chances - Türkçe İngilizce Sözlük

chances

"chances" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 46 sonuç

İngilizce Türkçe
General
take chances f. riske girmek
Why take chances?
Neden riske giriyorsun?

More Sentences
take chances f. risk almak
You've got to take chances.
Risk almalısın.

More Sentences
Phrases
chances are expr. muhtemelen
Chances are the bill will be rejected.
Muhtemelen tasarı reddedilecek.

More Sentences
Idioms
take your chances f. şansını denemek
Take your chance, and do it.
Şansını dene ve yap.

More Sentences
General
equality of oppinions-chances i. fırsat eşitliği
prejudice someone's chances f. birinin şansını azaltmak
take chances f. riski göze almak
take chances f. kendini riske atmak
take chances f. tehlikeye atılmak
take no chances f. riske girmemek
take one's chances f. şansını denemek
waste the chances f. fırsatları cömertçe harcamak
mind one's chances f. her fırsatı değerlendirmek
run the chances f. belirli bir süreci tüm riskleriyle karşılamak
mind one's chances f. istifade etmek
in spite of the low chances zf. her şeye rağmen
Phrases
in spite of the low chances expr. bütün engellere rağmen
chances are expr. çok olasıdır ki
the chances are that expr. çok olasıdır ki
the chances are expr. muhtemelen
can't hurt your chances expr. şansını değerlendirmiş olursun
Proverb
you pays your money and you takes your chances (parayı verdin ama) artık ne çıkarsa bahtına
Colloquial
blow your chances f. fırsatı kaçırmak
blow your chances f. fırsatı boşa harcamak
against the chances expr. bütün engellere rağmen
against the chances expr. her şeye rağmen
Idioms
fancy someone's chances f. şansına güvenmek
take one's chances f. şansını denemek
fancy (one's) chances f. şansına güvenmek
fancy (one's) chances f. başaracağından emin olmak
fancy chances f. şansına güvenmek
fancy chances f. başaracağından emin olmak
fancy your chances f. şansına güvenmek
fancy your chances f. başaracağından emin olmak
fancy someone's chances f. şansına güvenmek
fancy someone's chances f. başaracağından emin olmak
fancy somebody's chances f. irinin şansına güvenmek
fancy somebody's chances f. birinin başaracağından emin olmak
take your chances f. şansını/fırsatını değerlendirmek
Speaking
I'll take my chances expr. ben şansımı deneyeceğim
don't take any chances expr. hiç şansa bırakma
don't fancy your chances! expr. şansına pek güvenme!
I want to take my chances expr. şansımı denemek istiyorum
Trade/Economic
theory of chances i. olasılıklar hesabı
Psychology
life chances i. yaşam fırsatları
Math
theory of chances i. (zar atıldığında aynı sayının denk gelme olasılığında olduğu gibi) belirli olayların oluşma olasılığını ele alan matematik dalı