complain - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

complain

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"complain" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 38 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
complain f. yakınmak
complain f. şikayet etmek
General
complain f. sızıldanmak
complain f. dava açmak
complain f. gık demek
complain f. şikayetçi olmak
complain f. sızlanmak
complain f. yakınmak
complain f. söylenmek
complain f. ağlamak
complain f. ihbar etmek
complain f. şikayet etmek
complain f. nağme yapmak
complain f. şikayette bulunmak
complain f. derdini söylemek
complain f. (sürekli) şikayet etmek
complain f. dertlenmek
complain f. derdini anlatmak
complain f. derdini açmak
complain f. hatasını bulmak
complain f. eksiğini bulmak
complain f. inildemek
complain f. ıhlamak
complain f. ağıt yakarken veya isyan ederken acıklı ses çıkarmak
complain f. kusur bulmak
complain f. hata bulmak
complain f. rahatsızlığını dile getirmek
Law
complain f. dava açmak
complain f. dava etmek
complain f. şikayet etmek
complain f. suçlamak
Tourism
complain f. şikayet etmek
Archaic
complain i. şikayet
complain i. yakınma
complain i. dert
complain f. keyifsiz olmak
complain f. rahatsız olmak
complain f. hastalıklı olmak

"complain" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 66 sonuç

İngilizce Türkçe
General
complain about f. yakınmak
complain of f. yakınmak
complain about one's troubles f. dert yanmak
complain about her weight f. kilosundan şikayetçi olmak
complain about her weight f. kilosundan şikayet etmek
whine/complain a lot f. çok fazla şikayet etmek/şikayetçi olmak/mızmızlanmak
complain [obsolete] f. ağlayıp bağırarak üzüntüsünü belli etmek
complain [obsolete] f. ağlayıp sızlamak
complain [obsolete] f. ağıt yakmak
complain [obsolete] f. dövünmek
prone to complain s. şikayete eğilimli
prone to complain s. şikayet etmeye eğilimli
Phrasals
complain to someone about f. birine şikayet etmek
complain about f. şikayetçi olmak
complain to someone f. birine şikayet etmek
complain to someone f. birine dert yanmak
complain to someone f. birine yakınmak
complain about (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında şikayet etmek
complain about (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) şikayetçi olmak
complain about (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında dert yanmak
complain about (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ilgili yakınmak
complain of (something) f. (bir şeyden) yakınmak
complain of (something) f. (bir şeyden) dert yanmak
complain of (something) f. (bir şeyden) şikayet etmek
complain of (something) f. (bir şeyden) şikayetçi olmak
complain to f. -e yakınmak
complain to f. '-e dert yanmak
complain to f. '-e şikayet etmek
complain to f. '-e şikayetçi olmak
complain to (someone or something) f. (birine/bir şeye) şikayet etmek
complain to (someone or something) f. (birine/bir şeye) dert yanmak
complain to (someone or something) f. (birine/bir şeye) yakınmak
Proverb
you'd complain if you were hung with a new rope her şeyden şikayet ediyorsun
you'd complain if you were hung with a new rope şikayet etmediğin şey yok
you'd complain if you were hung with a new rope sürekli/her şeyde şikayet edebilecek bir şey buluyorsun
Colloquial
can't complain expr. iyilik
can't complain expr. her şey yolunda
can't complain expr. iyilik
can't complain expr. her şey yolunda
can't complain expr. iyiyim
can't complain expr. bir şikayetim yok
can't complain expr. şikayet edemem (sorun yok)
nothing to complain about expr. iyilik
nothing to complain about expr. her şey yolunda
nothing to complain about expr. iyiyim
nothing to complain about expr. bir şikayetim yok
nothing to complain about expr. şikayet edemem (sorun yok)
(I) can't complain expr. iyilik
(I) can't complain expr. her şey yolunda
(I) can't complain expr. iyiyim
(I) can't complain expr. bir şikayetim yok
(I) can't complain expr. şikayet edemem (sorun yok)
(I have) nothing to complain about expr. iyilik
(I have) nothing to complain about expr. her şey yolunda
(I have) nothing to complain about expr. iyiyim
(I have) nothing to complain about expr. bir şikayetim yok
(I have) nothing to complain about expr. şikayet edemem (sorun yok)
Idioms
complain till one is blue in the face f. başının etini yemek
complain till one is blue in the face f. makineli tüfek gibi konuşmak
complain till one is blue in the face f. sürekli dırdır etmek
complain about living hand to mouth f. ucu ucuna geçinmekten yakınmak
Speaking
my aim is not to complain expr. amacım şikayet etmek değil
i don't mean to complain expr. amacım şikayet etmek değil
can't complain expr. iyiyim
I have nothing to complain about expr. (bir) şikayetim yok/şikayet edemem (sorun yok)
I can't complain expr. (bir) şikayetim yok/şikayet edemem (sorun yok)