (someone or something) s.
|
|
| 232 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey için) yararlı |
good for (someone or something) s.
|
|
| 233 |
Konuşma Dili |
(biri bir şey) için teşekkür etmeyecek |
(someone) is not going to thank you for (something) expr.
|
|
| 234 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey için) hazırlıklı |
on the alert (for someone or something) expr.
|
|
| 235 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey için) hazırlıklı |
on the alert (for someone or something) expr.
|
|
| 236 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için kötü |
hell on (someone or something) expr.
|
|
| 237 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için acı verici |
hell on (someone or something) expr.
|
|
| 238 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için hoş değil |
hell on (someone or something) expr.
|
|
| 239 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için üzücü |
hell on (someone or something) expr.
|
|
| 240 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey için) daha kötü |
so much the worse (for someone or something) expr.
|
|
| 241 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey için) daha beter |
so much the worse (for someone or something) expr.
|
|
| 242 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için her şey bitti |
that's all for (someone or something) expr.
|
|
| 243 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için yolun sonu |
that's all for (someone or something) expr.
|
|
| Idioms |
|
| 244 |
Deyim |
(biri/bir şey) için yaratılmış |
god's gift (to somebody/something) [ironic] i.
|
|
| 245 |
Deyim |
(biri/bir şey) için zaman |
time for (someone or something) i.
|
|
| 246 |
Deyim |
(biri/bir şey) için endişe veya kaygı duymak |
trouble (one's) head with (someone or something) f.
|
|
| 247 |
Deyim |
(biri/bir şey) için pek endişelenmemek |
not lose (any) sleep (over someone or something) f.
|
|
| 248 |
Deyim |
(biri/bir şey) için çok endişelenmemek |
not lose (any) sleep (over someone or something) f.
|
|
| 249 |
Deyim |
(biri/bir şey) için hiç endişelenmemek |
not lose (any) sleep (over someone or something) f.
|
|
| 250 |
Deyim |
biri/bir şey için pek endişelenmemek |
not lose any sleep over somebody/something f.
|
|
| 251 |
Deyim |
biri/bir şey için çok endişelenmemek |
not lose any sleep over somebody/something f.
|
|
| 252 |
Deyim |
biri/bir şey için pek endişelenmemek |
lose no sleep over somebody/something f.
|
|
| 253 |
Deyim |
biri/bir şey için çok endişelenmemek |
lose no sleep over somebody/something f.
|
|
| 254 |
Deyim |
biri/bir şey için iyiye işaret olmak |
augur well for someone or something f.
|
|
| 255 |
Deyim |
biri/bir şey için işler fena/kötü gitmek |
go badly with someone or something f.
|
|
| 256 |
Deyim |
biri/bir şey için işler ters gitmek |
go badly with someone or something f.
|
|
| 257 |
Deyim |
(biri/bir şey için) şakşakçılık yapmak |
beat the drum (for somebody/something) f.
|
|
| 258 |
Deyim |
(biri/bir şey için) çığırtkanlık yapmak |
beat the drum (for somebody/something) f.
|
|
| 259 |
Deyim |
(biri/bir şey için) şakşakçılık yapmak |
bang the drum (for somebody/something) f.
|
|
| 260 |
Deyim |
(biri/bir şey için) çığırtkanlık yapmak |
bang the drum (for somebody/something) f.
|
|
| 261 |
Deyim |
(biri/bir şey) için şakşakçılık yapmak |
bang the drum for (someone or something) f.
|
|
| 262 |
Deyim |
(biri/bir şey) için çığırtkanlık yapmak |
bang the drum for (someone or something) f.
|
|
| 263 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kolaylıkla ikna edilebilir olmak |
be a soft touch for (someone or something) f.
|
|
| 264 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kolay lokma olmak |
be a soft touch for (someone or something) f.
|
|
| 265 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kolayca kandırılabilir olmak |
be a soft touch for (someone or something) f.
|
|
| 266 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötü olmak |
be bad news (for somebody/something) f.
|
|
| 267 |
Deyim |
(biri/bir şey) için hiç iyi olmamak |
be bad news (for somebody/something) f.
|
|
| 268 |
Deyim |
(biri/bir şey) için sorun olmak |
be bad news (for somebody/something) f.
|
|
| 269 |
Deyim |
biri/bir şey için uygun olmak |
be cut out for somebody/something f.
|
|
| 270 |
Deyim |
biri/bir şey için biçilmiş kaftan olmak |
be cut out for somebody/something f.
|
|
| 271 |
Deyim |
(biri/bir şey) için iyi olmak |
be good news (for somebody/something) f.
|
|
| 272 |
Deyim |
(biri/bir şey) için iyi haber olmak |
be good news (for somebody/something) f.
|
|
| 273 |
Deyim |
(biri/bir şey) için faydalı/yararlı olmak |
be good news (for somebody/something) f.
|
|
| 274 |
Deyim |
el altından biri/bir şey için çalışmak |
be in the pay of somebody/something f.
|
|
| 275 |
Deyim |
biri/bir şey için gizliden iş yapmak |
be in the pay of somebody/something f.
|
|
| 276 |
Deyim |
gizlice biri/bir şey için çalışmak |
be in the pay of somebody/something f.
|
|
| 277 |
Deyim |
el altından biri/bir şey için çalışmak |
be in somebody's/something's pay f.
|
|
| 278 |
Deyim |
biri/bir şey için gizliden iş yapmak |
be in somebody's/something's pay f.
|
|
| 279 |
Deyim |
gizlice biri/bir şey için çalışmak |
be in somebody's/something's pay f.
|
|
| 280 |
Deyim |
(biri/bir şey) için çok heyecanlanmak |
be keen about (someone or something) f.
|
|
| 281 |
Deyim |
(biri/bir şey) için çok heyecanlı olmak |
be keen about (someone or something) f.
|
|
| 282 |
Deyim |
(biri/bir şey) için çok heyecanlanmak |
be keen on (someone or something) f.
|
|
| 283 |
Deyim |
(biri/bir şey) için çok heyecanlı olmak |
be keen on (someone or something) f.
|
|
| 284 |
Deyim |
(biri/bir şey) için çalışmak |
be of service (to someone or something) f.
|
|
| 285 |
Deyim |
(biri/bir şey) için deli divane olmak, (biri/bir şey) için çok heyecanlı/hevesli olmak |
be wild about (someone or something) f.
|
|
| 286 |
Deyim |
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında tutmak |
keep someone or something in mind (for someone or something) f.
|
|
| 287 |
Deyim |
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) göz önünde bulundurmak |
keep someone or something in mind (for someone or something) f.
|
|
| 288 |
Deyim |
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) dikkate almak |
keep someone or something in mind (for someone or something) f.
|
|
| 289 |
Deyim |
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında bulundurmak |
keep someone or something in mind (for someone or something) f.
|
|
| 290 |
Deyim |
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) hesaba katmak |
keep someone or something in mind (for someone or something) f.
|
|
| 291 |
Deyim |
(biri/bir şey için) iyiye işaret olmak |
bode well (for somebody/something) f.
|
|
| 292 |
Deyim |
(biri/bir şey için) iyiye alamet olmak |
bode well (for somebody/something) f.
|
|
| 293 |
Deyim |
(biri/bir şey için) iyiye işaret etmek |
bode well (for somebody/something) f.
|
|
| 294 |
Deyim |
(biri/bir şey için) iyiye delalet olmak |
bode well (for somebody/something) f.
|
|
| 295 |
Deyim |
(biri/bir şey için) kötüye işaret olmak |
bode ill (for somebody/something) f.
|
|
| 296 |
Deyim |
(biri/bir şey için) kötüye alamet olmak |
bode ill (for somebody/something) f.
|
|
| 297 |
Deyim |
(biri/bir şey için) kötüye işaret etmek |
bode ill (for somebody/something) f.
|
|
| 298 |
Deyim |
(biri/bir şey için) kötüye delalet olmak |
bode ill (for somebody/something) f.
|
|
| 299 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötüye işaret olmak |
bode ill for (someone or something) f.
|
|
| 300 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötüye alamet olmak |
bode ill for (someone or something) f.
|
|
| 301 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötüye işaret etmek |
bode ill for (someone or something) f.
|
|
| 302 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötüye delalet olmak |
bode ill for (someone or something) f.
|
|
| 303 |
Deyim |
(biri/bir şey) için iyiye işaret olmak |
bode well for (someone or something) f.
|
|
| 304 |
Deyim |
(biri/bir şey) için iyiye alamet olmak |
bode well for (someone or something) f.
|
|
| 305 |
Deyim |
(biri/bir şey) için iyiye işaret etmek |
bode well for (someone or something) f.
|
|
| 306 |
Deyim |
(biri/bir şey) için iyiye delalet olmak |
bode well for (someone or something) f.
|
|
| 307 |
Deyim |
biri/bir şey için kaygılanmak |
bother one's (pretty little) head about someone or something f.
|
|
| 308 |
Deyim |
biri/bir şey için üzülmek |
bother one's (pretty little) head about someone or something f.
|
|
| 309 |
Deyim |
biri/bir şey için verilen mücadeleye öncülük etmek |
carry the torch f.
|
|
| 310 |
Deyim |
biri/bir şey için verilen mücadeleyi sürdürmek |
carry the torch f.
|
|
| 311 |
Deyim |
biri/bir şey için verilen mücadelede meşaleyi taşımak |
carry the torch f.
|
|
| 312 |
Deyim |
(biri/bir şey) için önem/değer taşımak |
carry weight with (someone or something) f.
|
|
| 313 |
Deyim |
(biri/bir şey) için bir ağırlığı olmak |
carry weight with (someone or something) f.
|
|
| 314 |
Deyim |
(biri/bir şey) için etkili olmak |
carry weight with (someone or something) f.
|
|
| 315 |
Deyim |
(biri/bir şey için) tezahürat yapmak |
(give) three cheers (for somebody/something) f.
|
|
| 316 |
Deyim |
(birinden biri/bir şey için) para toplamak |
take a collection up (from someone) (for someone or something) f.
|
|
| 317 |
Deyim |
(birinden biri/bir şey için) para almak |
take a collection up (from someone) (for someone or something) f.
|
|
| 318 |
Deyim |
(biri/bir şey) için çok kolay olmak |
come naturally (to somebody/something) f.
|
|
| 319 |
Deyim |
(biri/bir şey için/üzerinde) harikalar yaratmak |
work miracles (for/on/with somebody/something) f.
|
|
| 320 |
Deyim |
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak |
work miracles (for/on/with somebody/something) f.
|
|
| 321 |
Deyim |
(biri/bir şey için/üzerinde) harikalar yaratmak |
work wonders (for/on/with somebody/something) f.
|
|
| 322 |
Deyim |
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak |
work wonders (for/on/with somebody/something) f.
|
|
| 323 |
Deyim |
(biri/bir şey için/üzerinde) harikalar yaratmak |
do wonders (for/on/with somebody/something) f.
|
|
| 324 |
Deyim |
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak |
do wonders (for/on/with somebody/something) f.
|
|
| 325 |
Deyim |
(biri/bir şey için/üzerinde) harikalar yaratmak |
do miracles (for/on/with somebody/something) f.
|
|
| 326 |
Deyim |
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak |
do miracles (for/on/with somebody/something) f.
|
|
| 327 |
Deyim |
(biri/bir şey için) kendi kendini yemek |
eat your heart out (for somebody/something) [uk] f.
|
|
| 328 |
Deyim |
(biri/bir şey için) çok üzülmek |
eat your heart out (for somebody/something) [uk] f.
|
|
| 329 |
Deyim |
(biri/bir şey için) içi içini yemek |
eat your heart out (for somebody/something) [uk] f.
|
|
| 330 |
Deyim |
(biri/bir şey için) kendini yemek/bitirmek |
eat your heart out (for somebody/something) [uk] f.
|
|
| 331 |
Deyim |
(biri/bir şey için) yanıp tutuşmak |
eat your heart out (for somebody/something) [uk] f.
|
|
| 332 |
Deyim |
(biri/bir şey için) içi içini yemek |
eat your heart out (for somebody/something) [uk] f.
|
|
| 333 |
Deyim |
(biri/bir şey için) yanıp tutuşmak |
eat your heart out (for somebody/something) [uk] f.
|
|
| 334 |
Deyim |
(biri/bir şey için) ölüp bitmek |
eat your heart out (for somebody/something) [uk] f.
|
|
| 335 |
Deyim |
(biri/bir şey için) elinden gelenin fazlasını yapmak |
go the extra mile (for somebody/something) f.
|
|
| 336 |
Deyim |
(biri/bir şey için) gerekenden fazlasını yapmak |
go the extra mile (for somebody/something) f.
|
|
| 337 |
Deyim |
(biri/bir şey için) fazlasıyla uğraşmak/çabalamak |
go the extra mile (for somebody/something) f.
|
|
| 338 |
Deyim |
(biri/bir şey için) her şeyini vermek |
give one's right arm (for someone or something) f.
|
|
| 339 |
Deyim |
(biri/bir şey için) dünyaları vermek |
give one's right arm (for someone or something) f.
|
|
| 340 |
Deyim |
(biri/bir şey için) her şeyini vermek |
give one's eyeteeth (for someone or something) f.
|
|
| 341 |
Deyim |
(biri/bir şey için) dünyaları vermek |
give one's eyeteeth (for someone or something) f.
|
|
| 342 |
Deyim |
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) dişiyle tırnağıyla çabalamak |
fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) f.
|
|
| 343 |
Deyim |
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) canını dişine takarak mücadele etmek |
fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) f.
|
|
| 344 |
Deyim |
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) canını dişine takmak |
fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) f.
|
|
| 345 |
Deyim |
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) kıran kırana mücadele etmek |
fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) f.
|
|
| 346 |
Deyim |
biri/bir şey için kaygılanmak |
make a fuss of somebody/something f.
|
|
| 347 |
Deyim |
biri/bir şey için kaygılanmak |
make a fuss over somebody/something f.
|
|
| 348 |
Deyim |
(biri/bir şey için) endişelenmek |
get (oneself) into a stew (over someone or something) f.
|
|
| 349 |
Deyim |
(biri/bir şey/kendi) için vakit bulmak |
get time for (someone, something, or oneself) f.
|
|
| 350 |
Deyim |
biri/bir şey için çok heyecanlanmak |
go ape (over someone/something) f.
|
|
| 351 |
Deyim |
(biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek |
go to the mat for (someone or something) f.
|
|
| 352 |
Deyim |
(biriyle beraber biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek |
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] f.
|
|
| 353 |
Deyim |
(biri/bir şey) için dikkat kesilmek |
have (one's) eye out for (someone or something) f.
|
|
| 354 |
Deyim |
(biri/bir şey) için uyanık/tetikte olmak |
have (one's) eye out for (someone or something) f.
|
|
| 355 |
Deyim |
(biri/bir şey) için gözünü dört açmak |
have (one's) eye out for (someone or something) f.
|
|
| 356 |
Deyim |
(biri/bir şey) için dikkat kesilmek |
have an eye out for (someone or something) f.
|
|
| 357 |
Deyim |
(biri/bir şey) için uyanık/tetikte olmak |
have an eye out for (someone or something) f.
|
|
| 358 |
Deyim |
(biri/bir şey) için gözünü dört açmak |
have an eye out for (someone or something) f.
|
|
| 359 |
Deyim |
biri/bir şey için yanıp tutuşmak |
have a thing about someone or something f.
|
|
| 360 |
Deyim |
(biri/bir şey için) ilk sırada gelmek |
have first call (on somebody/something) f.
|
|
| 361 |
Deyim |
(bir şey, iş, pozisyon, konum için) aklında biri/bir şey olmak |
have something in mind (for something) f.
|
|
| 362 |
Deyim |
(biri/bir şey) için geçerli olmak |
hold good for (someone or something) f.
|
|
| 363 |
Deyim |
(biri/bir şey) için geçerliliğini sürdürmek |
hold good for (someone or something) f.
|
|
| 364 |
Deyim |
(biri/bir şey) için tetikte olmak |
keep an eye out for (someone or something) f.
|
|
| 365 |
Deyim |
(biri/bir şey) için tetikte olmak |
keep an eye peeled (for something or someone) f.
|
|
| 366 |
Deyim |
(biri/bir şey için/uğruna) canını feda etmek |
lay down your life (for somebody/something) f.
|
|
| 367 |
Deyim |
(biri/bir şey için/uğruna) hayatını ortaya koymak |
lay down your life (for somebody/something) f.
|
|
| 368 |
Deyim |
(biri/bir şey için/uğruna) hayatını feda etmek |
lay down your life (for somebody/something) f.
|
|
| 369 |
Deyim |
(biri/bir şey) için uykusu kaçmak |
lose sleep about (someone or something) f.
|
|
| 370 |
Deyim |
(kendini/birini biri/bir şey) için hazır hale getirmek |
make (oneself or something) ready (for someone or something) f.
|
|
| 371 |
Deyim |
(kendini/birini biri/bir şey) için hazır etmek |
make (oneself or something) ready (for someone or something) f.
|
|
| 372 |
Deyim |
(biri/bir şey) için yaygara koparmak |
make a fuss of (someone or something) f.
|
|
| 373 |
Deyim |
(biri/bir şey) için yaygara koparmak |
make a fuss over (someone or something) f.
|
|
| 374 |
Deyim |
(biri/bir şey için) yer açmak |
make room (for someone or something) f.
|
|
| 375 |
Deyim |
(biri/bir şey) için zaman yaratmak |
make time for (someone or something) f.
|
|
| 376 |
Deyim |
(biri/bir şey/kendi) için iyi etmemek |
not do (someone, something, or oneself) any favors f.
|
|
| 377 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kapıları açmak |
open the door for (someone or something) f.
|
|
| 378 |
Deyim |
(biri/bir şey için) zemin hazırlamak |
pave the way (for someone or something) f.
|
|
| 379 |
Deyim |
(biri/bir şey için) ortam hazırlamak |
pave the way (for someone or something) f.
|
|
| 380 |
Deyim |
biri/bir şey için kefil olmak |
put in a good word for someone/something f.
|
|
| 381 |
Deyim |
(biri/bir şey) için para toplamak |
raise money for (someone or something) f.
|
|
| 382 |
Deyim |
(biri/bir şey) için para biriktirmek |
raise money for (someone or something) f.
|
|
| 383 |
Deyim |
(biri/bir şey) için işleri/durumu kolaylaştırmak |
smooth the path for (someone or something) f.
|
|
| 384 |
Deyim |
(biri/bir şey) için uygun zemin/kolaylık sağlamak |
smooth the path for (someone or something) f.
|
|
| 385 |
Deyim |
(biri/bir şey) için işleri/durumu kolaylaştırmak |
smooth the way for (someone or something) f.
|
|
| 386 |
Deyim |
(biri/bir şey) için uygun zemin/kolaylık sağlamak |
smooth the way for (someone or something) f.
|
|
| 387 |
Deyim |
(biri/bir şey) için itibarını/ününü riske atmak |
stake (one's) reputation on (someone or something) f.
|
|
| 388 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kıpırdamadan durmak |
stand still for (someone or something) f.
|
|
| 389 |
Deyim |
(biri/bir şey) için hareketsiz durmak |
stand still for (someone or something) f.
|
|
| 390 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kıpırdamadan durmak |
stay still for (someone or something) f.
|
|
| 391 |
Deyim |
(biri/bir şey) için hareketsiz durmak |
stay still for (someone or something) f.
|
|
| 392 |
Deyim |
tam (biri/bir şey) için yapılmış/yaratılmış |
tailor-made for (someone or something) f.
|
|
| 393 |
Deyim |
(biri/bir şey için) para/bağış toplamak |
take a collection up (for someone or something) f.
|
|
| 394 |
Deyim |
(biri/bir şey) için araştırma yapmak |
take a look for (someone or something) f.
|
|
| 395 |
Deyim |
biri/bir şey için iyi dilekler dilemek |
wish somebody/something well f.
|
|
| 396 |
Deyim |
biri/bir şey için iyi dileklerde bulunmak |
wish somebody/something well f.
|
|
| 397 |
Deyim |
(biri/bir şey) için tasarlanmış |
geared to (someone or something) s.
|
|
| 398 |
Deyim |
(biri/bir şey) için tasarlanmış |
geared toward (someone or something) s.
|
|
| 399 |
Deyim |
(biri/bir şey için) tercih edilen |
of choice (for somebody/something) s.
|
|
| 400 |
Deyim |
(biri/bir şey için) seçilmiş |
of choice (for somebody/something) s.
|
|
| 401 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötü |
death on (someone or something) s.
|
|
| 402 |
Deyim |
(biri/bir şey) için zararlı |
death on (someone or something) s.
|
|
| 403 |
Deyim |
(biri/bir şey) için ölüm |
death on (someone or something) s.
|
|
| 404 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötü |
death on someone/something s.
|
|
| 405 |
Deyim |
(biri/bir şey) için zararlı |
death on someone/something s.
|
|
| 406 |
Deyim |
(biri/bir şey) için ölüm |
death on someone/something s.
|
|
| 407 |
Deyim |
(biri/bir şey) için çok heyecanlı |
keen about (someone or something) s.
|
|
| 408 |
Deyim |
(biri/bir şey) için çok heyecanlı |
keen on (someone or something) s.
|
|
| 409 |
Deyim |
(biri/bir şey) için sabırsızlanan |
keen on (someone or something) s.
|
|
| 410 |
Deyim |
(biri/bir şey) için fazla tehlikeli/riskli |
too hot for (someone or something) s.
|
|
| 411 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kaldırması zor |
too hot for (someone or something) s.
|
|
| 412 |
Deyim |
(biri/bir şey) başarmak için tüm şartlara sahip |
the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
|
| 413 |
Deyim |
(biri/bir şey) başarmak için tüm şartlara sahip |
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
|
| 414 |
Deyim |
(biri/bir şey) oyundan atılmak/diskalifiye olmak için (üç hakkından birini, ikisini, üçünü de) kullanmış |
(one, two, three) strikes against (someone or something) expr.
|
|
| 415 |
Deyim |
çanlar kimin için çalıyor, (biri/bir şey) için çalıyor |
ask not for whom the bell tolls, it tolls for (someone or something) expr.
|
|
| 416 |
Deyim |
(biri/bir şey) için tehlike kapıda |
ask not for whom the bell tolls, it tolls for (someone or something) expr.
|
|
| 417 |
Deyim |
biri/bir şey için bir mağlubiyet/yenilgi |
one in the eye for somebody/something expr.
|
|
| 418 |
Deyim |
biri/bir şey için bir hayal kırıklığı |
one in the eye for somebody/something expr.
|
|
| 419 |
Deyim |
biri/bir şey için bir hezimet |
one in the eye for somebody/something expr.
|
|
| 420 |
Deyim |
çanlar (biri/bir şey) için çalıyor |
the bell tolls for (someone or something) expr.
|
|
| Slang |
|
| 421 |
Argo |
biri/bir şey için kötü niyetle ve kin dolu konuşma |
bitchfest i.
|
|
| 422 |
Argo |
(biri/bir şey) için çok heyecanlanmak |
go ape (over someone or something) f.
|
|
| 423 |
Argo |
(biri/bir şey) için çılgına dönmek |
go ape (over someone or something) f.
|
|
| 424 |
Argo |
(biri/bir şey) için kötü olmak |
do a job on (someone or something) f.
|
|
