İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | enchant f. | büyülemek | ||
The sorceress used her wand to enchant the object. Büyücü kadın, objeyi büyülemek için asasını kullandı. More Sentences |
||||
Genel | enchant f. | mest etmek | ||
The beautiful melody enchanted the audience. Güzel melodi, dinleyicileri mest etti. More Sentences |
||||
Genel | enchant f. | aklını başından almak | ||
Genel | enchant f. | çıldırtmak | ||
Genel | enchant f. | hayran etmek | ||
Genel | enchant f. | hayran bırakmak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | enchant someone with something f. | bir şey ile büyülemek |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | enchant with f. | ile büyülemek |
Öbek Fiiller | enchant with (something) f. | (bir şeyle) büyü yapmak |
Öbek Fiiller | enchant with (something) f. | (bir şeyle) büyülemek |
Öbek Fiiller | enchant with (something) f. | (bir şeyle) aklını başından almak |
Öbek Fiiller | enchant with (something) f. | (bir şeyle) mest etmek |