Geçmiş

gelince

"gelince" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 8 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	gelince	as regards zf.
2	Genel	gelince	regarding ed.
3	Genel	gelince	in respect of ed.
4	Genel	gelince	with respect to ed.
Phrases
5	İfadeler	gelince	with regard expr.
6	İfadeler	gelince	as for expr.
7	İfadeler	gelince	as to expr.
8	İfadeler	gelince	speaking of expr.

"gelince" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 155 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	çocukların çember oluşturup dans ettikleri ve işaret gelince hep birlikte çömeldikleri bir oyun	ring-a-rosy i.
2	Genel	çocukların çember oluşturup dans ettikleri ve işaret gelince hep birlikte çömeldikleri bir oyun	ring-around-a-rosy i.
3	Genel	çocukların çember oluşturup dans ettikleri ve işaret gelince hep birlikte çömeldikleri bir oyun	ring-around-the-rosy i.
4	Genel	bir araya gelince güçlü etki oluşturan ikili	one-two i.
5	Genel	zamanı gelince	in due course zf.
6	Genel	ona gelince	for that matter zf.
7	Genel	tamamıyla (nitelediği sözcükten sonra gelince)	absolutely zf.
8	Genel	o noktaya gelince	at that point zf.
9	Genel	sırası gelince	in due course zf.
10	Genel	vakti gelince	in due time zf.
11	Genel	zamanı gelince	in due time zf.
12	Genel	o aşamaya gelince	at that point zf.
13	Genel	kendine gelince	personally zf.
14	Genel	vakti gelince	in due course zf.
15	Genel	çok (nitelediği sözcükten önce gelince)	absolutely zf.
16	Genel	süresi gelince	in good time zf.
17	Genel	kesinlikle (nitelediği sözcükten önce gelince)	absolutely zf.
18	Genel	zamanı gelince	all in good time zf.
19	Genel	-e gelince	as concerns zf.
20	Genel	-e gelince	as for zf.
21	Genel	-e gelince	in turn zf.
22	Genel	-e gelince	with reference to zf.
23	Genel	-e gelince	where someone is concerned zf.
24	Genel	zamanı gelince	belive [scotland] zf.
25	Genel	-e gelince	as regards ed.
26	Genel	-e gelince	as respects ed.
27	Genel	-e gelince	as regards to ed.
28	Genel	-e gelince	as to ed.
29	Genel	-e gelince	in respect of ed.
30	Genel	-e gelince	in reference to ed.
31	Genel	-e gelince	in respect to ed.
32	Genel	-e gelince	in regard to ed.
33	Genel	-e gelince	in recognition of ed.
34	Genel	-e gelince	regarding ed.
35	Genel	-e gelince	with respect to ed.
36	Genel	-e gelince	with regard to ed.
37	Genel	’-e gelince	regarding ed.
38	Genel	-e gelince	in ed.
39	Genel	bana gelince	as far as I am concerned expr.
40	Genel	-e gelince	in order to [obsolete] expr.
Phrasals
41	Öbek Fiiller	zamanı gelince yapmak	get around f.
Phrases
42	İfadeler	bana gelince	afaic (as far as I’m concerned) zf.
43	İfadeler	-e gelince	referring ed.
44	İfadeler	bana gelince	as for me expr.
45	İfadeler	buna gelince	as for that expr.
46	İfadeler	bana gelince	for me expr.
47	İfadeler	buna gelince	as for this expr.
48	İfadeler	bana gelince	as to me expr.
49	İfadeler	diğerlerine gelince	as for the rest expr.
50	İfadeler	geri kalanına gelince	as for the rest expr.
51	İfadeler	olup olmadığına gelince	as to whether expr.
52	İfadeler	kalanına gelince	as for the rest expr.
53	İfadeler	ötesine gelince	for the rest expr.
54	İfadeler	-e gelince	speaking of expr.
55	İfadeler	vakti saati gelince	due course of time expr.
56	İfadeler	zamanı gelince	due course of time expr.
57	İfadeler	(birine/bir şeye) gelince	so far as (someone or something) is concerned expr.
58	İfadeler	(biri/bir şey) konusuna gelince	so far as (someone or something) is concerned expr.
59	İfadeler	korkulan şey başa gelince	when the balloon goes up expr.
60	İfadeler	korkulan şey başa gelince/gelmeden	before the balloon goes up expr.
61	İfadeler	birine/bir şeye gelince	as regards somebody/something expr.
62	İfadeler	bir şeye gelince	as to something expr.
63	İfadeler	(birine/bir şeye) gelince	with regard to (someone or something) expr.
64	İfadeler	(birine/bir şeye) gelince	with respect to (someone or something) expr.
Proverb
65	Atasözü	yüz yaşına gelince oh diyeceksin	the first hundred years are the hardest
66	Atasözü	yüz yaşına gelince oh diyeceksin	first hundred years are the hardest
67	Atasözü	düşmanla yüz yüze gelince bütün planlar suya düşer	no plan survives contact with the enemy
68	Atasözü	o zaman gelince düşünürsün	don't cross that bridge till you come to it
69	Atasözü	zamanı gelince düşünürsün	don't cross that bridge till you come to it
Colloquial
70	Konuşma Dili	o işi de/onu da zamanı gelince hallederiz	cross that bridge when you come to it expr.
71	Konuşma Dili	keyfi gelince	as/when the spirit moves him/her expr.
72	Konuşma Dili	sırası gelince	in due time expr.
73	Konuşma Dili	sırası gelince	in good time expr.
74	Konuşma Dili	sırası gelince	in due course expr.
75	Konuşma Dili	pazartesi olunca/gelince	come monday expr.
76	Konuşma Dili	sırası gelince	in due season expr.
77	Konuşma Dili	vakti gelince	in good time expr.
78	Konuşma Dili	zamanı gelince	in due course expr.
79	Konuşma Dili	zamanı gelince	when the time is right expr.
80	Konuşma Dili	vakti gelince	in due season expr.
81	Konuşma Dili	(gelince) beni arasın	have him call me back expr.
82	Konuşma Dili	zamanı gelince	in time expr.
83	Konuşma Dili	(gelince) beni aramasını söyleyin	have him call me back expr.
84	Konuşma Dili	zamanı gelince	in due season expr.
85	Konuşma Dili	zamanı gelince	in due time expr.
86	Konuşma Dili	vakti gelince	in due time expr.
87	Konuşma Dili	zamanı gelince	in good time expr.
88	Konuşma Dili	vakti gelince	in due course expr.
89	Konuşma Dili	(bir şeye) gelince	as far as (something) goes expr.
90	Konuşma Dili	'-e gelince	as far as is concerned expr.
91	Konuşma Dili	birine/bir şeye gelince	as for someone or something expr.
92	Konuşma Dili	birine/bir şeye gelince	as to someone or something expr.
93	Konuşma Dili	birine/bir şeye gelince	as for somebody/something expr.
Idioms
94	Deyim	o sorunu/konuyu daha sonra/zamanı gelince düşünmek	cross that bridge later f.
95	Deyim	o sorunla da/konuyla da sonra zamanı gelince uğraşmak	cross that bridge later f.
96	Deyim	eve gelince tüm neşesini yitirmek	hang up (one's) fiddle when (one) comes home f.
97	Deyim	eve gelince kendini kapatmak	hang up (one's) fiddle when (one) comes home f.
98	Deyim	eve gelince pestili çıkmak	hang up (one's) fiddle when (one) comes home f.
99	Deyim	eve gelince hali kalmamak	hang up (one's) fiddle when (one) comes home f.
100	Deyim	eve gelince hiçbir şey yapacak hali kalmamak	hang up (one's) fiddle when (one) comes home f.
101	Deyim	ağzı laf yapıp icraata gelince fos çıkmak	talk a good game f.
102	Deyim	(bir şeyi) keyfin gelince/gelirse/geldiği zaman (yapmak)	(do something) as/if/when the spirit moves you f.
103	Deyim	lafa gelince konuşup icraatta bulunmamak	be all hat and no cattle [us] f.
104	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross abridge when you come to it f.
105	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross your bridges when you come to them f.
106	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross that bridge when (one) comes to it f.
107	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross that bridge when (one) gets there f.
108	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross that bridge when (one) gets to it f.
109	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross that bridge when one comes to it f.
110	Deyim	iki cihan bir araya gelince	a cold day in july expr.
111	Deyim	dün geceye gelince...	about last night... expr.
112	Deyim	bir şeyi keyfi gelince yapmak	as the spirit moves you expr.
113	Deyim	bir şeyi keyfi gelince yapmak	when the spirit moves you expr.
114	Deyim	lafa gelince mangalda kül bırakmaz	all mouth and (no) trousers expr.
115	Deyim	zamanı gelince	in due course expr.
116	Deyim	yumurta kapıya gelince	at the eleventh hour expr.
117	Deyim	zamanı gelince	in due time expr.
118	Deyim	zamanı gelince	in due season expr.
119	Deyim	(bir daha) şehre gelince/geldiğimde, seni ararım	I'll look you up when I'm in town expr.
120	Deyim	zamanı gelince	in the fullness of time expr.
121	Deyim	zamanı gelince	in good time expr.
122	Deyim	zamanı gelince	when the time comes expr.
123	Deyim	vadesi gelince	in the fullness of time expr.
124	Deyim	(birinin) keyfi gelince	as the spirit moves (one) expr.
125	Deyim	keyfin gelince/gelirse/geldiği zaman	as/if/when the spirit moves you expr.
126	Deyim	(biri) karşısındakine her şeyi söyler, fakat kendine gelince kaldıramaz	(one) can dish it out, but (one) can't take it expr.
127	Deyim	iki dünya bir araya gelince	if pigs had wings expr.
128	Deyim	iki dünya bir araya gelince	if pigs had wings, they would/could fly expr.
129	Deyim	(birine) gelince	on (someone's) part expr.
130	Deyim	ortalık sakinleşip herkes kendine gelince	once the dust has settled expr.
131	Deyim	(birine/bir şeye) gelince	when it comes to (someone or something) expr.
132	Deyim	(bir şeye/bir şey yapmaya) gelince	when it comes to something/to doing something expr.
133	Deyim	ortalık sakinleşip herkes kendine gelince	when the dust has settled expr.
134	Deyim	son an gelince	when the fat lady sings expr.
135	Deyim	(birinin) keyfi gelince	when the spirit moves (one) expr.
Speaking
136	Konuşma	bir karar vermeye gelince annem en iyisini bilir	mom knows best when it comes to making a decision expr.
137	Konuşma	iş para konusuna gelince	when it comes to money expr.
138	Konuşma	iş paraya gelince	when it comes to money expr.
139	Konuşma	konu paraya gelince	when it comes to money expr.
140	Konuşma	okuldan eve gelince ne yaparsın?	what do you do when you get home from school? expr.
141	Konuşma	okuldan gelince ne yaparsın?	what do you do when you get home from school? expr.
142	Konuşma	sırası gelince	when the time is ripe expr.
143	Konuşma	sırası gelince öğrenirsiniz	you will learn in good time expr.
144	Konuşma	sırası gelince	when the time comes expr.
145	Konuşma	sırası gelince öğrenirsin	you will learn in good time expr.
146	Konuşma	sen buraya gelince	when you come here expr.
147	Konuşma	vakti gelince	when the time comes expr.
148	Konuşma	zamanı gelince	when the time is ripe expr.
149	Konuşma	zamanı gelince	when the time comes expr.
150	Konuşma	iyi bir arkadaşın nitelikleri hakkında konuşmaya gelince	when it comes to talking about the qualities of a good friend expr.
Trade/Economic
151	Ticaret/Ekonomi	bize gelince	internally expr.
Wagering
152	Bahisçilik	piyangoda sırasıyla denk gelince kazandıran üç numara	tern i.
Slang
153	Argo	lafa gelince mangalda kül bırakmayan	all piss and wind expr.
154	Argo	iki dünya bir araya gelince	monkeys might fly out of my butt expr.
Modern Slang
155	Modern Argo	lafa gelince söyleyen icraata gelince yapamayan kimse	a farrow i.