heavy on - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

heavy on



"heavy on" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç

İngilizce Türkçe
Colloquial
heavy on f. bir şeyden çok fazla içermek
heavy on f. bir şey yönünden ağır basmak
heavy on f. çok fazla bir şey içermek
heavy on f. çok fazla kullanmak
heavy on f. ağır basmak

"heavy on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç

İngilizce Türkçe
General
lie heavy on the stomach f. mideye oturmak
lie heavy on somebody f. yüklenmek
levy a heavy tax on f. ağır vergi koymak
go a little heavy on the eye makeup f. göz makyajını biraz abartmak
Idioms
be (a bit) on the heavy side f. ağır/kilolu gibi durmak/gözükmek (bir şeyin ya da bir kimsenin ağırlığının kestirilemediğini belirten ifade)
lie heavy on f. ağırlık vermek
take a heavy toll on f. büyük bir kayba sebep olmak
lay a (heavy) trip on someone f. birisini ağır biçimde eleştirmek
take a heavy toll on f. bir şeye çok zarar vermek
lay a heavy trip on someone f. birisini ağır biçimde eleştirmek
sit heavy on someone's stomach f. midesine oturmak
time hangs heavy on someone's hands f. zaman geçmek bilmemek
time lies heavy on somebody's hands f. zaman geçmek bilmemek
hang/lie heavy (on somebody/something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne çökmek
hang/lie heavy (on somebody/something) f. (birinin/bir şeyin)üstünde yoğunlaşmak
hang/lie heavy (on somebody/something) f. (birinde/bir şeyde) ağır bir şekilde asılı kalmak
hang/lie heavy (on somebody/something) f. (birini/bir şeyi) rahatsız hissettirmek
hang/lie heavy (on somebody/something) f. (birini/bir şeyi) huzursuz etmek
hang/lie heavy (on somebody/something) f. (birini/bir şeyi) kaygılandırmak
hang/lie heavy (on somebody/something) f. (birini/bir şeyi) endişelendirmek
lay a (heavy) trip on (one) f. (birini ağır) şekilde eleştirmek
lay a (heavy) trip on (one) f. (birine fena) çıkışmak
lay a (heavy) trip on (one) f. (birini fena) azarlamak
lay a (heavy) trip on (one) f. (birine ağır) trip atmak
lay a (heavy) trip on (one) f. (birini çok) üzmek
lay a (heavy) trip on (one) f. (birinin) kafasını (çok) karıştırmak
lay a (heavy) trip on (one) f. (birini çok) şaşırtmak
lay a (heavy) trip on (one) f. (birine büyük) şaşkınlık yaşatmak
lay a (heavy) trip on (one) f. (birini) şaşkına çevirmek
lay a (heavy) trip on (one) f. (birine) kendini suçlu hissettirmek
lay a (heavy) trip on (one) f. (birine) suçluluk hissettirmek
lay a (heavy) trip on (one) f. (birine) duygu sömürüsü yapmak
lay a (heavy) trip on someone f. birini (ağır) şekilde eleştirmek
lay a (heavy) trip on someone f. birine (fena) çıkışmak
lay a (heavy) trip on someone f. birini (fena) azarlamak
lay a (heavy) trip on someone f. birine (ağır) trip atmak
lay a (heavy) trip on someone f. birini (çok) üzmek
lay a (heavy) trip on someone f. birinin kafasını (çok) karıştırmak
lay a (heavy) trip on someone f. birini (çok) şaşırtmak
lay a (heavy) trip on someone f. birine (büyük) şaşkınlık yaşatmak
lay a (heavy) trip on someone f. birini şaşkına çevirmek
lay a (heavy) trip on someone f. birine kendini suçlu hissettirmek
lay a (heavy) trip on someone f. birine suçluluk hissettirmek
lay a (heavy) trip on someone f. birine duygu sömürüsü yapmak
lay a (heavy) trip on someone f. birine ciddi bir bilgi açıklamak
lay a (heavy) trip on someone f. birine çarpıcı/yıkıcı bir bilgi açıklamak
lay a (heavy) trip on someone f. birine altında ezileceği/ağır bir bilgi vermek
sit heavy on the stomach f. mideye oturmak
sit heavy on the stomach f. mideyi rahatsız etmek
sit heavy on the stomach f. midede sindirememek
sit heavy on the stomach f. sindirimi zor olmak
sit (heavy) on the stomach f. sindirimi uzun sürmek
sit (heavy) on the stomach f. uzun süre sindirilememek
be (a bit) on the heavy side f. (biraz) ağır gibi olmak/durmak
time hangs heavy (on your hands) f. zaman geçmek bilmiyor
time hangs heavy (on your hands) f. zaman geçmek bilmemek
time lies heavy (on your hands) f. zaman geçmek bilmiyor
time lies heavy (on your hands) f. zaman geçmek bilmemek
time lies heavy on somebody's hands expr. zaman geçmek bilmiyor
time hangs heavy on someone's hands expr. zaman geçmek bilmiyor
time hangs heavy on hands expr. zaman geçmek bilmiyor
time hangs heavy on hands expr. zaman geçmek bilmemek
Technical
soft and heavy body impact test on door leaves i. kapı kanatlarına yumuşak ve ağır cisim çarpma deneyi