İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | donor i. | donör | ||
The second concerns the woman as egg cell donor and the risk of actually creating a market. İkincisi, yumurta hücresi donörü olarak kadın ve gerçekten bir pazar yaratma riski ile ilgilidir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | donor i. | bağışta bulunan | ||
The European Union is the largest donor to multilateral debt relief. Avrupa Birliği, çok taraflı borç yardımına en büyük bağışta bulunan ülkedir. More Sentences |
||||
Astronomy | ||||
Gökbilim | donor i. | donör | ||
In terms of food aid, we are currently a relatively minor donor. Gıda yardımı açısından şu anda nispeten küçük ölçekli bir donör konumundayız. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | donor i. | bağış yapan kimse | ||
General | ||||
Genel | donor i. | veren kimse | ||
Genel | donor i. | kan veren | ||
Genel | donor i. | hayır sahibi | ||
Genel | donor i. | bağışçı | ||
Genel | donor i. | kan veren kimse | ||
Genel | donor i. | bağışta bulunan kimse | ||
Genel | donor i. | verici | ||
Genel | donor i. | organ bağışlayan kimse | ||
Genel | donor i. | vekalet veren | ||
Genel | donor s. | adayan | ||
Genel | donor s. | sunan | ||
Genel | donor s. | veren | ||
Law | ||||
Hukuk | donor i. | bağışlayan | ||
Hukuk | donor | hibe eden | ||
Politics | ||||
Siyasal | donor s. | bağışçı | ||
Technical | ||||
Teknik | donor i. | bağışcı | ||
Electric | ||||
Elektrik | donor i. | elektron hareketini kısıtlayarak materyale yarı iletken özelliği veren yabancı madde | ||
Medical | ||||
Medikal | donor s. | doku donörüne ait | ||
Medikal | donor s. | doku donörü ile ilgili | ||
Medikal | donor s. | doku bağışçısına ait | ||
Medikal | donor s. | doku bağışçısı ile ilgili | ||
Medikal | donor s. | bağış ile ilgili | ||
Medikal | donor s. | bağışçıya ilişkin | ||
Medikal | donor s. | donör ile ilgili | ||
Medikal | donor s. | biyolojik bağış ile ilgili | ||
Chemistry | ||||
Kimya | donor i. | bileşenlerinin bir kısmını karşısındaki bileşiğe veren madde |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | donör | donor i. | ||
So far, there has been no sign from the other donors to suggest that this figure is inadequate at the present time. Şu ana kadar diğer donörlerden bu rakamın şu anda yetersiz olduğunu gösteren bir işaret gelmemiştir. More Sentences |
||||
Astronomy | ||||
Gökbilim | donör | donor i. | ||
Representatives of foreign donors and Vietnamese NGOs cannot travel freely in the area where they live. Yabancı donörlerin ve Vietnamlı STK'ların temsilcileri yaşadıkları bölgede özgürce seyahat edememektedir. More Sentences |